hesabın var mı? giriş yap

  • bir mühendis bir rahip ve bir doktor bowling oynamaya giderler. gelin görün ki bowling salonu doludur. bir iki saat bekleyip de sıranın kendilerine gelmediğini görünce salon sahibinin yanına giderler ve durumu anlatırlar. adam bunları dinler ve açıklamasını yapar:
    - bakın arkadaşlar sizleri anlıyorum, lakin durum sizin bildiğiniz gibi değil, içeride bowling oynayanlar aslında itfaiyeciler. bundan yıllar önce burada bir yangın çıkmıştı ve bu arkadaşlar canları pahasına yangını söndürdüler. ama ne yazık ki kör oldular. ben de onlara olan borcumu ödemek için istedikleri kadar bowling oynama hakkı tanıdım onlara.
    demiş.

    bunun üzerine rahip:
    - çok acıklı bir hikaye, bütün rahip arkadaşlarıma haber verip onlar için dua edeceğim. tanrıya gözlerinin açılması için yalvaracağım, demiş

    ve doktor da:
    - evet tam bir drama ne yazık ki. ben de doktor arkadaşlarla düşünüp ve tıbbın bütün imkanlarını zorlayıp bu insanlara gün ışığını bir kere daha göstermek için çalışacağım.

    bunları dinleyen mühendis biraz düşünür ve konuşmaya başlar:
    - bu arkadaşlar neden gece oynamıyor...

  • sözü edilen kız kemal kılıçdaroğlu'nun kızı olsa başbakan mitinglerde "kızına, evladına sahip çıkamayan, onlara edep, terbiye veremeyen zihniyet nasıl olacak da ülkesine sahip çıkacak. işte bizim bunlarla aramızdaki fark bu." diyecekti.

    en azından bana öyle geliyor.

  • puan tablosunu 7 kere açtım baktım. dur gene bakayım, valla lideriz... bi daha bakim, lideriz ya lan.

    alışık diilim pek. normalde şu an izlandaya 6 atsak, andora ona 5 atsa, fransa türev alsa, moldova teğet geçse hesabı yapıyor olmalıydık.

    vay anasını ne güzelmiş böyle be. dur bi daha bakim... valla halen lideriz. ne güzel lan.

  • hakkari'de ev beğeniyorsun, ev sahibiyle görüşmeye gidiyorsun:

    "hoca, senin o eve maaşın yetmez. doktora kiraya verecem."

    1200 lira kira istiyormuş. yakıt parası da hariç. 700 liradan aşağı ev yok. sırf eşya almayım diye 700 liraya öğretmenevinde kalıyorum, su günde toplamda 3 saat akıyor. elektrik günde garanti 3-4 saat kesilir. gündüz kesilmese gece kesilir mutlaka. bir interneti var, o da çekerse kullanırsın. verdiğimiz paranın içinde başka ne yemek var ne bir şey. yemekhanesinde niyeyse öğlen 12'de çıkıyor yemek; herkes çalışıyor o saatte. milli eğitim personeline yemek fişi veriyorlar, gelip öğle yemeklerini orda yiyorlar.

    mutfağım olmadığı için, ızgaralık falan bir şeylerle idare ediyorum. banvit ürünleri bir markete haftada bir gün, sınırlı sayıda geliyor ordan o gün gidip alıyorum. dışarıdan yesem 10-15 liradan aşağı çıkamıyorum-ki alternatif de yok yiyecek.

    buradaki doktora, polise, askere, akademisyene burada görev yaptığı için geliştirme yardımı adında bir teşvik veriliyor. malesef ki öğretmene tek kuruş fark verilmiyor.

    bu mesleğin kutsallığı da, bu insanların kendi yararını düşünmeyip sırf eğitim aşkıyla buralarda çalışıp didinmesinden geliyordu. şimdi onu da öğretmenin bok yerine konulması, 15 yaşında ergenlerin ağzına sakız edilmesiyle yerle bir ettiler. madem öyle; madem benim yararıma olan tek bir şey yok; burada 1000 liraya oturacağıma gider beşiktaş'ta otururum. siz de "doğu'da öğretmen durmuyor" diye yırtınır durursunuz.

  • harry potter'ın vaftiz babası, bu dünyada en sevdiğim ve ölümüne en çok üzüldüğüm ikinci karakter.

    gerçekten çok severim bu karakteri, filmleri ne zaman tekrar izlesem kendisini gördükçe gözlerim dolar. nedeni kitapları okumayanlar tarafından maalesef çok da anlaşılamaz, çünkü çok da üstüne düşülmez filmlerde sirius'un. kitapları okumayanlar için sirius hakkında bilmedikleri, kitapları okumadan da bilemeyecekleri birkaç şeyden bahsetmek istiyorum o yüzden. aralara birkaç görsel eklemeye çalıştım, genelde filmlerde olmayan sahnelerden. görsellerin hepsi pottermore'dan.

