hesabın var mı? giriş yap

  • ''taksici 3 lira bozuğu çıkmayınca "hakkını helal et abi" dedi. ben de hak geçmesin diye 3 liralık daha git dedim, şimdi yürüyerek geri
    dönüyorum.
    paramı kimseye yedirmem arkadaş, enayi miyim ben ''

  • ilhan berk $iiri:

    ne zaman seni dü$ünsem
    bir ceylan su içmeye iner
    çayirlari büyürken görürüm

    her ak$am seninle
    ye$il bir zeytin tanesi
    bir parça mavi deniz
    alir beni

    seni dü$ündükçe
    gül dikiyorum elimin degdigi yere
    atlara su veriyorum
    daha bir seviyorum daglari

  • aslan ormandaki senelik iznini kullanacakmış. toplantı düzenlemiş, ormanın %90'ı da katılmış. hemen konuya girmiş aslan:

    "evet arkadaşlar biliyorsunuz yine benim yıllık iznim geldi, 15 gün kadar olmayacağım buralarda, bu süreçte benim yerime bakacak olan arkadaşınızı bu sene tavşan olarak belirledim, 15 günlüğüne ormanın kralı odur"

    bütün hayvanlar biraz şaşırmış ama kralın kararına itiraz etmeye cürret edememişler. neyse, aslan çıkmış tatiline, ormanda tavşan hegemonyası sürmeye başlamış. gidip maymuna pandik atmış, "hoop napıyorsun" demiş maymun, "ben kralım ne var?" diye hemen üste çıkmış tavşan. onun dışında kurtun sırtına çıkıp deh deh diye sürüyormuş, geyiğe pandik atıyormuş vs. bütün hayvanlar şikayetçiymiş ama kral olduğundan sesleri de çıkmıyormuş.

    tavşan bir gün dolaşırken bakmış ayı nehirde balık avlamaya çalışıyor. gitmiş hemen pandik atmış ayıya. ayı dönmüş bildiğimiz minnacık beyaz bir tavşan mal mal suratına sırıtıyor. bir koymuş tavşana elinin tersiyle, tavşan duvara yapışmış. ardından üstünden tozları falan silkelerken tavşan:

    "mına kodumun ayısı bir toplantıya da katıl be !!"

  • tdk'ya göre eş anlamlıları olarak aydın ve münevver kelimelerinin önerildiği kelime. bana göreyse, entelektüel sadece bilgi düzeyi yüksek insan değildir. entelektüel bilgi üretebilen insandır ve vakıa bunun için yüksek bir bilgi düzeyine sahip olmak şarttır.

    entelektüelin türkçe ve arapçası olan aydın ve münevver çiftleri ise entelektüelin aksine kendini bir karşı taraf üzerinden tanımlar.

    münevver, aydınlanmış demektir tenvir kelimesiyle beraber arapçada ışık anlamına gelen nur kelimesinden türemiştir. ilginçtir ki doğunun batının gerisinde kalması sonucu aydın kendini hiyerarşik olarak üzerinde gördüğü ekseri karanlıktan sıyrılabilmiş olarak tanımlar.

    latince kökenli olan entelektüel ise anlayış gücü yüksek demek olan intellectus kelimesinden türemiştir. özellikle iç dinamikleriyle kendi rönesansını yaşayamamış toplumlarda aydın olarak tanımlanan entelektüel sıklıkla bilgi düzeyi yüksek olan her kişi için tanımlanır hale gelmiştir.

    halbuki, entelektüelden bilgi üretebilmesi beklenmelidir ve bilgi üretebilmek için yüksek bir bilgi birikiminin yanısıra yüksek bir idrak ve muhakeme yetisi de gerekmektedir. bilgili ve entelektüel arasındaki fark mehmet barlas'la ilber ortaylı arasındaki fark gibidir. her bilgili kişinin entelektüel sanılması durumu daha çok bize özgü bir yanılsama. bunda da, genel toplum seviyesinin rol oynadığı aşikar.

  • cate blanchett, sally hawkins, alec baldwin, peter sarsgaard ve louis c.k.'in başlıca rollerinde yer aldığı 2013 çıkışlı woody allen çalışması.

    film new york'ta başlayıp sonrasında blanchett'in geçmişte zengin bir kadın olan ancak iflas edip kardeşi sally hawkins'in yanına taşınmak zorunda kalan karakterini takip ederek san francisco'da geçiyor büyük oranda.

  • başlık: kız arkadaşım 4 yıldır mesaj atmıyor

    1. az işim var ben sana mesaj atarım demişti
    bugün tam 4 yıl oldu artık şüphelenmeye başladım
    acaba ne yapıyor ki merak ettim
    ne işi var bu kadar ya

    mesaj atsam mı?
    yanlış anlar mı?
    ona güvenmediğimi düşünür

    of of

  • "50 yaşındaki" ahlaksız, şerefsiz, haysiyetsiz ve aciz bir yobazın, kızı yaşındaki insana sarf ettiği utanç verici söz. işin en acı tarafı da böylesine çirkinlik dolu ifadeye bile destek veren, "onlar da şort giymesinler canım" diyerek çanak tutan milyonlarca kanı bozukla aynı havayı soluyor olmamız. bu ülkede akıl sağlığını korumak çok zor, resmen açık hava tımarhanesinde yaşıyoruz.

  • şehirden şehire değişebilen semtlerdir.

