hesabın var mı? giriş yap

  • şaka değil. komik değil zaten. daha önceden özelleştirilen ido'nun yabancı ortağı souter ınvestments türkiye'yi dava etmeye hazırlanıyormuş. çünkü özelleştirme yapılırken onlara da bir garanti verilmiş(!).

    demişiz ki biz bu adamlara, "biz bu köprünün ücretini 42 dolar olarak belirledik. bunun altına düşmeyeceğiz. yani sana bir etkisi olmayacak, çünkü kimse o parayı verip bu köprüyü kullanmaz. sana da bunu ihalede garanti ediyoruz, merak etme."

    osmangazi köprüsü içinde yapan firmaya bir güvence vermişiz. kimse kullanmıyor, ama parayı ödememiz lazım. kur da yükseldi. ne yapacağız? bari günde 5-10 kişi daha fazla kullansın diye indirim yapmışız. ne olmuş, 121 tl olması gereken ücret, 64 tl'ye düşmüş. ido'dan daha fazla. ido ne yapmış? "sen bana bunun garantisini verdin, bu indirimi yapman suçtur" diyerek bizi washington'da ki mahkemeye veriyormuş.

    yani ne olursa olsun biz kaybediyormuşuz. ordu'da oturan ve belki bu köprüyü de, ido'yu da hayatı boyunca hiç kullanmayacak hikmet amca kaybediyormuş. çoğ güzel projeğ. megağğğğ proje.

    haber linki

  • fragmanın ilk sahnelerinde carol'ın uzay mekiğinin dünya'ya düştüğünü görüyoruz. herkesin bildiği üzere bu 90'lı yılların dünyası. belli ki carol dünya'da geçirdiği dönemi hatırlamıyor. muhtemelen kree'lerin sebep olduğu bir hafıza kaybı durumu söz konusu. geçmişini bağlantılarını silerek kendileri için ideal askere dönüştürmüş olabilirler.

    birçok kez bu filmin klasik bir orijin filmi olmayacağı söylenmişti. carol'ın hafıza kaybı hikayesi bunu destekler nitelikte. aslında baş karakterimizde filmde kendi orijininin peşinde koşacak. bu da mcu içerisinde farklı bir bakış açısı demek. benim bu fikir hoşuma gitti. bu süreci değerli kılacak olanda şüphesiz skrull'lar.

    skrull'lar istediği kişinin görüntüsünü ve sesini kusursuz şekilde kopyalayabilen bir ırk. bununda ötesinde kendilerini ifşa etme zamanı gelene kadar tamamen kopyaladıkları kişinin kişiliğine bürünüp, onun alabileceği kararları alabilecek kadar hedefi ile bütünleşebiliyorlar. kendi hafızasına bile güvenemeyecek bir baş karaktere böyle bir villan konsepti kusursuz bir sonuç çıkarabilir. fragmanda çok az yer kaplasa da skrull'ların liderinin talos olduğunu biliyoruz. insan sureti ise muhtemelen s.h.ı.e.l.d. yöneticilerinden biri olacak. carol'ın yumrukladığı yaşlı kadın yüksek ihtimal skrull çıkacaktır. filmin kree-skrull war hikayesinden ciddi şekilde esinleneceğini biliyoruz. kree ve skrull ırkları ezelden beri birbirlerine düşmanlar ve bu hikayede dünya'yı savaş alanı olarak kullanıyorlar. fragmanda ronan'ı dünya'ya bakarken gördük. talos ve adamları zaten dünya'da. kree'ler de geliyor. sonuç; mcu'da kree-skrull savaşı.

    fragmanın başında gördüğümüz skrull otopsisi de gözlerden kaçmayan bir diğer unsur. hatırlanacağı üzere secret ınvasion'ı tetikleyen unsurlardan biri elektra'nın skrull çıkmasıydı. çizgi romanlarda skrull otopsisine reed richards, hank pym ve tony stark girmişti. bu filmdeki sahne ona güzel bir gönderme olmuş. seçebildiğim kadarıyla oda da doktor dışında nick fury ve coulson var.

    nick fury ve coulson'un genç halleri son derece başarılı yapılmış. zaten daha önce marvel'ın gençleştirme işini hank pym, janet van dyne ve ego gibi karakterlerde harika yaptığını görmüştük. bu film nick fury içinde son derece önem taşımakta. fragmandan anladığımız kadarıyla bildiğimiz haline hem fiziksel (en son birine güvendiğinde göz kaybetmesi) hem de zihinsel olarak bu filmde gerçekleşecek. elindeki çağrı cihazı da hemen dikkat çekti. ama tabi malum çağrı cihazı değil bu.