    *tırnak içinde olan kısımlar direkt kitaptan aldım. kitapların ingilizceleri kolayımda olduğu için kendim çevirdim.
    **bozuk link vs. olursa lütfen söyleyin. görseller çok güzel, merak eden herkes görsün isterim.

    - harry'nin ilk süpürgesini ona sirius aldı. hayır, firebolt değil. daha ilk doğum gününde sirius ona bir süpürge aldı. oyuncak süpürge tabii. bunu da lily'nin sirius'a mektubundan biliyoruz. mektup aşağıda;

    "sevgili patiayak,

    harry'nin doğum günü hediyesi için çok teşekkürler. açık ara en sevdiği hediyesi oldu. daha sadece bir yaşında ama evde dört dönüyor. o kadar mutluydu ki hemen bir fotoğrafını çekip sana da gönderdim. sadece 60 cm yükseliyor yerden ama neredeyse kediyi öldürüyordu. petunia'nın gönderdiği o korkunç vazoyu da devirdi (hiç şikayetim yok). james de çok eğleniyor tabii, harika bir quidditch oyuncusu olacağını söylüyor. her şeyi ortadan kaldırdık tabii, süpürgeye bindiğinde gözümüzü de ondan ayırmamaya çalışıyoruz..."

    mektup aslında biraz daha uzun, ama konuyla ilgisi bu kadar. düşünür müsünüz? sirius, harry'nin küçüklüğünü doğru düzgün göremedi bile. quidditch maçlarını da köpeğe dönüşüp izlemek zorunda kaldı. hiç kendisi olarak gidemedi...

    https://ibb.co/wkrnhnb

    - crookshanks'le çok iyi arkadaşlardı. crookshanks kimdi? hermione'nin kedisiydi. filmlerde birkaç yerde görünüyor üçüncü film dışında, dikkatten kaçması çok doğal. fakat 3. kitapta büyük rol oynuyordu.

    crookshanks yarı kneazle'dır (kediye benzeyen sihirli bir yaratık). kneazle'ların en önemli özelliklerinden biri de güvenilmez canlıları diğerlerinden çok daha iyi ayırt edebilmeleridir. bu yüzden sirius köpeğe dönüştüğünde crookshanks'ten yardım istemiştir peter'ı bulabilmek için. crookshanks'in canına minnet zaten. şamarcı söğüt'ün altındaki geçide, sirius'un dev köpek haliyle girebilmesi de hayli zordu. crookshanks bu konuda da ona yardım ederdi, ağacın altında ağacın sabitlenmesini sağlayan dala ulaşarak.

    aynı zamanda sirius'un gryffindor kulesi'ne girdiğini de hatırlar mıyız? scabbers'ı öldürmek için girmiştir. crookshanks, neville longbottom'ın unutmamak için şifreleri yazdığı kağıdı çalıp sirius'a getirmiştir. ne koca yüreğin varmış.

    - potter'ların sır tutucu olarak peter'ı seçmesi, sirius'un fikriydi. aslında potter'lar sirius'u seçmişlerdi. fakat sirius bunun çok bariz olduğunu, peter'ı seçmelerinin daha akıllıca olacağını, bunu voldemort'un düşünemeyeceğini önermiş, potter'lar da kabul etmişti. bu yapılan büyü de öyle bir büyüydü ki (fidelius charm), saklanmak istenen sır, sır tutucunun ruhuna giriyor ve zorla alınması imkansız hale geliyor. yani kişinin gönüllü olarak bu sırrı vermesi gerekiyor.

    evet sirius, çok akıllıcaymış kankam...

    - scabbers (peter) kaçtıktan sonra ron'un bir evcil hayvanının olmaması sirius'u üzüyor. bu yüzden bizimkiler 3. senenin sonunda trenle eve dönerken sirius'tan bir hediye geliyor ron'a. bir baykuş! adını pigwidgeon (kısaca pig) koyuyor ron. baykuş cüce baykuş (scops owl demiş rowling) olarak bilinen bir tür. kitapta tüylü bir snitch'e benzetiliyor. aşağıdaki görseli ekstra seviyorum, baykuş geldiğinde ron ilk önce crookshanks'e uzatıyor onu, bir bak bakalım baykuş mu cidden diye.

    https://ibb.co/sm390t1

    - sirius'un ölümü avada kedavra'dan olmadı. filmde bariz bir şekilde bellatrix'in bu lanetli sözleri söylediğini duyuyoruz, ardından tülün ardına düşüyor sirius.

    fakat kitapta bellatrix'ten bir büyü geliyor (ne olduğunu kesinlikle bilmiyoruz zira söylenmiyor. öldüren lanet olmadığı kesin ama), büyü sirius'a çarpıp dengesini bozuyor ve kemerin ardına düşüyor. onu öldüren şey bu oluyor.

    https://ibb.co/fggkzdg

    - sirius inanılmaz riskler alıyor 4. ve 5. senede. biz onu 4. filmde yalnızca kısa bir süre şöminede görüyoruz, aslında fazlası da var.

