hesabın var mı? giriş yap

  • tamamen saftirik ve avanak bir insan olduğumu kanıtlayan test. herkes gerçekten gülüyormuş sanıyorum. demek ki yüzüme gülüp arkamdan iş çevirenleri bile farkedemeyeceğim. şerefsizler.

  • büyükbaba paradoksu denilen paradoksu çözmek için ortaya atılmış möbius zaman akışı hipotezi'nin iddialarından biridir. her ne kadar fiziksel gerçekliğe sahip olduğu hakkında hiçbir delil olmasa da oldukça keyifli ve insanı düşünmeye zorlayan bir hipotezdir bu.

    bu hipotezin ne olduğunu anlayabilmek için öncelikle zaman akışı ve möbius şeridi kavramlarının ne olduğunu bilmek gerekir.

    zaman akışı dediğimiz şey basitçe olayların nedensellik ilkesi ile, yani sebep sonuç ilişkisi doğrultusunda, tek yönde ilerleyecek biçimde sıralanmasıdır.

    diyelim ki bir kağıt var ve biz bu kağıdın üzerine olayları geçmişten geleceğe doğru sıralıyoruz. bu durumda zaman tek bir yöne doğru akacağından bu düzlem üzerinde geriye gitmek mümkün olmaz. çünkü düzlemde geri gidebilirsek, gerideki olayları değiştirebiliriz. eğer gerideki olayları değiştirebilirsek de zamanda geriye gittiğimiz noktayı değiştirmiş, yani zamanda hiç geri gidememiş oluruz. bu durumda zamanda geriye gitmek bir paradoks yaratır. bu paradoksa da büyükbaba paradoksu denir.

    büyükbaba paradoksu basitçe zamanda geri gitmenin imkansız olduğunu gösteren bir paradokstur.

    bu paradoks şu şekilde işler:

    ben diyelim ki x yılında doğuyor ve y yılında zamanda geriye gitmeyi mümkün kılan bir zaman makinesi icat ediyorum. y yılında bu makineyi kullanarak dedemin henüz çocuk olduğu tarihe gidip dedemi öldürüyorum. dedemi öldürdüğüm için annem doğamıyor. annem doğamadığı için x yılında ben doğamıyorum. x yılında ben doğamadığım için de y yılında zaman makinesini icat edemiyorum. böylelikle benim y yılında zamanda geri gidebilmemi sağlayacak bir zaman makinesi icat etmem imkansız oluyor.

    bu zaman çizelgesinin yazılı olduğu düzlem şu şekildedir: görsel

    bu kağıt üzerinde yalnızca soldan sağa doğru ilerleyebildiğimizi ve başka hiçbir yöne gidemediğimizi hayal edelim.

    peki eğer kağıt üzerinde yalnızca tek bir yönde hareket edebiliyorsak, o zaman nasıl zamanda geri gitmemiz mümkün olabilir?

    bunu yapabilmek için zaman akışının yazılı olduğu düzlemi bir möbius şeridine çeviriyoruz.

    möbius şeridi topoloji derslerinin en başında anlatılan ve oldukça ufuk açan bir kavramdır. möbius şeridi basitçe tek bir yüzü olan kağıt olarak hayal edilebilir.

    bir a4 kağıdı düşünelim. bu a4 kağıdının ön tarafında size bakan bir yüzü, arka tarafında ise sizin baktığınız tarafa bakan bir yüzü bulunacaktır. yani a4 kağıdı ön-arka yüz olarak toplam 2 yüze sahip olacaktır.

    ancak eğer bir a4 kağıdını möbius şeridi oluşturacak biçimde döndürürsek, bu durumda bu kağıdın yalnızca bir yüzü olacaktır.

    möbius şeridi

    bunu yaptığımızda sadece tek bir yönde ilerlesek bile bir döngü oluşturacağımızdan, zamanda ilerlemek aynı zamanda, zamanda geriye gitmek anlamına da gelecektir.

    yani eğer biz zaman çizgisini bir möbius şeridi olarak hayal edersek, tek bir yönde ilerlesek bile aynı anda hem geçmişe doğru hem de geleceğe doğru ilerlemiş oluruz.

