ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kedi
-
bazıları the white house'da (beyaz saray) yaşama şansına sahip olabilen bıyıklı, uzaylı ve şapşal hayvanlar.
beyaz saray'da yaşayan kediler:
joe biden dönemi, 2021+ :
willow: görsel
george w. bush dönemi, 2001-2009:
india "willie" bush: görsel
bill clinton dönemi, 1993-2001:
socks: görsel
ronald reagan dönemi, 1981-1989:
cleo ve sara: görsel
jimmy carter dönemi, 1977-1981:
misty malarky ying yang: görsel
gerald ford dönemi, 1974-1977:
shan: görsel
john f. kennedy dönemi, 1961-1963:
tom kitten ya da tom terrific: görsel
kediler haricinde beyaz saray attan, köpeğe, opossumdan tavşana kadar türlü türlü hayvana ev sahipliği yapmıştır. dönemleri boyunca beyaz saray'da hayvan beslemeyen başkanlar sadece james k. polk, andrew johnson ve donald trump olmuştur.
beyaz saray'da yaşayan john f. kennedy dönemi öncesi kediler ve diğer tüm hayvanlar için kaynakta verdiğim adresleri bakabilirsiniz.
kaynak: presidentialpetmuseum.com, wikipedia
müzik tarihinin en abartılmış grubu
-
(bkz: grup hepsi)
şaka maka değil he birbirine düşen kaç kız tanıyorum "ben erenim ben gülçinim" diye... ki hoş 5. sınıf yıl sonu gösterimde grubun 4 elemanından biri de ben olmuştum "yaalaan yalaaaan" diye allah benim belamı vermesin.
1993-2000 arası doğan slx
-
efsanedir.
3 nisan 2020 20 yaş altına sokağa çıkma yasağı
-
şu an ülke ütopyama çok yakın. 65+ ve 20-'leri görmeyeceğiz.
1f u c4n r34d th1s u r34lly n33d t0 g37 l41d
-
(bkz: 50zlügün 3b351n1 51km1$51n1z)
araba kullanmayı bilmeyen 30 yaşındaki erkek
-
1997'deki ben. 2007'de de bunun 40'lık modeliydim. isteyip de imkân ve fırsat bulamamaktan değil. baba tarafımın neredeyse tüm erkekleri ya -babam gibi- şoför, ya tamirci, olmadı oto yedek parçacısı. rahmetli kardeşim 15 yaşında kamyon kullanıyordu. bense kamyonumuzun plakasını bile hafızama nakşedemedim.
ilgi diyorum, olmayınca olmuyor. piyangodan sıfır araba çıksa satar daha lüzumlu bir şey alırım.
tuvaletten çıkan kızın sıradaki kıza gülümsemesi
-
anlam veremediğim bir gülümsemedir.
eheh sıçıyodum seni de beklettim kusura bakma gülüşü galiba. yine de çok enteresan.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"komşudan gelen kısır tabağının "boş göndermek olmaz" denilerek kısır koyulup geri gönderilmesine kısır döngü denir."
10 aralık 2017 burak yılmaz'ın kaza yapması
-
(bkz: arabayla kendini yere atmak)
30 ocak 2018 ttb doktorlarının gözaltına alınması
-
bu gidişle dışarda sadece sarıklılar kalacak.
ailenin komik kısa mesajları
-
babamdan gelen mesaj:
mantı yapınız
almanya'da 10 maskenin 113 tl olması
-
türk lirasının ne kadar değer kaybettiğine dikkat çekilmiş
zenginlik belirten ufak detaylar
-
fular takınca yakıştırmak. fakirde at sikinde kelebek şeklinde duran fular aksesuarı zenginde direkt kalantor entel intibaı uyandırmaktadır.
moğolların başarısının sebepleri
-
orta asya'nın bağrından kopup dünyanın gelmiş geçmiş en büyük imparatorluğunu kurma becerisi gösteren moğolların başarısının altında yatan nedenler bütünü.