    filmde flashback sahneler önemli bir yer tutacak. üstelik carol'ın hem çocukluğuna, hem de güçlerini kazanmadan önceki haline gideceğiz. marvel şu anda the life of captain marvel serisi çıkartıyor. sanıyorum ki bu çizgi romanlardaki elementler filmde de kullanılacak. carol'ın askeriyedeki günlerinde çok önemli bir unsur var. o da maria rambeau. kendisini bu filmde baş kahramanımızın askeriye günlerinden arkadaşı olarak göreceğiz. lakin kilit nokta maria'nın bu filmde küçük olarak göreceğimiz kızı monica. monica, carol'ın çizgi romanlarda yakın arkadaşlarından biri. o da kozmik güçlere sahip. bir dönem captain marvel ismini de taşımıştı. şu an da spectrum ismiyle anılıyor. captain marvel'ın olası devam filmlerinin günümüzde geçeceğini düşünüyorum. devam filmlerinde monica'yı da göreceğimize eminim.

    fragmanda az yer kaplasa da kree ana gezegeni hala'yı da görmek mümkün. hala dendiği zaman benim aklıma direktman supreme ıntelligence geliyor. filmde onu görürsek çok mutlu olurum. carol'ın parçası olduğu starforce ekibini çok az da olsa aksiyonda görüyoruz. bu ekibin liderini bilindiği üzere jude law oynuyor. beklenti mar-vell olduğu yönünde. ama ben her geçen gün bu fikirden uzaklaşıyorum. bana captain marvel'ın en büyük düşmanı olan yon-rogg olma ihtimali daha fazla geliyor. zaten henüz karakterin adı da açıklanmadı. karakter tarifleri de mar-vell'e uymuyor. aslında bu durumdan da biraz memnunum. içerisinde skrull'ların olduğu bir hikayenin ana temasının güven olması lazım. jude law'ın karakterinin de carol gözünden güveninin sorgulanması, hatta belki ihanete uğrama, karakterin carol'ın eğitmeniyken villain dönüşmesi filmin temasına çok uygun olabilir.

    son olarak carol'ın maskesini ve mohawk saçını starforce görevi sırasında görüyoruz. aslına uygun şekilde yapılmış. fragmanın final anlarında ise carol'ın binary moduna geçtiğini görüyoruz. yalnız burada en fazla dikkatini çeken unsur carol'ın güç toplarken kullandığı enerjinin ant-man and the wasp'ta gördüğümüz quantum realm enerjisine benzemesi. daha önce quantum realm ile alakalı unsurların captain marvel filminde de yer alacağı söylenmişti. sanıyorum carol, quantum enerjisini kullanacak.

    captain marvel ilk fragman itibariyle son derece güzel duruyor. ikinci fragmanıyla ilk fragmanından daha fazla kişiyi etkileyeceğine eminim. bu film mcu'yu baya derinleştirecek. özellikle skrull ırkının işin içine girmesi ile şu ana kadar ki izlediğimiz filmleri bile ciddi şekilde etkileyecek bir süreç başlamış olabilir. secret ınvasion'ın temelleri burada atılıyor olabilir.

  • senin kontrolsüz tohumun binlerce liralık televizyonumu kıracak, sen de 'eheh çocuk işte yapmış n'olacak canııım..' diyerek sıyrılacaksın öyle mi?

    yemezler canım. çocuguna nasıl davranılması gerektiğini öğretmeyi becerememişsen o parayı seve seve ödeyeceksin.

    edit: ne işsiz heriflersiniz lan hasta mısınız oğlum siz? tabak, çanak, vazo gibi değersiz bir şey kırmıyor velet. bakın bakalım kaç bin lira led televizyonlar. kimse kusura bakmasın benim elalemin keyfine çöpe atacak o kadar param yok. sizin başınıza gelse o aileye dava açarsınız samimiyetsiz davarlar sizi.