    4. senede hala kaçaktı sirius bildiğiniz üzere. ama köpek olarak 'özgürce' dolaşabiliyordu. sadece harry'i görmek için hogsmeade'e gelmiş ve bir mağarada yaşamıştı bir süre boyunca. hem de buckbeak ile beraber.

    https://ibb.co/vhdhm9t

    - ben bunu öğrendiğimde şok olmuştum. aslında yıllara biraz daha hakim olunca fark ediliyor kolaylıkla fakat ilk birkaç okuyuşta fark edememiştim... sirius, azkaban'a gittiğinde sadece ve sadece 22 yaşındaydı. 22!

    filmi izleyenler azkaban'a nasıl düştüğünü biliyor sirius'un, kısaca geçeceğim ama. peter, potter'lara ihanet ettikten sonra kaçıyor. sirius da peter'ın peşine düşüyor. bir muggle kasabasında yakalıyor onu. sokakta bağrışırlarken peter sokağı havaya uçurup 12 muggle'ın ölümüne sebep oluyor, ardından fareye dönüşüp kanalizasyona kaçıyor. suç da sirius'a kalıyor.

    azkaban'dan nasıl kaçtı peki? sirius'un ağzından kısa bir paragraf:

    "bir gece ruh emiciler yemek getirdiklerinde, köpeğe dönüşüp parmaklıkların arasından geçtim. hayvanların duygularını anlayabilmek onlar için çok daha zor, kafaları karışmıştı o yüzden. parmaklıkların arasından geçebilecek kadar da zayıftım. anakaraya kadar köpek olarak yüzdüm. sonra kuzeye hareket ettim. hogwarts bahçelerine köpek olarak sızdım. o zamandan beri de ormandayım."

    kaçıyor azkaban'dan kaçmasına fakat 34 yaşında, intikam peşine düşüyor. kendini harry'e falan inandırıyor ama dünyaya inandıramıyor. 36 yaşında öldükten sonra temize çıkıyor ismi ancak. arkadaşlarını kaybetmiş, azkaban'a düşmüş ve bütün gençliğini orada geçirmiş bir hayat. okul hayatlarında ne kadar haylaz ve hareketli olduğunu düşününce bütün gençliğinin böyle heba olması insanı ekstra üzüyor. bakınız böyle resmediliyor azkaban'da;

    https://ibb.co/7z7g2d6

    harry için birçok şeyi göze almıştı, daha fazlasını almaya da her zaman hazırdı. keşke harry ile daha fazla zamanı olsaydı ve bu sadece harry'nin ihtiyacı olduğu için, sirius'un da çok fazla ihtiyacı vardı buna. ah ulan ah...

  • sene 2032.

    ergenlik hezeyanlariyla surekli dunyaya satasir duruma gelmis oglumla ayni tartismalari yapiyoruz.

    - bana ne yapacagimi soylemezsin sen. babamsin diye her hareketime karisabilecegini mi saniyorsun ?
    - yavrum yapma. senin iyiligini istiyorum ben.
    - benim hicbir seyimi isteyemezsin. hem sen hayatta ne basardinki beni yonlendirmeye calisiyorsun ?
    - ben 10 yil, 5 buyuk turnuva zinedine zidane'i canli izledim. hem de 4 senesi ronaldo luiz nazario de lima ile birlikte.
    - ne diyosun yeaaa.
    - benle ne diyosunlu konusma agzini burnunu kirarim senin it. yumurtadan cikmis kabugunu begenmiyor, pezevenk.

    gibi diyaloglara neden olacak efsanedir. her messi mi ronaldo mu tartismasinin yasandigi gun biyik altindan gulen bir nesil birakmistir arkada.

  • günlerden bir gün, köylerden birinde bir çiftçinin eşeği kör kuyuya düşer.

    eşek saatlerce acı içinde kıvranır ve bağırır. sesini duyan sahibi gelip baktığında zavallı eşeği kuyunun dibinde görür.

    çaresiz çiftçi köylüleri yardıma çağırır. köylüler kör kuyudaki eşeği kurtarmak için ne yapacaklarını düşünürler ama sonuçta onu kurtarmanın imkânsız olduğuna ve bunun için çalışmaya değmeyeceğine karar verirler. tek çare, kuyuyu toprakla örtmektir. herkes ellerine aldığı küreklerle etraftan kuyunun içine toprak atar.

    zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkerek dibe döker. bir süre sonra ise ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükselir ve sonunda yukarıya kadar çıkar. köylüler kuyudan dışarı çıkan eşeğe çok şaşırır. işte hayat da bazen bizim üzerimize yüklenir ve üzerimiz toz toprakla örtülüyormuş gibi olur.

    bunlarla baş etmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmak, aydınlığa adım atmaktır. kör kuyuda olsak bile.