• nuri bilge ceylan'ın kasaba filmindeki mükemmel klarnet taksimi icra eden usta. halk arasında kara ali olarak bilinir.
  • klarnet taksimlerini aynı adlı albümde toplayan klarnet üstadı. sana diyorum papalina alooo.
  • hüzne boğar onun klarnet taksimleri. dinlenmese olmaz cd'ler, eserler, vardir hep bir yerlerde, bu ise olmaz olmazlardandir. dinletilmeli, dinlenmelidir mutlaka o adamin klarnetinden cikan o ses ki seni alir alir goturur bi yerlere. duramazsin o sesin yaninda.
  • kasaba filmi'nde nihavent makamında bir klarnet taksimi var. geceleri dinlenir. akla gelen şeyse yine filmdeki o kasaba'nın üstten çekilen halidir. belki de nuri bilge ceylan'ın başka bir filmindeydi. karıştırıyor olabilirim. bir çok kişide bir çok farklı his uyandırabilir. bendeyse aynen de sabaha karşı bir bozkır içindeymişim gibi bir his uyandırıyor. soğuk desen soğuk değil, sıcak hiç değil. bilemiyorsun. ama tam o havaya uygun bir çalış kulağının dibinde, belki de kaynağını bilmediğin derin bir yerde. onu da bilemiyorsun. sadece bulutlar arasında güneş olduğunu anlıyorsun belli belirsiz, o da ara sıra gözüküyor. sanki o güneşin önündeki bulutlar gibi sende de bir çeşit engel var. onu aşsan her taraf ısınacak. ama aşamıyorsun. belki de hiç aşmayı istemedin. kafa karışıklığı.

    bir şarkı ya da içine hava üflenen bir boru insanı nasıl hüzünlendirebilir ki? insanın zihninde bazı kilitler var da bu şeyler de bunların anahtarı mı oluyor yani? belki de. belki de hüzün bu sesler değil de, seslerin akla getirdikleri. peki yine de, bu şey nasıl bir şeyleri akla getirebilir ki? ama bazen de hiç bir şey düşünmediğin için de hüzünlenebilirsin. olay sende biter. şöyle de bir şey var. kimse bu aletleri birilerinin hüzünleneceğini düşünerek icat etmedi. belki de tamamen tesadüften gelişti. yani sonuçta arabanın atasının yerde yuvarlanan bir taş olduğunu kim yadsıyabilir?

    belki de bir taş nasıl araba icat etmek yolunda bir ilham veriyorsa, bir şarkı ya da müzik aleti de insana bir şeyler düşünme ve hüzünlenme yolunda öylece ilham veriyordur. düşünsenize; hiç, hiç bir şey düşünmediğiniz bir an oldu mu? insan düşünmeden yapamaz. bunlar da o düşünceleri yoğunlaştırıp öylece önümüze seriverir. seni hiç etkilemeyecek bir şey bile bir bakmışsın gözlerinin önünde. şarkılar sayesinde. ama bilemezsinki hangi şarkı, hangi şekilde seni etkileyecek. nelerden hoşlandığını bilirsin ama nelerden hoşlanacağını hiç bir zaman bilemezsin. düşünceleri yoğunlaştıran müzik, seni de öylece yoğunlaştırmaz. seni gevşetir. ve sen nasıl biliyorsan öylece bir şekle sokar seni. bu yüzden nelerden hoşlanacağını hiç bilmezsin. ama bu iyi bir şey. bir şekilde bilememek. uzayıp giden bir klarnet sesini -yavaşça derinlerde kaybolarak- seversin ama. bu çok daha güzel bir şey. hiç bir söz sende anlam yaratmıyor ama kendi düşüncelerin seni bu taksimde kaybediyor.
hesabın var mı? giriş yap