hesabın var mı? giriş yap

  • petrus... yquem... cheval blanc... mouton-rothschild... opus one... krug... bu isimleri duymak ya da onların şişeleriyle karşılaşmak, dünyanın hemen tüm tutkulu şarapseverlerini heyecanlandırır, kalp atışlarını hızlandırır. hele bunların tadına bakabilme şansına kavuşanlar, mutluluktan tam anlamıyla dört köşe olurlar... yeryüzünün şarap doruklarıdır, yukarıdaki isimler.
    ama bir isim daha var ki, onu sadece “bilenler bilir”... şarap dünyasının gerçek doruğu, dünyanın en değerli ve en büyüleyici şarabı, romanee-conti’dir. tanrı, burgonya’nın vosne-romanee köyündeki bu 18 dönümlük bağa öylesine özellikler vermiştir ki, bu bağın senede en fazla 5-6 bin şişe yapılabilen şarabı dünyanın en saygın, en çok aranan, müzayedelerde en çok el değiştirip en çok prim yapan şarabı olmuştur.

    romanée-conti fransa'nın bourgogne (burgonya) bölgesinde, burada çok iyi sonuçlar veren pinot noir üzümünden yapılır. senede sadece 500 kasa. yani yıllık şişe kapasitesi olarak petrus'ün onda biri. burgonya alt bölgelere bölünmüş ve bu bölgeler oradaki kasabaların adı ile biliniyor. beaune ve dijon şehirleri arasındaki vosne romanée kasabası civarındaki bağlar, pinot noir üzümünün dünyada en iyi sonuçları verdiği arazinin üstüne dikilmiş. bu bağların incisi de toplam 27 hektarlık romanée bağları.

    şimdi bu 27 hektar da altı parsele bölünmüş. iste her biri harika olan ve "grands cru" denen en tepe statüdeki altı burgonya kırmızı şarabı bu altı parselin adı ile anılıyor. romanée-conti, la tache, romanée saint-vivant, richebourg, grands echezaux ve echezaux. tabii ki bu parseller birbirine bitişik ve kil toprak ağırlıklı ama eğimleri ve toprak bileşimi ve de mineral yapısı ile bağların yaşı açısından aralarında farklar var.bu altı altın değerindeki parselin dört tanesinin çeşitli sahipleri var. ilk ikisi, yani romanée-conti ve la tache'ın ise tek bir sahibi var: romanée-conti firması. romanée-conti'nin şimdiki sahipleri de birbiri ile akraba iki aile: de villaine ve leroy aileleri.

    romanée-conti hem firmanın hem de şarabın adi. ama romanée-conti firmasının ürettiği tek şarap romanée-conti parselinden gelmiyor. kalan beş parselin hepsinden ve ayrıca dünyanın en muhteşem beyaz şarabı olan montrachet'den de şarap sunuyorlar piyasaya.

    arz çok kısıtlı ve talep fazla tabii ama tarihi sebepler de var. bir kere romanée-conti fransız krallarının tercih ettiği şarap olmuş. ikincisi, eski sahipleri çok koklu bir aile. conti ailesi. bourbon dinastisinden ve kökleri çok eskiye dayalı bir aristokrat aile. bu aile 18 temmuz 1760 tarihinde aynı bağda gözü olan ve kral 15. louis'nin gözdesi meşhur madame pompadour'u sollayarak romanée'yi satın almış

    bu bağı "soylu" kılan bir diğer neden ise sadece iki hektarlık bu bağın kokunun menşei açısından katıksız "fransız" kalan tek kök olması koca ülkede. şöyle ki, 1860-90 arası phylloxera denen ve amerika'dan gelen bir miniskül böcek fransa'daki bütün bağları tarumar etmiş. buna panzehir olarak yeni kökler monte edilmiş bağlara ve phylloxera'ya dayanıklı bu kökler amerika'dan ithal edilmiş. bir tek romanée-conti bağları kurtulmuş bu amerikan ihracı illetin elinden. fransızlar için bu çok anlamlı tabii. bu şarabı içerken kendilerini "kral" gibi hissediyorlar.

    evet, petrus'ten çok daha pahalı. örneğin 1990 senesi 14 bin dolar. 2010 seneleri yeni piyasaya çıkıyor.
    muhteşem aroma. siyah trüf ve yabani mantar. aroma devamlı değişiyor ve yavaş yavaş oryantal baharatlar ön plana çıkıyor. inanılmaz lezzet damakta. hem çok derin ve zengin, hem de rafine. ipek gibi.

