hesabın var mı? giriş yap

  • hocası ferguson ile arasında şöyle bir diyalog geçmiş diyolar

    +hocam 38 yaşıma geldim artık bıraksam şu futbolu.
    -ne 38 i la 37 yaşındasın sen.
    +nası hocam yaaa 73 lüyüm ben.
    -oğlum doğduğunda bir yaşında mıydın alla allaaaa. 38 inden gün alıyosun.
    +37 yim yani.
    -37 sin tabi la. koş vur bakiim şimdi şu topa, akşam final var hadi.
    +taam hocam hehe.

  • bu kadar insanın hiçbir çıkarı olmadan böyle bir işe kalkışması şüphesiz ki bir gönül bağıdır.milletin malı belediye otobüsleriyle kendi miting alanına yandaş taşıyanlara batması doğal.

  • hâlâ ayetmiş de okulun girişine yazılmasında sakınca yokmuş diyen var, arkadaşlar iran'a şeriat bir günde gelmedi unutmayın bunu, illa asacaksan türkçesini as, mealini as ne bileyim tefsirini as. bunu gören kaç türk vatandaşı okuyabilecek allahaşkına? bunun gibi ılık g.tlülerin her şeyi normalleştirmesi yüzünden yakında kendi kadınlarımız anca burka ile gezebilecek. o gün gelince anlarsınız.

    tanım: 2022 yılında türkiye cumhuriyeti'nde artık sıradanlaşan aktivitelerden biri.

    edit: tanım.

  • douglas hofstadter’in gödel, escher, bach: an eternal golden braid isimli eserinin merkezi çekirdeği.

    en üst düzeydeki kuralları katı, bu kurallar ve koyutlarla üretilebilecek teoremlerin ve teoremler üzerinden üretilebilecek teoremlerin- sonsuz çeşitleme yapabileceği ‘yeterince güçlü bir dizge’, “eksikli” olmak zorundadır.

    matematikte kendine referans paradokslarının matematiği yıkabilecek tehlikeye sahip olması kaygısı, bertrand russell ve alfred north whitehead’i döngüsellik yaratmayacak bir matematik inşa etmeye zorladı. özellikle kümeler kuramında, ‘kendi kendini yutan küme’, ‘bütün kümelerin kümesi’ gibi kümeler, paradokslara yol açıyordu. (bkz: russell paradoksu). bu ağır çalışmanın sonucunda 1910 – 1913 yıllarında principia mathematica doğdu. matematik kendine referanslardan arındırılmış, kurtarılmıştı. mutlu son…

    ne güzel ki hayat ucube masallar gibi mutlu sonla bitmiyor, hadi dağılın artık gösteri bitti, demiyor.

    principia mathematica adlı makinanın doğuşundan yaklaşık 20 yıl sonra, kurt gödel adında bir genç matematikçi, ‘gödel sayılaştırması’ tekniğini keşfetti. hofstadter, gödel sayılaştırmasını “herhangi bir biçimsel dizgedeki simgeler dizilerinin uzun doğrusal düzenlenişlerinin, belli tamsayılar arasındaki matematiksel ilişkiler tarafından tam olarak yansıtıldığı bir haritalama” olarak tarif ediyor.
    gödel sayılaştırmasının en büyük etkisi, “matematiğin kendi hakkında konuşabilmesi” oldu. bir matematiksel dizge ‘hakkındaki’ herhangi bir ifadenin, sayı kuramı içinde incelenebilir hale gelmesi; yani ifadelerin sayılar ve sayıların ilişkilerine dönüştürülebilmesi, ifadelerin kendilerinin de matematik dünyasına girebilmesini sağladı. örneğin, ‘ben principia mathematica’da ispatlanabilirim.’ veya ‘ben principia mathematica’da ispatlanamam.’ gibi ifadelerin doğruluğu, sayı kuramı içerisinde ispatlanabilir hale geldi - ki bu matematiğin kendi dilinde, kendi hakkında konuşabilmesidir. matematiğin kendini algılayıp benlik kazanmasıdır.

