hesabın var mı? giriş yap

  • pazar kahvaltılarının vazgeçilmezi fındık kreması, reçel ve marmelatlarla muazzam uyumu olan, pankek tarifimi paylaşmanın zamanı geldi.

    malzemeler
    -2 yumurta
    -1 su bardağı süt
    -1,5 su bardağı un
    -2 yemek kaşığı şeker
    -1 paket vanilya ve kabartma tozu
    -pişirme esnasında kullanmak için sıvı yağ

    yapılışı:
    şeker ve yumurtalar çırpıldıktan sonra diğer tüm malzemeler eklenip karıştırılır. yapışmaz bir teflon tavada spatula yardımıyla çevirerek pişiriniz. bu ölçü ile 15 adet pankek çıkarıyorum bilginize.

    hadi herkes uyuyorken, onları mis gibi kokularla uyandırmaya ne dersiniz? şimdiden afiyet olsun.

    görsel

  • sarkisi bile hazirdir.

    pembe bir metrobus gordum ruyamda
    hanim yolcular beklerler durakta
    icindeyken cigerim doldu bir anda
    les gibi ter kokusuyla

    coluklu cocuklu ablalardi hepsi
    hepsinin basinda birer namus bekcisi
    mis gibi gül suyu kokuyorlar
    duraklarda

  • bu yer ile ilgili bir istanbul xyz'si esprisi daha yapan olursa klişe timini çağırıyorum.

    ulan anladık, hepiniz büyük büyük dededen, doğma büyüme, saray eşrafı çocuğu istanbul tayfasısınız. zaten hiçbirinizin dedesi 50 yıl önce iç anadolu'da eşek skmiyordu. hepiniz istanbul'da denize nazır yalılarda spawn oldunuz.

    gelmeyin lan zaten ankara'ya bir daha. en azından kafamız sikilmez sizin istanbul bikbiklemelerinizle. gidin 15 milyon, alt alta, üst üste, dakikada yarım metre ilerleyen trafiğe saatlerinizi gömerek, giremeyip uzaktan melül melül baktığınız denizinize karşı otsbir çekerek ankara'ya çemkirin oradan. haydeee.

    (bkz: neden delirdim)

  • bazı kitaplardan ve filmlerden sonra hissettiğim duygu değişmeden öylece, olabildiğince ilk haliyle kalabilsin diye ikinci kez okumuyor veya izlemiyorum. living'i de bu kategoriye ekledim. kurosawa'nın 1952'deki ikiru'sundan kazuo ishiguro tarafından tekrar uyarlanmış 2022 yapımı bir oliver hermanus filmi living. kurosawa'yı pek severim, ikiru'yu da izledim ve sevdim; ama müzikleri ve bill nighy'nin hayranlık uyandıran oyunculuğu sebebiyle başıma bir şey gelmeyecekse living'i daha çok beğendim.

    film, antonin dvorak'ın tempo di valse' i ile başlıyor ve sonrasında akıp gidiyor. the fall filminde beethoven'ın 7. senfonisinin eşlik ettiği sahne en sevdiğim açılışlardan biriydi, şimdi buna living de eklendi.

    living; 70'li yaşlarında olan, yaşamayı uzun yıllar önce bırakan bir belediye çalışanının altı, bilemedin dokuz ayının kaldığını öğrendikten sonra hayatla, duygularıyla, korkularıyla tekrar temas etmesini anlatıyor. bir insanın en mutlu olduğu an, onu yaşamaya dair harekete geçiren an öleceğini öğrendikten sonraki bir an nasıl olur? oluyor işte. ölüm böyle bir şey.

    --- spoiler ---

    öleceğini söylediği ilk kişiye şöyle diyor mr.williams:

    “biraz nakit çektim. neredeyse tüm biriktirdiklerimin yarısı. sorunum şu ki, bu parayı çektim ve buraya geldim. hayatın tadını çıkarmak ya da biraz yaşamak için. ama anladım ki nasıl yapılacağını bilmiyorum.”
    --- spoiler ---

    yalom, varoluşçu psikoterapi kitabında şöyle diyor; kendimizi çok yoğun ya da çok hızlı bir şekilde yaşayıp hayatı tüketmekten koruduğumuzda kullanılmamış hayat, içimizdeki yaşanmamış hayat adına kendimizi suçlu hissederiz. ölüm düşüncesinin olmadığı hayatı bir hayal edin. hayat yoğunluğundan bir şeyler kaybeder. ölüm inkar edildiğinde hayat küçülür.
    aslında yalom, kendi deyimiyle hastalıklı bir ölüm meşguliyeti içinde olun demiyor. güneşe bakmak ölümle yüzleşmek kitabında kundera'nın şu sözlerine değiniyor: “ölümün farkına varmak, bir uyanış deneyimi, büyük hayat değişiklikleri için güçlü bir katalizör olabilir.”

  • büyük ikramiye hayali kurarken bile tasarruflu olmak.

    "sana çıksa naaparsın lan" sorusuna "araba alırım" derken aklından honda civic falan geçirmek. ulan salak mısın 45 milyon tl. çıkmış honda ney? gidip jaguar alsana, mercedes, bmw ne bileyim bentley falan alsana.

    "ev alırım" derken aklından işyerine ulaşımı kolay olan, dolmuşu otobüsü önünden geçen evleri düşünmek. var ya tam malsın oğlum. 45 milyon diyorum, hadi arabayı falan da s.ktiret, eğer hala çalışıp aynı işi yapacaksan her gün taksiye binsene oğlum, dolmuş nedir lan?

  • bizim eski hatunun asosyalliğin kenarından geçmeden başardığı olay. tiyatro, konser, sinema, yemek vs.. sağlam sponsor olmuşuz a.q..

  • mallıktır. vazgeçecekseniz yine vazgeçin de memurluğa bok atmanın lüzumu yok.

    dünya turu yapmak için de everest'e çıkmak için de en iyi meslek memurluk türkiye'de.

    siz başka bir ülkede yaşıyorsanız bilemem.

  • başlık: asılırken aklıma öcalan geliyor mk
    entry: ben asılıyorum bu niye asılmıyo diye düşünüp asılmayı bırakıyorum dasşdlasldças