hesabın var mı? giriş yap

  • ''leonardo gibi bir insanı doğanın bir daha yaratmaya gücü yok.'' sözünün söylenme sebebi olan çok yönlü deha, insanüstü varlık.

    leonardo da vinci'nin 7 temel prensibi

    1 - curiosita (merak)

    yaşama doymak bilmeyen bir merak ve devamlı öğrenme için acımasız bir arayışla bağlı olmaktır. da vinci ruhunun dinamosu, devamlı olarak öğrenme arayışında olmaktır. bunun için gerekli olan şey, hiçbir konu, hiçbir dal ayrımı yapmaksızın, çevremizdekilerin düşüneceklerinden ve söyleyeceklerinden çekinmeden, merakımızı kaybetmeden sormak, araştırmak, öğrenmektir.

    2 - dimastrazione (ispat)

    bilgiyi deneme yolu ile test etme ve hatalardan ders alma arzusunda olmaktır. öğrenmek tek başına yeterli değildir. öğrenilen her şey mutlaka denenerek test edilmeli, doğruluğuna ondan sonra karar verilmelidir. bunun için bizden önce ortaya atılmış her türlü teoriye, bize sunulmuş her türlü bilgiye başta şüpheyle yaklaşmalı, onu elimizde olan ve elde edebileceğimiz imkanlarla yeniden test etmeli ve daha önce yapılmış hataların farkına vardığımızda üstüne giderek doğru bildiğimizi ispat etmeye çalışmalıyız.

    3 - sensazione (hissetme)

    duyguların, özellikle hayati deneyimlerin bir aracı olan görüşün devamlı olarak rafine edilmesidir. insanın yeni doğmuş gibi duyularını sabit tutması başarıya giden yolda tökezlemeye yol açar. duyularımıza hitap eden her türlü dış etkeni algılama, anlama ve öğrenme çalışmaları, pratikleri yapmalıyız. müzik dinlemeli, resim çizmeli, müzeleri gezmeli, kitap okumalıyız. değişik yiyecek ve içecekleri tatmalı, çevremizdeki her şeye dokunmalı, canlı ve cansız varlıkları hissetmeli, onları tüm bedenimizle ve duyularımızla algılamaya çalışmalıyız.

    4 - sfumato (pus)

    belirsizliği, paradoksu ve kararsızlığı kucaklama arzusunda olmaktır. güçleri uyandırıp deneyimleri artırırken ve duyular geliştirilip kesinleştirilirken, mutlaka bilinmeyenlerle karşılaşılacaktır. işte insanın zihnini bu belirsizliklere karşı açık bulundurması, yaratıcı potansiyelini serbest bırakmasının en güçlü sırrıdır. başarılı olmak için belirsizlikler altında çalışmaya alışmalıyız. herhangi bir paradoksla karşılaştığımızda, sakinliğimizi koruyarak etkili ve sağlıklı bir zihne sahip olabiliriz.

    ayrıca sfumato, resimlere yumuşaklık ve canlılık kazandıran bir çizim tekniğidir. bu tekniğin kullanıldığı bir resimde, aydınlık ve karanlık alanlar arasında ton geçişlerinin yumuşar, nesneler sanki gölgede eriyorlarmış gibi bir görüntü oluşur. keskin ton ayrımları yoktur. daha titreşimli, adeta bir sis etkisindeymiş gibi, yarı bulanık bir atmosfer oluşur.

    5 - arte scienza (bilim ve sanat)

    bilim ve sanat, mantık ve hayal arasındaki dengenin geliştirilmesi ve bütün beyin ile düşünmektir. prensibin özü, kişinin beyninin tümünü kullanmasıdır. hiçbir insan tek bir yeteneği veya sadece birkaç yeteneği olan biri değildir. her insan doğuştan her türlü yeteneğe sahiptir. yaşadığı ortam, birçok farklı koşul, çevresindeki insanlar kişinin beyninde ilgili bölümlerin gelişmesine neden olur. fakat asıl olan, insanın kendisinin beyninin tümü ile düşünerek tüm yeteneklerini geliştirmesidir. bunun için günlük yaşamda yaptığımız her şeyi çok yönlü düşünmeliyiz ve her türlü ince ayrıntıya girmeliyiz. elimizdeki işi hem bilimsel hem de sanatsal olarak değerlendirip, bilim ve sanat kurallarına ve mantık kurallarına uygun olarak, ayrıca hayal gücümüzü de zorlayacak şekilde ortaya koymalıyız.

