hesabın var mı? giriş yap

  • ağlanabilir..

    anne ve babamın yokluğunda ev telefonumuza dadanan sapık bir abi vardı.. abi diyorum, çünkü bir süre sonra kaynaştık, benimsedik birbirmizi..

    aslında ben normalde de çok konuştuğumdan o gün aradığı ilk zaman da vıdı vıdı konuşup onun geçtiği kadar dalga geçip, beklediği eğlenceyi ona vermiştim.. hani normal insanlara çemkirmek ayıptı, ama bu telefon sapığı olduğu için atış serbestti; tersliyordun ve ayıp olmuyordu falan, bu o zaman çok eğlenceli gelmişti.. bak bu arada sonradan niyeyse yufkalaştım ben, yüreğime kelebek kondu derler di mi; birini bile bile tersleyince, dalga geçince bi utanıyorum kendimden, rahatsız oluyorum.. neyse, başka başka, türlü şaklabanlık yaptım: sapık abimize şarkı söyledim (o dönem bende de bilmediğim bir sürü numarayı arayıp şarkı söyleme sapıklığı vardı), şiir okudum*.. e aptal da bir abi olmadığı için saatlerce telefonda şebeklik yapan bu çocuğun anne babasının evde olmadığını anladı bizimki.. başladı o da eğlenmeye.. onun eğlencesi hiç öyle şarkı söylemek ve şiir okumak gibi değildi ama.. "kapıyı çalıcam az sonra", "şimdi balkondayım" bilmem ne, haliyle korkuttu beni.. tabi ben korktukça eğlendi bizimki, o eğlendikçe de ben korktum.. sonra kendimi telefonda "sen beni korkutuyorsun, ben daha çocuğum, zaten annem babam evde yok, kimse beni sevmiyor böğğğğğğ" diye içli içli ağlarken buldum.. galiba sapık abi de şaşırdı bu tepkime "ağlama ya" falan dedikçe içlendim tabii ben, bir de küstüm sesli sesli.. abi iyice yumuşadı ama, "neden küsüyorsun, bak ne güzel konuşuyoruz, gelmicem ben, sana şaka yaptım" falan, üşenmedi dakikalarca susturmaya çalıştı beni..

    ağlamayayım küsmeyeyim diye, önce dakikada bir sürü kez aramaktan vazgeçti.. sonra da annemler gelene kadar ara ara "iyi misin, korkma bak aramayacağım öyle bir daha, iyi misin diye arıyorum, annenler de biraz sonra gelir" diye telkin verdi..
    en son, onlar yokken telefon sapığının dadandığını, çok korktuğumu, ağladığımı anlatınca çalan telefonu öfke ile açan babamı: "ayıp değil mi minicik kızı evde bırakıp gezmelere gidiyorsunuz, bu kızı evde tek bırakmayın korkuyor yazık.. ilgisiz aile" diye azarlamıştı da babam dumur olmuştu..

    canım benim ya..

  • hiç gereği yokken, milli mücadeleyi başlatması. yahu ne gerek vardı? mis gibi sevri imzalardık. kendisi de halifeliğe devam ederdi. sömürge sömürge mutlu mesut yaşardık. ne gerek vardı ölümünden 75 yıl sonra bile kendine şerefsizce kin besleyenlerin rahat yaşaması için mücadele etmeye?

  • başlık: kemerde sahile gelen ruslari kovaliyorum beyler

    1.ben osmanlı torunuyum o kevaşelerin sıcak denizlere inmelerine izin veremem

    2.@1 sebepsiz güldüm piç şuku

  • geçenlerde iş yerinden arkadaşım, eşi ve küçük oğlu misafirliğe geldiler. aslında gün içinde arayıp beraber program yapalım minvalinde bir şey söyledi arkadaşım ama bunu usulünce reddettim.
    neyse bu defa dönüş yolunda olduğumuz için eşi eşimi arayıp yarım saatliğine geçerken gelicez 15 dk. sonra oradayız demiş:)
    neyse kaçış yok gibi, gelebilir miyiz diyene gelme denmez.
    neyse efendim geldiklerinde akşam saat 8 'di.
    oturup muhabbet ediyoruz, bizim kız sağ olsun hiç durmuyor hep bir huysuzluk. laf lafı açıyor arada balkona bir salona çıkıyoruz saat oldu gece 12.
    arkadaşım kalkalım diyor eşine eşi cevap dahi vermiyor. ben de yarın iş falan yok oturuyoruz diyorum dilimin ucuyla. bir böyle, iki böyle, beş böyle belki ara ara arkadaşım eşine 10 defa hadi kalkalım dedi :)
    artık arkadaşım kalkalım uykum geldi dediğinde ben de dayanamadım baktım yine yengeden ses yok, benim de uykum geldi dedim. saat 3 oldu bu arada.
    yahu ayıptır ya. ev sahibi tabi ki gidelim dediğinizde oturun diyecek.

