ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
gerard depardieu
-
italya'da domates ezmesi reklamında oynayan fransız oyuncu.
reklamda bir italyan gibi arkadaşlarına makarna sosu hazırlıyor, tripler falan bir hayli komik. en son yine italyan tripleriyle ve napoli aksanıyla ,italyanca olarak "benim kalbim italyan" diyor.yarım yarım yarıyor insanları.
e şimdi siz buna hiç gülmediniz hakılsınız.ama şöyle düşünün, türk televizyonlarında al pacino bağdat ince bulgur reklamında oynuyor,bir yandan çiğ köfte yığırıken bir yandan "entep in hememleri...." türkü çığırıyor.sonra birden kameraya donerek,"bagdat ince bılgırları,çig köftede dammok dadıniz...şereffsiz ogiliyim..kendim entepli kimin hissedirem..."
sanırım şimdi biraz anlatabildim.
sitede oturan basketbol seven kıvırcık ergen irisi
-
sırt çantası ve bilgisayar kulaklığıyla dolaşmaktan zevk alır. hafta sonu yüzme kursuna gider.
ya borçlanacağız ya vergileri arttıracağız
-
imf'ye verdiğimiz borçlardan biraz kıssak?
tuvalete gidiyorum demenin alternatif yolları
-
cocuklari havuza birakip geliyorum.
camel'ın fiyatının düşmesi
-
(bkz: güle güle viceroy)
seni hiç unutmayacağım.
edit: yalan habermiş amk. hayallerimi sktiniz ulan.
(bkz: hoşgeldin viceroy)
kırılmadın di mi canım viceroy? seni bırakır mıyım? vaysroyum benim, sana vikeroy diyenlerin allah evlerine ateşler salsın, viseroy diyenlerin yuvalarını başlarına yıksın.*
edit2: oha, fotoşok değilse biri karfur fişi koymuş, 6,5 tl lan camel. sktir git vikiriy.
öğrenilmiş çaresizlik
-
martin seligman tarafından ortaya atılmış bu terim, kişinin kontrolü dışında gelişen olaylarda tecrübe ettiği şeyler doğrultusunda ortaya çıkan negatif şartlanmasıdır. bir nevi motivasyonu kaybetmenin alt yapısını incelenmiştir. yapılan deneyler sonucu martin seligman depresyona dair birçok önemli bakış açısı kazanmıştır.
bu deney, pavlov'un köpekler üzerinde uyguladığı deneyi incelerken ortaya çıktı. köpeklerin zil sesiyle yemek arasında kurduğu bağlantıdan etkilenen martin seligman, üç gruba ayırdığı köpekler üzerinde deney yapmıştır.
ilk gruptaki köpeklere verilen zararsız elektrik şoku veren martin seligman, aynı zamanda elektrik şokunu kesen bir buton da koymuş odaya. elektrik şokunu kesmeyi öğrenen köpekler gittikçe daha kısa sürede maruz kaldıkları elektrik şokuna son verebiliyorlardı.
ikinci gruptaki köpekler içinse ilk gruptaki köpeklerle aynı koşullara sahipti. yalnızca aldıkları elektrik şoku, düğmeye bassalar bile sonlanmıyordu. bunun dışında yedikleri eletrik derecesi de süresi de ilk grupla aynıydı.
üçüncü gruptaki köpeklere ise herhangi bir elektrik şoku uygulanmıyordu.
üç gruptaki köpekleri çitle bölünmüş bir alana alan martin s, 10 kez uyguladığı elektrik şoku sonucu köpeklerin çitin diğer tarafına atlayıp atlamayacağını görmek istemiş. bunun üzerine ortaya çıkan sonuç ise birinci ve üçüncü gruptaki köpekler çitin öteki tarafına atlayabilmişken, ikinci gruptaki köpekler kaçmamıştır.
deneyin sonucu ise ilginçti: kaçamayan gruptaki köpekler artık çaresiz olmayı öğrenmişlerdi. yaşadıkları kaçamama tecrübesinden sonra tekrar denemeye tenezzül etmiyorlardı. bu deneyle birlikte ortaya depresyona dair de şaşırtıcı bulgular ortaya çıkmıştı: sonraki yıllarda yapılan araştırmalar gösterdi ki depresyonda olan insanlar çaresizliği bir şekilde öğrendikleri için bunalım yaşıyorlardı.
martin seligman depresyondaki insanların kötü olaylar hakkında depresyonda olmayan insanlardan daha kötümser olduklarını fark etti.
