hesabın var mı? giriş yap

  • bu ülkede bedava sik dağıtsan aynısını görürsün.

    edit: sonlara doğru bir çalışan hala plastik çatal vermeye çalışıyor. sal gitsin olm arkadaki amca parçalanmış baklava parçalarını bile eliyle toplayıp ağzına atmaya çalışıyor.

  • hatirladikca insanin icini acitan bir olaydir, karli bir ocak gunu olmu$tur. malatyaspor deplasmanina giden samsunspor kafilesini ta$iyan otobus, bir kamyona carpmi$tir. kazada teknik direktor nuri asan,futbolculardan muzaffer badalioglu*, mete adanır, sofor asım özkan olay yerinde hayatini kaybetmi$ti. yugoslav futbolcu tomiç zoran'in ise haftalarca komada kaldigini ve daha sonra vefat ettigini hatirliyorum. maalesef bununla kalmayip emin kar, erol dinler ve yüksel öğüten'in futbol hayatlari bitmi$tir. emin kar felc olmu$tur. hatirladigim bir ayrinti ise, 0-0 lik ingiltere macinin kalecisi olan fatih uraz'in ise bu kazayi yarali atlatmasina ragmen, sonradan toparlayamayip, formdan du$erek, futboldan sonuk bir sekilde kopmak durumunda kalmasidir. su anda zaman gazetesi yazaridir. bu kazadan sonra samsunspor federasyon tarafindan ligde tutulmu$tur ama ertesi sene toparlayamayarak ikinci lige du$mu$tur. o zamanlar lige 4 buyuklerin ardindan gelen bu karadeniz ekibini cok yipratmistir bu kaza.

    http://www.samsun1965.com/kulup/tarihce.php

  • "yeni tanıştığım kızdan telefon numarasını istedim. 0 900 esprisi yaptı, iş değil cep istiyorum dedim.. bir daha espri yapamaz sanırım."

  • "bizi hiç öyle görmediler" ve "biz müslümanız ondan almazlardı" gibi lafları görüyoruz hep, hepsi bahane onların. bir ara bizi hakikaten avrupa'ya daha yakın görüyorlardı. türkiye'yi sıradan arap ülkesi sanıp da gelenlerin sonradan modern şehirleri görünce şaşırıp hayran olduğu bir ülkeydik. 20 sene akp'nin iç ve dış politika faciları sonrası herkes bizim artık bir orta doğu ülkesi olduğumuzu kabul etti.

    kısa süre önce abd askeri güçlerini yunanistan'a çekerek düşündükleri avrupa sınırını belli etmişti.

  • hiç beklenmedik şekilde karşılaşınca daha çok gülümseten detaylardır.

    haftalık dergilerimi almak için gittiğim gazete bayisinde dergilerimden birini raflarda bulmaya çalışırken bayinin küçük kızının dükkanın göz önünde olmayan bir yerinden dergiyi çıkartıp gülümseyerek getirmesi ve arkasından babasının yaptığı açıklama;

    -dergiler bu hafta erken geldi ve hemen satıldı, son bir tane kalınca "abi gelirse bulamaz" dedi arkaya sakladı.

    aynı adamın kardeşi de daha önce "siz sürekli alıyorsunuz bu dergiyi, belli ki seviyorsunuz" diyerek uykusuz cildi hediye etmişti. mahallede insanları gülümsetmeye odaklı, sempatik ve güleryüzlü bir ailenin dükkan sahibi olması da ayrıca güzel bir detay.

  • alnının teri ile ekmek parasını kazanan büyük adam. çocuk falan değil bu.

    onun yaşıtları medeni ülkelerde şu anda servisler ile okula gidiyor, oyun hamurları ile oynuyor, tablet, bilgisayar gibi teknolojinin nimetlerinden yararlanıyor, en güzel kırtasiye ürünlerini kullanıyor, bir kere yaşayabileceği çocukluğunun tadını çıkarıyor.

    bu garibim de kışın soğuğunda elinde çantası ile 1,25 tl'ye aldığı çorabı 2 tl'ye satmaya ve 75 kuruş çalışmaya çalışıyor.

    lanet olsun adaletsiz gelir dağılımına güzel gözlü çocuk.

    hem gerçek babanı hiç göreme, hem üvey baba ile büyü, hem üvey olduğunu sonradan öğrenmene rağmen onu hala gerçek baba gibi benimse. böyle bir metanet, böyle bir duruş bir çocuk için çok fazla. yaşamın ve annesinin yükü de omuzlarında.

    kameraya çeken adama uyuz oldum. ulan vereceğin 5-6 tl para. sen ne hakla çocuğu "sus lan yalan söyleme" gibi nahoş bir cümle ile azarlıyorsun. şakası bile kötü. bir de hala pazarlık derdinde. gönlüne çaktığım.

  • filmi beğenmediğini söyleyenler "biliyorum çok tepki alacağım", "çok kızacaksınız bana" falan diyor. arkadaşlar size bir şey söyleyeyim mi? sizin film hakkındaki görüşlerinizi zerre sikine takan yok. sanırsın ki adam film eleştirmeni, akademi üyesi falan. sana niye tepki gösterelim amk, sen kimsin? iyi ya da kötü eleştirini yap filme sonra çek git. çok tepki alacakmış. evet sinema dünyası karışacak sen filmi beğenmediğin için, izleyecekler izlemekten vazgeçecek, "x adlı sözlü yazarı beğenmemiş, o zaman bu film iyi değildir." diyeceğiz. tövbe tövbe ya.

  • kendini çok takdir eden, seven bir insan değilimdir ben. ama bir kadın olarak, bugün, benim kendimi en güçlü hissettiğim gün.

    duvara çiviyi de ben çakıyorum bu evde, kızımın bisiklet zincirini de ben tamir ediyorum. korktuğunda arkama saklanıyor çocuğum. kötü rüyalar gördüğünde "anne öldürürsün canavarları değil mi?" diye bana soruyor. aile resminde evin reisi diye ortaya çizdiği de benim, sene sonu gösterilerinde, piyano resitallerinde, özel günlerinde çift kişilik koltukları dolduran da... iki kişilik seveniyim onun. saçının tek bir telini korumak için dünyayı ters düz edeniyim..

    "anasının kaderi kızına" derler.. çok yakar canımı bu söz.. ama doğru mu sanki? babalar gününde, kendi babasızlığıma yandığım gibi, biraz da kızımınkine yanıyorum ben şimdi..

    çocuğunu deliler gibi sevip gözünden sakınan, onu korktuğu o canavarlardan, kötülüklerden, dünyanın pisliğinden korumayı nefes alışı gibi doğal sayan, her ihtiyaç duyduğunda yanında olan, evladına "babam hep benim yanımda, sağımda, solumda, arkamda"
    dedirtebilen baba gibi babaların günü zaten kutlu olsun ama...

    bir de benim gibi hem annelik hem babalık yapan; çoğu zaman kendini yetersiz, yorgun, bitkin hisseden, çocuğundaki baba eksikliğini kendi benliğinden koparttığı parçalarla tamamlamaya çalışan tüm kadınların da babalar günü kutlu olsun...