    şimdi zaman akışını yazdığımız düzlemi bir möbius şeridi olarak hayal edip olayları tekrar değerlendirelim.

    ---> ben x yılında doğuyorum ---> y yılında zaman makinesi icat edip geçmişe gidiyor ve dedemi öldürüyorum ---> dedemi öldürdüğüm için annem doğamıyor ---> annem doğamadığı için x yılında ben doğamıyorum ---> ben doğamadığım için y yılında zaman makinesini icat edemiyorum ---> zaman makinesini icat edemediğim için geçmişe gidip dedemi öldüremiyorum ---> dedemi öldüremediğim için annem doğuyor ---> annem doğduğu için x yılında ben doğuyorum ---> x yılında ben doğduğum için y yılında geçmişe gidip dedemi öldürebiliyorum --->

    bu döngü sonsuza dek devam ediyor ve döngünün hiçbir yerinde zaman akışında ilerlediğim yönü değiştirmem gerekmiyor.

    bu olayı yukarıdaki gibi anlamak zor olacağından ve ben 3 boyutlu resim çizip bu olayı gösterme yeteneğine sahip olmadığımdan möbius şeridi üzerinde olayı gösterdiğim 36 saniyelik bir video çektim: möbius zaman akışı

    bu olay aslında fizik ile ilgili değil, matematiğin nelere kadir olabileceği ile ilgili bir düşünce deneyinden ibarettir. yani aslında geçmişe yolculuk fizik kanunlarınca değil, matematik evrenindeki bir düşünce sisteminde mümkündür.

    ileri okuma için:

    möbius şeridi wiki

    topoloji wiki

    möbius zaman yolculuğu

  • ibadethanedir.

    insanlar her donemde taptiklari sey / varlik icin en gorkemli binalari insa etmistir ve edecektir. gunumuzde insanlarin paraya taptiginin bir nevi kanitidir.

  • işveren: neden aliminyum boru ve kontraplak sektörü? sizi bu sektöre çeken nedir?

    aday: aliminyum kontraplaklar küçüklüğümden beri benim hayatımın anlamıdır çünkü. hayatımı kontraplaklar arasında geçirmek, burada sabahlamak, kontraplaklarla gülmek ağlamak ve bu işi yaparken ölmek istiyorum !!

    işveren: (!! vay be.... ! ?? ! )
    (bkz: kontraplak)

  • bir pazar sabahı biraderimin baldızı beni aradı.
    abi evi tadilat yaptırıcam bana 100 bin borç verirmisin dedi.

    ben de dedim ki 100 bin çok değil mi tadilat için evi baştan mı yaptırıyorsun dedim.

    işte mutfak banyo falan yenilenecek dedi.kredi çeksek bir sürü faiz binecek dedi.( çünkü banka parayla vericek ben bedavaya vericem krediyi)

    dedim ki veriyim ama dövizim var o şekilde veriyim istersen dedim.
    döviz çok dengesiz gidiyor türk lirası veremez misin dedi.
    türk lirası yok dedim.döviz şeklinde veriyim.zaten hiper enflasyon var sen ödeyene kadar para kuş olur dedim haklı olarak.
    bu benimle küsmüş tl olarak vermedim diye.
    bir kaç gün sonra biraderimi gördüm adam yüzüme bakmıyor.
    anneme demiş ki biraderim,kız 40 yılın başında bir şey istedi yok döviz veriyim falan diyormuş diye sitem etmiş arkamdan.

    o zamandan beri biraderimle konuşmuyoruz merhaba merhaba.

    para alamadığı için babanız bile sizinle kötü oluyorsa varsın olsun.demek ki hak etmeyen kişiye hak etmediği parayı vermemişsinizdir.

    edit: borç isteyip durmayın zengin değilim.ben de maaşlı çalışan bir adamım.100 k benim için de çok güzel para.ben elon musk değilim.hem olsam bile sizi tanımıyorum niye para veriyim oğlum biraderimin baldızına vermemişim daha.

