hesabın var mı? giriş yap

  • misafirleri uğurlamak için aşağıya indik böyle cümbür cemaat. baya bi kalabalığız. misafirler baya uzağa gidecek arabalarına binmeden vedalaşıyoruz. artık tuttuğumla tokalşıp, öpüşüyoruz aralarında yeni tanıştıklarımzda var. işte memnun oldun falan filan. tam o sırada bi bey amcayıda tuttum tokalaştık, adamı öptüm, iyi geceler, iyi yolculuklar dedim. adam bi ürktü hatta sonradan fark ettim adamı ilk tutup tokalaşınca adam irkilip baya şaşırmıştı zaten. neyse efendim adam bana baktı ben adama. ulan diyorum bu kim? meğerse efendim adam sokaktan geçen normal bi vatandaşmış, ben onuda bizim misafirlerden sanıp öpüp koklamışım. sonra dayı banada iyi geceler yeğenim dedi arkasına baka baka gitti. ne zaman aklıma gelse gülerim. yok böyle bişey o adamın şaşkın bakışları hala gözümün önümde.

  • o kadar algıya rağmen deniz bitmiş.

    açlık ve sefaleti türkiye’ye getirdik artık diyor. kabullenmek de önemli. belki erken seçime doğru gider ülke.

  • dün gece saat 05:32 gibi yazdığım kitaptır. hiç telif hakkı istemeden sizlerle paylaşıyorum.

    (arka kapak)
    uykunuzun en güzel yerinde horultularla mı uyanıyorsunuz? tam içiniz geçmişken gürültüyle mi irkiliyorsunuz? doğru yerdesiniz.
    horlayan insanı susturma teknikleri üçe ayrılır. bunlar "kısa süreli", "orta süreli" ve siz muhteşem sözlükçülerin de tahmin edebileceği gibi "uzun süreli" tekniklerdir. bu eserde hepsini bulacaksınız.

    (içerik)
    kısa süreli teknik:
    kısa süreli bir gürültü yapılır. öksürmek, yalancıktan hapşırmak ya da şiddetlice burun çekmek, hepsi olur. bu gürültü horlayan kişiyi uyandırmaz. (gürültüye uyanan kişi zaten horlamaz.) ama uykusunu böler. bir an için rahatsız eder. horlayan kişi döner, yuvarlanır tekrar uyur. ama yaptığı bu hareketler solunum yollarını açar, horultuyu keser. uyumasıyla birlikte 3-5 saniye içinde yeniden horlamaya başlayabilir. seyrek olarak horlamayı tamamen kestiği de görülür.
    bu teknik diğerlerine nazaran daha başarısızdır. kolay yönü, diğer tekniklere göre daha kolay ve daha tehlikesiz oluşudur. yatağınızdan hiç kalkmadan, hiç efor sarfetmeden bu tekniği uygulayabilirsiniz.

    orta süreli teknik:
    horlayan kişinin yatağı (abartmadan) sallanır. 4.6 şiddetinde bir deprem yaratılır. bu teknik (kişinin deprem hassasiyetine göre) horlayan kişiyi uyandırabilir. uyandırmasa bile, kısa süreli tekniklerde olduğu gibi uykusunu böler, hareketlenmesine sebep olur. sonuç olarak, uyandırsa da uyandırmasa da horlayan kişiyi rahatsız eder ve horultuyu keser. bu teknik kullanılırsa kısa süreli tekniğe göre daha iyi sonuçlar elde edilir. horlayan kişiye yeterli miktarda rahatsızlık verilirse en az 30 saniye kadar sessizlik hüküm sürer. bu teknikte de bonus olarak horlamanın tamamen kesildiği olur. horlamanın tamamen kesildiği durumlar, oran olarak kısa süreli tekniklerden daha fazladır.
    bu tekniğin kısa süreli tekniklere göre zor yanı, kas gücüne dayalı olmasıdır. ayrıca daha risklidir. "elimi korkak alıştırmayayım, ehöhohe." diyerek, yaratacağınız depremin şiddetini fazla kaçırırsanız, horlayan kişi birden uyanır. soru işaretleri içeren bir ifadeyle yüzünüze bakar. böyle durumlar için uygun bir yalanı hazır bekletmeniz iyi olur.*

    uzun süreli teknik:
    bu teknik horlayan kişiyi sabaha, hatta ne sabahı ebediyete kadar susturur. elinize bir yastık alıp sessizce yanına yaklaşın. yastığı horlayan kişinin ağız ve burnunu kapatacak şekilde yerleştirin. şiddetle bastırın. daha sıkı bastırın. sizin uykunuzu piç ettiğini hatırlayın. bastırın! yastığı bastırdığınız anda horultu kesilecektir. ama horlayan kişi debelenmeye başlayacaktır. debelenmesi kesilinceye kadar bastırın. (hatta debelenmesi kesildikten sonra 30 saniye daha bastırın. garanti olsun.)
    bu teknik diğer tekniklere nazaran tartışmasız biçimde çok daha başarılıdır. kötü tarafı, kas gücüne dayalı olması ve yok edilmesi gereken bir ceset*(1) ortaya çıkarmasıdır.