    ancak bu estetik ve kuvvetli dönüşümün matematik üzerinde özellikle kendisinin ispatlanamazlığını öne süren ikinci ifadedeki şekilde kullanılması, şaşırtıcı sonuçlara neden oldu. giritli paradoksu matematiğin orta yerinde hortladı; “bütün giritliler yalancıdır.” diyen giritli sahneye çıktı. (bkz: epimenides paradoksu)

    principia mathematica özel durumu yerine daha genel anlam ifade eden, tipografik sayı kuramı (typographical number theory , tnt) kullanacak olursak;‘ben tnt’de ispatlanamam.’ şeklindeki paradoksal ifadenin (g diyelim) kendisinin principia mathematica’nın teoremlerinden biri olduğunun ispatlanması, klasik mantığımızca kolayca hazmedilemeyecek bir sonuçtur. gödel’in ikinci teoremi, bu ifadenin değillemesinin de (~g diyelim) aynı çelişkiyi oluşturduğunu söylüyor. bu durumda, g nin ne kendisi, ne de değillemesinin doğruluğuna karar verilemiyor. demek ki, tnt gibi tutarlı dizgeler, doğruluğu hakkında karar verilemeyecek teoremlere sahiptir. doğruluğuna karar verilemeyen teoremleri yakalamanın da bir yöntemi olmadığına göre, tutarlı bir dizgede karar verilemeyen teoremlerin sayısı bilinemez. (bu bana sayı doğrusu üzerinde doğal sayılar arasındaki boşlukların rasyonel sayılarla doldurulduğu sanılırken, inanılmaz büyüklükte bir boşlukta reel sayıların ikamet ettiğinin fark edilmesinin şaşkınlığını çağrıştırıyor.) hatta gödel’e göre bu eksiklik tüm tutarlı dizgelerde bulunmak zorundadır.

    hofstadter bu zorundalık halini, kitabındaki tosbağa ve akhilleus diyaloglarında çok güzel bir şekilde örneklemiş: (bkz: kontrakrostipunktus). “her bir plakçalar için onun çalamadığı bir plak vardır.” tosbağa, bay yengece, “ben bu plakçalarda çalınamam” isimli bir plak veriyor. çalınmaya başladığında plakçaların mekaniğiyle rezonansa girip mekanizmayı dağıtacak şekilde düzenlenmiş bu plak, gödel’in g teoreminin ta kendisi. plakçalar, plak üzerine kodlanmış bilgiyi ‘tutarlı’ olarak çalmaya çalışırsa, kendi sonunu hazırlıyor. bundan kurtulmanın yollarından birisi olarak da mekanizmayı tutarsız hale getirmek akla geliyor elbette. ancak bu durumda g tipi olmayan ‘masum’ plaklar da doğru bir şekilde çalınamaz. bu ise ilk duruma göre çok daha beterdir, pink floyd plağından seda sayan sesi çıkarmaktır. pespayedir.

    tutarlı bir dizge olan principia mathematica da bu zorunluluktan nasibini almış, eksiksizlik iddiasıyla yola çıkmış bu kuram içinde gödel’ci eksikliklerin kaçınılmaz olarak varolduğu anlaşılmıştır.

    yine de üzülmeye gerek yok, böyle krizler bilim dünyasında yeni kapıların açılması, bilimin genişlemesi için bir fırsattır. hofstadter, insanların tıpkı 2’nin karekökünün iki tamsayının oranı olarak ifade edilemeyeceğini idrak ettiklerinde, veya kompleks sayıların ‘var olmadıkları ve olamayacakları’ düşünüldüğü halde işe yararlığı ve tutarlılığını kabul etmek zorunda kaldıklarında olduğu gibi, klasik mantıkla ilk önce garipsenecek sonra alışılacak bir sayı tipinin, ‘doğaüstü sayılar’ın bu paradoksal durumları ifade etmekte kullanılabileceğini öne sürüyor. (bir daha böyle uzun cümle yazarsam elim kırılsın!) detayına girmeyelim, ama bu sayıların g ve ~g gibi karar verilemeyen teoremler üzerinden yapılacak çıkarımlarda kullanılan, sonsuz büyüklükteki tamsayılar olduğu ifade ediliyor. ben matematikçi olmadığım için bu ifadeleri zaten anlamıyorum.

    aynı teoremin hem roger penrose gibi strong ai düşmanlarının, hem de douglas hofstadter gibi strong ai taraftarlarının favorisi olması ise teoremi kıymetlimiss, bizleri de olan bitenden habersiz shire sakinlerine dönüştürüyor. öylesine güçlü, öylesine kendi başına...