  • bu eyleme engel olamıyorum ben. televizyonda ne olduğu mühim değil. o an japon televizyonu olsa kitlenirim.

    siparişimi veririm sonra bakkal amca siparişimi yerine getirmek için hareketlenir. o, büyük plastik kaşığıyla 100 gram fıstığımı koyarken ben ekrana kitlenirim. ki genelde televizyon, tezgahın tam karşısında tepede durduğu için boynumu geri geri giden şöför gibi yapıp öyle bakarım. bakkal isteğimi verdikten sonra ben televizyona bakarak parayı uzatırım, bakkal da parayı alırken bir yandan televizyona bakar. ikimizin de dünya umrunda değildir.. öyle televizyona bakarız. hatta bakkalda yancı bir üçüncü var ise bu eylem üç kişilik bir şenliğe dönüşür. bakkalın dışından gören üç tane adamın yukarıdaki bir noktaya mal mal baktığını görüp adımlarını hızlandırır. çünkü nöbet onundur. o da alışverişini yapana dek tvye kitlenecek ve bu ulvi görevi diğer arkadaşına devredecektir.

  • bir kere inkara gerek yok. bir dönem hepimizi annemiz banyo yaptırıyordu. zaten inkar edene gülünür. neyse. günlerden pazardır. (bkz: pazar gunu ailecek banyo yapma gelenegi) banyo sırası için kardeşlerle yapılan kavgadan sora sıra bize gelmiştir. anne meşgul bir kuaför gibi banyoda sıradaki müşterisini beklemektedir. önceki banyo seansının pisliklerini temizlemektedir. banyoya girilir ve soyunulur. tek başına banyo yapmaya geçiş sürecinde pek acı veren bir soyunmadır bu. yavaş yavaş davranılır. ama annenin daha işi var. çamaşırıdır, ütüsüdür. onun vakit kaybına tahammülü yok. ağırdan alan çocuğun soyunmasını hızlandırır ve tabureye oturtur. banyo taburesine oturmadan önce sıcak su dökmekten bihaberdir bu gaddar anneler. küçük bir titreme olur. iyice kamburlaşılır.

    bu sırada anne suyu ayarlamaktadır. ve nedense bu su hep kaynama noktasına yakın olur. ilk kafadan dökülen su kamburlaşan bedeni sarsar. dimdik olunur. "sıcaaaaaak" diye bağırılır ama anne o suyun sıcak olmadığını düşünmektedir. ikinci sudan sonra da "sıcaaak" inlemeleri devam ederse biraz soğuk su ilave eder anne suya.

    sonra sabun faslı. sanki kafayı değil de kirli donu çitiler gibi sabunlar anne kafayı. bir oraya bir öbür tarafa gider kafa. sonra gözlerin kapanması talimatı gelir ve tekrardan su dökme işine geçilir.

    sabunlanma işi de bitince işin en acı verici kısmına gelinmiştir. kese. sanırsın işkembe temizliyor anne. elinin altındaki incecik çocuk kolları değil de cansız bir nesne. hele o boğaz altının keselenmesi yok mu? gıdıklandığına mı yanarsın, acıdığına mı?

    kese de bitince sıra lifle vücudu sabunlamaya gelir. anne deminki yaptığı güreşten yorulduğu için sabunladığı lifi elimize verip kendi kendimize sabunlanmamızı isteyebilir.

    tüm bu işlemlerden sonra kafadan aşağıya son bir iki su dökülür ve o kaçınılmaz hareket gelir. aynen sac yikayan berberin saclari siyirttirma hareketi gibi bir hareket. ama hareket suratadır. anne, elini kafanın üstünden çeneye doğru bastıra bastıra sürter. burun ağrır, surat ekşir.

  • bir cipsin icinden iki tane birden mega taso cikmisti ki hayatimin en mutlu gunleri siralamasinda basa oynar.sonra universite kazandim filan ama o tadi veremedi.

  • "henüz layık değilken tomurcuk kadar aşka,
    sana gül bahçesini kim açar benden başka!"

    "kopsun nerden inceyse artık bu bağ, bu düğüm,
    her gece daha berbat, daha vahim gördüğüm."

    "sanma ki sen beni aldattın haşa,
    o senin aslına rücu edişin"

    gibi dizeleriyle benim gibi şiirden çok hazetmeyen insanlara bile hitap eden nadide şairlerimizdendir. ayrıca kendisi şiirlerini ayakta okur şiire saygısından ötürü.