hesabın var mı? giriş yap

  • bir tane evinin halen borcunun oldugunu soylemis diger borcsuz evlerinin kac tane oldugunu bilmiyoruz.

  • basınç olayına niye takıyor herkes anlamadım. basınç relatif bir kavramdır. tüm evreni kendi koşullarımızla, duyularımızla ve bilgimizle algılamak aptallık bence. o balıkların döllenmeden itibaren gelişiminde basınç relatif olarak dengededir. balığa sorsan "siz o kadar yukarıda o vakum altında nasıl yaşıyorsunuz?" der.

  • adamlar resmen 1984 romanını uyarlamaya çalışıyor.
    sanki hiç var olmamış gibi tarihten silmeye çalışıyorlar bazı kişi ve olayları.

    hakan şükür, evet fetöcüdür fakat türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük golcüsüdür.
    bu tarihe yazılmıştır ve biz bir romanda yaşamıyoruz. bazıları kudursa da bu gerçek değişemez.

    ben karşıyakalıyım, tribünlerle biraz içli dışlı olanlar bilir aramız iyi değildir galatasaray ile. ben şahsi olarak da daha bi' sevmem galatasarayı, fakat bu da hakan şükür'ün çok büyük bir golcü olduğunu değiştirmez.

    - hakan şükür bir türk takımının uefa kupası almasının en büyük aktörlerinden biridir. uefa kupası kazandığı sene avrupa kupalarında en çok gol atan futbolcudur.

    - hakan şükür bir adet fifa gümüş ayakkabı ve bir adet fifa bronz ayakkabı ödülü almıştır.

    - hakan şükür iffhs dünya gol kralı ödülü ve dünyanın en iyi golcüsü ödülü almıştır.

    - hakan şükür dünyada en çok gol atan türk futbolcudur.

    - hakan şükür türk liglerinde en çok gol atan futbolcudur.

    - hakan şükür şampiyonlar liginde en fazla gol atan türk futbolcudur.

    - hakan şükür türk milli takımında en fazla gol atan ve en fazla forma giyen futbolcudur.

    - ve evet bir dönem akp millet vekili ve trt yorumcusu da olan hakan şükür 11. saniyede attığı gol ile dünya kupaları tarihinde en hızlı gol atan futbolcudur.

    aynı ekranlarda sayın öcalan demek serbest, sözde değil özde teröristbaşı öcalan'ın kardeşini çıkarmak serbest. hakan şükür denilince auvvv.

  • sadece hobi düzeyinde botanik ile ilgilenen biri olarak listelemek istediğim bitkilerdir.

    benim açımdan incelemesi ve izlemesi keyifli olan ve pek bilinmeyen bitkileri listeleyeceğim.

    ophrys apifera ( arı orkidesi): bir orkide çeşididir. isminin arı orkidesi olmasının sebebi çiçeğinde polenlerini barındırdığı bölgenin arıları kandırabilmek için arı şeklinde evrimleşmiş olmasıdır.

    arı orkidesinin çiçeği kraliçe arı şeklinde olduğu için çevresinde gezinen arılar oraya konmuş bir kraliçe arı olduğunu zannederler. çiftleşmek için bitkiye konar ve bitkinin çiçeği ile vücutlarının her yerini temas ettirip polene bulanırlar. böylelikle arı orkideleri arıları kullanarak polenlerini saçma konusunda diğer bitkilere karşı avantaj kazanırlar.

    tipleri şöyledir -> görsel

    nepenthes (suibriği): dallarından içi pürüssüz ve aşırı kaygan bir yüzeye sahip olan ibrikler sarkan bir bitkidir bu.

    bütün etobur biktiler gibi yetiştiği coğrafyada azot eksikliği olduğundan öldürdüğü böcek ve hayvanların cesetlerindeki azotu kullanarak hayatta kalırlar.

    ibriklerinden nektar kokusu yayarak etraftaki böcekleri ibriklerin içine çekerler. içeri giren böcekler aşırı kaygan yüzeyden tırmanamadıkları için orada kalır ve bir süre sonra ölürler.

    yetiştirmesi zor ve meşakkatlidir ancak başarılı olunursa izlemesi çok keyif verir.

    tipleri şöyledir -> görsel

    ceropegia sandersonii ( paraşüt çiçeği): bunlar venüs sinekkapanı ve arı orkideleri gibi bitkilerin ortak özelliklerine sahip bitkilerdir.

    paraşüte benzer bir görüntüleri olduğu için paraşüt çiçeği ismini almışlardır.