  • berberlik bir meslektir, dolayısıyla bir meslek erbabından bahsederken ilkokul mezunu diye aşağılamak anlamsızdır zira o kişinin meziyeti berber olmaktır, akademik başarı değil. bununla birlikte berber dükkân işletir, kira öder, vergi öder, işçi çalıştırır ve bir hizmet sağlar. bu hizmetin karşılığında aylık on bin lira da kazanabilir yüz bin lira da. ilkokul mezunu diye aşağıladığınız bu insanın geliri size dert olduysa demek ki sizin eğitim ve meslek seçimleriniz hatalı olmuş.

  • hobi olarak hikayelerinizi animasyon haline getirmek istiyorsaniz bilmeniz gereken ilk sey animasyonda fazlasiyla angarya is olmasidir, ozellikle ogrenim surecinde bu durum cok sinir bozucu olabilir.

    -eger ekstra bir pipeline plugin falan yazmayacaksaniz yazilim bilgisi pek onemli degil.

    -oyun motorlarini kullanmayi biliyorsaniz zaten genel olarak bazi temel konulara haizsiniz demektir bu da isinizi kolaylastirabilir.

    -tanidiklardan karakter/cizim/modelleme icin yardim alma konusuna birsey diyemeyecegim, ama az da olsa bu konularda calisip kendiniz birseyler yapmayi deneyin derim. sonucta eskilerin dedigi gibi tasima suyuyla degirmen donmez. animasyon isinde cok fazla detay is oldugudan yarin obur gun baskalarina guvendiginiz icin yari yolda kalmayin sonra.

    -cevre tasarimi konusu da sinematografisi iyi (misal buyuk kubrick'inkiler) filmler en iyi kaynaktir. gerek hazir bulunacak modelleme ve asset'lerden gerekse kendi modelleyeceginiz (modelleteceginiz) objelerle oncelikle oyun motorlarinda sahne kurup bol bol pratik yapmaktan baska yontem yok zaten. isik tasarimina ve isik render'i konusuna gelince tavsiye edebilecegim kitaplardan bazilari; digital lighting and rendering, motion picture and video lighting, real time cinematography for games, fundamentals of photography and cinematography, the five c's of cinematograpy (eski ama cok degerli ve sektorde kutsal kitap muamelesi goren bir kitaptir), digital animation bible vesaire vesaire. gorulecegi uzere isik tasarimi ve isiklandirma isi sinematografi ile icicedir. bunun disinda bir cok video ders bulmak da mumkun. elbette ozellikle isik ve render konusunda cok daha teknik programlama ve muhendislige yonelik kitaplar/konferanslar/videolar var ama onlar baslangicta gereksiz agir kacar. oyun motorlarinin ve modelleme programlarinin egitim kitaplarinda da isiklandirma bolumlerini okumak cok ise yarar.

    -bu surecte hangi programi kullanacaginiza gelmeden once karar vermeniz gereken asil konu 2d mi 3d mi uzerinden ilerleyeceksiniz. bu ikisi bambaska iki disiplindir, ikisini birden secmeniz imkansizdir, o yuzden kafanizda netlestirmeniz gereken ilk konu budur. ozellikle bu secimi yaparken her turlu cizim/modelleme isini kendinizin yapmaniz gerekecegi bir gun gelebilirmis gibi dusunup hangisinin size ve yeteneklerinize daha yatkin oldugunu iyi dusunmeniz iyi olur. yukarida bir entry'de yazmistim ama tekrar daha ayrintili anlatayim;