  • bu sezon başlamadan önce azıcık mücadele olsun öper başıma koyarım diye düşünüyordum. max'in potansiyeli yıllar geçtikçe arttı ve ilk yarışını kazanmak isteyen pek çok genç pilot var doğru ama izleyiciler olarak hamilton ve mercedes hegemonyasından gözümüzü açamıyorduk geçtiğimiz yıllarda. bu sezon ise hem heyecan anlamında hem de istatistik olarak tarihe geçti. çünkü yanlış öğrenmediysem şampiyonluk mücadelesi veren iki pilotun son yarışa eşit puanla girdiği sadece iki sezon olmuş şimdiye kadar. abu dhabi gp'yle de sezona son noktayı koymuş olduk. bu unutulmaz finalde neler yaşandı şimdi bir bakalım.

    mercedes takımı bu sezon aslında biraz rahata kaçmıştı. nasılsa her sezon galip geliyoruz, araç için kendimizi çok zorlamayalım odağımıza 2022'de gelecek kural değişikliklerine verelim diyorlardı. ancak christian horner ve redbull ekibi bir şampiyonluk bile olsa koparmak için müthiş dayanıklı ve hızlı bir araçla sezona giriş yaptı. bu noktadan sonra mercedes baktı ki takımlar şampiyonası bile riske giriyor, bir takım motor güncellemelerine gitti ve sezon sonunda hamilton'a roketten hallice bir motor sağladı. zaten son üç yarışa bakın mercedes'in eski dominant günlerine geri döndüğünü görebilirsiniz. bu nedenle abu dhabi gp'nin de her ne kadar yakın başlasa da heyecansız geçme ihtimali vardı. çünkü hem motor artık bambaşka seviyedeydi hem de hamilton max'in sezon boyunca uyguladığı yoğun baskıya rağmen tecrübesiyle birlikte soğukkanlılığını korumuştu.

    yine de max'in pole'ü alması yarış heyecanı için bir umut oldu. çünkü kimin hater'ı kimin fan'ı olduğunuzdan bağımsız olarak eğer f1 seviyorsanız 58 tur boyunca dişe diş devam edecek bir mücadele izlemek istersiniz. yarışın başında redbull'un daha iyi olduğu yumuşak lastikle başlaması da ayrıca bir avantajdı. ancak nasıl yapıyorlar bilmiyorum ama mercedes orta ve sert hamurda çok daha iyi performans gösteriyor. burada da hamilton kalkışta müthiş bir çekiş yakalayarak daha max'in yarış çizgisini kapatmasına müsaade etmeden birinci sıraya yükseldi.

    bu noktadan sonra yarışın ilk tartışmalı anını izledik. max, gözü kara bir pilot. bu güzel bir özellik ama bazen elindeki şansı hırsı nedeniyle kötü kullanıyor hala. hamilton'la girdiği ilk mücadelede de geç fren ile virajı kapatmayı denedi. ancak virajı o kadar genişten aldı ki hamilton'a gidecek yer kalmadı. lewis de dışarı taştı ve virajı kesip ileriden çıktı. daha sonra fia'nın yaptığı incelemede buradan kazandığı avantajı geri verdiğini öğrendik ama altındaki araç zaten uçup gittiği ve ham gerçekten kusursuza yakın turlar attığı için aradaki fark bir anda çok açıldı. ben bu noktada biraz max'i hatalı buldum. çünkü evet erken bir şekilde geçiş yapmak istiyor çünkü şu anki haliyle mercedes'e savunma yapmak onu kovalamaktan daha kolay. ancak geçiş yapacağı yeri yanlış seçtiği için ham'i kaçırmış oldu ve dezavantajlı duruma düştü.

    neyse ki redbull'da sergio perez diye bir faktör var. perez bu sezon inişli çıkışlı bir performans sergilese de eğer günündeyse gerçekten şahane bir pilota dönüşüyor. zaten max hariç şu an koca grid'de hamilton'ı tutabilecek iki isim var. biri perez, öbürü de alonso zaten. perez de redbull'un sözleşmesini uzatmasının hakkını vererek diğer pilotların yaptığı pit stop'un ardından pistte kalarak adeta hamilton'ın önüne bariyer çekti. max ile aralarındaki yaklaşık 8 saniyelik farkı 2 saniyeye falan düşürdü. ki bugün kimi'ye oy atmamış olsam kesinlikle günün sürücüsü olarak onu seçerdim. ama işte hamilton bugün çok iyiydi. şöyle söyleyeyim eğer f1 yarışı için yapay zeka yazıp mükemmel tur ve yarış temposu belirleseniz hamilton'la aynı performansı gösterirdi. ki perez çekildikten sonra hamilton max ile arasında olan farkı tekrar açmaya başladı.

