ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
gaziantep'te bir vatandaşın kendisini yakması
-
işsizlik yüzünden kendini yakan insanların olduğu bir ülkede siyasiler saraylarda yaşıyor. diyecek bir şey yok...
19 kasım 2015 bayır bucak türkmen dağı'nın düşmesi
-
alevileri keseceğiz diyen cihatçılara atılmış okkalı bir tokattır.
(bkz: ondan sonra niye esad sempatizanısın)
son 20 yılın en gıcık lafı
-
olsundu.
kerem aktürkoğlu'nu dövmenin 150 bin euro olması
-
150 bin euro'yu bana vereceklerse marcao'dan bir araba dayak yiyebilirim.
hesabı ticket ile ödeyen erkeklerle yemeğe çıkmam
-
(bkz: don't feed the kezban)*
entelektüel evinin genel özellikleri
-
tozludur. kedili ya da köpeklidir. hafiften eskimiş (umarsızca eprimiş) mobilyalar dikkat çeker. kapının hemen yanında bisiklet bulunma ihtimali yüksektir. mevsim itibariyle unisex sandaletler de hemen kapı önündedir, eskitme deri ve matlaşmış tokalıdır bunlar muhtemelen. eve sinmiş puro kokusu olmazsa olmazdır. organik ürün ambalajlarıyla dolu çöpler geri dönüşüme gidecekler ve gitmeyecekler olarak ikiye ayrılmış olabilir. sık sık hali hatrı sorulan ve çoluk çombalak ahbap olunmuş olunan kapıcı hikmet abi bunları nasıl ve nereye atacağını zaten bilir. duvarlarda en az bir eski türk sanat müziği sanatçısının portresi bulunabilir, plaklar, pikap, tütsü, minder, kütüphane, çeşitli ülkelerden getirilmiş ıvır zıvır, çeşitli ülkelerde (bilhassa küba) çekişmiş pek çok fotoğraf, deniz kabuğu, sabun.. daha sayıyım mı. hah bi de tuvalette kütüphanemsi bir kitap yığını olma ihtimali yüksektir. uykusuz, penguen, post ekspres, ya da yeni harman gibi dergilerden oluşan bir topluluk da olabilir klozet yakınlarında. balkon varsa en az bir kaç çeşit çiçek ya da maydonoz, nane gibi gıdalardan bir kaçının ekilmiş olması muhtemeldir. daha gizemli balkonlarda hint kenevirine de rastlanabilir.
haydarpaşa garı
-
istanbul'un anadolu yakasındadır..ikinci abdulhamid'in emri ile 1906'da alman mimarlar ''ritter ve cuno'' tarafından inşa ettirilmiştir.. renkli vitrayları ve seramik desenli alçı süslemeleri ile benzersizdir..
1979'da haydarpasa garı civarında oluşan bir tanker (bkz: independenta) kazasında zarar görse de sonradan aslına uygun olarak onarılmıştır..
doktor hasta diyalogları
-
altı yaşında şımarık bir velet... muayenesini yaptım. ilaçlarını yazarken bi türlü durmuyor. türlü şımarıklıklar yapıyor.
ben: hişş, uslu dur.
anne: doktor amca iğne yazar bak, uslu dur oğlum.
azıcık durur gibi oldu, yine bozdu.
ben: iğne yazıcam haa...
velet: şaka yaptığını biliyom ki...
ben: afferim bee... yemedin haa... süpersin...
velet: yemem ki...
ilaçları yazdım. annesine nasıl kullanılacağını anlattım ve ifadesiz bir suratla:
ben: iğneyi de karşı odaya geçiyosunuz, hemşire hanıma yaptırıyosunuz.
anne: (şaşkınlıkla) iğne mi yazdınız doktor bey???
ben: evet, iki saattir ne diyorum?
velet: (dolu gözlerle) neee??? iğne miii???
ben: (elimi velede doğru yumruk yaparak) yaaa, nası yediiiiin!!!
anne: ben bile yedim doktor bey!
ben: nihohahhaaa...
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
-
yer: dördüncü levent migros. keçi sakalli amca kasadadir. kasiyer sorar:
- migros kartiniz var mi?
- var.
- alabilir miyim?
- unutmusum!
- hmm.
- ama unuttum demek bile, onu hatirlamaktir degil mi? ahh hoh hoh.
- efendim?
- yani unuttum demek, aslinda unutmadigimi gösterir.
- yani migros kartiniz var?
- var da unuttum iste!
- migros kartiniz yaninizda mi beyfendi?
- yanimda degil ama hep aklimda. ahh hoh hoh.
- anladim. biz bu konuda bir sey yapamiyoruz yalniz.
- biz de.