ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
tuncel kurtiz
-
yıllar evvel bir söyleşide, her şeyi bilen! ergen rahatlığıyla kendisine, ''12 eylül'den sonra niye kaçıp isveç'e gittiniz? mücadeleye devam edilemez miydi?'' gibi küçümseyici bir soru sırmuştum. baba şöyle bıyıkları burup; ''dostum siz gençler bizim gördüklerimizi rüyanızda görseniz, ,kuzey kutbuna ilk uçakla kaçardınız. bak geldik yine buradayız, hala, tek bir gün bile dünyayı görmemiş körlere, ''kırmızı'' rengi anlatıyoruz .'' demişti de rengim bir altı ay kadar mor kalmıştı.
üniversite bölümlerinin koku olarak karşılıkları
-
ilahiyat- gül suyu
eczacılık- ecza (ilaç)
tıp- kadavra
hukuk- eski kağıt
güzel sanatlar- alçı&boya
besyo- ter
mimarlık- yapıştırıcı
iktisat&işletme- çay&kahve
reklam&halkla ilişkiler- parfüm
konya'da akıllara zarar olaylar silsilesi
-
dövüp jandarmaya teslim edenlere neden 4'er yıl hapis cezası verilmiş onu anlamadığım garip olay.
36 beden özgüveni
-
1.75 ve üzeri kadınlar için somalili özgüvenidir.
hele bi de bunlar yazın deli sikmiş gibi güneşin altında yatıp marsık gibi oluyorlar ya, hepsi birer elvan ebiligeyze oluyor alüminyum...
wi-fi şifresini isteyen komşuyu savuşturma yolları
-
en baba yollardan birini babam kullanmıştır. şöyle ki karşı kuaförde yeni işe başlayan eleman babamın işyerine gelerek wifi şifresini istemiş. babam da bir şey lazımsa gel burda istediğin zaman bilgisayarı kullan cevabını vererek esnaf ve baba olmanın gereklerini yerine getirmiştir:)
mehmet aslan'ın konuşması
-
kaç gündür birbirimizi yiyoruz. ama ateş düştüğü yeri yakıyor ve yaktığı yerden bakın ne çıkıyor.
"sevmekten başka bir çıkar yolumuz yok"
serenay sarıkaya ve barbara palvin'in mavi reklamı
-
sektörün içinden biri olarak söyleyebilirim ki reklam tamamen başarısız, mesaj yeterince kuvvetli değil ve görsel olarak tatmin etmiyor. sektör dediysem reklam değil lan, 31 sektöründeyim ben.
29 mart 2022 will smith'in özür dilemesi
-
eşinin finosu haline gelmiş bir amerikan çomarının "lütfen ödülümü geri almayın" özrüdür.
eşini gi jane'e benzetmiş lan adam, hastalığıyla küstahça dalga geçse tamam diyeceğim. başta sen de güldün ve relaks oturuyordun, sonra eşinin 5 karış suratını görünce düğmene bastı ve tokatladın chris'i.
işte kadınlar adamı rezil de eder vezir de eder. tarihtede koca koca hanedanlıklar, krallıklar çökmüş, will smith'in kariyeri bi kadın yüzünden 5 paralık olmuş çok mu.
debe edit: debe için teşekkürler. (bkz: sureyya arlican cicek cinayeti)
stereotype
-
ilk kez, amerikalı entelektüel walter lippmann'ın 1922 yılında yazdığı "public opinion" adlı kitabında ortaya atılmış olan kavramdır. lippman'a göre, stereotype kavramı ile kast edilen, "kafamızdaki resimler"dir.
kitapta konu ile ilgili olarak şu cümleler de yer alır: "for the real environment is altogether too big, too complex, and too fleeting for direct acquaintance. we are not equipped to deal with so much subtlety, so much variety, so many permutations and combinations. and although we have to act in that environment, we have to reconstruct it on a simpler model before we can manage it."
kitaptan bir başka önemli alıntı: "for the most part we do not first see, and then define, we define first and then see."
gordon allport, 1954 yılında yazdığı "the nature of origin" adlı kitabında lippmann'ın teorisini geliştirmiştir. bilişsel bir perspektife sahip olan kitap, özetle, insan zihninin dış dünyaya dair son derece kompleks olan gerçeklikleri ancak kategorize ederek anlamlandırabildiğini ifade eder. bu süreçte, zihin, gözlemlediği her varlığın belli özelliklerini ön plana çıkarmakta ve bu varlıkları, ön plana çıkardığı bu özellikler doğrultusunda kategorize etmektedir. "stereotype"lar da aynı sürecin bir ürünüdür.
allport'ın ilgili çalışmasından bir alıntı: "insan zihni, kategorilerin yardımıyla düşünmek zorundadır. ... kategoriler, bir kez oluştuktan sonra, normal ön-yargılamaya temel teşkil ederler. bu sürecten uzak durmamız mümkün değildir. düzenli bir şekilde yaşamak buna bağlıdır." (the human mind must think with the aid of categories. . . . once formed, categories are the basis for normal prejudgment. we cannot possibly avoid this process. orderly living depends upon it." (p. 19)
ana tema:
(bkz: sosyal psikoloji/@derinsular)
şeytanın aslında kötü olmaması
-
şeytan, atını mahmuzlamış giderken don kişot bağırdı;
-“bir dakika bekle! sana son bir soru daha soracağım; ondan sonra ne cehenneme gidersen git!”
şeytan, atının dizginlerini çekti;
-“sor bakalım,” dedi alaycı bir sesle, “ama lafı uzatma işim acele...”
-“ormanda savaş naraları atanlar senin adamların mıydı?”
-“elbette… benim adamlarım çoktur!”
-“iyi ama mağripliler gibi ‘allah, allah!’ diye bağırıyorlardı?”
-“ne sandın ya!.. 'şeytan, şeytan!’ diye mi bağıracaklardı?
bizim işimiz bu: "aldatmak, daima aldatmak!”
(cervantes - don kişot)
din ile aldatmak, allah ile aldatmak... en kahredici aldatma biçimidir. şeytan bile allah ile aldatanlardan daha temizdir... insanoğluna en büyük zararı allah ile aldatanlar verir. allah ile aldatanlar günümüzde şeytanı emekli etti... şeytan görevini bunlara devretti...
debe edit: teşekkür ederim...