hesabın var mı? giriş yap

  • erkin koray, bir yakınımızın yan komşusudur. annem ile arasında geçen konuşma:

    yakınımız olan abla: geçen sene aşure yapıp tüm apartmana dağıtmıştım. erkin bey'in kapısını da çaldım.. açtı. bir bana, bir de elimdeki tepsiye boş boş bakmaya başladı. sonra da "bu nedir acaba?" diye sordu.
    annem: a-aaa! görgüsüz!
    y: ben de "aşure bu" dedim. "ee napıcam bunu?" diye sordu.
    a: alıp kafana geçireceksin! deseydin?
    y: içimden dedim zaten. ama neyse ki sabır çekip "buyrun, yemeniz için getirdim" diyebildim. sonra "peki tabağı napıcam?" diye sordu. yine sabırla "daha sonra getirebilirsiniz. şu katta, şu numarada oturuyorum" dedim.
    a: ee sonra? getirdi mi tabağı?
    y: evet. kapıcıyla gönderdi ertesi gün.
    a: boş mu geldi tabak? (genelde bizim buralarda dolu gelen bir tabak, boş gönderilmez. gönderen, toplumdan dışlanır filan)
    y: evet!
    a: görgüsüz herif! insan içine bir cd'sini koyar en azından!.

    (bkz: mavi ekran)

  • yıl 2004.
    yer batı taraflarda bir üniversite.

    salsa, chacha, merengue kursu açıldı. gittik kayıt yaptırdık ama kurs açıldıktan sonra ne görelim 30 kız var kursta ve toplam iki erkeğiz yurttan oda arkadaşımla. kızlar bizimle eş olmak için adeta yarışıyor. sırayla bütün kızlara eşlik ediyoruz. her akşam kurs çıkışı yemek ve kahve bahanesi ile kızlar bizi evlerine davet ediyor. bir nevi öldük ve cennete düşmüş hayatı yaşadık 1 hafta boyunca.

    daha sonra salsa kursumuzda erkek açığı var afişleri asıldı kampüsün bazı yerlerine. lanet olsun ki asan kişi gidip bir tane de teknik eğitim fakültesinin kantinine asmış.

    ertesi gün kursu yıktılar. bildiğin haçlı ordusunun saldırısına uğramış gibiydik. cengizhan'ın ordusu sıraya girmiş kayıt formu dolduruyor.

    o günden sonra da her kurs çıkışında halı sahaya gittik. zamanla kız stoğu tükendi. en son kurstan kaydımı sildirdiğim gün 3 tane erkekle ayrı ayrı eşleşmiştim. 30 kız 2 erkek olan kurs 300 spartalı oldu çıktı. daha sonra da sanırım kursun adını değiştirip kardeşler kebap salonu yaptılar.

  • thy'den konuyla ilgili ilk resmi açıklama geldi: senin ananı bacını o uçağa hostes yapsalar, zoruna gitmez mi?

  • bir gün dursun temel’ e sorar;

    -“temel senin iki tane atın olsa birini bana verir misin?”
    -” veririm.”
    -” peki iki tane araban olsa birini bana verir misin?”
    -” veririm.”
    -” iki tane evin olsa birini bana verir misin?”
    -” veririm.”
    -” canımsın… peki iki tavuğun olsa birini bana verir misin?”
    -” vermem.”
    -” haydaaa..! neden?”

    -” çünkü iki tavuğum var…

  • http://inci.sozlukspot.com/e/22128258/

    --- spoiler ---

    cumhurbaşkanını bu başlığa bekliyorum

    evet beyler şu 20 yıllık yaşantımda en sonunda kafamı kemirip yiyen o harikulade düşünceyi netleştirdim. uykumdan uyandığı gibi geldim ve inci sözlük ten dünyaya duyuracağım bunu.

    ---
    türkiyenin dünyanın en güçlü ülkesi olma projesi
    ---

    türkiyede 75 milyonun üzerinde vatandaş var. 75 milyon alıyoruz düz hesap. şimdi trt 1 den her gün 1 kişinin hesap numarası gün boyu duyrulcak ve herkes gidip o hesaba 1 tl yatırcak. nedir lan 1 tl 2 çay parası. her gün 1 insanımız trilyoner olacak beyler. ayda 30 kişiyi dünyanın en zengin insanları arasına sokcaz. yeni fabrikalar açılcak süper güç olcaz yani. savaşcaz filan ama hep biz kazancaz çünkü o insanlar gidip silah uçak fabrikası filan yapcak. düşünün 365 fabrika açılsa yılda. her birinden 2 uçak 730 uçaktan bahsediyorum. hepsini aynı anda kaldırsak kim karşı gelebilir dünyada bize. sadece 1 senede en güçlü ülke olabiliriz. lütfen bu sese kulak verin.

