ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
jenerik marka
yaran diyaloglar
-
arkadaşımın sigarayı bırakmak istemesi ve sigarayı bırakma hattını aramasıyla olaylar gelişir:
arkadaş:merhaba ben sigarayı bırakmak istiyorum
adam:tamam ablacım
arkadaş: (ablacım mı?)
adam: günde kaç paket içiyorsun?
arkadaş: 3 günde 1 paket
adam: aman sen de, fazla bir şey içmiyormuşsun ki bırakmasan da olur
arkadaş: (nasıl ya?!) ama ben bırakmak istiyorum, kendi çabalarımla olmuyor
adam: e tamam ablacım, o zaman yapacağım şey günde 3 tane içmeye başla, sonra 2'ye düşür, sonra günde 1 tane iç, zaten kendiliğinden bırakırsın. hangi marka içiyorsun?
arkadaş: monte carlo
adam: eh be ablacım, sen de en kötü markayı içiyormuşsun
arkadaş: e peki hekim ile falan görüşmeyecek miyim?
adam: valla benim sana yapabileceğim bu kadar. istersen bir de 171 sigarayı bırakma hattını ara
arkadaş: ? ben nereyi aradım?
adam: orman yangınları 177
decimation
-
genelde savaştan kaçan birlikler için kullanılan ceza yöntemi. askerler 10'ar kişilik birliklere ayrılır. 10 kişiden en kısa çöpü çeken decimate edilir. diğer askerler kampın dışında kalırlar ve birliğe verilen standart faydalanamazlar. mesela buğday yerine yulaf yemek zorunda kalırlar. spartacus war of the damned 4. bölümde marcus crassus tarafından kendi askerlerine uygulandığı oldukça başarılı bir şekilde gösterilmiştir. roma'da uzun bir süredir bu cezalandırma yöntemi, savaştan kaçan askerlere uygulanmış ve askerlerin spartacus'ten çok komutanlarından korkmasını sağlamıştır. 3. köle isyanının bastırılmasında önemli bir yeri vardır.
çankaya sapığının solcu çıkması
-
iq'su ayakkabı numarasını geçemeyenler tarafından kendi türdeşlerinin pisliklerini önemsizleştirmek için öne sürülmüş bir iddiadır.
yahu anlamadım şimdi ben. bu adam solcu mu değil mi bilmiyorum ama temsil kabiliyeti nedir? bir dernek/sivil kuruluş başkanı sözcüsü falan mıdır? millete ahlakçılık mı taslıyormuş? kendisi gibi olmayanları ahlaksızlıkla mı itham ediyormuş? "en ahlaklı biziz" mi diyormuş. pisliği ortaya çıkınca solcular bu adamı savunmuş mu? "solculuk düşmanları iftira atıyürrr!!!" diye ortalığı velveleye mi vermişler?
evlilikte haftanın birkaç günü vajişme saçmalığı
-
"evlenmeden olmaz"ın üst sürümü. evlenince de olmasın. (bkz: kezban 3.0.4)
söke söke tahkim yoluyla bu paraları alırlar
-
(bkz: iktidarı kaybedeceğiz)
google'a baktık beyefendi siz bir hiçmişsiniz
-
yakın gelecekte tersinin de olabileceğini gösteren teknolojik tümce.
- sen benim kim olduğumu biliyor musun?
- bir dakika beyefendi.
(pıhh pıhhhhhh)
- kızım, aç google'ı, şu ahmet b. isimli şahısa bir bak.
........
- google'a baktık beyefendi; siz pek önemli bir şahsiyetmişsiniz.