    eger 3d animasyon calisacaksaniz ucretsiz olarak blender var, hizli calisan hafif bol sayida dersi bulunabilen bir program. sketch up'in eski versiyonlari da ucretsiz. onun disinda ucretli alternatifler mevcut. cinema 4d cogu kisi tarafindan hem kullanimi kolay oldugu icin hem de standart versiyonunda bile pek cok ozellik hazir geldigi icin (motion graphic icin ) tercih edilir. maya ozellikle keyframe animation konusundaki ustunlugu ile sektorde tercih edilir. 3ds max sektorde en cok kullanilan programdir, modelleme konusunda cok ovulse de arayuzu ve kullanimi gereksiz zordur. lightwave 3d az kullanilsa da koklu ve stok render'i kalitelidir. houdini ozellikle son yillarda film ve vfx studyolari tarafindan tercih edilen prosedural gorsel efekt basta olmak uzere pek cok konuda ustun bir tercihdir ama eger bir workstation veya en azindan cok guclu bir bilgisayar kullanmiyorsaniz caninizdan bezdirir, cunku cok yuksek sisteme ihtiyac duyar- modo benim de sahsen cok sevdigim arayuzu ve kullanimi son derece kolay bir programdir, render ayarlari iyi ogrenilmedikce hep grenli sonuc verir, yuksek sistem ozelliklerine ihtiyac duyar. sketch up acik ara kullanimi en kolay modelleme yazilimidir, hic modelleme bilmeyen biri bile birkac dakika icinda temel modelleme isini cozebilir, ama modelleme yontemleri cok kisitlidir, anime etmek ve modelleme seceneklerini yukseltmek icin parali pluginler alsaniz da asla diger secenekler gibi kaliteli anime ve modelleme basaramazsiniz.

    2d animasyon uzerinden devam edecekseniz ucretsiz olan opentoonz vardir. onun disinda parali tercihlerden en iyisi toon boom studio'dur. elbette sececeginiz 2d stiline gore pek cok farkli program da mevcuttur.

    hangi programi secmeniz gerektigi "hangi arabayi almaliyim" gibi bir sorudur. kisiden kisiye, durumdan duruma farklilik gosterir. benim icin ideal olan bir program sizin icin ters gelebilir vesaire. ayni sekilde programi kullanacaginiz sistemin gucu isletim sisteminiz gibi konular da tercihlerinizi belirler. burada en iyi yontem deneme surumlerinden kullanarak en uygunu kendiniz bulmanizdir. kimse sizin icin en iyisinin hangisi oldugunu sizden iyi bilemez.

    -bu ise memuriyet maasi ile yatirim yapmanizi asla tavsiye edemem. ozellikle ekonomik sartlarin gun gectikte belirsizlestigi bir ortamda henuz size uygun olup olmadigini bile bilmediginiz bir istek icin buyuk harcamalar yapmayin. kinect ile mocap sistemi kurmak cok sonra dusunmeniz gereken konu. oncelikle mixamo ve ucretsiz mocap database'lerden yardim almaniz daha yerinde olur. aslinda en dogru yaklasim oyun motorlarinda hazir bulacaginiz karakterlerle (makehuman , mixamo poser vesaire) ya ucretsiz mocap dosyalarini kullanarak ya da keyframe animasyon yaparak en az alti ay pratik yapin. bu surecte motorlarin sis, yagmur, ruzgar, kar, yaz gunesi gibi efektleri, terrain generator gibi ve market placedeki ucretsiz hazir objelerle binalarla ve diger seylerle sahneler olusturup cok primitif animasyon denemeleri yapin. bu surecte kafanizdaki hikayeleri falan bosverin oncelikle eldeki malzemelerden basit sonuclar elde etmeye calisin. elbette sonuclar cok amator ve kotu gozukecektir ama bu surecte siz de animasyon hobisinin size hitap edip etmedigini anlar ve tecrube edinirsiniz. eger ki 6 ayin sonunda hala ayni istek ve hevesle devam ediyorsaniz o zaman ufak tefek harcamalarla isi bir sonraki asamaya tasirsiniz.

    ayrica eger ki tek amaciniz hikaye anlatmaksa animasyon disinda alternatifleriniz oldugunu unutmayin. kisa film cekmek, kitap yazmak, radyo tiyatrosu hazirlamak gibi yontemler hikaye anlatmanin daha kolay ve acisiz yoludur. eger ki gorsel anlatim sizin hikayenizi anlatmanin tek yolu gibi gelirse ve gorsel alginiz on planda duruyorsa animasyon o zaman daha iyi bir tercih olur. mesela bu baslikta bir yazar arada bir telefonuyla yaptigi kisa animasyonlari paylasiyor. o animasyonlari izlediginizde yazarin gorsel algisinin cok guclu oldugunu, ve hikayesini anlatmanin yolunu imgeler uzerinden buldugunu gorebilirsiniz. haliye o yazar gibi insanlar icin gorsel anlatim vazgecilmez bir yontemdir. kisacasi birseyler cizmeden duramayan, visualist insanlar icin animasyon angaryasini cekmek normaldir, ama digerleri icin candan bezdirici olabilir.

    ha bu arada ben de kaşar, biz simdi neyiz? tost muyuz? (tovbe tovbe heheh)