    özet: ccc okuyun ccc

    --- spoiler ---

  • sci-fi janrının sadece fiction kısmı ile değil science kısmı ile de ciddi biçimde ilgilenmiş olan, ve şahsımı da en çok bu kısmı ile çeken, uzay draması, aşk ilişkileri vb gibi klişelere çok girmeyerek, girse de bunları çoğunlukla geyik amaçlı yaparak ayrıca izleyiciyi mesut eyleyen stargate markasına flagship dizidir. zira bir nevi bildungsroman gibi, dünyanın ve insanların aşama aşama ilerleyişine ve adeta evrenin sırlarının nazlı bir çiçek gibi ağır ağır açılmasına tanık olur izleyici ve bu ilerlemenin bir parçası olarak bulur kendini.

    izleyiciyi en baştan kurulu bir düzenin ortasına bırakmaz, ve teknolojilerin, uzay gemilerinin, bilumum alet edevatın nasıl çalıştığı konusunda en ufak ipucunun, bilginin verilmediği bilim kurguların aksine bizlere detaylar verir, elbette bunların "gerçek" olmasına gerek yok ama en azından gerçek olan ve henüz (aksi veya kendisi) kanıtlanmamış teoriler üzerine kuruludur çoğu. ammavelakin gerçek hayatta da insanoğlunun bilim kurgularda ortaya atılan şeyleri yapmasını engelleyen en büyük etken enerjidir, yani aslında uzay yolcuğu mümkün olabilir ama o kadar büyük ve sürekli bir enerji kaynağımız yok sadece, stargate kurgusu da bunu mümkün kılıyor. izleyici de bunları dizideki karakterler ile beraber öğrenir. eminim ki prometheus ilk kez havalandığında benim gibi binlerce insan müthiş bir haz almıştır.

    aynı zamanda farklı çeşitli öğeleri de bir arada barındırır, teknolojiden tutun da mistisizme kadar. über teknolojik uzay gemileri, yani insanların inşa ettiği bol düğmeli ve askeri görünümlü aygıtlar, kocaman boş odalar ve son derece "sezgisel" kontrollerin bulunduğu goa'uld gemileri, ancient'ların nirvanaya ulaşma saplantısı vs vs. buna ilaveten de hem farklı dizilerden oyuncuların yer alması ile ve hem de daha öncesine ait bilim kurgu eserlerine yapılan göndermeler ile türün hayranlarına fazladan bir tatmin sunar. ama her zaman için odak ve vurgu aksiyonda ve gerçektedir, mistik olayların altında yatan daima bilimdir, alteran'lar dışında elbette.

    elbette ki aksiyon ve felaket filmleri ile dolup taşan bünyeler için tatmin edici olmayacaktır, veyahut da son dönemin dizi modası olan daimi cliffhanger'lar ve en başta izleyiciye sunulan "gizemler" (ki bunlara aslen plot-hole denir) ve çözülmesi için sezonlarca kendini izlettiren dizilerin aksine devamlı değildir, yani ekranda bizim tanık olduğumuz 45 dakikadır ancak arkaplanda da gelişmeler olur, biz olayları daha ziyade ana karakterlerin gözünden görürüz. gerçek zamanlı olarak ilerlemez, iki bölüm arasında bazen bir iki saat bazen de bir iki ay olur. küçük bir olayı büyüte büyüte abartarak vakit doldurmaktansa genelde akıcı bir şekilde mümkün olduğu kadar çok hareketi sunmaya çabalar. mesela popüler bir başka dizinin tüm anatemasını (4 sezon artı spin-off) oluşturan bir konsept (insan eliyle yaratılan robot ırkının saldırması) stargate sg1'da hikaye olay örgülerinden (story arc) sadece birisidir ve 10 bölüm kadar yer tutar.

    kısaca özetlemek gerekirse, bilim kurgu nasıl olmalıdır konusunda gerçek bir kılavuzdur. en azından bir bilim kurguda baskın olması gereken elementin drama ve mistisizm değil de bilim olması gerektiğine inananlar için.

  • çalış,
    - denizin 50 metre altına techizatla dal, dalamadığın yere başka bilimsel çalışmaların ürünü teknik araçlar gönder, vakit ve kaynak tüket. kaynağın içinde ömrün de olsun...
    - yeni tütmüş volkanın dibine kadar gir. "dürtsem ısırır mı?" tedirginliğine denk bir tedirginlik yaşa. zehirli gazın içinde kaybol. binlerce santigratlık volkan damlaları arasında örnek topla...
    - 7. kat balkonundan bakmaya korkan insanların olduğu bir dünyada, gezegenin yörüngesine gir, gözlem yap. kainatın sırrına erişir gibi ol.
    - fırtına, kasırga, boran, tayfun kovala. felaketin hızını, çapını ölç.
    - kimsenin görmediği, görse de anlam veremediği, anlam verse de yorumlayamadığı mikroskobik canlıların uğruna hayatını ver. evladından çok bu tipsiz tek hücreli canlıları gör. sanki bir aşk doğacakmış gibi virüs, bakteri incele.
    - birkaç rakamın ve sayının, birkaç harfin ve işaretin oluşturduğu bir grafik dizilişin (formül) karşısında acz içinde bekle, düşün, kafa yor: "belki şu ana kadar fiziğe dair bildiklerimiz yalandı" şüphesinden dolayı.
    - ada ada, tepe tepe, okyanus deniz gez. kuş gözlemle, kertenkele incele, fil tedavi et, at takip et, gorille dostluk kur...

    sonra hıyarın biri ömründe ilk kez tanık olduğu bu gerçeğe, bilgiye, düşünceye sahip çıkıp desin: "bu yazıyordu zaten"