hesabın var mı? giriş yap

  • urfa civarlarında bulunan, üzerinde milattan öne on binli yıllardan kalma bazı yapıların ve kabartma sanat eserlerinin bulunduğu tepe.

    - tepe üzerinde devasa boyutta taşlar ve bu taşların üzere işlenmiş bazı sanat eserleri bulunuyor.
    - yakınlardaki taş kaynaklarının uzaklığı ve işlenmesi için gerekli insan gücü düşünüldüğünde bu anıtların yapılması için bin kadar insan çalıştırılması gerektiği tahmin ediliyor.
    - bu sayıdaki insanın böyle bir işte çalışması için bölgeye yakın bir yerde konaklaması gerekir.
    - bu kadar çok insanın bölgeye yakın bir yerde konakladığına göre bu kişilerin bir şekilde beslenmesi gerekir.
    - bir arada bulunan bu kadar çok insanı toplayıcılık ya da avcılıkla doyurmak mümkün değildir.
    - binlerce farklı yabani buğday türü üzerinde yapılan çalışmalar bu bölgede kendiliğinden yetişen buğdayın genetik yapısının bugün tarımda kullandığımız ekilebilir buğdayla neredeyse aynı olduğunu gösteriyor.
    - insanın mağra duvarlarına resim çizmekten vazgeçmesi başka bir deyişle avcılık ve toplayıcılık üzerine kurulan mağra yaşamını terketmesi bu anıtın yapımıyla aynı yıllara rastlıyor.

    özetle: insanın muhtemelen ilk kez tarım yaptığı, yerleşik hayata geçtiği, mağra duvarlarına resim çizmekten ziyade, sistematik bir biçimde sanat yapmaya ve kültürel birikim oluşturmaya başladığı yer, başka bir deyişle ilk "uygarlık"'ın kurulduğu yer ülkemiz toprakları içinde.

    peki biz ne yapıyoruz?

  • 'abbas güçlü ile genç bakış'ta soru soracak olsam, abbas güçlü'ye "bebekken de mi adınız abbas'tı?" sorusunu sorardım.

  • kendisinden "köşedeki barı stadyuma çeviren adam" diye bahsedilen, canlı izlerseniz, bunun gerçekten de öyle olduğunu anlayabileceğiniz, büyük bir gösteri/performans insanı olduğu kadar, siyasi bir tavıra da sahip müzisyen.

    "ustam" dediği woody guthrie'den, dümbüllü'den kavuğu teslim alan münir özkul edasıyla el almışlığı olan springsteen, gerek şahsen hiç hazzetmediğim country, gerekse country'den kalın bir damarla beslenen amerikan folk müziğinin mainstream rock'a ve rock'n roll'a bağlantısını yapan ve bunu yaparken de hiç sıkıcılaşmayan bir tarza sahip oldu. bu tarz, pek karmaşık olmayan akor dizilerinden müteşekkil ve sıradışı değişikliklere pek yer vermeyen, ama dinleyicisini "harbi" rock dinlediğine ve samimiyetine (tunnel of love - lucky town aralığındaki dönemini, samimiyet konusunda bunun biraz dışında bırakabiliriz sanırım) ikna eden bir müziği içerir.

    kendisi amerikan folk müziğine, hölderlin'in pek şairane ifadesinde olduğu gibi "ölümlü bağlarla bağlıdır" evet, ama onu olduğu haliyle almak yerine, eşsiz nebraska albümünde olduğu gibi bir başka duygusal boyuta ve güncele taşır. diskografisindeki bir folk üçlemesi olarak bahsedebileceğimiz, nebraska - ghost of tom joad - devils & dust albümlerinden ortadaki, the ghost of tom joad, her ne kadar dinleyici gözünde nebraska kadar büyük bir kabul görmemiş olsa da, kanaatimce bu alandaki en kuvvetli eseridir. oldukça siyasi bir söyleme sahip bu albüm'e adını veren parçayı, yanlış hatırlamıyorsam 1996 yılında bir canlı yayında habersizce söylemiş, nispeten hoş görülü demokrat bill clinton iktidarı dönemi olsa da, zavallı şovmen ne yapacağını şaşırmıştı. politik tavrını ve eleştirilerini, amerikalıların duygularına en çok dokunabilecek bu folk albümlerine yediren springsteen, devils & dust albümünde de her parçasında ayrı bir masal anlatmaya devam etmekte, ara sıra belirgin şekilde ortaya çıkan öfkeli, umutsuz ve isyankar haliyle, "hiç bir şey düzelmedi" demeyi sürdürmekteydi. oysa devils & dust'tan kısa süre önce e-street band ile, 11 eylül sonra, tipik bir amerikan refleksini yansıtan, güçlükler karşısında bir ulus olarak birleşme, dayanışma ruhunu yansıtan "the rising" albümünde, umut en önemli motifti. bu noktada springsteen'in e-street band ile olan ve tek başına yaptığı albümlerin bambaşka atmosfer ve duygular içerdiğini de eklemek gerek. clerence clemons'un kaybı e-street band'i ve o ortak ruhu nasıl etkileyecek doğrusu ben de merak ediyorum, zira "secretary of the brotherhood" artık yok.