    *(1): bu tekniğin riski tamamen size aittir. kullanılmasından doğabilecek hukuki sorunlardan firmamız sorumlu tutulamaz.

    anneme...
    babama...
    bu bilimsel çalışmamda bana yardımcı olan rahmetli oda arkadaşıma....

  • fenerdeki ilk iki macindaki performansina bakilirsa, turk vatandasligina gecirilip milli takimda oynatilsa kimse "siz napiyonuz" demez. dusunsenize bu terminatorun milli takimda pasor caprazi oldugunuahahaha hem mansete falan da girebiliyor bayagi cok yonlu bi oyuncu. hem o zaman fenerin bi yabanci alma daha hakki olur hahaha.
    tanim: iyi sinyaller veren genc voleybolcu.

    edit: bu sporun kitabini yazmadiysak usengecligimizden.

  • küçükken uzaylılarla ilgili ne bulursam okur, kütüphanelere gider araştırmalar yapar, ilgili gazete küpürlerini, yazıları ve fotoğrafları hepsini tek bir dosyada toplardım. bir sabah uyandığımda çekmecemde dosyamın olmadığını gördüm. evin altını üstüne getirdim ama yoktu. dosya kayıptı. yıllarca dosyanın uzaylılar tarafından fark edilip kaçırıldığını düşündüm. bundan ötürü hiç üzülmedim, hep gurur duydum. bu olaydan 12-13 yıl sonra ise annem, "ben o dosyayı çöpe attım çünkü kafayı yiyiyosun sanmıştık" dedi. tüm büyüyü bozdu. madem çöpe attın bunu bana neden söylüyosun anne? yıllarca ben bunun hayaliyle yaşadım. hayali bile güzeldi uzaylıların ben uyurken odama ışınlanıp "cixuavicuw..xceiviciuw.." sesler eşliğinde çekmecemi açıp, dosyamı alıp, bana dokunmadan gitmeleri. çünkü bu, bana verdikleri değeri gösteriyordu. meğer dosyam o gün geceyi başka bir galakside değil, ümraniye çöplüğünde geçirmiş...resmen hayal kırıklığı bu. demek bir çocuğun o yaşlarda uzaylılarla ilgilenmesi kafayı yeme göstergesi? kedileri ıslatıp havaya atsaydım, arkadaşlarımın sokak ortasında donlarını indirseydim, bakkala seslenip uzaktan nah çekseydim ve hiçbir gereği yokken zillere basıp kaçsaydım kafayı yemiş olmayacaktım öyle mi?

  • böyle insanlar tarafından yapılan paylaşımlar değil, bunlar hakkında başlık açılması ne zaman son bulacak, en çok merak ettiğim konulardan biri bu.

  • insanı hayretler içerisine sokan psikopat kedidir.

    sahibi köpeği zor kurtarmış. o da yetmemiş kediyi savunan esnafla tartışan köpeğin sahibi az kalsın katil oluyormuş.

    kedi ağır ruh hastası.
    adam ayrı ruh hastası.
    herkes ayrı ruh hastası.

  • türkiye sınırları içinde bu kadar berrak, bu kadar temiz göl görmedim. adeta devasa bir ayna...göle bakıyorsun, bulutları seyrediyorsun. beş on metre derinliğe sahip kısımlarda gölün dibini görüyorsun. bir iki nokta haricinde göl çevresinde insan yok. neyse ki burdur hayata epey geç kalmış bir ilimiz de, burayı tarumar etmemişler.

    bu yılki salda bisiklet festivalinin rotalarından biri de göl çevresiydi. mtb kullananlar için bol taşlı, az rampalı, tertemiz turkuaz renkli göl manzaralı bir rotayı keşfettik. gölün etrafında yapılaşma olmadığından, inanılmaz keyif verdi.

    kamp atacaklar için, göl kenarında bir kamping alanı da mevcut. buraya burdurlular çoluk çocuğuyla gelip mangal yakıyor, restoranda düğün tertipliyor, gölde çimiyor. gecenin ilerleyen saatlerinde de tofaş mahsulleri ve tombul efes sahne alıyor. pek sakin değil anlayacağınız. bir iki gün kalmak için tercih edebilirsiniz.

    gelirseniz, yiyeceğiniz iki şey var: burdur şiş ve kıymalı tost. salda gölüne yakın köylerde "tostçu" tabelasına rastlamanız olağan. köylerde bir kahvehane, bir market, bir de tostçu var. sanırım evlerinde tost makinası yok veya tost makinası kullanmak köy meclisi tarafından yasaklanmış. tostun lezzetine gelince, bildiğimiz baba tostu diyebilirim. salça, soğan, maydanoz, kıyma...

  • yayınlandığından beri her ortamda insanlar tarafından olağanüstü ilgi ve övgüyle karşılandı. bir yer hariç amk.