hesabın var mı? giriş yap

  • buradan ekşideki genç erkeklere tavsiyem, eğer bir stadyumda değilseniz ve ortamda sıfır kadın ve üçten fazla erkek varsa, o ortamdan uzak durmayın, direkt kaçın, alabildiğince fersah fersah kaçın.
    eğlenen gençlermiş peh.

  • (bkz: ben müdürüm demenin alternatif yolları)

    anlamaman çok normal :) zira senin gibilerden anlayış benzeri bir şey beklemiyoruz.

    işte saat sabah 5'te başlık açan böyle gizli işsizler daha bunun gibi birçok konuyu anlayamadan bu dünyadan göçüp gidecekler.

    şartlara bak:

    sabah 7'de işbaşı
    asgari ücret
    yol parası yok
    her gün tıraş olunacak
    haftada bir gün tatil olacak

    ve sana çalışmaya gelenlerin neredeyse hepsi para kazanmaya çok ihtiyacı olduğu için çalışmaya geliyor, yani gıda işine olan aşkından değil

    kaçınız kaç çalışanınızı gerçekten insan yerine koyacaksınız? kaç çalışanınız için aa, dur ya, bunun da bir hayatı, beklentileri vardır diyip düşünmektesiniz?

    bir de utanmadan, işe başlar başlamaz size para vermiyoruz, siz elde edeceksiniz denmiş :)

    çalışıp çabalayıp elde edeceğiniz de % 2 zam :)

    arkadaş patron para vermedikten sonra ben nasıl elde edeyim?

    ne insanlar var şu dünyada, adam sabah 5'te kalkmış, kariyerini anlatıyor!

    sabah 7'de kalkamam diyen arkadaşı da, sakallarımı kesemem diyen arkadaşı da, cumartesi çalışamam diyen arkadaşı da alınlarından öpüyorum. allah şu adam gibilerin işinden daha hayırlısını nasip etsin size.

  • şampiyon kokoreç'in mecidiyeköy şubesinin yemeksepeti'nde gelen olumsuz yorumlara verdiği inanılmaz samimi ve bir o kadar da efsanevi ayarlardır.

    örnek:

    müşteri: hayatımda yediğim en kotu kokorectı bı daha asla.
    şk: birincisi, hayatınızda yediğiniz en kötü kokoreç olmasının sebebini yazmamışsınız. ikincisi, gerekli kontrolleri yaptığımızda gördük ki, siparişiniz normal sürenin de altında ulaştırılmış sizlere. buna rağmen hızımıza da en düşük puanı vermişsiniz. aynı zamanda bu siparişten hemen 2 gün sonra tekrar sipariş verip tekrardan ürünler hızlı ulaşmasına rağmen 2-2-2 şeklinde paunlama yapmışsınız. sebep olarak da kokoreçin domatesli olmasını göstermişsiniz. ama domatessiz olsun diye not bile yazmamışsınız.

    -----------

    sayın müşterimiz; "kokoreçine güvenmeyen domatesle sunar" gibi bir özlü söz yazmışsınız fakat şampiyon kokoreç'in bütün şubelerinin kokoreçi domates ve biber ile pişirerek sunduğunu bilmiyorsunuz muhtemelen. bu, kokoreçimize güvenmediğimiz değil, bizim tarzımızın bu olduğunu gösterir. ki, hemen her kokoreççi de bu şekilde yapar. sadece ege bölgesinde, özellikle izmir'de kokoreç yalnızca kimyon ile sunulur. ayrıca bu bizden ilk siparişiniz değil. domates istemediğinizi belirtebilirdiniz.

    -------------

    çok daha fazlası için: http://istanbul.yemeksepeti.com/…&categoryname=4574

    (bkz: domates istemediğinizi belirtebilirdiniz)

  • bütün italya'nın birbiriyle flört etmesi..

    ya da ben çok gerikafalı acayip bağnaz filan olduğum için bana öyle geldi..

    yaya geçidinden karşıya geçen kadına, otobüs şöförü yol verdi diye, teyze adama öpücük attı..
    bildiğin teyze, bildiğin otobüs şöförü ve bildiğin öpücük..

    süpermarket kasasında, kasiyer çocukla bi kadın 15 dakika gülüşe oynaşa fingirdeşe konuşurlarken, biz de arkasında 20 kişi ip gibi dizilip sıranın bize gelmesini bekledik.. kimse de sesini çıkarmadı.. ben de misafirim diye sesimi çıkarmadım..
    neden kimse sesini çıkartmadı peki?!
    çünkü sıra kime geldiyse o da kasiyer çocukla gülüştü.. fingirdeşti..

    makarna yemek için girdiğim self-servis bi lokantada, makarna tezgahının arkasındaki çocuğa "hangisini önerirsin?" dedim..
    "hiç biri senin kadar güzel değil :)" dedi..
    makarnamı aldım, okşanmış gururumla arkamı döndüm masaya gidicem, benden sonra gelen 110 kiloluk, 50 yaşlarında adama da aynısını söyledi..

    yani; otobüs şöförü teyzeye, teyze kasiyer çocuğa, kasiyer çocuk adama sonra hepsi uşağa..
    böyle bi ortam..
    aklım gitti bi haftada..

    bütün ülke ihtiraslı bi aşk yaşıyo valla..