  • bak desen ki günümüzde et yemeye ihtiyacımız yok, çünkü tarım var, etin verdiği kaloriyi alabiliyoruz. derim ki gerzekçe bir argüman değil.

    ama ne tarih bilirsin ne biyoloji bilirsin ne bilmemne...

    bak bi özet geçelim.

    atalarımızın diyeti: ne bulurlarsa onu yemek. meyve, tohum, böcek, tavşan mantar...

    ne bulursak yiyorduk.

    sonra ateşi bulduk. ateşi bulmamızla yiyecekleri pişirerek yemeyi öğrendik. ve çiğ şekilde yememiz ve sindirmemiz saatlerce sürecek(neden? çünkü dedim ya böcek möcek yiyen hayvanlarız, sindirim sistemimiz ona göre evrimleşmişti) eti pişirerek 1 saatte "sofradan kalkar" hale geldik.

    pişmiş yiyeceklerin sayesinde bağırsaklarımız kısaldı, bağırsağa harcadığımız enerjiyi de beynimizi büyütmeye yönlendirdik.

    1 parça etin sağladığı kalori için saatlerce yerde tohum böcek arayıp yememiz lazım. böylece, etin verdiği inanılmaz kalori patlaması ve bağırsakların kısalmasının verdiği avantajla beynimiz büyüdü, sonra o oldu bu oldu işte.

    köpek dişin var, türün mamutların, dev slothların, filkuşlarının soyunu tüketmiş hala insan doğasında et yemek yok diyen adam zır cahildir.

  • abartılı bulduğum tespit. ne var yani bir cumartesi sabahı 07.30' da çekiştirile çekiştirile yataktan kaldırılıp lego yapmak çok mu zor ?

    ühühühühühü uyumak istiyorum sözlük uyumak.

  • işyerinde ilk girdiğim toplantılardan birinde sonlara doğru ekip arkadaşımın ettiği şu cümlenin kurulduğu lisan;
    "bu istedikleriniz sizin için nice to have mi?yoksa must mı?"

  • bugün jezero kraterine iniş yapacak olan rover. altında ingenuity adında bir helikopter taşıyor. bu araç yüzey üstü uçuşlar yapacak. perseverance ayrıca 10 milyon küsür isim/soyismi de mars'a indirecek. hani şu mars'a ismin gitsin, şuraya yaz demişlerdi de yazmıştık, bilet kesmişlerdi, sevindirik olmuştuk, o işte.

    aracın mars'a indireceği diğer anlamlı nesneler şöyle:

    - sağlıkçılara saygı niteliğinde covid-19 plakası. perseverance, covid-19 patlak verdiğinden birkaç ay sonra fırlatılmıştı.

    - mastcam-z adında yakın çekim yapabilen kamera.

    - sherloc. yani, scanning habitable environments with raman & luminescence for organics & chemicals. yani hiper optik vasküler dondurucu. değil tabi. organik ve kimyasal araştırması için raman/ışımayla yaşanabilir çevre taraması yapan bir alet edevat. içine sherlock holmes'un adresi yazan bir madeni para da yerleştirildi.

    - küçük bir mars meteortaşı.

    perseverance, öncülü curiosity ile aynı inişi * gerçekleştirecek. bu otonom iniş 7 dakika sürecek. haliyle bu sürede nasa'dan inişe kimse müdahele edemeyecek. bu 7 dakikayı "seven minutes of terror" şeklinde tanımlıyorlar. yani 7 dakikalık dehşet. ileride bundan güzel bir film olur. mars'a inmeye çalışan bir rover marslılar tarafından hack'lenip uyduları olan phobos'a indirilir. marslılar rover'ı nükleer silah haline getirip dünyaya geri gönderir ve amerika bu felaketi durduması için bruce willis ve ekibine başvurur. yani armageddon 2.