    bir şarap yazarının, “ondan bahsederken şarabın dili yetmiyor, şiirin diline sığınıyorum” dediği, bir başkasının “bu şarabı ifade edebilecek bir kelime yok!” diye hayıflandığı romanee-conti, çok az kişinin tadabildiği, üreticisinin deyimiyle bir “hayalet şarap”.

    burgonya’nın tam kalbinde yer alan ama bir sır gibi saklanan, hiçbir yerde levhası bile olmayan şarap yapımevini domaine de la romanee-conti
    tanınmış şarap profesyonelleri dışında ziyaretçi kabul etmeyen, dışa son derece kapalı bir yerdir drc’nin kapıları.

    fransa’nın ortadoğu kesiminde yer alan, lyon ile dijon şehirleri arasındaki burgonya bölgesi, ülkenin en saygın şarap bölgelerinden. ama çok eski bir liman şehri ve ticaret merkezi olan bordo tüm dünyaca tanınırken, fransa’nın içlerinde kalan burgonya şarapları daha iddialı olduğu halde bordo kadar tanınmıyor. bunun bir nedeni ihracat pek yapamaması, diğer nedeni de bordo’nun yarısı kadar şarap üretmesi. o yüzden iyi burgonyalar fransa’nın dışına kadar çıkamadan hemen fransız şarapseverlerce “kapatılıyor”, kimi zaman paris’e kadar bile gelemiyor..

    “vosne-romanee bir jeolojik mucize. burası alp dağları’ndan akan nehirlerin eski yatağı. alüvyonların oluşturduğu toprak mineralce çok zengin, bu da burada pinot noir üzümüne diğer burgonya bağlarından daha zengin tatlar veriyor.

    bugün 60-70 yıllık romanee-conti’ler bile tadıldığında, yudumlayanları yoğun lezzetleriyle şoke ediyor. rus derisinden bulgar gülüne, katrandan trüf mantarına, yaban çileğinden portakal marmeladına, kayısı kurusundan gül yaprağına doğanın en cazibeli ve güzel kokuları bu şarapta yakalanabiliyor. üstelik “eser miktarda” da değil, burnunuzda adeta patlayan güçlü tonlarla... damakta ise yudumladığınız şarabın dokusu kadifeye mi benziyor, ipeğe mi, karar vermekte zorlanıyorsunuz.

    romanee-conti öyle her parayı bastırana satılan bir şarap da değil, hatta fiyatı bile yok. çünkü tek başına satılmıyor, drc’nin hepsi de apelasyonun en üst basamağı olan “grand cru” statüsündeki diğer şaraplarından richebourg, romanee-st. vivant, grands echezeaux ve echezeaux’larının 2’şer, la tâche’ın da 3 şişesinin bulunduğu “assortiment” denilen bir ahşap sandığa ikramiye kabilinden bir şişe konuyor. bu 12 şişelik sandığın fiyatı, 8-10 bin avro civarında.

    kimi şarap kavları bu sandıkları bozuyor ve romanee-conti’yi ayırarak tek şişe olarak fiyatlandırıyor. tabii en az 5 bin avro olmak kaydıyla... genç rekolteleri bu fiyatlara alınabilen romanee-conti’ler yaşlandıkça müthiş prim yapıyor çünkü 5 bin şişenin bir bölümü de bu arada içilmiş oluyor, şarap daha da nadirleşiyor. bu eşsiz şarapta fiyat rekoru, hong konglu bir dolar milyonerine ait. 12 şişe 1990 için tam 252 bin dolar..

    dünyanın bu gelmiş geçmiş en değerli şarabının sırrı, sadece bağında mı? tabiki “hayır”. kısa pantolonlu bir çocukken dedesinin bağında büyüyen, son 34 yıldır da bağların başında olan aubert de villaine, 46 yıl mahzeni yöneten babasının ölümünün ardından onun görevini devralan ve 23 yıldır da “mahzen şefi” olan bernard noblet, bağın asmalarını adeta bahçesinin güllerini budar gibi budayan, babadan oğula, anadan kıza onlarca yıldır bağa emek veren bağ işçileri ve diğer isimsiz kahramanlar... romanee-conti’yi romanee-conti yapan, biraz da bu devamlılık, bu “hanedan”... zanaatı sanata dönüştüren, belki de dünyanın en hayırlı hanedanı. bizde olmayan..

  • 59 seconds kitabında richard wiseman'ın alıntıladığı akademik çalışmalardan birinde bir grup borsacıya stresi düşürmesi için köpek veriyorlar. diğer grup ise kolesterol ilacı kullanıyor (sebep: stres kolesterolü arttırıyor). 6 ay sonunda köpek besleyenlerin kolesterol seviyeleriyle ilaç kullananlarınki aynı çıkıyor. ayrıca deneye katılan borsacıların tamamı deney için aldıkları köpeği geri vermeyi reddediyorlar.

