ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
vaporwave
-
kendine özgü bir ruhu olan müzik akımı. aşağıda leziz örneklerini de sunacağım. öncesinde vaporwave akımının ne olduğu ile ilgili tatmin edici bilgiler vermek istiyorum.
sanki müziğin başka galaksiler, diyarlardan gelen yönü gibi yabancı bu gezegene. bir o kadar da buraya özgü. çünkü önceyi anımsatır, onu deneyimlemiş olana. retro teknoloji esintileri ile doludur gördüğünüz görseller, duyduğunuz tınılar. 80's, 90's hatta 00's yılların başları yoğun bir şekilde hissedilir, oradasınızdır, sanki zihninizi oluşturan temellere küçük bir yolculuk gibi.
bu bağlamda söz konusu retro dönemin teknolojik, atmosferik esintileri sunulduğu gibi, yine o yılların şarkılarından bölmeler* alınıp onların bir aranjmanını görürüz. aslında ele aldığı yıllar, dünyada teknoloji rüzgarının eseceği zamanların pratikteki ilk yılları olduğu için, o yılları bilen herkesin yakaladığı samimiyeti yeniden göstermektir bu akımın niyeti. eski windows sürümleri, atariler, piksel görünümler, eski oyunlar, dergiler veya o yılların iç ısıtan şehir manzaraları animasyon biçiminde, genelde turkuaz, mor, pembe gibi renklerin ve onlara yakın tonların karışımı olarak önümüze sunulur. elbette olay hem görsel, hem de işitseldir böylece.
freudian* açıdan bakarsak, bizler bu ruhun -yani vaporwave akımının- sahip olduğu bileşenlerin bir kısmını daha önceden tecrübe etmemizden ötürü, bu eski tecrübelerin farklı bir yorumunu işitsel ve görsel olarak yeniden deneyimlediğimizde, bilincimizi tetikleyen bu tını ve görsel araçlar, müzikten daha önce almadığımız ya da belli bir ölçüde aldığımız farklı bir haz türünün yoğun şekilde alınmasını sağlıyor. belki en başta, buna başka galaksinin müziği dememin sebebi de budur.
vaporwave'deki eskiye geri dönüş, onda var olan içtenliğin ve samimiyetin özlemi ile birlikte, günümüz modernitesine, popüler öğelerine de aynı zamanda eleştiri barındırır. bu "aykırılık", söz konusu eleştiriden gelir. kapitalizmin doğurduğu tüketim kültürü ile dalga geçer, zıt yönünde aykırıklıklar gösterir. adının, duyurulan ancak çıkmayan ürün anlamına gelen vaporware'den gelmesi bu yönü ile etkileyicidir. ticari kaygı gütmez. müzik isimleri fazla hit alsın diye afili olmak zorunda değil, genelde müzik hangi duyguları hissettirecekse ya da neye aitse onla ilgili bir isim belirlenir.
söz konusu tüketim kültürü öyledir ki, sizden sadece eşyaları değil, insanları bile hunharca tüketmenizi ister. onun* varoluşu buradan gelir. vaporwave ise eskide olana sahip çıkar. onu harcamayı değil gözetmeyi kendine amaç edinir. bu açıdan sanatsal bir başkaldırı görünür, ayrı bir hoşnutluk katar hislere.
chill out'un bir alt dalı gibi gözükse de ondan ayrık, fakat temeli ona dayanan bir akım olduğu gerçeğini unutmamak lazım. 2011 gibi kendini göstermeye başlasa da, 2015'den sonra özellikle avrupa ve amerika'da tutkununu önemli ölçüde artırdı bu akım. çeşitli mecralarda dinlenme sayıları aslında bazı kitlelere ulaşabildiğini ortaya koymakta olup, ülkemizde pek bilinmemekte şu an.
vaporwave akımında görsel olarak, yukarda verdiğim örneklerin yanında çeşitli anime ve çizgi film/diziler de sık kullanılır. öyle ki, the simpsons dizisi neredeyse bir alt dalı haline gelmiş, adına simpsonwave demişlerdir. benim de bu akımla tanışmam simpsonwave örneklerinden biri ile olmuştu. ek olarak tom and jerry, the pink panthere, sponge bob gibi çizgi filmleri de görürüz.