    şu infografikte rover'ın iniş evresi görülebilir.

    inişe on dakika kala rover, güneş panellerini ve yakıt tanklarını taşıyan parçayı serbest bırakacak. on dakika sonra sırasıyla atmosfere giriş, maksimum ısınma, maksimum hız kesme, güdümlü giriş, paraşüt açma, ısı kalkanının ayrılması, radar kilidi ve birkaç teknik işlemden sonra zemine iniş sağlanacak.

    şimdi burada böyle yazınca çok basit aşamalar gibi görünüyor ama detayları incelediğimizde bu kadar işlemi rover'ın yapacak olması insanı heyecanlandırıyor. rover bu yedi dakikada tam olarak neler yapacak, detaylarıyla inceleyelim:

    - atlas v (rover'ı taşıyan roketin adı) yakıt tanklarını ve güneş panellerini taşıyan parçayı, atmosfere girmeden fırlatacak. on dakika sonra saatte 20.000km/h ile atmosfere giriş yapacak. bu esnada roketin yüzeyi 1300 derece ısınacak ama içi, ısı kalkanlarından ötürü oda sıcaklığında olacak. yani perseverance bu aşırı ısınmadan etkilenmeyecek.

    - atmosfere girişten 4 dakika sonra, hız saatte 1500 km'e düştüğünde rover, 21.5m'lik paraşütünü açacak. curiosity'de olmayan, yeni teknoloji range trigger ile bu zamanlama bu sefer daha isabetli ayarlanabilecek.

    - rover, paraşütü açtıktan 20 saniye sonra ısı kalkanlarından kurtulacak ve inişin kaydını bütün detaylarıyla kaydetmeye ve fotoğraflarını çekmeye başlayacak. bu fotolar rover'ın haritalama teknolojisi için önemli çünkü rover bir şekilde güvenli iniş bölgesinden uzaklaşır ve bunu fark edebilirse, hemen yeni bir iniş alanı hesaplayabilecek.

    - rover hızını 320 km/h'a düşürecek. inişe 2100 metre kala paraşütünden kurtulacak. sky crane isimli 8 itişli "vinç" devreye girecek. hızı 2.7km/h'a düşürecek. yüzeye 20 metre kala kablolarıyla rover'ı yavaşça yüzeye indirecek.

    - rover yüzeye dokunduğunda kabloları kesecek ve vinç çakılma noktasına düşmek üzere rover'dan ayrılacak.

    tüm bunlar 7 dakika içinde olacak ve iniş başarılı olursa birkaç gün sonrasında inişin yüksek çözünürlü görüntüsünü izleyebilecek ve hatta sesini duyabileceğiz. peki bu nasıl olacak?

    2018'de mars'a indirilen insight adlı, sismik hareketlerin kaydını tutan rover sayesinde. haberi de olmuştu, mars'ın sesini dinleyin diye.

    işte insight da kulakları açık bir şekilde perseverance'ın inişte, sonik patlamalarla yaratacağı sinyalleri sismik dalgalara çevirerek kayda almaya çalışacak.

    bu patlamalardan ikisinin sinyalleri, insight'in sismik dalgaya dönüştürebileceği güçte olacak. bu sinyaller, perseverance'ın atmosfere girdikten sonra fırlatacağı seyir kütle dengesi cihazları (cruise mass balance devices) tarafından oluşacak. her biri 77 kg olan bu iki cihaz, saatte 14.000 km/h ile düşecek. yine de bu inişte meydana gelecek sismik dalgaların ne kadar güçlü olacağı bilinemiyor.

    özetle perseverance'ın inişi, curiosity'nin inişine göre birkaç farklı yeni teknolojiyle birlikte gerçekleşecek. bilimkurgu severlerin bu inişi kaçıracaklarını sanmıyorum.

    yıllardır bilimkurgu dizi ve filmlerinden izlediğimiz, kitaplarından okuduğumuz o çılgın manevraları yapabilen, rota hesaplayabilen, savaşlara girip çıkabilen, göktaşı madenciliği yapabilen son teknoloji uzay gemilerini düşündüğümüzde, bugün farklı bir gezegene yedi dakika boyunca kendi kontrolünde iniş yapacak bir robotun hareketleriyle heyecanlanıyor olmamız insanlık olarak işin daha ne kadar başında olduğumuzun kanıtı adeta. ayrıca ömrümüz uzun olsaydı, o günlere ulaştğımızda bugünkü heyecanımızı hatırlayıp geçmişe tarihi bir yolculuk yapıyor olurduk.