öğrenilmiş çaresizliğin temelinde kişinin geçmişte yaşadığı acı tecrübeler, başkalarının yaşadığı olumsuz tecrübeler, sosyal çevrede yaşanan stabil durum, güven problemi gibi birçok etmen yatar.
asıl önemli olan şey ise bizim yaşadığımız şeyin ne olduğunu bilmemiz ve bununla nasıl başa çıkabileceğimizdir.
dersten atılırken oluşan ilginç diyaloglar
13 aralık 2016 istanbul kar yağışı
-
kedi, kırmızı şarap ve winter chill out albümleri hazır bekliyorum. hadi amk, yağıyorsa yağsın. kediyi kestireceksiniz bana burada.
ekleme: yağdı sayılmaz. kar mı bu? yer; halkalı/atakent mahallesi.
kediyi affettim, şarap iptal, jagermeister'a devam.
yaran fıkralar
-
ailenin küçük çocuğu yatmadan önce dua okur, babası da seyredemiş.
bir akşam çocuk yine dua okuyor:
alah'ım anamı, babamı, kardaşlerimi, dedemi, ninemi, teyzemi vs vs koru
adam çocuğun dayısını söylemediğini fark etmiş ama üzerinde durmamış. sabah bi, haber dayı ölmüş...
3-5 gün sonra çocuk yine duada, bu kez de teyzeyi atlamış. sabah ilk haber teyze ölmüş...
aradan yine zaman geçiyor. baba yine kapığının eşiğinde çocuğu dinliyor. bu sefer adı geçmeyen kendisi. adamı almış bir korku, kimin adı geçmese hakkın rahmetine kavuşuyor. babamın tüm gece gözüne uyku girmemiş. sabah bakmış hala hayatta. "ulan küçük çocuğun duasına mı kaldık. salaklık bende" demiş inmiş kahvaltıya.
fakat eşinin yüzünden düşen bin parça.
- hanım oldu?
- bizim sütçü ölmüş, ona üzüldüm.
gerçeği söylerken gülerek gerçeği gizlemek
-
-bütün gece seni bekledim, nerdeydin sen ya?
+öbür sevgilimin yanına gittim ahahahahahah
-ahahahaha şapşal yhaaaaaa
hep çaylak yazarlar tarafından favorilenmek
-
çaylakların yazarlardan çok okumasından kaynaklanır. onların dışında hemen herkes birilerine laf yetiştirme derdinde.
(bkz: uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum)
annenin ilkokul mezunu cahil bir insan olması
-
cehaleti mezun olunan okulla sınırlandıranların cehaletinin bir göstergesidir. bu paralelde bakılırsa annenin üniversite mezunu cahil bir insan olmasından iyi olan durumdur.
bürokrasiyi alaşağı ederiz
-
yabancı gerizekalı değil böyle bir vaade kanıp gelsin. yabancı bilir ki bugün kendisi için değiştirilen kanun yarın tekrar değiştirilip kendisine silah olarak döner. ekonomiden anlamıyorsunuz onu anladık bari biraz konuşmayı da bilseniz.
kırıkkale'de gece otelde odasına erkek giren kadın
-
(bkz: bu ne lan grange romanı gibi)
gece 3te yatağımın ucunda oturan bi yaratık görsem korkudan altıma sıçarım erkek halimle. hanimefendi kafayı yemediği için şanslı. yecüc mecüc müsün pezevenk.