hesabın var mı? giriş yap

  • minibüse binmeden önce teyzelerin cikarttigi ses, artik ka$ar derecesinde minibüs deneyimi olanlar "pis" le isi bitirirler

  • "takım adalar" anlamında bir tabir.

    adalar denizi ile ilgisinin olması yunanistan'ın adaların kıta sahanlığı savunmasından dolayıdır. yunanistan her ne kadar bir takım ada ülkesi olup da denizin ortasında bir ülke olmasa da öyleymişler gibi savunurlar.

    malta ülkesi bir archipelago ülkesidir, yeni zellanda bir archipelago ülkesidir, japonya bir archipelago ülkesidir fakat yunanistan bir archipelago ülkesi değildir. o yüzden de girit gibi adalarının kıta sahanlığı ve dolayısıyla meb üzerinde baskın hakları yoktur. ha mesela kıbrıs'ın vardır. çünkü adamların anakara diyebileceği bir yerleri yoktur.

    detaylar için bkz: birleşmiş milletler deniz hukuku sözleşmesi

  • başıma geldi bu. gecenin saat dördünde acı acı çalan telefonu açtım. numara bende kayıtlı değildi. telefonun karşısındaki ağlamaklı ses "seni unutamadım, hala çok seviyorum bunu bil" diyordu. sesi yabancı değildi ama tanıdık da değildi. hüzünlü kadınların sesleri nedense hep aynı tınıyı veriyordu. sustum, "orda mısın" dedi. buradayım dedim. nasıl olduğumu, görüşmeyeli neler yaptığımı sordu. anlattım.

    evlendin mi? dedi tedirgin bir sesle. hayır yalnızlığa alıştım dedim. bir süre sustuk. bana başka birinin adıyla hitap edince onu tanımadığımdan emin oldum ama konuşmaya devam ettim. sanki bir zamanlar onu sevmişim gibi.

    kapatırken seni seviyorum dedi, "ben de"dedim. neden bilmiyorum, galiba buna ihtiyacı olduğunu düşündüm.
    iç çekerek telefonu kapattı. sabaha kadar uyumadım.

  • insanın içinden "sen ne ileri görüşlü güzel bir adammışsın ki, bizi böyle mezhepçi ışid, el nusra, boko haram, el kaide vs gibi yobazların eline bırakmamışsın" demesiyle vuku bulan minnet duyma hali. 1881'de doğan bir adamın vizyona bak, öte yandan 2014 yılında kazığa kelle takıp gezdiren mahluklara bak. sevmeyelim de taşa mı dönelim?

    edit: imla

  • nasıl yalan çıktı? anlamadım.

    çocuğu tutup zorla "annem karne hediyesi olarak et aldı diyeceksin" falan mı dediler?

    farz edelim ki bu haber yalan.

    türkiye'de çocuklarına karne hediyesi alamayan, yeterince et yiyemeyen ailelerin olduğu da yalan mı?

    edit: evet, gerçekten muhabir çocuğa " ayazcığım bize şey der misin? annem karne hediyesi et aldı" diyerek kendi istediğini dedirtmiş.

    o değil de muhabir çocuğun adını nereden biliyor? garip garip işler.

    https://twitter.com/…?t=jb0vfniemi73mpir927wjg&s=19

    yine de ikinci söylediğimin arkasındayım.
    bu ülkede evine ayda yılda bir et giren, çocuğuna karne hediyesi alamayan aileler var. hiç zafer kazanmış gibi davranmayın aktroller.