öncelikli olarak mobilite. moğolların kullandığı atlar oldukça hafif, belki tarih boyunca şahit olunan en hafifleri. atlı okçuları da düzenli olarak 4 veya 5 adet ata sahipler; böylece gün boyunca atların kapasitesini aşmadan eğitim yapma şansları var. standart bir moğol birliğinin bir günde yaklaşık 96 kilometre katedebilme imkanı var. bu iş için özel olarak yetiştirilmiş izci kuvvetler ise günde 320 kilometreyi sınırını aşabildiler. moğolların ulaklarının yemeklerini bile atın üzerinde yedikleri (atın sırtına çubuk batırıp atın kanını içmek suretiyle su içmekten kaynaklanan zaman kaybının bile önüne geçmişlikleri vardır), geçtikleri her moğol yerleşim biriminde en üst düzey atların kendilerine verildiği söylenir.
moğolların kullandığı atlar, rakiplerinin kullandıklarına göre oldukça küçük ve hafif. bu küçük atlar hız yönünden dezavantajlı değiller. diğer atların otlanamadığı her türlü otla da otlanabilme gibi özellikleri var. bu özellik moğollara, herhangi bir at yemi yükünü taşımadan büyük miktardaki atlı birliklerle hareket etme kabiliyeti sağlıyor. atların yaşayamayacağı kara parçası neredeyse yok gibi.
son zamanlarda yayımlanan bir akademik yayın* 13. yüzyılda meydana gelen küçük ölçekli bir iklim değişikliğinin moğol atlılarının başarısına katkı sağladığını ima ediyor. cengiz han'ın yükselmesinden önce ortaya çıkan kuraklık daha sonraki evrelerde yağış miktarının artıp ılıman iklimlerin yaşanmasına sebebiyet veriyor. yağışlar, moğol atlarını besleyebilecek otlakların ortaya çıkması; bir bakıma moğol atlarının çok uzun mesafe katedebilmesi demek. bir diğer görüş ise ortaya çıkan bu kuraklığın daha ileriki zamanlarda cengiz han'ın gücü ele almasına yardım edecek politik türbülansa sebebiyet vermesi.
moğolların başarısını atlara bağlamak, o atları komuta eden savaşçılara haksızlık olur. moğol savaşçılarının at üzerinde büyüdüğünü söylemek pek yalan olmaz. göçebe bir kavim oldukları için çok erken yaştan itibaren ata binmeyi öğrenmek zorundalar moğollar. atları gibi kendileri de neredeyse her türlü kara parçasında yaşayabilme becerisi gösteriyorlardı. at üzerinde akrobatik hareket yapacak kadar çevik olduklarını eklemeden geçmemek gerek. savaşçılar çelik zırh yerine çelikten oldukça hafif olan deri zırhı kullanmış olmaları (savaş başlarındaki şok saldırılarında ekstra koruma sağlamak için çelik kullandıkları zamanlar da olmuştur) kendilerine fazladan bir mobilite ve çeviklik katıyordu.
moğol savaşçılarının kullandıkları yaylar da oldukça spesifik yaylardı. kemik, odun ve tendon karışımı bir kompozit maddeden yapılma yayları küçük boyutlarına rağmen müthiş bir menzil ve delme gücüne sahipti. yayların küçüklüğü at üzerinde neredeyse her açıdan atış yapabilmesi sağlıyordu moğol savaşçılarına. 1,8 metrelik ingiliz yayları (william'ın hasting savaşı'nda rakiplerinin eline verme sebebi) ile at üzerinde atış yapmanın zorluğu düşünülünce moğolların meydan savaşlarındaki rakiplerine karşı olan üstünlüklerine çok da şaşmamak gerekir. 120 metrelik menzile sahip olan yayları ile moğollar pek de karşısında durmaya cesaret edilebilecek bir ordu değildi. bu çeviklik ve kuvvetli yaylarla hızlıca düşmanın çevresinde çember çizip düşmanı ok yağmuruna tutuyorlardı. şavaş meydenlarını da bu avantajlarını kullanacak şekilde seçerlerdi; bu avantajlarını kullanamayacakları meydan savaşına girmezlerdi. uygun alanın bulunamayıp savaşın da kaçınılmaz sona yaklaştığı durumlarda, uygun alan bulana kadar rakiplerinden kaçmaya çalışırlardı. uygun alanı bulduklarında kaçmayı bırakıp standart taktikleriyle rakiplerini bertaraf ederlerdi.
moğolların başarılı olmalarındaki bir diğer önemli etken ise ele geçirdikleri yerlerdeki öğrenebilecekleri şeyleri kendi içlerinde de uygulamaya geçirmeleriydi. (kubilay han'ın danışmanlarının çoğunun moğol harici milletlerden oluşması, şehir kuşatmalarında kullanılacak olan mancınıkların tasarımında çinliler ve harzemşahlılara yer vermeleri vs.)