    6 - corporalita (vücudi olma)

    zerafetin, her iki eli de aynı şekilde kullanabilmenin filtresinin ve dengenin sağlanması demektir. kişinin başarılı olması için öncelikle kendisiyle barışık olması gerekir. bunu sağlayacak bir etken de insanın sağlıklı, zarif ve dengeli bir vücuda sahip olmasıdır. bunun için kişinin sahip olduğu fiziki yapısını geliştirmesi gerekir. bunu sağlamak amacıyla kişi, stresten uzak durmalı, zihnini neşeli tutmalı, dengeli bir beslenme alışkanlığına sahip olmalı, uykusunu düzenli olarak almalı, zerafetine dikkat etmeli ve sağlığını korumalıdır. kısaca tüm organlarının düzenli ve dengeli çalışmasına dikkat etmeli, organlarının kullanım kapasitelerini devamlı ve yöntemli olarak geliştirmelidir.

    7 - connessione (ilişkilendirme)

    bütün olanların ve her şeyin ilişkisini anlama ve değerlendirme, sistemli düşünme demektir. bu son prensip, önceki altı prensibin sebep ve sonuçlarını ilişkilendirmeyi, bir arada değerlendirmeyi anlatır. yaşadığımız her şeyi, birbiriyle olan ilişkisini anlamaya çalışmalı, her şeyi bir arada değerlendirmeliyiz.

  • hesabını sandıkta sormuyorsanız beter olun.
    mesala ben seçimde "şahsım"'ın karşısına iblis bile çıksa oyumu iblise verceğim.
    çünkü iblis bile ülkeyi böylesine talan edip çökertmeye, vatandaşını fakirleştirip perişan etmeye utanır, sıkılır, "yok yahu, bu kadar da olmaz, ayıptır" der.

  • yakın zamanda bir yerli akıllı telefon şiarıyla tanıtımlara başlayan ve hükümet tarafından da göklere çıkarılan vestel'in durumudur.

    yazılımı, merkezi işlem parçası vs. amerikan yapımı bir telefon olan venus, raks'ın dışarıdan getirip üzerine kendi etiketini yapıştırdığı cep telefonu ne kadar yerliyse, o kadar yerlidir.

    yıllarca batının eski teknoloji ürünlerini amerikalı iş ortaklarıyla yaptığı anlaşmalarla ülkemizde üretip "yerli üretim" diye halkımıza kakalayanların geleneği aynen devam etmektedir.

    nasıl ki koç, vakti zamanında anadol'un motorunu ingiltere'den kent motor'dan alıp, getirtip, türkiye'de ürettiği saca takıp, yerli otomobil diye reklam yapmışsa, vestel de aynını kendi ürünlerinde yapmaktadır.

    vestel'in değil cep telefonu, ürettiği televizyonun içerisinde bile yurt dışı üretimi pek çok parça vardır. vestel'in ürettiği buzdolabının motoru bile italya'dan gelmektedir.

    koç, sabancı, zorlu vs. bunlardan yüzde yüz yerli nitelikte herhangi bir kalkınma hamlesi beklenemez. çünkü bunlar bütün yatırım ve üretim kararlarını uluslararası iş ortaklarından icazet alarak yapıyorlar ve asıl düşündükleri şey de bu ülkenin kalkınmasından önce kendi lüks yaşantılarının devamıdır.

    bu kadar basit

    emperyalizme bağımlı kapitalist türkiye'de daha fazlasını beklemek sistem değişikliği gerektirir.

  • açık açık halkın parasıyla kumar oynadığını itiraf etmiş.

    devamında “ peki bu modeliniz ya tutmazsa “ sorusuna
    “türkiye’ye zarar verdiğimi düşünür, üzülürüm”
    demiş . iyi mi …
    ponçikliğe bakar mısın, üzülürmüş…
    fıkralarla yaşıyoruz.

