hesabın var mı? giriş yap

  • arkadaşım sevgilisine 36 ay taksitle pırlanta yüzük almış. ayrıldılar, kadın evlendi 1,5 yaşında çocuğu var. yüzüğe 9 taksit kaldı.

  • operasyondan sayılıyor mu bilemem ama uzak ara dudak dolgusu.
    yaptırmayın şunu.
    asla ayar tutturulamıyor ve sonuç o dudaklar evlerden uzak eşekarısı sokmuş gibi.
    yaptıran kimle konuştuysam da, aa yok böyle kalmayacak, bir iki aya bu şişlik kayboluyor.
    sonuç, kaybolmadı.

  • gözlemlerime göre mutlu insanlardan pek haz etmiyorlar. hele durduk yere neşelendiysen yanlarında noluyo bilader donumuz görünüyor da ona mı gülüyorsun diye agresifleşiyorlar. tebessüm nezaket falan hep art niyetli algılanıyor cahil kesim tarafından.

  • cesaretine hayran filan olmadığımdır. bu ülkede böyle bir şeye kalkışmak delilikten başka bir şey değil. gerçekten hiç ama hiç şansı yok. millet gün ortasında minibüse binerken başına neler geliyor, otostop çekmek bile bile lades olur sadece. umarım bu kızcağız bir an önce vazgeçip geri döner veya ailesi gidip getirir. yoksa böyle bir girişimin sonu olarak hiç olumlu bir olasılık göremiyorum. umarım haksız çıkarım.

    not: kızı eleştirdiğimi filan düşünenler olabilir. hayır katiyen eleştirmiyorum, onun için korkuyor ve endişe ediyorum. kendi kardeşime yapacağım gibi kendini tehlikelere atmasın diye sıkı sıkı saklayıp korumak istiyorum. keşke böyle şeyler yapabileceğimiz bir coğrafyada yaşıyor olsaydık. ama ben otobüsle tek başıma tatile giderken bile tedirgin oluyorum.

    "biz korktuğumuz için böyle oluyor, cesaret göstermeliyiz" diye düşünenler olabilir. ben böyle düşünmüyorum. devrim şehidi olabilecek hamur yok bende, korkağım ben. tacize, tecavüze uğramak, boku bokuna öldürülmek istemiyorum. sevdiklerimin başına böyle şeyler gelsin istemiyorum. kimsenin başına böyle şeyler gelsin istemiyorum. bir şeylerin düzelmesi için kendimi feda edemem. düzelene kadar kendimi ailemi korumaya ve saklanmaya devam ederim. ha düzelsin diye yazarım, çizerim, paylaşırım. onlar ne kadar işe yarar? bilmiyorum.

  • tlc'ye "bir gün extreme cheapskates'i türkiye'ye uyarlarsanız elinizin altında böyle biri var" diye haberini vermek istediğim eski sevgilim, evde demlenen çayın hesabını yapardı. çok uzun bir süre -3 hafta- düşünüp taşındıktan sonra arkadaş grubuyla karaköy namlı gurme'ye kahvaltıya gitmemize karar vermişti, yerken öğürdüğü halde sırf almış olduğu için rokfor peynirini canı çıkarak yutmuştu. hesabı (bozuk 4 tl'si hariç ben ödedim) görünce kısmi felç indiği için arkadaşlarına "hadi bana gidelim otururuz" dedi, birlikte yola çıktık, tramvayda buna "gidince bir çay demleriz şimdi" dedim ama vay babovv demez olsaydım. adam gözümün önünde titredi lan titredi. zangırdaması geçince "çayı az önce kahvaltıda içtik ya" diye azarladı beni. "salçalı makarna yaparken salçayı yağı yağ yarı suyla kavuruyorum daha soft bir tadı oluyor" demişti. ailesi dubai'yle ticaret yapıyordu, kendisi mühendisti. ne sebepten ayrılırsam ayrılayım herkes cimriliği yüzünden ayrıldığımı düşünecek diye jet hızıyla ayrılmaya utanıyordum; neyse ki seviyeli birlikteliğimizin 45. gününde "ortamda senin esprilerine benimkilerden daha çok gülünüyor, bu kabul edilemez" diyerek benden ayrıldı. aro kardeşim, cennette peygamberle komşu olasın.

