hesabın var mı? giriş yap

  • acilen biseyler yapılması gerekiyor. ülke gözümüzün önünde yok oluyor.

    edit: tüm bu olaylara sessiz kalan, halkı örgütlemeyi başaramayan ve ülkeden mültecileri göndermeyi vaat etmeyen hiçbir partiye oy yok.

    edit2: arkadaşlar sürekli mesaj geliyor. ne yapabiliriz diye. bireysel olarak çok yapabileceğimiz birsey yok. sokağa çıkıp 10 kişi protesto yapmaya kalksanız bile hasmetlimizin gazabına ugrarsiniz. siyasi partilerin bu konuda öncü olması gerekiyor. mitingler yapıp halkı organize etmesi gerek.

  • buna sevinen adamlar sıra kendi çalışmalarına geldiginde başka türlü yorumlar yapabiliyor, hangi sektör olursa çok çalışma içeren hicbirseye en azindan çalışan kesim sevinmesin.ayrica bu çağda cumartesi banka calistiracaklarina musteriden hafasonu eft ucreti almayıp,döviz makasini acmazlarsa hepsinden daha hayırlı hizmet olur.

  • herhangi bir aşağılama olmayan twittir. gündelik yaşamında fakirlik çekenlerin, zenginlik içinde yaşayanlara oy verdiğini söylemektedir, o kadar. yalan da değildir.

  • hollandacanın yapısı ve oluşma süreci

    hollandaca, hint-avrupa dil ailesinin germen dilleri grubundan bir dil olan felemenkçenin lehçelerinden biridir. felemenkçenin belçika'da konuşulan lehçesine flamanca, hollanda'da konuşulanına ise hollandaca denir. hollandacanın, diğer felemenk lehçeleri arasında ses, yapı ve sözdizimi yönlerinden farklılıkları vardır fakat flamanca ve hollandaca lehçeleri arasındaki fark ingiliz ingilizcesi ile abd ingilizcesi arasındaki fark kadar kabul edilir. felemenkçe, ingilizce ve almanca ile aynı dil grubunda olduğundan ve bu dillere benzediğinden ötürü bu dilleri bilen kişiler tarafından daha kolay öğrenilir. dünyada yaklaşık 24 milyon insanın anadil olarak hollandaca konuştuğu tahmin ediliyor.

    bu arada hemen şu ayrımı burada vermek istiyorum ki kafa karışıklıklarına neden olmasın; türkçede hollanda dediğimiz ülke igilizcede netherlands olarak geçer çünkü netherlands 12 eyaletten oluşan ülkenin gerçek adıdır. hollanda'yı ise adları noord ve zuid-holland olan iki eyalet oluşturur. ancak tüm dünyada hollanda (holland) deyince genellikle hollanda'nın tamamı kastedilir ve öyle anlaşılır.

    bilinen en eski hollandaca yazı, oxford’da saklanan 1075 yılına ait olan bir yazıdır ve kaynağa göre hollanda dili’nin tarihi yaklaşık 1200 yılından başlar. bazı dilbilimciler; ingilizce, hollandaca, frizce ve almanca’nın önceleri aynı dil olduğunu düşünürler; bu dört dile ise batı germence denir ve bu dillerden almanca ve hollandaca’nın akraba dil olduğu söylenir.

    hollandacanın tarihine bakarsak; 1200 yılından önceki dönem eski hollandaca, 1200-1500 yılları arasında orta hollandaca, 1500 yılından sonraki dönem ise yeni hollandaca olmak üzere üçe ayırılıyor. 1200 yılından önce hollandaca konuşuluyorsa da yazı dili latincedir zaten. yalnız, 13. yy'da insanlar bazı şehirlerde latince değil, kendi konuştukları dil ile yazmaya başlıyorlar ve kanunlar, sözleşmeler de hollandaca olarak yazılıyor.

    on altıncı yüzyılda holland lehçesi örnek dil oluyor. lehçelerin ortak adı olan “dietsch” ya da “duutsch” sözcükleri, “nederduytsch” ve “nederlandsch” olarak değişmeye başlıyor. tabii ki, ortak bir yazı dilinin oluşmasında matbaanın keşfinin payı çok büyük. on yedinci yüzyıl hollandacasının giderek günümüz hollandacasına benzemeye başladığı fark edilir ki on sekizinci yüzyılda da iyi bir yazı dilinin oluşturulması için iyi çalışılmıştır ve bu yüzyılda insanlar dile daha eleştirel bakmaya başlar. ölçünlü yani standart konuşma dilini ifade eden terim “algemeen beschaafd nederlands” 1890 ve 1900 yılları arasında ortaya çıkar. 1947 yılında ise hollanda yazım kuralları kanunlaşır.

    hollandaca öğrenmek kolay mıdır?

    hollanda'da çok fazla türk yaşamaktadır ki sayıları beş yüz bine yaklaşır günümüz itibariyle. hollandacanın dahil olduğu felemenkçe dili, ingilizce ve almanca ile aynı dil grubunda olduğundan ve diller arası benzerlikler olduğundan ötürü bu dilleri bilen kişiler tarafından daha kolay bir şekilde öğrenilir. yani; ingilizcesi veya almancası daha iyi olan bir türk'ün hollandaca öğrenmesi daha kolay olacaktır. yalnız; eğitimini hollanda'da almış olan insanlar ingilizceyi de kolayca konuşmasından kaynaklı ingilizce bilen biri ile ingilizce konuşmayı tercih edeceklerdir.

    ingilizce bilen biri için nasıl kolay olabileceğini bir örnekle gösterirsek;