    çiçek bölgelerinden ölü böcek kokusu yayarlar (insanlar bu kokuyu alamaz) ve civardaki leşçil böcekleri bu şekilde kendilerine çekerler. gelen böcekleri polenlerini bulundurdukları bölgede sıkıştırıp polene bulanmalarını beklerler. böcek tamamen polene bulandığı zaman kilidi açar ve gitmesini sağlarlar. böylelikle tohum verirler.

    tipleri şu şekildedir -> görsel

    codariocalyx motorius ( dans eden bitki ): bu arkadaş darwin'in en sevdiği bitkilerden biri olarak bilinir. kendisi ışığa ve sese karşı diğer bitkilere nazaran çok daha duyarlı olduğu için müziğe tepki verir ve dans edermiş gibi görünür.

    tipi şu şekildedir -> görsel

    drosera capensis ( güneş gülü): bu benim favorim.

    uzun ince dallarının pembe yüzeyinin üstünde tarak ucu gibi yuvarlak ve minik damlalar şeklinde yapışkan salgılar.

    gelip de üstüne konan böcekler önce yapışıp çırpınmaya başlarlar. çırpındıklarında da bitki uyarılmış olur ve bitki kendisini böceğin üstüne dürüm gibi sarıp iyice yapıştırır.

    görüntüsü şu şekildedir -> görsel

    catapult - flypapre ( mancınık sinekkapan ): bu arkadaş çok zor bulunuyor. ben türkiye sınırları içerisinde bulamadım en azından.

    aynı güneş gülüne benzese de güneş gülünden çok daha aktif bir hayatı var. şu videoda da görülebileceği gibi yapraklarının ucuna dokunan böcekleri çok hızlı bir şekilde kaldırıp yapışkanlarına vurarak etkisiz hale getiriyor.

    görüntüsü şu şekilde -> görsel

  • ahmet çakar'ın vurulduktan birkaç gün sonra yaptığı "...sonra bilincimi kaybetmişim. gözümü hastanede açtım, bir baktım karşımda reha muhtar! kendimi cehennemde sandım" açıklaması.

  • bir kadının yürüyüşünde, oturuşunda, gülüşünde, bir mavi kumaşın üzerinde unutulmuş elinde, gamzesinde, ayak bileğinde, en anlamlı vesairesinde somutlanan ihtiraslı, tutkulu düşler; bir şekilde gerçeğin yatağına akamıyorsa, istediğiniz yönü bulamıyorsa, alevlenen isteklerinize odun atıyorsa cehennem zebanisi, alevin, kızıllığın, çoraklığın arasında ortaya çıkan çıkan burukluğun adıdır aşk acısı. acısı barizdir. çeken bilir. yani herkes bilir.. ya tarifi?

    belki hayatınız boyunca karşınıza çıkan en ilginç kadındır o.
    (ya da erkek.)
    diyelim yaşınız olmuş 30.
    ve karşınıza çıkan kadın, hayatınız boyunca gördüğünüz en orijinal kadın.
    tarzı var çünkü.
    güzellik, bedensel çekicilik bunun ötesinde.
    bir kadında en mühim olan tarzdır dostlarım.
    belki hiç ihtiyacınız yok tavsiyeme ama bunu dikkate alınız derim.
    yürüyüşlerinde vardır bir şeyler en basit. ya da onunlayken, ya da o kadar şanslı değilseniz onu düşlüyorken sanki görünmez bir paletten boyalar fışkırır rengarenk.. içinizde uykuya dalmış ne varsa uyandırır.
    ve siz tarzı olan bir kadına aşık olmuşsanız ve bir şekilde yüreğiniz sizden onu talep ediyorsa ve maalesef çeşitli nedenlerden ötürü bu isteğiniz sonuçsuz kalıyorsa nasıl yenilir ki şimdi bu aşk acısı?

    hayatınız boyunca, o dolu 30 yıl boyunca gördüğünüz en orijinal kadın o diyelim. ama maalesef işler istediğiniz gibi gitmiyor, bunu da ekleyelim. belki istemeden. şartlar gereği.

    bir 30 yıl beklemişsiniz böyle bir kadını görmek için.
    bir 30 yıl daha bekleme deliliği n'apar aklınızın sürülmekten yorulmuş, tarumar olmuş aşk tarlalarını?
    öyle ya, ancak 30 yılda bir çıkar böyle bir kadın karşınıza.
    istatistik belki kişisel, tıpkı acı gibi.
    maalesef mantıklı ve maalesef acımasız.

    geceler uzun, beyninizden kalbinize doğru müthiş bir şekilde devam ediyor acı hücum.
    nasıl diner bilmem. bilemem. doğru belki, zaman en makul merhem.
    sürelim kalbimize.