    bundan sonra giovinazzi, sanırım yarışın fazla sıkıcı olabileceğini düşünüp aracı bozmaya karar verdi. fia hemen virtual safety car'ı çıkardı ve horner'ın beklediği mucize gerçekleşmiş oldu. yoksa max gerçekten yarışı kaybetmek üzereydi. ki hamilton üzerinde baskı olsa da yarışın sonuna kadar tek pit stop ile gidebilecek gibi görünüyordu. burada sezonun diğer sezonlardan nasıl farklı olduğunu da görmüş olduk. normalde rb'den sonra mercedes'in de hamilton'ı pite çağırmasını bekliyor insan. çünkü geçtiğimiz sezonlarda yarışları güle oynaya kazandıkları için strateji bile pek önemli olmuyordu. burada ise hamilton'ı pist üstü avantajını kaybetmesin diye pite almadılar. bu da mercedes'in max ile yakın mücadele etmek istemediğini gösterdi.

    ancak bu durumda bile max'in tur başına yaklaşık 1 saniye falan kapatması gerekiyordu ki hamilton'ı yakalayabilsin. o zamanda bile hamilton 15-20 tur attığı sert lastiklerle yüksek performans gösteriyordu. zaten aralarındaki fark da gelip gelip 11 saniyelerde takıldı. bu noktada redbull'un bir mucizeye daha ihtiyacı vardı ki o da latifi'nin kazasıyla gerçekleşti.

    bu andan sonra michael masi'nin neden gelmiş geçmiş en kötü yarış direktörlerinden biri olduğunu görmüş olduk. bu yarışı kimin kazandığıyla da alakalı değil. cidden adam yarış yönetmeyi bilmiyor ve ne yaparsa yapsın bir şekilde ortaya tartışmalı bir karar çıkmasını sağlıyor. normalde güvenlik aracı varken ne olur, tur yemiş olan pilotlar yerlerini geri alabilir ama geçiş yapmak yasaktır. bu çok basit bir kural. ama masi, hamilton öndeyken buna izin vermedi önce. herkes de stratejisini buna göre belirledi. güvenlik aracının çekilmesinden bir iki tur önce de sadece ön taraf için buna müsaade etti ve max, hamilton'la yan yana gelmiş oldu.

    ha ben max'in şampiyonluğu kazanmasına sevindim yalan yok aramızda. ama hakem kararları, işin komiserler kuruluna taşınması falan hoşuma giden şeyler değil bir izleyici olarak. yarış direktörlerinin sadece pist üstünde yapılan adil mücadeleyi koruyacak şekilde müdahil olmasını istiyorum. şimdi mercedes garajında eminim kararı nasıl değiştiririzin planları yapılıyordur ve sezon bitmiş olmasına rağmen bu gündem çok uzun bir süre boyunca (hatta muhtemelen yıllarca) konuşulmaya devam edecek. masi'nin bu yaptığı hadi bi kere olsa insanlık hali dünyanın gözü senin üzerindeyken stresten yanlış bir karar verdin, sonuçta milyar dolarlık organizasyonda karar merciisin derdim ama masi bunu hep yapıyor. daha sezon başında gördüğümüz dördüncü virajdaki kural değişikliği bile konuşuluyor. bu nedenle umarım max'in şampiyonluğunda bir değişiklik olmaz ve masi bir an önce şu direktörlük işinden el çektirilir.

    sonuç olarak bence bu sezon olabilecek en iyi şekilde geçti ve sonuçlandı. hamilton'ın muazzam bir çalışma azmi var (7 şampiyonluk kazanan adamın kaskında still we rise yazması falan. kırılmadık rekor bırakmadın daha nereye yükseleceksin be abim?) ancak pilotlar şampiyonluğunda da rekoru kırdıktan sonra önümüzdeki yıl yerini biraz biraz russell'a bırakabilirdi. şu an ise aşırı hırslı bir hamilton gelecek. ayrıca 2022'de değişen araçla birlikte genç pilotlar arasında muazzam bir çekişme olacak. bu nedenle bu sezonun finalinde yaşananlar beni gelecek için inanılmaz heyecanlandırdı. umarım 2022 sezonu da bu şekilde mücadelenin yoğun olduğu bir şekilde geçer.

  • viski firmalarından aldığımız eğitimlerde türkiye'nin viski tüketimi konusunda (özellikle chivas regal) dünyada ilk sıralarda olduğu söyleniyor. johnnie walker da artan talebi karşılayabilmek için roseisle gibi devasa tesisler açıyor.

    dünyadaki yüksek düzeyde viski tüketen diğer ülkelerden bizi ayıran çok önemli bir özelliğimiz var.

    kendi ürettiğimiz bir viski yok. hepsini ithal ediyoruz. pakistan'ın bile viski ürettiğini biliyor muydunuz? akp gelene kadar iyi kötü ankara viskisi adında single malt viskimiz de vardı.