    (bkz: ulus)
    (bkz: gaziosmanpaşa)

    istanbul'daki ulus ankara'daki gaziosmanpaşa'ya denk sayılabilecekken, ankara'daki ulus da istanbul'daki gaziosmanpaşa, nam-ı diğer gop'un izdüşümü olarak değerlendirilebilir.

    bu bağlamda en standardı tabii ki bahçelievlerdir.

    debe editi-büdütü: anket entrysinin buralara gelmesine şaşırmakla beraber listenin daha gerilerinde altına imzamı atacağım şu entrynin çok daha yukarılarda olması gerektiği kanaatindeyim.

    (bkz: #46902393)

    edit sebebi tabii ki 10 kasım.

  • ilişki iki kişi arasında yaşanan özel bir şeydir ve başkalarını buna karıştırırsan artık senin kontrolünden çıkar. maşallah kozan ailesi evinde ne var ne yok ilişkilerinde ne oldu herkesle paylaşıyorlar. yani kozan ailesinin ağzında bakla ıslanmıyor. misal,

    esma ağlamış, üzgün bir surat ifadesiyle kapıyı çalar. anne kapıyı açar.
    - aaa esma ne işin var kızım sabah sabah.
    - hiç anne........anne
    - efendim kızım
    - anne ben birkaç gün burada kalabilir miyim?
    - tabii kalabilirsin güzel kızım benim. (yanağını okşar) da ne oldu esma neden burda kalmak istiyorsun? selim’le tartıştınız mı yoksa?
    - yok anne ya daha kötü.
    - ne oldu kızım yaa annene de mi anlatmıycaksın?(kızgın)
    - anne......selim.......bu sabah...........osurdu
    - neeee?
    - duydun işte. ben de çıktım buraya geldim.
    - aaaa. tamam kızım sen git elini yüzünü yıka ben de kahvaltıyı hazırlıyayım.

    biraz sonra yatak odası,
    - cemal kalk canım esma geldi.
    - canım kızım benim.... ama suzan neden gelmiş ki sabah sabah.
    - cemal......bu sabah selim.............osurmuş. esma da....
    - kalkmış buraya gelmiş. ah suzan ah suzan. hiç büyümüyecek senin bu kızların.....................gerçi alışkın değil bizim kızlarımız böyle şeylere. biz hiç osurmadık onların yanında.
    - cemal ne yapacağız şimdi boşanırsa bunlar.
    - ah kadınım bu kadarcık şeyden boşanılır mı?

    biraz sonra telefonda,
    - alo çiçek uyandınız mı kızım?
    (çiçekle kocası yatakta oynaşıyorlardır)
    - uyandık tabii annem benim.......anne ne oldu sabah sabah kötü bir şey mi var.
    - kızım bu gün işin var mı?
    - önemli bir işim yok anne. ne oldu anlatmıyacak mısın?
    - esma geldi bu sabah......
    - eeee kötü bir şey mi var yoksa?
    - selim osurmuş esma’nın yanında çiçek.
    - neeee.. koskoca selim arhan.
    - neyse sen gelde bir konuş kızım kardeşinle.
    - tamam anne ben birazdan ordayım.

    necati-çiçek,
    - ne olmuş hayatım kötü bir haber mi?
    - sayılır. selim esma’nın yanında osurmuş.
    - hahahahaha çiçek bu mu yani?
    - ne var necati biz alışkın değiliz böyle şeylere
    - ama hayatım ben senin yanında hep osururum.
    - (sevgiyle bakar) ben seni çok seviyorum o yüzden de....
    - yani esma selim’i çok sevmiyor mu diyorsun?
    - (kızgın) ben gidiyorum necati!

    tekrar evde,
    - anne ben dayıma yardıma gidiyorum.
    - tamam oğlum.
    - anne bir şey mi oldu?
    - yok oğlum ne olsun?(küçükler her şeyi bilmez)
    - anne.....esma ablam neden gelmiş?
    - gelemez mi oğlum burası onunda evi.
    - gelir de ağlıyordu sesini duydum ondan soruyorum.
    - oğluuumm......bu sabah selim ablanın yanında osurmuş.
    - neee....
    - evet oğlum ablan da buraya gelmiş.
    - anne ben gidiyorum akşama konuşuruz. vay terbiyesiz.....

    biraz sonra arhan’ların mutfağı,
    (suzan durgundur, dalıp dalıp gidiyordur)
    - abla neyin var bugün senin durgunsun.
    - yok bişeyim nazlı sen pirinçlerini ayıkladın mı?
    - ayıkladık ya demin beraber abla.......abla senin birşeyin var anlatmıyorsun.
    - yok birşeyim kızım sen ordan bana bir domates versene.
    - ablaaaaaa
    - tamam tamam. esma geldi bu sabah.
    - eeeee
    - selim sabah yanında osurmuş.
    - inanmıyorum abla ya selim bey.
    - evet selim bey
    - valla hiç beklemezdim abla yaaa.

    bu sırada ozan’la dayısı köfte arabasının başında,
    - ozan neyin var be dayıcım. ceylan’la kavga filan mı ettiniz?
    - yok dayı allah korusun.esma ablam gelmiş bu sabah.
    - eeee
    - selim abi....sabah ablamın yanında osurmuş.
    - eh be dayım bu mu yani sorun
    - ya dayı ya osurmuş diyorum sana.
    - bu çok normal insansal bir davranış. gel sana evlilikte osurugu siradanlastirma sureci anlatayım........

    işte böyle kozanlardan birinin evinde biri osursa* bütün herkes öğreniyor bunu.