hesabın var mı? giriş yap

  • - içkiyi içen, gazı yakan ödesin
    + o zaman toprak işleyenin, su da kullananın olsun?
    - hayır. mülk allahındır
    + siz şirketi kurmuşsunuz, size bir şey olmaz hacı

  • nasıl olsun ki? iş arayan bulamıyor. mevcut işine devam eden ya mobbing yüzünden mutsuz, ya da kazandığı paradan memnun değil. dolar ve euro olmuş neredeyse 10 lira, herhangi bir hobiye özenmeye kalkmadan vazgeçiyorsun, gitarmış, boyaymış tehhh. aylardır evden çıkmayan var, evden çıkan da virüs korkusundan bir an önce eve varmak istiyor. yaz ne ara geçti anlayamadık, tatil bile yapamadan kış geliyor. gerçekten bu saatten sonra yaşama hevesimizin kalması mucize.

  • (bkz: brawler)

    arasina bol maydanozu ve limonu da basmissam, lahmacunun hamuru da incecik ve citir citir kenarliysa deme keyfime.

    sanki yalida buyuduk mumuna koyim.

  • ekmek almaya ekmekle gidilmeyeceği için, ve bu durum bir çocuğu öldürmeyi haklı çıkaramayacağı için salak salak tezlerle savunulamayacak saçmalık..

  • neolitik devrimle birlikte ortaya çıkan bir olgudur. tarım devrimine dek avcılık ve toplayıcılıkla geçinen topluluklar, özel mülkiyet kavramına sahip değildi, çünkü topluluk, ortak olarak herkes için yetecek kadar ürün topluyordu, meydanda yığılan malzemelerden herkes ihtiyacı kadar alıyordu. üretimde herhangi bir artık söz konusu değildi, çünkü zaten avladıklarını ve topladıklarını muhafaza da edemiyorlardı (meyve ve etler uzun süreli muhafaya uygun değildiler, çürüyorlardır), ki zaten herkesin erzağı bittiğinde ava gidildiği için, muhafaza etmeye gerek de yoktu. ancak tarım devriminden sonra, insanlar tüketebileceklerinden çok daha fazla mahsül elde etmeye başladılar. üstelik bu, depolanmaya da uygun bir üründü.

    dolayısıyla, artık ürün ortaya çıkınca, artığın kime ait olacağı sorusu da ortaya çıkmış oldu. böylelikle ilkel komünal topluluklar (marx'ta bir toplumsal değişme kategorisi olarak (bkz: ilkel komünal toplum)) sona erdi, tarlaların etrafı çevrilmeye başlandı. üstüne üstlük, özel mülkiyetin doğuşu, miras meselesini de ortaya çıkardı. avcı toplayıcı toplumlarda (çoğunda) çocukların biyolojik ebeveynlerinin önemi yoktu, ama artık devredilecek bir ürün söz konusu olduğu için, insanlar hangi çocukların kendi çocukları olduğunu bilmek istediler, bu nedenle de erkekler birlikte oldukları kadınlara işaret koymaya başladılar. bu, evlilik kurumunun ortaya çıkışıydı. başka bir deyişle, özel mülkiyet, endüstriyel kapitalizmden çok önce ortaya çıkmış ve aile, hukuk gibi ekonomi dışındaki alanları da derinden etkilemiş bir olgudur.

  • olaya katılan tüm polislerin görevden ihraçları şarttır. bu tarz olaylar mağdurlarda haklı olarak uzun süren yaralar açmaktadır.

    malum parti ilçe başkanlarının 13 yaşındaki veletlerinin elini eteğini öpecek olan köpekler, milletin kendilerine sunduğu üniformayla millete artistlik yapamazlar.

  • erzurum'da yaşanması ayrı bir sevindirdi. umarım yakın zamanda eylem yapıp, polisten dayak yedikleri görüntüleri de izleriz.

    beni hayata bağlayan bu tür olaylar şu an itibariyle.

  • eğerki lagavulin veya talisker gibi ada maltı içiyorsanız boğazınızı rahatlatıcak birşeyler yiyin. kesinlikle bitter çikolata türleri veya toblerone olmasın. bu viskiler long finish olduğu için uzun süre boğazınızda tat bırakır ve isli bir tası vardır. şahsen çokça sulu olmayan ufak meyveler tercih edilesidir. fazla baharatlı dudak yakan cinsten örneğin bir johnnie walker double black veya black içiyorsanız benim tercihim klasik sütlü herhangibir çikolatadır. johnie walker red veya gold içiyorsanız isli çerkez peynirini tercih edebilirsiniz. son olarak da eğer johnie walker blue içiyorsanız bana haber verin onu satalım 2 tane 100'lük tekirdağ alır gelirim ben. geri kalanıyla da eşinize dostunuza hediye alırsınız.

  • john wyndham'ın bizde yayımlanan 5. romanı. bu 5 romandan istila temalı olan ikinci roman bu. diğeri midwich'in guguk kuşları'ydı. triffidlerin günü de bir çeşit istila romanı olsa da midwich ve kraken daha fazla ortak yöne sahip. bir soğuk savaş dönemi yazarı olan wyndham çağdaşlarının aksine uzaylı istilasını bir komünizm ya da kapitalizm alegorisi olarak sunmaz. tam tersine uzaylılar dünyayı istila etmişse bundan batı dünyası da zarar görür rusya ve uyduları da. her iki kutup da istilanın boyutu ve önemi karşısında aynı ölçüde beceriksiz ve uzlaşmadan uzaktır. wyndham, romanlarında dünyanın bu denli kutuplaşmış olmasının küresel ölçüde büyük bir tehdit haline geldiğinin uyarısını yapar. kraken uyanıyor'da dünyaya inip okyanusların derin çukurlarına yerleşen iletişimsiz uzaylılar önce gemileri batırarak istilaya başlar ve milletler bu sorunla bir an evvel uğraşmak yerine birbirini suçlamaya girişir.

    wyndham için uzaylıların ne olduğunun, nasıl olduğunun, niye istilaya kalkıştıklarının hiçbir önemi yoktur. onun için önemli olan insanların savunma hatlarıdır ve bu hatların bilimsellikten uzak olmasını ve çıkar çatışmalarına boğulmasını anlatır. hikayenin baş karakterleri olan gazeteci çift -özellikle de phyllis- sağduyuyu temsil etse de fikirler çoğunluğun tahakkümünde ezilmekten kurtulabilecek midir? romandaki uzaylı istilasını bugün kıta, bölge ayırmaksızın her milletin başına bela olan corona virüsleriyle özdeşleştirebilirsiniz. tıpkı romandaki gibi insanlığın ortak bir programda eşgüdüm sağlayamadığı ve her koyunun kendi bacağından asıldığı bir dönemi yaşıyoruz.

    romanın içeriği wyndham'ın aydın bakışını mükemmelen yansıtsa da işleyişte diğer romanlarından zayıf kalan bir yanı var. okuru bir türlü içine alamayan ve istilayı okura hissettiremeyen bir biçimciliğe sahip. bu zorluğu ancak finalde aşabiliyor wyndham. bu yüzden romanın en çarpıcı kısmı son 30 sayfası diyebiliriz. temposu düşük ve konunun felsefi yanını daha fazla ön plana çıkaran dengesiz bir anlatıma sahip olan kraken uyanıyor, diğer wyndham ürünlerinden birazcık geride kalsa da yine de mutlaka okunması gereken bir istila bilimkurgusu.