    2004 yılında tekel'in adeta yabancı içki devlerine hibe edilmesi bu yüzden bu ülkeye atılmış en nadide kazıklardan biri. şu an rakımızı kendimiz üretebiliyorsak bunun tek sebebi içki devi diageo'nun elinde başka rakı üreten fabrika olmamasıdır. türk içki tarihi boyunca ürettiğimiz ve yurtdışına sattığımız her kaliteli içkinin üretim hakları bu dev firmalar tarafından satın alınıp üretimi durduruluyordu. ta ki akp gelip tekel'i bütün tesis, gıda depoları, fabrika ve taşınmaz malları ile 140milyon dolar gibi bir fiyatla satıp ülkenin alkol tüketimini tamamen ithal ürünlere bağlayana kadar.

    konu ile ilgili daha detaylı bilgi edinmek isteyenler tekel'in son genel müdürü olan kerim yanık'ın tekel'in nesi kaldı - damaklarda tadı kaldı kitabına göz atabilirler.

    edit: uyarı geldi özelleştirme değerinin 140 değil 290 milyon dolar olduğuna dair. düzeltme yapalım. şunu da eklemekte fayda var. önerdiğim kitapta yazılan bilgilere göre tekel satılmadan önce tüm üst düzey müdürleri satın alacak firma ile anlaşmışlar ve tekel'in tüm eski tesislerini son teknoloji ürünler ile donatmışlar, depolarına 10milyonlarca dolarlık gıda stoku yaptırmışlar ve işten ayrılacak tüm personelin tazminatlarını da devlet bütçesinden ödemişler ve şirketin kasasındaki 70milyon dolar ile yeni sahiplerine devredilmiş. böylelikle tekel için ödenen meblağın büyük kısmı geri alınmış ve yine ortalama benim verdiğim fiyata denk gelmiştir. tekel birkaç yıl sonra 2.1 milyar dolara diageo'ya devrediliyor. vurgunu yapılan para inanılmaz boyutlarda.

  • bim'in şanına yakışan yılbaşı paketidir.

    içeriği:
    le cola
    dağhan sucuk
    teatone ica tea
    3 kg'lık dost yoğurt
    peripella çıkolata
    12'lik bili bili yumurta

  • doğukanın;

    turabi gibi gece kulübunde striptiz yapan biri olduğu halde eline tesbih alıp delikanlı görünmeye çalışmadığı, onlarca atasözü-deyim ezberlemediği,

    hasan gibi kibar konuşmaya çalışıp kadından beter dedikodu yapmadığı,

    anıl gibi adada en kötü performansı gösterdiği halde kendini yırtarak bağırmadığı,ağlamadığı,suçu başkasına atmadığı,nerdeyse her cümlesine allah peygamber nasip hayırlısı inşallah maşallah kelimelerini yerleştirip dini kullanarak halkı etkilemeye çalışmadığı,

    merve gibi kötü oynadığında susup iyi oynadığında ben çok iyiyim hep sizler yüzünden takımca kaybediyoruz diyerek halkı kandırmaya çalışmadığı,

    hilmicem gibi yancılık yaparak sırtını güçlü birine dayamadığı,

    begüm gibi sırf adı konseyde yazılmasın diye sevmedikleriyle bile yalandan arayı iyi tutmaya çalışmadığı,

    bozok gibi böğürmediği, şiddet içeren söylem ve hareketlerde bulunarak dikkat çekmeyi başaramadığı,

    için birinci olması imkansıza yakın.

    ama üzülme sen ki barış manço gibi biri tarafından büyütülerek asıl kazanan oldun.insanlık ve karakter olarak orada ki herkesden üstün olduğun aşikar. hüznünü de sevincini de içinde yaşadın, günlük yaşamında nasılsan orda da bunu devam ettirdin, yalandan ağzına hayırlısı,kısmet,allah kelimelerini almadın, dua etsende içinden ettin, aç gözlü,dedikoducu,yalancı olmadın,nasıl hissediyorsan öyle yaşadın adada.helal olsun sana ve rahmetli babana.

    edit:imla

  • berna küfrederken doğukan'ın yüzünü kapatması herşeyin özeti. sokak ağızlı birisi tv yarışmasında alenen küfrederken, beyefendi birisi onun adına utanıyor. reyting uğruna da acun kıvırdıkça kıvırıyor. ayıp yahu ayıp. reziller, kepazeler.