moğollar kabile kaynaklı sadakatlerin de yok edilmesine özen gösterdiler. fethettikleri yerlerde kendi ordularına katılan ve isyan etmeye meyilli olan savaşçıları yabancıların bulundupu birliklere yerleştirirlerdi. disiplin de asla taviz verilmeyen bir olguydu, en ufak suçun bile ölüm cezasını beraberinde getirmesi moğollar arasında oldukça yaygındı.
hiç şüphe yok ki moğollar; mobilite kabiliyetleri, disiplinleri, sadakatleri ve sertlikleri olmadan dünyayı asla fethedemezlerdi.
marcel proust
-
proust'un kayıp zamanın izinde'si, james joyce'un ulysses'i ve robert musil'in niteliksiz adam'ı modern edebiyatın üç büyük sacayağı olarak kabul edilirler. proust, joyce ile bir kez karşılaşmıştır. 1922 mayıs'ında bir gece proust, yanında genç bir çiftle kahyasının kocası odilon albaret'in kullandığı bir taksi ile, igor stravinsky'nin müziği eşliğindeki bir bale gösterisini izlemek için ritz'deki bir partiye gider. son derece hasta ve bitkindir. tesadüfen de aynı partide bulunan joyce'un yanındaki koltuğa oturur. tanışmıyorlardır, ancak bu iki büyük romancının yanyana oturduğunu gören ortak bir dostları, bu durumdan edebiyat tarihine geçecek bir tartışma ve muhabbet çıkacağını düşünerek heyecanla onları tanıştırır. ancak bu dostun atladığı bir şey vardır ki, o da, büyük yazarların genelde yalnız, huysuz ve konuşmaktan fazla hoşlanmayan kişiler oldukları, ve büyük yazar olmanın hoşsohbet olmakla, dost meclislerinde ağzı iyi laf yapmakla uzaktan yakından ilişkisi bulunmadığıdır. nitekim tanışmalarından sonra bir sessizlik olur, onları tanıştıran kişi muhabbeti açmak için joyce'a döner ve sorar:
"- siz, kayıp zamanın izinde'yi okumuşsunuzdur, değil mi?"
joyce kuru bir "- hayır" der ve susar. tekrar sessizlik olur, ancak ortak dost yılmaz, bu kez proust'a döner:
"- ya siz, herhalde ulysses'i okumuşsunuzdur".
proust da aynı şekilde "- hayır" diye cevap verir. tekrar sessizlik. bunun üzerine dostları onları konuşturmaya çalışmaktan vazgeçer. proust'la joyce gece boyunca sadece sağlıklarına ilişkin bir kaç lakırdı ederler (bkz: #1847789), o kadar.
ama olay burada bitmez. proust, hasta olduğu için partiden erken ayrılır. ama arabası tam hareket edecekken joyce arkasından koşturarak gelir ve hiçbir şey söylemeden arabaya binerek proust'un yanına oturur. oturur oturmaz camı sonuna kadar açar ve bir de sigara yakar. ama camı açması ve sigara yakması zaten astımlı olan ve o sırada iyice kötü bir vaziyette bulunan proust'un canına kast etmekle aynı şeydir. joyce'un böyle davranmasının nedenini bilemiyoruz, ama genel olarak kabul edilen açıklama şudur ki; joyce, proust'un kendi anıt-eserini okumamış olmasına fena halde içerlemiştir ve bunu bir şekilde proust'a ödetmeye karar vermiştir. gece boyunca da yapacaklarını planlamıştır.
ama proust, nezaketi elden bırakmaz, yol boyunca joyce'tan camı kapatmasını ya da sigarasını söndürmesini rica etmez, ama konuşmazlar da. dahası araba proust'un evine geldiğinde, odilon'dan joyce'u gideceği yere kadar bırakmasını rica eder. böylece joyce'u gecenin bir vaktinde soğukta paris sokaklarında bırakarak intikam almak için -zira, evet joyce bunu haketmiştir- ayağına kadar gelen fırsatı kullanmaz, büyüklük bende kalsın der, zaten kendisi 11 yaş büyüktür de joyce'tan.