hesabın var mı? giriş yap

  • bizi ne bağlar acaba? aihm bağlamıyor bm bağlamıyor nato bağlamıyor o zaman biz neden buralara üyeyiz ve temsilci bulunduruyoruz?

    edit: bir yazar arkadaşın mesajını ekleyeyim
    anayasa mahkemesi de bağlamıyor hatta başkanını dolaylı tehdit de ediyoruz. süper demokratız

  • (bkz: açılın ben doktorum)

    teorik olarak vardır, ama düşüktür.
    türkiye’den son yıllarda bildirilen insan kuduz vakaları genellikle yarasa gibi hayvanlarla temas sonrası görülmüştür. çoğu da belli başlı illerden olmak üzere.
    ancak kuduz riskli temas bildirimi 2000’li yıllarda artış göstermiş. bunun sebebi de köpeklerin kuduz vektörü olabilmesi ve köpekle temas eden hastanın kuduz şüphesinin bildirilmesi.
    ayrıca türkiye, insanda kuduz vakasının halen görülebildiği tek tük avrupa ülkelerinden birisi. (bkz: bir avrupa ülkesi olarak türkiye)
    bu entry 1989 yılında girilseydi önermesi kesinlikle çok farklı olurdu. zira 1979-1989 yılları arasında avrupa’dan bildirilen kuduz vakalarının toplam %7.3’ü türkiye’den bildirilmiştir. ayrıca önemli bir fark da avrupa’da yabani hayvan kuduzu, toplam kuduz vakalarının %72’sini oluştururken, türkiye’de evcil hayvan kuduzu, tüm kuduzların %98.4’ünü oluşturmaktaymış. ancak o yıllara ait bir insan kuduzu vakası bulamadım. yine de evcil hayvanlarla temasın o yıllar için kuduz riski açısından önemli olduğu anlaşılıyor.

    tetanoz riski her açık ve kirli yara sonrası vardır, bunun hayvanla, hayvanın yabaniliğiyle çok ilgisi yoktur.

    kısa bir bilgi daha: hayvanla temas sonrası kuduz aşısı olabileceğiniz merkezler çok sınırlıdır, bunu sağlık kuruluşlarından öğrenebilirsiniz. ama tetanoz bütün acillerde yapılmaktadır.

    yatırım tavsiyesi olmamakla beraber ben sokak hayvanlarıyla aşırı teması olan ve günde en az bir pati yemeden rahat edemeyen biri olarak bir kere bile aşı olmadım. turp gibiyim. sadece biraz gerizekalılık var, ufak bir asabiyet.

    (bkz: crazy cat lady)

  • rakıya ilk başladığım zamanlarda, izmir'de pasaport'taki gemideki balık restoranlarına gitmiştik.. ferdi abi bizden çok önce gelmişti mekana, ve etrafindakileri eğlendiriyordu.. biz daha 20li yaşların başında tıfıl gençler olarak "aa ferdi özbegen mi bu" "yok o degildir" "yoo" derken, "evet yakışıklılar ferdi abinizim ben" diye muhabbetim ortasına dalmıştı ferdi abi.

    biz o zamanlar rakıyı eğlencesine içerdik.. içine su katar, buza yer ayirirdik 2 parmak.

    ama şimdi büyüdükçe, rakıyı beraber içtiğimiz insanlar bir bir gidince, neşet ertaş bırakınca en başta, rakı bardağı içinde görünmez bir kederle geliyor.. arkada biriktirdiğimiz seneler artınca, buz için ayrilan iki parmak yer, özlemle doluyor.. ferdi özbegen, neşet ertaş, karşı komşu orhan amca, anneannem, mehmet amca derken, gidim gidim suya ve buza yer azaliyor sirf özlemle beyazlaşıyor rakı..

    ve radyoda ince bir saz çalmaya başlıyor.. efkarim birikti sığmaz içime, bir sitem etsem de azdir kadere..

  • çoğ enteresan bir keşfim:

    the nurse said "bed time!"
    "bed time" said the nurse
    "bed zamanı" said the nurse
    bed zamanı said nurse
    bediüzzaman said nursi

    açıklayın hadi!!?

  • bayan lan orman çocuğu arabayla dikkatsizce umursamadan motorsikletliyi öldürmeye hakkı var. neden? bayan lan bayan anlamıyor musun?

    keşke iş sadece tutanak tutmak olsa. bir şekilde halledilir ama kadın resmen adamın canına kast etti. muhtemelen çarptığını bile anlamadı.