  • cok haklisiniz diyerek bir enkazin altina ittirilmelidir kendisi. bir de pratikte gorelim hanimefendinin soylediklerini, uygulamali olarak.

    edit 1: twitter'da entry'i birebir yazanlardan hicbiri ben degilim, twitter hesabim yok, instagram ve facebook hesabim da yok. birileri kopyala yapistir yapiyorlar sagda solda videonun altina, cok da sorun degil.

    edit 2: populer olayim aman favlanayim diye yazmadim, sinirlendim ve icimden geleni yazdim. hanimefendinin yorumunun anlamı birebir olmasa da seçtiği sözler dolayısı ile ahmakca bir yorum oldugunu dusunuyorum ve ayni ahmaklikta kasitli olarak cevap verdim. benim icin bir sikinti yok hala yani... ulusal tv'ye çıkıp ahkam kesecekseniz sözlerinizi dikkatli seçeceksiniz, şu an bir bölümü zorda olan ve diğerlerinin de içinin kan ağladığı koca bir ulusa gidiyor bu sözler.

  • bu kadar para çıkmış, sen kalk aldığın arabanın, kuzenlerinin fotoğrafını falan koy. başka bir yere gitme. kesimhane açacakmış bir de vizyonuna sıçtığım. gezeyim, göreyim, kendimi geliştireyim demek yok.

    evet, bana amorti bile çıkmadı.

    tamam sakinim.

  • arkadaşlar, bildiğiniz gibi mernis projesi kapsamında geçmişe dönük yani osmanlı zamanında yaşamış olanlar dahil 120 milyon kişiye tc kimlik numarası verildi, geçmişe dönük soy kütüğü çıkartabilmek için bağlı bulunmuş olduğunuz kaymakamlığa bir dilekçe ile başvurduğunuzda 5 dk içinde belgeyi elinize veriyorlardı yani en eski dedenizden itibaren tüm sülalenizin kayıtlarını çıkartıyorlardı ama artık özel bilgilerin korunması kanunu nedeniyle böyle birşey mümkün değil ancak şimdiki uygulama duyduğum kadarıyla akraba birkaç topluluk olarak dilekçe verildiğinde alınabiliyor.

    mernis öncesi kayıtlar için, başbakanlık osmanlı arşivlerine gidiyorsunuz, merkezi istanbulda valilik binasının olduğu yerleşkede, kaydınızı yaptırıyorsunuz ve araştırmacı kimliğinizle işleme başlıyabilirsiniz, dijital ortama aktarılmış ve bilgisayar ortamında istediğiniz il ilçe köy ve mahalleyi aratarak, nıfs kayıtlarını inceleyebilirsiniz.

    bu kayıtlarda sadece nüfus bilgisi değil aramış olduğunuz kelime ile ilgili kayda geçmiş her türlü belgeyi bulabilme imkanınız var, eğer bilinen, memur, paşa, soylu vb. gibi bir aileye sahipseniz geçmişinizi incelemek daha kolay, burada soy kütüğü ve geçmiş araştırmak isterseniz 1830lu yıllardaki nüfus sayımı zamanına kadar kayıtlara ulaşabilirsiniz tabii sadece erkek nüfus kayıtlı, hatta hangi iş ile meşgul olunmuş vb. birçok bilgiye ulaşabilirsiniz, çeşitli resmi kurumların kendi bünyesinde arşiv kayıtları var, bazısı açık bazısı kapalı bir kısım arşiv artık internetten bile ulaşabiliyorsunuz.

    nüfus cüzdanında arka kısımda yazılan aile no ; bulunduğunuz köydeki aile sayısı , birey sıra no ise sülalenizdeki kişi sayınızdır yani sizden büyük akrabalarınızda daha küçük bir sayı bulunur, sizden küçük akrabalarınızda, kardeşinizde falan sayı büyüktür yani bu gittikçe sülaledeki kişi sayısı çoğalıyor demektir, aynı soy kütüğüne sahip ama farklı soyadlı aileler olabilir, mesela bizim sülalede 3 farklı kardeşe cumhuriyetin ilk yıllarında farklı soyadları verilmiş ama soy kütüğü aynı, eğer en büyük dedeniz başka bir sülaleden ayrılmışsa, ilk sülalenin kayıtlarına da bakmak lazım.