  • 11 nba şampiyonluğu kazandırmış bir koça yazık oldu ama new york gibi her daim başarı beklenen bi şehirde james dolan gibi takım sahibi ile çalışılıyorsa kovulmaması şaşırtıcı olur. ayrıyetten carmelo gibi bi ruhsuz adamla başarılı olması da imkansızdı.haklı olarak eleştirilecek yönleri varken haksız bi şekilde eleştirildiği de oldu. bu şehirde devamlı başarı istendiğinden takım sahibi de her sene başı taraftarlara umut dağıtıp kombineleri olabildiğince satma hırsından 17 senede bu takım doğu konferansında 4 kez playoff görebilmiş. phil jackson bu makus talihi değiştirebilseydi, zen master değil buda ünvanı verilirdi. james dolan o ara ne trendse taraftara şirin görünmek adına hamle yapan şahsiyet. baktı pat riley miami başkanı olarak hem yeni yetme koçla takımın oyununa yön veriyor hem de kariyeri ve ikna gücü sayesinde yıldız oyuncuları miami'ye rahatlıkla getirtiyor diyip piyasada pat riley ayarında kim var derken aklına phil geldi ve yıllık 12 milyonu önüne koyup başkan yaptı. phil jackson'ın koçluk dışında kulüp yöneticiliği ilk kez yapmasından ötürü acemi hamleleri çok oldu. ilk senesinde iman shumpert ile j.r. smith'i yok pahasına cavs'a göndermesi bi de üstüne tim hardaway'i de atlanta'ya jerian grant karşılığında takas etmesi akıl alacak gibi değildi. bedavaya gittiler.koç tercihi olarak derek fisher hamlesi doğru olabilirdi, ne de olsa onca sene üçgen hücumunu jax'in yanında olduğundan öğrenmişti ama koçluk yeteneği düşük profilli çıktı. kurt rambis ise tam bir faciaydı. o da porzingis'i pota altında oynatmaya kalkıştı. derrick rose hamlesi nebkadar iyise bitmiş sakat joakim noah'a ve courtney lee'ye 4 senelik yüklü bi miktarda kontrat verince takımın ilerleyen senelerde sağlam takım kurma imkanını da ortadan kaldırdı. üçgen oyun sisteminine mızmızlanan porzingis'i medyanın önüne atarak adam etmeye çalışması ile melo'yu buyout edecek olması bardağı taşıran son hamleleri oldu ve kendisini kapının önünde buldu. son hamleleri bana göre doğruydu . melo gibi olduğu yerde sayan medya maymunu olmayı yeğleyen bir tipin yarardan çok zararı oluyordu. kendisi isterse takas oluyordu ama takas edilme imkanı olsa karşılığında iki vasat eleman alınabilir. porzingis'e lafım yok bu saatten sonra kim gelse buna laf geçiremez. ne de olsa phil jackson'ı kovdurmuş apoleti olacak. phil yıldızlarla çalışmış bir koç ve yıldız oyuncuların egosunu törpüleyebilen, onları kendi istediklerine ikna edebilen birisi olmasına rağmen burada oyuncularla olan ilişkilerinde başarılı olamadı. çalıştığı takımlarda arkasında duran sağlam gm'ler vardı. burada ise her şeyi yalnız başına yapmaya kalkıştı. şu da var takımların idaresi oyuncuların elinde olduğundan phil'in buna uyum sağlayıp yumuşak bi şekilde hareket etmesi gerekirdi. draft seçimleri de fena değildi. kazandırdığı oyuncular ny'a yararı epey olacaktır.maalesef koçluk ile yöneticiliğin nasıl bambaşka mecralar olduğunu az çok phil jackson yoluyla millet öğrenmiştir. keşke koç olarak ny'e gelseydi diyicem de james dolan'ın olduğu yerde başarı impossible.

  • öğrenci evi. evde 4-5 kişi kalıyoruz. bir arkadaşın kardeşi haftasonu ziyarete geldi. mutfağa bir daldı çocuk. nasıl temizliyor. utandık.
    dur da diyemiyorum ben. gittim artık en azından "ya uğraşma zahmet etme" içerikli bir şey söyleyeyim dedim. baktım ocağı silmekle meşgul.

    - ya uğraşmasaydın onunla bi de. bi ton zahmete girdin.
    + olur mu abi ya. bi iki sene daha rahat edersiniz işte.

    daha karışmadım ben. kimseye karışmadım ama. belediye bizim evi yıktı geçen gün. ayar yerim diye gık diyemedim.