  • sıkıntılı bir evliliğin son demleri.
    allahın günü evden kovuyor filan. para yok pul yok, sığınacağım kimse yok. düşmanıma bile dilemediğim bir kardeşim var, kocamdan beter. kocam almaya geldiğinde tıpış tıpış geri dönmek zorunda kalıyorum. onur gurur yerlerde.
    yaklaşık 3-4 yıl kadar sürdü bu durum. iş bulamadığım için boşanamıyorum, aile evine sığınamıyorum, aşağılanıyorum, psikolojim dibe vurmuş.
    kpss'ye filan girmiş, atanamamıştım.
    açıktan atamalar vardı, adliyenin sınavına başvurdum.
    hiç kızmayın, döne döne referans aradım, bulamadım.
    yaradana emanet girdim mülakata.

    açıklanan 55 kişilik nihai listenin 55.sırasında ismimi gördüm. mucize kısmı bu.
    evraklar toparlandı, istenen belgeler ayarlandı filan, başlayış yapmanız için çağıracağız dediler, başladım beklemeye.
    durdular durdular, tam da doğum günümde çağırdılar, memuriyete girişim doğum günümde oldu. bu da doğaüstü olan kısmıydı.

    kimilerinin beğenmediği, basit, değersiz bulduğu o kıytırık memuriyet benim hayatımı kurtardı. kelepçelerimden, mecburiyetlerimden, ezilmekten kurtardı. o beğenilmeyen üç kuruş maaşım beni zalime minnet etmekten kurtardı. doğum günüm ikinci kez miladım oldu.

    15 yıldır hem doğum günümü, hem mesleğe girişimi kutlarım. doğum günümde aldığım terfim en güzel doğum günü hediyemdir 15 yıldır.
    ekleme: ilk debem. çok teşekkür ediyorum.
    kocamı boşadım. aile evine de donmedim. kardeşimle iletişimi kestim. kimseye minnet etmeden sıfırdan hayatımı kurdum. muhteşem bir hayatim var.

  • "yalnızlığıma o kadar güveniyorum ki zil sesini kilise müziği yapıp telefonumu sessize almadan cumaya gidebilirim."

    fav editi: olm ya bir ingiliz daha gelip entry'i favlasın ya da favlayanlardan biri favını kaldırsın. insanın yalnızlığı bu kadar da yüzüne vurulmaz lan allahsızlar.

  • günün birinde kaptan bravo’nun gemisi açık denizlerde yol alırken, gözcü direğin tepesinden seslenmiş: ‘uzakta bir korsan gemisi göründüüüüü!’

    bunun üzerine tüm mürettebat dehşet içinde sağa sola koşuşturmaya başlamış. kaptan bravo sakin bir sesle yardımcısına seslenmiş: “bana kırmızı gömleğimi getirin!”

    yardımcı derhal kaptanın kırmızı gömleğini getirmiş… bravo gömleği giyerken adamlarını savaş düzenine sokmuş ve korsanları yenmiş...

    daha sonra, gözcü bu kez bir değil, iki korsan gemisini tespit etmiş...

    kaptan bravo bu kez de kırmızı gömleğini istemiş ve yine korsanları duman etmiş.

    o akşam, bütün mürettebat güvertede oturmuş, o günkü zaferi konuşurken, adamlardan biri kaptana sormuş:
    ‘kaptanım, çok merak ettik, niye hep savaştan önce kırmızı gömleğinizi istiyorsunuz?’

    bravo cevaplamış:
    “eğer saldırı sırasında yaralanırsam kırmızı gömlek akan kanımı belli etmez, böylelikle siz de korkusuzca düşmanlarımıza direnmeyi sürdürürsünüz.”
    ortalığı bir sessizlik kaplamış... adamların yürekleri kaptanlarının cesaretine duydukları hayranlıkla güm bede güm atıyormuş...

    şafak sökerken gözcü bu kez bir değil, iki değil, tam on korsan gemisinin yaklaşmakta olduğunu tespit etmiş. mürettebat kutsayıcı bir sessizlikle kaptanlarına bakarak, onun o artık alışılagelen kırmızı gömlek talebinde bulunmasını beklemeye başlamışlar.

    kaptan bravo çelik gibi gözleriyle gemisine yaklaşan korsan filosuna bakmış, sonra korkusuzca adamlarına dönmüş ve sakin bir sesle bağırmış:
    bana kahverengi pantolonumu getirin!

    mustafa denizli şimdilik kırmızı gömleğini istiyor ama bence kahverengi pantolonu isteme zamanı geldi.

  • bu önermeye inanan 100 kişiye sorduk;

    62si "mozart yaşasaydı yurtseven kardeşler'e katılırdı" dedi. geri kalanlar "o kim ki?" dercesine bakmakla yetindi..