  • faizleri düşüreceğiz dedi hatta zamanını bile üstü kapalı ima etti. fed'in faiz artırma ihtimali varken bu laf söylenmez, mb'nin elindeki silah aylar öncesinden alenen ilan edilmez, yeri ve zamanı gelince mb ilan eder. özel sektör borcu varken ve eksi rezervlerdeyken faiz indirimi yapamazsın. faiz sonuçtur neden değildir. enflasyon nedendir. enflasyonun üzerinde faiz vermek zorundasın. cds primlerin bu kadar yüksekken zaten gelmeyen yatırımcı faizin düşmesiyle tamamen ülkeyi terk eder. en basit ekonomi bilgisi. bu ülkede faiz lobisi falan yok, anti faizci neo osmanlı iktisat lobisi var. en temel ekonomi bilgisini reddediyorlar. ilkel bir ekonomi görüşü bunlarınki, herhangi bir bilimsel alanda yeri yok. tamamen rant var, tamamen soygunculuk var.
    edit: yaklaşık 20 dakikada 20 kuruş arttı. bilime sırt çevirirsen sonuç bu olur. dünyada bu kadar para bolluğu varken abd bu kadar para basmışken bu döviz kurunu haketmiyoruz. tüm türkiye'ye geçmiş olsun. umarım bu liyakatsizlikten en kısa zamanda kurtuluruz. umarım siyasal islamın olmadığı güzel günler yakındır.

  • metrekare hesaplanırken garajın, balkonların, terasın, verandanın, yerin altındaki katların ve tavan arasının sayılmadığı evlerdir. o sayılmıyor bu sayılmıyor peki ne sayılıyor? sadece yer seviyesinin üzerindeki odalar, mutfak ve banyolar sayılıyor. yani kağıt üzerinde amerikan hesabıyla 240 metrekare gözüken bir ev türk hesabıyla 400 metrekareye yakın çıkabilir.

    bir de bu evler genelde 3 veya 4 katlı oluyor. en alt kat bodrum katı oluyor, onun üzerinde mutfak, yemek odası ve oturma odasının olduğu giriş katı, onun üzerinde de yatak odalarının bulunduğu ikinci kat (bodrumu sayarsak üçüncü kat) oluyor. çoğu zaman çatının hemen altında tavan arası adı altında bir kat daha olabiliyor. bu durumda evin 4 katı olmuş oluyor.

    ayrıca amerikan evlerinde oda sayısı olarak sadece yatak odaları sayılır. mesela kağıt üzerinde 3 oda 1 salon olan bir evde 3 yatak odası + 1 salon var demektir ama bu evde başka odalar da olabilir. mesela çoğu evde yatak odaları dışında 1-2 tane yemek odası, bir tane oyun odası, 1-2 tane ofis veya çalışma odası olabiliyor. yani amerikan hesabıyla 3+1 olan bir ev türk hesabıyla çoğu zaman 6+1 veya 7+2 bile olabiliyor. bunun dışında evlerin içinde odalara bitişik olarak closet adı verilen depolar da olabiliyor ve bunlarin bir kısmı oda büyüklüğünde olabiliyor.

    evlerin altında tekli, çiftli ve üçlü garajlar olabiliyor. tekli garaj bir tek arabanın sığabileceği büyüklüktedir ve genelde 25-30 metrekaredir. çift garaj iki araba kapasitelidir ve genelde 50-60 metrekaredir. üçlü garaj genelde şehir dışlarındaki evlerde görülüyor ve 90 metrekareye kadar çıkabiliyor. yani üçlü garaja sahip olan birinin neredeyse fazladan bir apartman dairesi olmuş oluyor.

    kısaca amerikan hesabıyla 240 metrekare 3+1 olan bir ev türk hesabıyla 380 metrekare 6+2 edebiliyor.

  • 80 milyonun çalıştığı, ürettiği, kazandığı tüm değerleri ve tarihten gelen kurulu düzeni, kurumlarını; sırf seçim kazandı diye mülkiyetine geçirip kendi özel şirketi gibi yönetmek istiyor. yönetiyor da.

  • kktc televziyonu olan brt'den bir dumur;
    kiran kirana kavga dovus sona ermis bir mactan sonra takimlardan bir tanesinin yoneticisine mikrofon uzatilir...

    -haydar bey mac hakkinda ne diyeceksiniz?
    -uzulerek soyluyorum ki bu macta isporun i'si yoktu
    -....

  • mahalle halkının itirazına rağmen, cami yapmak için polisler eşliğinde dozerler sokulan koru.
    cami+polis+iş makinası kombosu türkiye'yi özetliyor aslında.