  • üretim müdürlüğü yaptığım şirkette, şimdi toplantıdan çıktım. yönetimin söylediği, personel azaltımına gitmemiz gerekiyor. ik ile beraber, bakın 20 kişi kadar personel azaltalım dediler. ne kadar yoğunuz, zaten şu an bile eksik personelle çalışıyorum desende, dinlemediler. an itibariyle şirketimde alınan karar bu. şirketim ne iş mi yapıyor. yol yapıyoruz biz. hani şu vatandaşın yol yaptılar dediği, yandaş firmalardan birisiyiz.

  • allah düşmanımı bile buna mecbur bırakmasın, olay karşılıklı flörtle çözülsün. valla bak. normalde cesurumdur, dışa dönüğümdür, lafımı da kimseden sakınmam ama şunu yapabilmek için 9 ay düşündüm, söylemeden . baktım olmuyor, çevremden de duyuyorum "bir şeyler olacak gibiymiş x'le y arasında.", eski kız arkadaşı sürekli konuşmaya çalışıyormuş bilmem ne, belki iki üç hafta sırf konuşmamı planladım ama nasıl stresliyim, nasıl gerginim. neyse en sonunda üç saniyeliğine beynimi kapatarak düşünceleri, endişeleri bir kenara ittim ve "konuşmamız lazım" dedim, doğru zamanı falan da beklemedim. planladıklarımdan aklımda kalabilenleri söyledim. arada düşünmüyor değilim, "bunu da söyleseydim, bunu da bilseydi, bana böyle dediğinde ben de şöyle deseydim ikna ederdim belki" diye ama sonra diyorum ki, ne değişecekti?insanların kalbini yarım saatlik bir konuşmayla veya bir cümleyle elde edemezsiniz sonuçta.

    o hayatına devam edip başka kızlarla çıktı, ben ise hep kendimdeki eksikliği merak ettim.

    2018 editi: ya siz ne güzel insanlarsınız, sene olmuş 2018 bana hala "kardeş kendinde eksik arama, onun kaybı" diye mesajlar geliyor. hızlı özet geçeyim, ondan sonra da hoşlandığım erkeklere açılmaya devam ettim. devam ettikçe daha kolay geldi, daha da devam ettim. ve yaşım ilerledikçe de daha kolay olumlu yanıt almaya başladım. olay ergenlikteymiş.

  • fabrika işçiliğinden premier league şampiyonluğuna...

    23 yaşında fabrikada çalışabilir, 25 yaşında ise 5. lig'de top koşturabilirsiniz. eğer umutsuz topları sonuna kadar kovalayan ve tüm fırsatları zorlayan biriyseniz, birkaç yıl içinde premier league şampiyonu olabilirsiniz.

    vardy, sheffield wednesday'de futbola başladı ancak 16 yaşındayken akademiden kovuldu. daha sonra futbolu bıraktı. futbolu hobi olarak görmeye başladı. amatör bir kulüpte futbol hayatına yeniden döndü ancak asıl işi futbol değildi. vardy, artık bir fabrika çalışanıydı. cumartesileri bir amatör takımla sahada, hafta içi ise fabrikadaydı.

    günler vardy için böyle geçmeye devam etti ve 23 yaşına geldi. yaşıtları aaron lennon ve joe hart, güney afrika'da ingiltere milli takımı için mücadele ederken o, sheffield'da bir barda oturmuş onları televizyondan izliyordu. 25 yaşına gelene kadar sıcak suyu akmayan duşları olan, kirlenen formasını kendisinin temizlediği takımlarda top koşturmaya devam etti. 27 yaşına geldiğinde ise artık bir premier league takımında top koşturuyor ve manchester united ağlarına gol atıyordu. 6 ay içinde ingiltere milli takımına çağırıldı.

    ''hayatımın hiçbir döneminde bir gün böyle bir duruma gelebileceğimi düşünmedim. akıl almaz bir durum. bunun bir rüya olmadığını anlamam için tüm gün kendime tokat atmam gerek.''

    leicester city - chelsea maçının ardından jose mourinho, jamie vardy'nin yanına gider ve şunları söyler: ''durmak nedir bilmez misin? soluklanmadan sürekli böyle koşar mısın?''

    hayır, jamie vardy asla durmaz. artık yalnızca koşmuyor, gol de atıyor. başına gelen tüm olaylara, yaşadığı tüm zorluklara rağmen jamie vardy, 5 yıl içinde kendisini fabrika işçiliğinden premier league şampiyonluğuna taşıdı.

    kaynak: demarkesports

    ellerine sağlık, harika yazmışlar.