- ha şöyle! şimdi aç google earth'ü, kendine bir yer beğen.
tuvalette genel müdür ile karşılaşmak
-
allah çirkin şansı versin derler; tipsizliğimin en avuntu duyduğum yanı da bu sözdür. hatta züğürt tesellisi olarak kullanırdım ama gördüm ki hem tipsiz hem şanssızım arkadaş.
pisuvarda çişimi yapıyorum çok afedersiniz. içerde dayanılmaz bir koku var; ki tarifi mümkün değil. bi baktım finans müdürü çıktı içeriden, valla ben öyle sıçsam insanlığımdan utanırdım. ama herif hiç bir şey olmamış gibi ellerini yıkadı, çıkarken de göz kırptı.
pisuvarda işim bitti tam ellerimi yıkamaya gidiyorum, genel müdür girdi içeriye. göz göze geldik. bu arada dışarının temiz havasından sonra tuvaletin havasını soluyunca rengi falan değişti:
- hay maşalllaaah... ahmetcim neden bu kadar zayıf olduğunu anlamış olduk böylece.
- efendim maamut bey? (ihale bana kalıyor yavaş yavaş)
- düşük yapmışsın diyorum, geçmiş olsun iyi misin?
- ehehe iyiyim, sağolun.
aradan 1 hafta geçer, tuvalet kapısında yolumuz kesişir. genel müdür geçen hafta burnunun direklerini sızım sızım sızlatan kokuyu anımsamış olacak ki; iç çekerek "neyse" der, arkasını dönüp ofise doğru yürümeye devam eder.
bense arkadan melül melül bakarak;
- "ben yapmadım miki yaptı" diyip, işemeye giderim.
hiç gereği yok ama editi: 850 kişinin çalıştığı bir japon fabrikasında, genel müdürle aynı tuvaleti pisleyebilirsiniz.
hatta hatta bu firmanın japonya'dan gelen ceo'su ile yan yana çişini yapan arkadaşım var* :)
diş beyazlatma
-
%100 saf katkı maddesiz hindistan cevizi yağı alıyorsunuz. dubai'den alma getirtme şansınız varsa en safına ulaşma ihtimalimiz yüksek fakat macro center'larda satılan hindistan cevizi yağlarının da iyi olacağını düşünüyorum.
neyse hindistan cevizi yağımızdan bir miktar alıp karbonbatla diş macunu kıvamına getirip dişlerimizi bir güzel fırçalıyoruz. ilk seferden diş etlerini çok zorlamamaya dikkat edin. alışana kadar biraz mide bulandırıcı gelebilir yutmayaya özel gösterin. üstünden macunla fırçalayıp yağdan kurtulun.
sonuç bembeyaz dişler.
arap halkının diş beyazlığının sebebinin bu formüle dayandığını duymuştum ve uyguladıkça mantıklı gelmeye başladı.
cihazlara, dişçilere, acılara gerek yok düzenli kullanımda farkı görürsünüz.
ailenin komik kısa mesajları
-
aramissin duymadik, telefonu evde birakicaz, arama duymayiz
bakkalda sandviç yaptırmış efsane nesil
-
bu da böyle bir nesil işte. çok abartmamak lazım.
gerekli doneler:
-bayatlamaya yüz tutmuş, istiflenmekten ezilmiş bir somun ekmeğin yarısı
-dün akşamdan kesilmiş domatis
-az yağlı bol sulu peynir
-kağıt inceliğinde üç dilim salam
-arzuya göre zeytin ezmesi, salça
-yanına fruko ya da kahverengi cam şişede tamek
-sandviçi oturup yemek için kapı önünde konuşlanmış meyve kasası (yandan çivi fırlayanından)
mahir ünal'ın sucuk yiyen öğrenci görüp şaşırması
-
şu seçimler bi olsun birileri sucuğa doyacak!
28 temmuz 2015 fenerbahçe şahtar donetsk maçı
-
geçen seneki "şampiyon 4. yıldız için sahada" yazan eleman yazmazsa eleyeceğimiz takımla maçımızdır
edit: iş bu entry tüm lig boyunca bu entryi yazan, kalkın ulan fener'in maçı var diyen emekçi dostumuz, çubukluya gönül vermiş kardeşimiz nick yazmazsam ne olacak ki renkdaşımızı incitmek için yazılmamıştır. yaptığı totemin ters tepmesine, esprili bir tepkidir.
kendisine ve çubukluya gönül vermiş renkdaşlarıma selam ederim.