hesabın var mı? giriş yap

  • en önemli gündem maddemiz bu! bu olmalı! bu türkiye'nin varolup/olmama savaşıdır. göz göre göre işgal ediliyoruz. kaynak

    insanların uyanması için gelenlerin asker üniformasında mı olması lazım? bu da bir işgaldir!..

    her gün gündemin üst sıralarında olmalı. ekonomi, asayiş, eğitim, sağlık hepsi buna bağlı. yarın çok geç olacak!

  • skandal bir hadisedir.

    bu güruh, seküler biçimde yaşayan insanlara yönelik böyle dini dayatmalarda bulunur. sonra ülkede teokratik bir rejim kurulunca ilk önce kendileri kaçarlar kafir dedikleri avrupa ülkelerine. hiç şaşmaz. şu riyakârlığa bakar mısınız?

    ayrıca bu ne cüret?

    yahu savaştan, anarşiden ve avukatı olduğunuz ilkel doktrinlerden kaçıp türkiye'ye sığınmışsınız. buradaki insanlara hürmet edeceğiniz ve insanların yaşam şekline saygı göstereceğiniz yerde böyle bir densizliğe imza atıyorsunuz. bir değil, iki değil. bu kaçıncı oldu? yani gerçekten pes doğrusu.

    bu mülteci güruh, tavşan gibi üreyerek ve yeni göç akınları ile ülkedeki mevcudiyetlerini tahkim ederek pek yakında bu vatanın öz evlatlarının istikbâli hakkında söz sahibi olacaklar. bugün sayıları 10 milyonu geçmiş durumda. ülkenin hem demografik yapısı, hem hoşgörü kültürü, hem de lâik ve demokratik nizam gittikçe tahrip oluyor.

    tehlikenin farkında mısınız?

  • bir türlü bulaşmaya cesaret edemediğim sistemdir. şimdi tamam ben ispanya’daki, italya’daki, ingiltere’deki bir eve gidip kalabilirim, sanki bunda sıkıntı yokmuş gibime geliyor da şimdi ben elin fransız’ına, japon’una, alman’ına nasıl alt kattaki komşuya dikkat et, tv’nin sesini çok açarsan alttan süpürgenin sapıyla vurur diyeyim? yemek pişirirken mutfak camını açmazsan fayanslar terliyor, akan suyu tutması için kenara koyduğum bezi her gün mutlaka sıkmalısın diye nasıl tembih edeyim? banyoya girerken yerdeki banyo örtülerini topla, duşakabin sızdırıyor nasıl denir? balkonu iki günde bir akıt mutlaka, balkondan karınca geliyor açık yerlere tıkadığım peçeteleri çıkarma sakın, lavaboya bulaşık koyma, deliği tıkayıp koku yapıyor, sifon tam çekmiyor, sıçtıktan sonra fırçayı da kullanarak müdahale et nasıl denir lan?!

    giremiyorum bu siteye bir türlü, elin amerikalısı bana koloniyal tarz evini sunarken ben ona apartmanın kapısına toplaşan gençlere bulaşma pıçağı takarlar diye nasıl diyeyim?

  • zamanın göreceli olduğu evren.

    zira "prens caspian" macerasına boru ile "çağırıldıklarında", pevensie dörtlüsü, saraylarını neredeyse harabe hâlinde bulmuşlardı, aradan o derece zaman geçmişti yani. hâlbuki narnia'yı ilk ziyaretlerinden sonra kendi dünyalarında bir yıl geçirdiklerini söylüyorlardı. "şafak yıldızı'nın yolculuğu" macerasında da bir yıl sonra o evrene dönüyorlar, caspian onlar gideli narnia'da üç yıl geçtiğini söylüyor. c. s. lewis, zaman çizelgelerinde kafasına göre ayarlama yapmış demek.*

    bir de şöyle bir şey yazılmış buralarda:
    (bkz: narnia günlüklerindeki inanılmaz mantık hatası)

  • migros sen neden özür diliyorsun onu anlamadım?
    satacağın ürünü paketleyip etiketlemişsin ne var bunda?
    hurma, çağla, çilek, yeni dünya gibi meyveler de böyle paketli satılıyor.
    aa sorun fiyatı mı yoksa? ekonomiyi migros mu belirliyor?
    özür dilemesi saçma olmuş, bu fiyata aldık şu fiyata da satmak zorundayız yazmalıydı.
    belliki pahalı diye satılmayan bir ürünü adet olarak elden çıkarmayı planlamışsınız.

  • gariban dediğin adam eli sikinde bekleyen sapığın teki, hiç adalar vapuruna binmediyseniz bir kere binin de bunlardan yüzlercesinin iğrenç bakışlarına mağruz kalın da sonra yorum yapın.

  • parfüm veya roll-on hediye edilebilir. hediye edilecek gibi bir ortam yoksa ben bir kere şöyle yapmıştım:

    kokan kişiyle aynı ofiste çalışıyorduk. önce gidip bir adet roll-on aldım. sonra iş yerine o gün bilerek kendi roll-onumu ve ekstrayı getirdim. gün biraz ilerleyince 'ay havalarda çok sıcak oluyor insan terliyor istemeden. dikkat etmek lazım ben bir koltuk şeysini tazeleyim tekrar süreyim' dedim. o arkadaş da haklısın evet dedi bende 'aaa bunu fazladan almıştım ofise koyarım diye.yanında yoksa kullanabilirsin' dedim ve verdim kendisine.

    o da hep dikkat etti ondan sonra.

    bir de sheraton'da çalışırken bir gün soyunma odasında dolaplarımızı bir açtık ki tüm dolaplara kırmızı kurdelelerle deodorant koymuşlardı. güzel bir düşünceydi herkesi zan altında bırakmak :)

  • "doktorların doktoru metin abimiz" dedi acun.
    adam 120 gün kırık çıkık yanık yırtık bulantı grip herşeye su ve buzla müdahale etti.
    gururlu edit :
    bu sene doktor sprey kullanıyor.
    ekşinin gücü :)

  • ben bekliyorum. 10 yıldır barbie'nin tüm çilesini çektim. tüm masraflarına katlandım. çay fincanlarında çay içtim. mini masalarına sığmaya çalıştım. köpeğiyle pembe arabasına bindirip arkasından el salladım. pipisiz ken'e aşık oldu teselli ettim. gün geldi kaka yapan köpeğinin kakalarını topladık.

    ben bu filme gideceğim ve en çok ben hak ediyorum.