ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
marmaray'da ölen kızın notu
-
şu mektubu okuyup da ''ben oy vermeyeceğim ya'' diyen net akılsızdır!
gelmiş geçmiş en iyi türk filmi esprisi
özgür kadın heykelini protesto eden kadınlar
-
28 şubat mağdurlarından güzel bir sample sunan türbanlı bacılarımızdır. heykelin yıkılması için protesto yaparken "başörtüsüne uzanan eller kırılır" diye pankart açmışlar aslşkdaslş. heykelin yanından geçerken türbüşüne falan sürtmüşse demek ki.
işte türbanı kadın özgürlüğü sayıp bu ortaçağ artıklarıyla el ele veren liberal femilis gerzekler görsün bunların gerçek yüzünü. heykele bile tahammülü olmayan bunun gibi tipler soyut değil gerçek kadın özgürlüğü mücadeleleri karşısında hikmetyar'dan farksız tavır alırlar.
http://haber.sol.org.tr/…laksiz-zihniyetin-urunudur
sınavlarda verilmiş en kötü yanıtlar
-
bak bu da var :
soru: tansiyon hangi durumlarda ölçülemez?
cevap: kolun olmadığı durumlarda
sonuç: tam puan.
debe: tip2 sma hastası gökalp'in 2 yaşını doldurmadan gen tedavisi olması gerekiyor, ufak bir bütçe ile hepberaber gölkalp'e umut olalım.
https://instagram.com/…mbarasi?igshid=1620kjxxrn4kr
#gökalpinkahramanısenol
22 nisan 2024 hasan kılıç'ın ölmesi
-
zararlı cemiyetlerden ismailağa cemaati'nin sözde şeyhinin ölümüdür. darısı benzerlerinin başına. toprağı sığ, ateşi bol olsun... konyak
23 haziran 2022 mahmut ustaosmanoğlu'nun ölmesi başlığını da ben açmıştım. verdikçe veriyor...
"efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, türkiye cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. en doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır." mustafa kemal atatürk
edit: bu, şeyh ilan edildiğinde osurayım derken sıçacak halde olduğu için ölümü pek dikkat çekmedi. oysa 23 nisan coşkusu şimdiden başlamalıydı.
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
yorgun argın eve gelmiş yatağa uzanmış pinekliyorum.. atakan (7) odaya geliyor..
atakan: babaaa hadi penaltı çekişelim..
ben: çok yorgunum sonra yapalım..
atakan: hadi haadi lüütfeeennn..
ben: tamam ama beşer tane çekişçez sonra ben yine yatçam..
atakan: tammaaaamm..
antrede penaltılar çekişiliyor.. ben yatıyorum tekrar.. birazdan atakan yatak odasına damlıyor yine..
atakan: baba.. bu dolap var ya.. zaman makinesi..
ben: hııı.. öyle mi.. olabilir..
atakan gardrobun içine girip kapağını kapatıyor.. annesi geliyor..
annesi: atakan nerde?
ben: zaman makinesinde..
annesi: allah akıl fikir versin size..
annesi gidiyor.. atakan çıkıyor dolaptan..
atakan: baba??
ben: hımmff.. efendim atakan?
atakan: ben zamanı geriye aldım..
ben: öyle mi? hayırlısı neyse o olsun..
atakan: yarım saat geriye aldım zamanı..
ben: alla alla?? insan dinazorlar zamanına gider.. niye öyle yarım saatçik?
atakan: yeniden penaltı çekişelim diye..
ben: hahahahh.. tilki..
yeniden penaltı çekişmek allahın emri oluyor..
bilinen en şaşırtıcı tarihi bilgi
-
deniz kenarında tatil yapma, deniz manzarasına bakma veya denize bakıp huzur bulma fikrinin son birkaç yüzyılda çıkmış olması.
edit: birileri deniz-nehir farkını bilmeden kendince ayar vermeye çalışmış. bu yazıda nehirlerden değil denizden bahsediyor. nehirler tarih boyunca tarımsal sulamada kullanıldığı ve içme suyu sağladığı için için zaten kutsal bir yere sahipti. denizlerle nehirler aynı şey değil. daha en basit coğrafya bilmeden ve okuduğunuzu anlamadan başkalarına ayar vermeye çalışmayın.
100-150 yıl öncesine kadar yazılmış neredeyse hiçbir eserde ve anlatılmış hiçbir hikayede denizden "huzur veren" bir şey olarak bahsedilmez ve deniz manzarası neredeyse hiç övülmez. genelde insanlar için deniz 2 anlam ifade etmiştir. ya ticaret ürünlerinin ve su ürünü yiyeceklerin geldiği bir kaynak ya da düşman askerlerin, işgalcilerin, korsanların, sellerin ve tsunamilerin geldiği felaketler kaynağı.
tarih boyunca insanlar denizi iyilik veya kötülüklerin geldiği tanrısal bir kaynak olarak görmüşler ama hiçbir zaman huzur veren bir manzara veya tatil yapılacak bir şey olarak görmemişler. aynı zamanda deniz kenarındaki araziler tuzlu olduğu için fazla verim vermediğinden köylüler deniz kenarında yaşamayı tercih etmemişler. tarih boyunca krallar ve padişahlar sevmedikleri şahısları ceza olarak hep deniz kenarlarına veya adalara sürgün etmişler.
mesela robinson crusoe ıssız adaya düştüğünde hikaye boyunca hiç deniz manzarasına hayranlıkla bakıp huzur bulmaz. 2 yıl okul tatili kitabında çocuklar hiçbir zaman deniz manzarasının güzelliğinden bahsetmez. ıssız adalarda geçen hikayelerde bile deniz ya felaket kaynağı ya da kurtuluşun geldiği yerdir ama hiçbir zaman manzarasına bakılıp da huzur duyulan bir şey değildir. eski mısır yazıtlarında nil nehrinden bir bereket kaynağı olarak bahsedilir ama akdeniz'den hiç övgüyle bahsedilmez. antik yunan yazılarında dağlar taşlar bile övülür ama denizin verdiği huzurdan hiç bahsedilmez. eski şiirlerde, ilahilerde ve kutsal metinlerde hiç denizin huzur verdiğinden bahsedilmez.
1800'lerden sonra avrupa ve amerika'da zengin kesim deniz kenarlarında arazi satın alıp buralara yazlık villalar ve tatil köyleri kurmaya başlayınca deniz manzaraları kıymete binmeye başlamış. eğlence için plaja gitme kavramı da bundan sonra başlayan bir şey.
kaynak soran olmus.
https://www.smithsonianmag.com/…al-place-180959538/
https://www.washingtonpost.com/…going-to-the-beach/
https://dailyhistory.org/…ory_of_going_to_the_beach
https://www.theatlantic.com/…r-of-the-beach/279175/
imamoğlu'nun adalar'da protesto edilmesi
-
protesto eden kişinin “ufak tefek sabıkası olanları da işe almıyorlar.” beyanıyla ekrem imamoğlu’nun ne kadar doğru bir iş yaptığını tescil ettiği eylem.
banyo sonrası kremlenme faslı
-
ingiliz kraliyet ailesi mensuplarına has bir ritüel.
kraliçe veliahtı sanki pezevenkler:)