    müteakip albümlerinden we shall overcome ve working on a dream bana hiç hitap etmemiş olsa da, bu ikisinin arasına yerleştirdiği magic, beni benden almış ve geri de vermemişti. özellikle "magic" parçasının sözleri, klibi, taşıdığı duygular insanı yerine mıhlayacak derinlikteydi. bush döneminin dünyaya, insanlığa verdiği hasarı, yalanlarını 3 dakikalık bir parça ancak bu kadar anlatabilirdi. springsteen, "41 shots" isimli, 41 polis kurşunuyla öldürülen gineli göçmen amadou diallo'nun hikayesini anlattığı parçasını yaptığı ve amerikan polis teşkilatlarınca üyelerine konserlerinde güvenlik sağlamak, konserlerine katılmak, radyolarınca çalmak yasaklanan dönemden sonra ilk kez bu kadar sert ve açıktan siyasi bir tavır sergiliyordu.

    gün itibariyle "wrecking ball" ile huzurumuzda. hiç bir zaman müzikal anlamda bir devrimci olmadı. yine değil. ama yine sıradan amerikalılar için "senin benim" hikayemi anlatmaya devam ediyor, pek karanlık ve yoğun bir atmosferi söz konusu değil ama büyük hitler de içermiyor. ilk bir kaç tur dinlediğimde "jack of all trades", "this depression" ve açılış parçası "we take care of our own" dikkatimi çekti. bu albüm bir "bruce springsteen & e-street band" etiketi taşımıyor, ama clerence clemons'un son kaydının, land of hope and dreams'in 2012 versiyonunda yer aldığını da bilerek dinleyelim.

  • iki yumurta kırınca kardeşi kardeşe kırdırıyorum diye düşünüyorum, evet duygusal bir insanım.

  • tır şöförüyle aramda geçen diyalog.

    + abi romanya nasıl bir yer?
    - abisi romen gümrüğünü görünce sikim kalkıyor sen hesap et

    (bkz: klinik vaka)

  • bir buçuk yıldır jr backend developer olarak çalışıyorum. çalıştığım firma temmuzda enflasyon zammı da yapmadı. linkedın üzerinde başvuru yaptığım yurdışından tr ye ofis açan bir şirkette mülakata girdim ve mülakatı başarılı olarak geçtim. bana doğrudan maaşımın 2 katını teklif ettiler. bütün yan haklarımı da koruyacaklar. burada yaptığım işin birebir aynısı hiç bir değişiklik yok. sadece ingilizce şartı var extra olarak. bayramdan önce istifamı verdim. arife günü şuan çalışmakta olduğum şirket bana aynı maaşı teklif etti kalayım diye. sırf bunu yapabilecekken sesim çıkmamış diye zam yapmamışlar resmen. şimdi itimad edip kalmamı bekliyorlar. türkiye de zihniyet budur. kriz sadece kurdan kaynaklı ve yazılımcılara özgü değil, çürümüş bu zihniyetin hakim olmasından kaynaklanıyor. bu zihniyet ile memleketin neresinde çalışırsanız çalışın hep ensenizde bir soluk gibi hissedeceksiniz. çalışan olarak değer görmeyeceksiniz. kendinizi kurtarmaya bakın şirketler insanı bozuk paradan daha kolay harcıyor çünkü...

  • iyi bilmezdik. defne joy foster ı unutmayacağız. bir zamanlar fethullah taşağı yalamak modayken, ölümünün ardından su testisi su yolunda kırıldı diye yazdığı defne, o yavşaktan feto diye bahsedip linç yiyordu.

  • mahalle halkının itirazına rağmen, cami yapmak için polisler eşliğinde dozerler sokulan koru.
    cami+polis+iş makinası kombosu türkiye'yi özetliyor aslında.

  • mantıksız eylem. beyinsizleri uyutmak çok daha başarılı bir hareket olacaktır.

  • 40 güvenlik

    35 temizlikçi

    dini partiyi bir kenara koy. bugün çoğu avm de o görevleri yapan bu sayıda personel yok.

    iti kopuğu bekçi yaptılar, gönder 10 tanesini, temizliğe de görev bölgesindeki belediye baksın mantıklı makul olan budur.