    ''my home is not isolated against the cold'' (ingilizce)
    ''mijn huis is niet geïsoleerd tegen de kou'' (hollandaca)

    gördüğünüz gibi dillerdeki benzerlik direkt göze çarpar.

    hollandaca öğrenmek istiyorum derseniz en iyi ücretsiz kaynaklar; duolingo ve memrise

    yararlanılan kaynaklar; 1, 2

    edit: imla

  • *edit: en basa bu dalga neyin dalgasi onu soyliyelim. einstein'in genel gorelilik teorisinin ozetine gore "madde" ** uzay ve zamana nasil egilip bukulecegini soyler; uzay ve zaman da cisimlere nasil hareket edecegini. yani uzay aslinda boyle gorunur ama bugune kadar boyle goremiyorduk:) iste cisimler, uzay ve zamani bukunce uzayda isik hizinda dagilan kutlecekim dalgalari* olustururlar. bu dalgalar bugune kadar gozlemlenememisti. bu dalgalar gozlemlenemeyince de, bu dalgalardan baska bi sey yaymayan uzay cisimleri de gozlemlenememisti. yani yasasin karadelikler!*edit bitti*

    ligo'nun yaptigi uygulamalı gözlemi basitçe anlatması çok zor:)

    (büyük harfle) "l" şeklinde bir kompleks düşünün. l'nin kolları 2-4 km uzunluğunda. biri diğerinden uzun, l'nin köşesinde bir beam splitter (ışın ayırıcı) var, l'nin alt tarafında yani ışın ayırıcının solunda ışın detektörü var... l'nin iki ucunda da asılı duran dev aynalar var. şöyle bir şey kendisi

    şimdi bir lazerle (ls diye gösterilen) ışın ayırıyıcıya (b diye gösterilen) ışın yolluyos, ayırıcı da iki demeti iki koldan (l'nin kollarından) dev aynalara yolluyor. deva aynalar demetleri gerisin geri ayırıcıya yolluyor. ayırıcı da aynalardan gelen ışınları lazer silahı ve ışın detektörüne (ld diye geçen) yolluyor. böyle bir görüntü hayal edin.
    ortada gravitational wave'in eğip büktüğü uzayzaman yokken, ışın atımları kollardan biri daha uzun olduğundan detektöre farklı, ancak düzenli ritmli zamanlarda geliyor. detektör de pek bi şey detect etmiyor :) (ışık dalgalarının süperimpozisyonuyla* ilgili bir dalga sebebiyle, birbirlerini nötralize ediyor isinlar)

    şimdi kollara gravitational wave atalım, böyle "vocurk vocurk" etsin... animasyonda gördüğünüz üzere sağdan giren gravitational wave, yüzeydeki partikelleri gah uzatıyor gah kısaltıyor... bu durum bizim "l"'de (ki adı interferometre-yani suya attığınız taşların birbirine girişen dalgalarını ölçen nane) iki boyutlu düzlemde şöyle bir görüntü yaratıyor. yani kollar bir uzuyor bir kısalıyor. tabii animasyondaki kadar degil. hidrojen atonu kadar ohom:) artık gelen ışın atımları düzenli ritmde değil. suya atılan taşların birbiriyle girişen (bkz: superimpositon) görüntüsü şeklinde. duzensiz girişen dalgalar da yeni bir dalga yaratıyor (biraz daha basitleştirirsem fizik ilmi çökecek:(( ışığın dalga fonksiyonundan da yararlanan detektör de gravitational wave'den sonra oluşan yeni dalganın ışığını tespit ediyor. böylece ölçüm gerçekleşyor.

    not: gerçeklik yukarıda anlattığımdan çok daha komplike, işbu entry aşırı basitleştirme adına fiziğin de müzğin de ırzına geçmiştir:)

  • enteresan karı koca diyaloglarına neden olabilecek maçtır.

    adam: hayatım yarın akşam napıyoruz?
    kadın: ben maça gidiyorum.
    a: ne maçı yahu?
    k: fenerbahçe'nin maçı!
    a: hep böyle yapıyorsun pakize. maç! maç! maç! hiç benimle ilgilenmiyorsun. varsa yoksa maç. bıktım senin maçlarından.
    k: la havlee...
    a: ben napıcam tek başıma?
    k: çağır ismeti oturun işte evde.
    a: uff yaaa..! bu ayakkabılar ne böyle?
    k: yeni aldım :) halı sahaya abone olduk. bu cumartesi başlıyo. çok güzel olmam lazım. en güzel ben olmam lazım..

  • - ya sevgilim ben neden sayfa açamıyorum bu bilgisayarda şunu bi yapsana.
    - bak şimdi aç internet explorerı. toolsdan internet optionsa gel.
    - ya bana anlatma gel yap şunu iki dakikada işim çok acele noolur.
    - ya ben her zaman yanında olmayabilirim. kendin yapacaksın, öğreneceksin!
    - sonra öğrenirim söz. şimdi sen yap.
    - illa bana balık ver diyorsun ya! hayır vermeyeceğim. balık tutmasını öğreteceğim sen yap benim dediğimi toolsdan options....

    gecenin ilerleyen saatleri yatay vaziyetler.

    - hanimiş benim minik kuşum gel bakiim buraya bik bik.
    - necmi dur şimdi bişi öğreticem sana.
    - oo öğret bebeğim öğret
    - şimdi ellerini benim üstümden çek.
    - ee
    - göbeğinin üstüne koy. sonra yavaşça aşağı indir.
    - nası yani? böyle mi, eee?
    - eesi ben her zaman yanında olmayabilirim!
    - hönk?!?
    - işim acele diyoruz hâlâ yok tools yok options... indir elini indir. hah, tuttun mu balığı şimdi, eşşoğlueşşek seni be!