    inişi izleyebileceğiniz linkler:

    https://www.youtube.com/…asajetpropulsionlaboratory

    https://www.youtube.com/…1x5lgldofg&ab_channel=nasa

    https://mars.nasa.gov/…meline/landing/watch-online/

  • milletin iliklerine sinmiş 'bişey olmaz abi'ciliğin sonucu gerçekleşmiş cinayet. tepeden tırnağa yani emekçisinden ceosuna bu anlayış sinmişken iktidar sahipleri bu anlayışı daha da körüklemekte, kaderle fıtratla yeni cinayetlere zemin hazırlamaktadırlar.

    işçiden örnek vereyim, adama diyorsun ki kafana baret tak, cevap olarak elindeki küreği alıp kafana geçirebiliyor adam. ya da motorlu testereyle taş düzelten adama koruyucu eldivenini tak diyince küfreder gibi bakıyor adam. niye? çünkü 'bişey olmaz abi' anlayışında. bunlar sırf gıcıklık olsun diye uydurulmuş, baret kafasını sıksın, eldiven elini terletsin diye konulmuş iş güvenliği maddeleri değil mi? hakikaten de birşey olmuyor ama. üç gün olmuyor bir ay olmuyor iki sene olmuyor. adam yıllarca niye kafasını baretle sıksın. ama 3 sene sonra kafası yarılınca ya da parmağı kopunca önce seni suçluyor sonra allah'ın takdiri diyor.

    mimardan örnek vereyim: adam cemaat yurdu yapan cemaatçi bir mimar, denetim yaparken diyorsun ki adama kardeş sen yangın yönetmeliğine göre planlamamışsın burayı ona göre tekrar çiz. adam sana küfreder gibi bakıyor yine. yok ne gerek varmış ekstra külfet geliyormuş vs vs. sanki yine gıcıklığına dedik. sonra adama 'yangın çıkarsa ve bir öğrenci ölürse burada savcının göz altına alacağı ilk kişi sensin' diyince haa deme ya diyip hemen düzeltiyor planı. evet based on a true story bunlar.

    siyasetçisinden örnek vereyim: pamukova tren kazasını hatırlarsınız. işte o kazadan bi üç beş ay önce itü'den bilirkişiler ilgili yerde etüd yapmışlar ve oradaki eski hattın üzerine hızlandırılmış tren konulması durumunda trenin raydan çıkacağını, çünkü kurba, yani dönüş yarıçaplarının hızlandırılmış treni kaldıramayacağını belirtmişler ve bunu kazadan önce bir toplantıda ulaştırma bakanına sunmuşlardır. sonra? sonrasını biliyorsunuz iki tane makinisti attılar içeri.

    tepeden tırnağa sorumsuzluk karakterimiz olmuşken başta belirttiğim gibi bu konuda halkı dönüştürmeye çalışmak bir yana daha da sorumsuzluğu, yandaşlığı, adam kayırmayı teşvik eden siyasi irade birinci derecede sorumludur.

  • genelkurmay başkanlığı şah fırat operasyonu ile ilgili açıklama: link

    "uluslararası antlaşmalar ile türk toprağı olan süleyman şah saygı karakolu’ndaki manevi değeri yüksek ecdat yadigârı emanetler, suriye'de ortaya çıkan güvenlik sorunları ve askerî zaruretler nedeniyle, haklarımız saklı kalmak üzere geçici olarak yine suriye topraklarında bulunan suriye eşmesi köyüne taşınmak üzere getirilmiştir.

    geride değerli emanet bırakılmamıştır. suriye eşmesi'nde naaşın nakledileceği bölge birliklerimiz tarafından kontrol altına alınmış, bayrağımız göndere çekilmiştir. "şah fırat" operasyonu sırasında herhangi bir çatışma yaşanmamış, başlangıç evresindeki intikal esnasında bir personelimiz geçirdiği bir kaza sonucu şehit olmuştur.”

    geride değerli emanet bırakılmamıştır diyerek en değerli şey olan vatan toprağı ile haysiyetinizi bıraktınız, daha ne olsun !!!