hesabın var mı? giriş yap

  • geçen gün, yine benim gibi feci çirkin olan bir arkadaşımla oturduk kadınlardan bahsediyoruz. zaten biz çirkin erkekler kadınlardan bahsederiz, kadınlar da yakışıklı erkeklerden bahsederler. yakışıklı erkekler de arabalardan bahsederler. arabaların genelde beş vitesi olur, vitesler arasındaki oran aracın son hızını etkiler. oran-orantı üniversite sınavında çok sorulan ve annemin de anladığı ve en çok sevdiği matematik konularından biridir. zaten annem sadece anladığı matematik konularını sever, anlamadıklarını reddeder. zamanında teyzemle birlikte okula giderlerken, teyzem modern matematik okutulan deneme lisesi'ne gitmiş. deneme lisesi, ankara'nın emek semtinde yer alan bir okuldur. işte o çirkin arkadaşımla emek gibi değil de emek'e yakın bir semtte oturduk kadınlardan konuştuk.

    dedik ki aga bizim kadınları ilk görüşte etkileme şansımız, evrenin bir köşesindeki paralel evren'de bir serdar ortaç daha olma olasılığı kadar. dolayısıyla bizim yapacağımız tek şey, mütemadiyen ve biteviye konuşmak. dedi ki sonra benim çirkin arkadaşım, yüzüne bile bakamıyorum, yere bak konuşurken, dedim, abi biz kadınları ilk görüşte etkileyemediğimiz için karşılaşabileceğimiz yerlerde zaman geçirmekten de hoşlanmıyoruz. yani bara, diskoya falan gitmiyoruz. dolayısıyla evde oturup, bir kadının bizi görmeden de bizi sevebileceğini düşündüğümüz bir şekil yaratıyoruz. ama, dedi sonra büyük bir sinirle, sinirlenince daha da çirkin oluyordu, nedense kadınlar burada da bize şans vermiyorlar. peki ne yapacağız? bizi görünce çirkin diye bakmıyorlar, konuşunca dinlemiyorlar, o zaman hiç şansımız yok. bir süre sessiz kalıp topraktan yansıyan çirkinliklerimize baktık.

    modern matematik eskiden sadece belli başlı okullarda okutulurdu. şimdi her yerde. ama eskiden belli başlı da olsa hiç okutulmasaydı, şimdi modern matematiği bilmiyor olacaktık. erkekler de modern matematik gibidir. sınavda çıkmaz diyip çalışmamazlık edilmez. erkeğin de bir emeği, bir özsaygısı vardır. evet görülmez bakılınca, ama anlamak istediğinde tüm matematik emrine amadedir, dedi bu çirkin arkadaşım, nasıl da duygulu. susturmadım. sanki sadece onların vücudunun bir değeri var, sanki sadece onların ruhu temiz, sanki sadece onların duyguları önemli. ben de ruhumu korumak istiyorum aga, benim de kirlenmesini istemediğim bir özsaygım var. ben de bir çöp çuvalı değilim ki. onların ruhu, onların duyguları ne kadar değerliyse, benim ruhum da o kadar değerli. sonra biraz dinlenip yere çöktü. en azından kendimi anlatabilecek kadar güzel doğabilseydim, dedi, böyle olunca iki kat yoruluyor insan. çirkin olmak büyük bir meslek.

    geçen gün, yine benim gibi feci çirkin olan bir arkadaşımla birkaç kıza âşık olup unuttuk. biz o yola bu sefer hiç girmedik. sonra oturup bizi tanımayan, bizi tanımaktan erinen ne kadar kadın varsa, hepsine bir şarkı söyledik. içimizden geldi, içimizde tuttuk.

  • feci derecede can sıkıcı bir hale gelmiştir. naklen yayın yapar gibi günlerdir her yaşadığı anı kamuyla paylaşıyor. tacize uğradı geldi sözlüğe aktardı, tacizin içeriğini paylaştı, kadın onurunu savundu, bayrak oldu, lider oldu, tepki aldı, author'a dava açmaya karar verdi, tu kaka oldu ama oeeh yeter be. author öyle veya böyle gitmiş sözlükten. banane senin author ile arandaki şahsi davandan? bbg evinden yayın yapar gibi her an ne yaptığını ben sözlükten okumak zorunda mıyım?

    kaltak rumuzlu sözlük yazarı buna çok benzer bir olayda ortalığı velveleye vermişti. o zaman da dedim, hala aynı düşünüyorum. senin yaşamış olduğun taciz, özel mesaj yoluyla gerçekleşmiştir. adı üstünde özel mesaj. bu, seninle gerçekleştiren arasında hususi bir olaydır. bana niye anlatıyorsun? sözlükte sistematik bir taciz zinciri var da benim mi haberim yok?

    sanki sözlük dünyası bu hanım ağamız üzerinde kurulmuş. hangi başlığa tıklasam bu arkadaşın aynı olayı ısıtıp ısıtıp ortaya koyduğunu ve ne yazık ki yaşadığı üzücü bir olayı hazza çevirdiğini görüyorum. acaba ne yazdılar, ne dediler merakıyla durmadan olayı hareketlendiren, kamuya mal eden yapısından feci derecede rahatsız oldum. tekrar ediyorum, ug tek'in üçüncü kişilere kapalı olan mesajlaşma alanında yaşadığı taciz, hukuki süreç ve sonrasında muhattaplarıyla yaşadığı süreç benim ilgi alanım değil, bunu sürekli olarak dışarıyla paylaşması da rahatsızlık veriyor.

  • olmayan abartmadır.

    manchester united, manchester united’dır. bu takımı ingiltere’de yenmek her daim abartılmayı hak edecek ve tarihe yazılacak bir harekettir.

    not : fb

  • bakın sevgili arkadaslar.
    bu ülkede bursa'nın, antalya'nın, eskişehir, konya'nın, diyarbakir'ın ve daha adını anımsamadığım birçok stadyumun ismi atatürk idi.
    toki sayesinde tamamı yenilendi ve hiçbirine ataturk ismi verilmedi.
    sebebi ise ataturk adinin unutturulma cabası.
    ayrica izmir ataturk stadyumu kaderine terkedildi, istanbul ataturk havalimani kapatildi.
    tum bunlarin hepsi ulu onderi unutturma, hafizalardan silme cabasi.
    su konjonkturde fenerbahce'nin bu karari alma cesaretini takdirle karsiliyorum.

  • başıma birşey gelmeyecekse önceleri beğendiğim bir maç spikeriydi. maç anlatırken saçma ve bazen anlamsız tabirleri olsa da, bu durum maçı ondan dinleyenleri güldürür, bu dinamik anlatımıyla maçın da ekran başındakiler için canlı geçmesine katkıda bulunurdu bana göre. özellikle barcelona-arsenal finalindeki anlatımından çok keyif almıştım. hatta bir dönem melih gümüşbıçak yerine süper lig maçlarını anlatmasını dilediğimi bile hatırlıyorum.

    sonra ne olduysa bu adam başka bir tarafa evrildi, artık sunduğu maçlarla değil beyaz futbol gibi bir ucube programla anılmaya başlandı ve kendisine karşı sempatimi yitirmeye başladım. şimdi de büyük resim görmeye başlayınca ve edepten yoksun twitler atmaya başlayınca, hepten kendini kaybettiğini kanıtlamış oldu.

    kısacası; maç spikerliği dünyasının gelecek vaad edip fos çıkan genç yetenekleri arasında yerini alan isim olmuştur kendisi. haa köşeyi dönmüştür orasını bilemem, ama kariyerini mahvettiği kesindir.