ve gelelim sevdiklerim arasından bazılarını sunmaya; (müzik - sanatçı adı)
why me? - simpsonwave (bu akımla tanıştığım müzik)
5:32pm - the deli
the burn marks on my epiano wont go away - a l e x (en sevdiğim ilk 5'de yer alır)
no one would miss me - a l e x
letting go - greafer
honey - moow
oblivion - rufi-o, lily potter
i was feeling down, i found a nice witch and we're friends - in love with a ghost
moonrise kingdom - prima
her - kendall miles
summer night - esprit
nightdriving - aquacola
destine - vector graphics
we forgot each other's name - heavy hearts
i saw you in the dining room today - lamb beatz production
last time - idealism
lonely - idealism
iloveyou - a l e x
how miserable do i have to be to make you happy - beowülf
unsaved info - joji
everywhere and nowhere - biosphere
waltz to the end of time - biosphere
bunları seçerken epey zorlandım, birçok sevdiğim örneği var. daha sonra editler ve kendi spotify listemi de yayınlarım belki, kim bilir?
edit: https://open.spotify.com/…si=craqznceqgibi-o3guz6fg söz konusu çalma listem için buyrunuz.
takip etmenizi tavsiye ettiğim kanallar:
neotic
artzie music
s o u n d s t a t i o n
mellowbeat seeker
dreamwave
n o s t r a d a m u s
ambition
sonradan eklenen: kurdtbada
21 kasım 2009 beşiktaş fenerbahçe maçı
-
link ölmüş editinin de editi: http://inciswf.com/1269236582.swf
swf'ler ölüyor, yuutup adresini koyayım da "neymiş bu ya" merakını gidermiş olayım.
https://youtu.be/acqwx1itcto
türk hava yolları
-
thy'nin boeing 777'sini air canada'nın 767'si ile karşılaştır, saçma sapan bok at, sen mal olma da thy kötü olsun. o da güzel tabi.
thy'nin 777'si:
http://www.seatguru.com/…ines_boeing_777-300_v2.php
air canada'nın 777'si:
https://www.aircanada.com/en/about/fleet/77w.html
(uyanıklık yapmadan "three cabin configuration - international" yerleşimine bakılacak)
thy ekonomiyi 3-3-3 dizerken air canada 3-4-3 dizmiş. thy'de comfort class var, air canada'da premium economy.
ve gelelim zurnanın zırt dediği yere, thy'de koltuk genişliği 18 inç, öndeki koltukla mesafe 31-32 inç. air canada'da nasıl mı? koltuk genişliği 17 inç, öndeki koltukla mesafe 31 inç. ama air canada daha rahat. neden? çünkü yavşaklık bedava.
türk spor tarihinin en büyük başarısı
-
2002 dünya kupası üçüncülüğüdür.
mars yüzeyinin panoramik fotoğrafı
kordon'da çimenlik alana sıçan suriyeli
-
ülkenin ağzına sıçtılar anasını satayım
bari üstüne 3-5 avuç toprak atsa.
kasaba
-
nuri bilge ceylan'ın şimdilik üç filmi arasında en başarılı olduğunu düşündüğüm ilk film.
uzak filmi gibi büyük ödüller alıp ünlü olmaması iyi, zira burada ve her yerde bi ton insan hakkında atıp tutacaktı.
kasaba'nın, kasabalar gibi kenarda kalması isabet.
hayatının bir bölümünü kasabada/köyde geçirmiş insanlara çok şey ifade ediyor kanımca.
kasabaları tatile giderken yolda gören şehirliler izlememeli kesinlikle.
bu arada kamera arkası neredeyse filmin bir parçası gibi.
ayrıca belirtmeden geçilemeyecek bir husus da, filmin müziği; yani ali kayacı ustanın lezzi klarnet taksimi.
migros'un gıda takviyesi ve vitamin satışı yapması
-
eczane dışında vitamin satmak yasak mı? hayır. internetten bile satıyorlar.
eczaneler ilaç dışı ürünleri iki katı fiyata sattıklarında sorun yok, bunda mı var?
bir dönem popüler olan ifadeler
genç sözlük erkeklerinden 30'luk teyzelere tavsiye
-
teyze senin anandir
james watt
-
çok fakirlik çekmiş, karısının ölümünden sonra 6 çocuğuyla tek başına kalmıştır. eğer yanındaki insanların desteğini almasaydı belki de şuan tarihe gömülmüş bir insan olacaktı fakat ona itici güç olan arkadaşları ve kendi zekası sayesinde buhar makinesini icat etmiştir. hemen ardından çıkarılan patent kanunu ile ölümünden önceki son 25-30 yılı zenginlik içinde geçirmiştir. sanayi devrimini dolaylı olarak başlatan insandır.
yaran başlıklar
-
(bkz: bu gece olmaz diyen sağ el)
jaap stam
-
türkiye'ye gelmesi halinde şahsıma cine 5 decoderi aldırtacak dünyanın en iyi savunmacısı.
34 beden olmak
-
sağ bacağımın içinde bulunduğu durum.