    dünya acımızla bize daha başka görünsün.
    her şey değişsin.
    3 senedir aşksız yaşadığınız ev bile başka gelsin size.
    başkaca ve cehennemvari.

    yapacak bir şey yok.
    oturup acınızı yoklamaktan başka.
    iyisi mi sırtınıza bir yastık koyup tanrının oyununu seyre koyulun.
    dudaklarınızda sigara, elinizde şarap, kulaklarınızda dost bir şarkıcının sesi..
    karantinaya alın kendinizi. caddelere çıkın ya da, kalabalığa karışın...
    detaylarla, deliliklerle ilgilenin.
    akıl hastanesini ziyaret edin misal.
    sahaflardan foto romanları bulup okuyun.
    bende var mesela, 17 haziran 1974 tarihli...
    adı: "güneş, deniz ve aşk"
    cağaloğlu tasvir sokakta basılmış.
    kapağı açtığınızda iç kapakta burç yorumları da yazıyor. oturup 1974 tarihli burç yorumlarını da okumak eğlenceli oluyor.
    "oğlak burcu.. gönül bağlarınız dengeye girecek bu hafta. sevdiğinizle aranızda tam bir anlaşma olacak. uzun zamandan beri almayı düşündüğünüz bir şeyi bu hafta alacaksınız."
    aman tanrım, ne kadar da ironik bir yorum...

    damlayan musluk, kanayan yara, boşa atan kalp, pıhtılaşan kan...
    bir gün unutacaksınız elbet, 4 yıl sonra bir gece misal, salı'yı çarşamba'ya bağlayan..

  • osmaniye'de hortumda uçan şemsiyeyi tutmaya çalışanca, şemsiye ile birlikte bir süre uçan adamdır.
    çok sürrealist bir video çok.

    böyle buyursunlar

    edit: ''baktım giderek yükseliyorum, kendimi aşağı attım'' diyerek süreci daha sürrealist açıklamış.

    sağlık durumunu soranlar, ''zamanında kendini boşluğa bıraktığı için bir sorun yokmuş.''

  • ilgili haberin altındaki bir yorumu beğendim:

    "8000 liralık fatura nasıl olmuş ki? 2 göz odada ayda 100 lira desen yılda 1200 yapar hiç ödemesen 2.ayda elektrik olmaz faturanda olmaz. 100 liranın faiz neyse onla kalırsın. 8000 için bayağı bir çaba harcamak lazım. haberi yaparken sormak aklınıza gelmedi mi?allah bilir elektrik şirketine de nasıl oldu bu iş dememişinizdir . öyle ya, kızı var 14'lük satılacak.hikayesini pazarlarken bahane bulmak lazım_ o kızı her şekilde satacak fatura bahane. kızı kurtarın kurtarabiliyorsanız. yatılı okul meslek okulu herneydiyse yol açılsın. bunların da ebeveynlik hakları iptal edilsin. emsal olur. fakirlik olur kaç zengin var zaten ama çocuk satmak fikri mide bulandırıcı sempatinin zerresi yok içimde."

    adam haklı, dağılın.

  • çok sevmem, tutarsız bulurum, mantıksız bulurum, hatalı bulurum, ancak konu eğer buysa, nursultan nazarbayev'dir.

    "biz islamı resmi din olarak kabul ediyoruz ve bundan gurur duyuyoruz. fakat müslümanlığımızı konu ederek bir yerlere gelemeyiz. diğer müslüman devletlere ve islami yaşama biçimlerine saygımız sonsuz, fakat biz arap değiliz. biz göçebe ve türki bir halkız, araplar gibi kızlarımızı, dini, kültürel ve toplumsal baskılarla kapatıp, bunu müslüman devlet imajı olarak kullanamayız. onları çarşaflara bürüyerek eve hapsetmek bizim yolumuz değildir. tekrarlıyorum, herkese saygımız sonsuz fakat giyim kuşam insanların kendi özelindedir. biz kazağız, halkımız göçebe hayatı süresince, at üzerinde bu günlere kadar kadın-erkek ayrımı yapmadan geldi. kadınlarımız, erlerinin yanında veya ardında değil, aksine önünde yürürdü.
    islam öncesi dönemlerde, kadınlarımız nasıl isterlerse öyle giyinirlerdi, ve toplumu rahatsız etmek gibi bir amaçları hiç olmadı. bu gün ise bir sorun olması, bizim halkımız için mümkün değil. müslüman ve sünni bir halk olmamız, insanların hayatlarına karışmamız için sebep değildir."

    http://www.youtube.com/watch?v=utxsupzuyjq