    eğer kimlikteki, birey numarası kısmındaki sayı az ise yani mesela birey numaranız 15-50 gibi düşük bir sayıda ise muhtemelen göçmen bir aileye aitsinizdir yani geçmişe ulaşılamamış demektir, mernis projesi yapılırken cumhuriyet tarihindeki sayımlar esas alınmış ama ilk sayımlarda, ölmüş olanlar, halihazırda hayatta olan birey'in beyanına göre, ana baba ve dedesi gibi ilaveler yapılmış ve cumhuriyet öncesi olarak onlara da tc kimlik numarası verilmiş ve toplam 120 milyondan fazla kişi numaralandırılmıştır.

    geçmiş araştırmalarında en kolay yöntem , yaşlı akrabalarınızın beyanları olmalıdır çünki yeni neslin unutmuş olduğu akrabalık ilişkileri olabilir yani en eski bildiğiniz dedeniz, köyünüzdeki başka bir ailenin bir evladı olabilir, bu nedenle soy kütüğü araştırmanda bu işe meraklı olan akraba ve komşularınızla birlikte hareket etmek daha kolay ve net sonuçlar verecektir ayrıca eğer tarihe not düşmek isterseniz yaşlılarınızın tüm konuşmalarını yazılı ve görsel olarak not etmenizi tavsiye ederim, kültürel aktarım, ilginç bilgiler, inanışlar vb. bunları gelecek nesillere aktarmak güzel bir şey olur.

  • cem yilmaz'in kariyeri ve gosterilerini kronolojik olarak ele aldiginizda hakikaten sosyolojik cikarimlar yapabiliyorsunuz.*

    efsane gosteri bir tat bir doku mesela. 20li yaslardaki cem. espriler gosteriye gelen seyirciler, okul yillari, yeni yeni medyaya girmis cem'in hikayeleri, turkler uzayda, devlet erkani, trt programlari vs. tamamiyle gunluk, siradan insanin da dahil oldugu hikayeler aslinda.

    sonraki gosterilerde hafiften askerde unlu cem, yurt disi hikayeleri, teknolojiye uyum, zenginim esprileri, daha kulturel gozlemler, film cekerken yasananlar vs. hafif bir kopma.

    son yillardaki cem ise tamamiyle sinifi atlamis biri. siradan insanlara dokundugu espriler hep hanzo vatandas vs. unlu cem yilmaz uzerine. 20m yatta tatil hikayesi, veya rahmi koc esprileri gibi. yani cem hala ust klasmanla espri uretiyor, ama onun klasmani seyircisini coktan asti. seyircinin yuzde 95'ı hala bir tat bir doku cem'in orada biraktigi seyirci. beklentisi de cem'in onlari anlamasi. bu gosteride de en cok gulunen yerler hala zengin reflu olur, garibanin bogru yanar gibi seyler.

    aslinda burada tepkinin sebebi de cok buyuk ihtimalle bu. cem yilmaz deyince asker anilari, trt'deki bayik ablalar, beton ogretmenler geliyor. onun oglunun 6bin liralik harcamasi, ya da unlulerin gittigi salondaki anilari insalara bekledigini vermiyor.

    her ne nolursa olsun, bana gore cem yilmaz ile ayni donemde yasadigim, ve her gosterisini izleme sansi yakaladigim icin cok mutluyum. var olsun.*

  • "isviçre'nin lozan kentinde müslüman bir çift, karşı cinsle el sıkışmayı reddettikleri gerekçesiyle isviçre vatandaşlığı'na kabul edilmedi."

    hayır yani gerçekten, kültürüne düşman olduğun bir ülkeye gidip neden vatandaşlık almak ister bu tipler anlayamıyorum!? insanlar da haliyle kendilerinin doğru buldukları bir şeyi yanlış olarak gören organizmaların kültür şoku yaşamamaları için en doğrusunu yapıyorlar.

    kaynak

  • saha ebatlarının değişken olabilmesidir.

    taç çizgisi, stadına göre 90 veya 120 metre olabiliyor. tek ölçüde %30 luk bir fark çok fazla . oyunun temposunu da, seyir zevkini de etkileyebiliyor.

    bazen bu tarz ufak sahalarda oyun öyle bir sıkışıyor ki, otobüsü çektiysen anca şans golü yersin. bu durum da, kapanmayı pek bir seven anadolu kulüplerimiz için bulunmaz nimet.