  • kimsenin günahını almak istemem, zamanında feto hakkında yazdığım "sert" yazılar neticesinde terör örgütü kurmak ve yönetmek iddiasıyla 5 gün tutuklu kalıp savcıya savunma verdikten sonra serbest bırakılmıştım. üstelik yine fetönün en güçlü dönemiydi, ve ifademi verdiğim yer beşiktaş 13. ağır ceza mahkemesiydi. yaşı yetenler için, eski devlet güvenlik mahkemesi.

    ancak şu yazılar bana hiç inandırıcı gelmedi. sebeplerin gelirsek, birincisi hiçbir avukat bu kadar baştan savma iş yapmaz. yapıyorsa başka bir avukat bulman lazım, en azından temyize gideceğiz der ya da hakim sana önyargılıysa reddi hakim talep eder, yurtdışına kaç nedir?

    ikinci nokta, fransaya kaçmış olman. malumunuz ne kadar dhkp-c veya pkk militanı varsa ilk fırsatta fransaya kaçar ya da kaçırılır. çünkü fransa bu örgütlere direkt olarak sığınma hakkı veriyor.

    üçüncü ve son nokta, mahkemenin kararı aşırı saçma. savcı mütalaası yok, deliller sunulmamış, görgü tanıklarının (1 tane) ifadesi zaten kendini yalanlamış dolayısıyla hem usulsüzlük var hem eldeki veriler karara yeterli değil.

    dolayısıyla ya arkadaş yalan söyleyen bir militan ya da polisinden savcısına, hakiminden avukatına terör örgütü ele başlarına düzenlemedikleri kumpası kendi halinde blog yazıları olan bir kişiye düzenlemeye and içmiş truman show fanları.

    edit akbayram: arkadaşın diğer entrylerine de baktım, fransa buna gittikten birkaç ay sonra vatandaşlık vermiş :)

  • milletin iliklerine sinmiş 'bişey olmaz abi'ciliğin sonucu gerçekleşmiş cinayet. tepeden tırnağa yani emekçisinden ceosuna bu anlayış sinmişken iktidar sahipleri bu anlayışı daha da körüklemekte, kaderle fıtratla yeni cinayetlere zemin hazırlamaktadırlar.

    işçiden örnek vereyim, adama diyorsun ki kafana baret tak, cevap olarak elindeki küreği alıp kafana geçirebiliyor adam. ya da motorlu testereyle taş düzelten adama koruyucu eldivenini tak diyince küfreder gibi bakıyor adam. niye? çünkü 'bişey olmaz abi' anlayışında. bunlar sırf gıcıklık olsun diye uydurulmuş, baret kafasını sıksın, eldiven elini terletsin diye konulmuş iş güvenliği maddeleri değil mi? hakikaten de birşey olmuyor ama. üç gün olmuyor bir ay olmuyor iki sene olmuyor. adam yıllarca niye kafasını baretle sıksın. ama 3 sene sonra kafası yarılınca ya da parmağı kopunca önce seni suçluyor sonra allah'ın takdiri diyor.

    mimardan örnek vereyim: adam cemaat yurdu yapan cemaatçi bir mimar, denetim yaparken diyorsun ki adama kardeş sen yangın yönetmeliğine göre planlamamışsın burayı ona göre tekrar çiz. adam sana küfreder gibi bakıyor yine. yok ne gerek varmış ekstra külfet geliyormuş vs vs. sanki yine gıcıklığına dedik. sonra adama 'yangın çıkarsa ve bir öğrenci ölürse burada savcının göz altına alacağı ilk kişi sensin' diyince haa deme ya diyip hemen düzeltiyor planı. evet based on a true story bunlar.

    siyasetçisinden örnek vereyim: pamukova tren kazasını hatırlarsınız. işte o kazadan bi üç beş ay önce itü'den bilirkişiler ilgili yerde etüd yapmışlar ve oradaki eski hattın üzerine hızlandırılmış tren konulması durumunda trenin raydan çıkacağını, çünkü kurba, yani dönüş yarıçaplarının hızlandırılmış treni kaldıramayacağını belirtmişler ve bunu kazadan önce bir toplantıda ulaştırma bakanına sunmuşlardır. sonra? sonrasını biliyorsunuz iki tane makinisti attılar içeri.

    tepeden tırnağa sorumsuzluk karakterimiz olmuşken başta belirttiğim gibi bu konuda halkı dönüştürmeye çalışmak bir yana daha da sorumsuzluğu, yandaşlığı, adam kayırmayı teşvik eden siyasi irade birinci derecede sorumludur.

  • 8 yasinda ki kizima sordugum sorudur.
    kendisi kalem dedi, bende bak cilek te olabiliyormus deyip haberde yapilan agac-yer aciklamasini yaptim, kalem plastik olabilir dedi, yarin amerikaya nasaya gidiyoruz, bill gates' ten randevu aldim.