hesabın var mı? giriş yap

  • yaşadığım yerde pokestop yok, gym yok diyen arkadaşların artık ash gibi anasıyla bacısıyla vedalaşıp köylerini terk etmelerini gerektiren oyun.

  • kenya’da iki kabile mızrak savaşı yapsa ucu dönüp dolaşıp bize giriyor nasıl iş anlamadım amk.

  • bu adam, teleskobunun farklı renk filtrelerinden geçen ışığın, farklı sıcaklıkta olduğundan şüphelenir. bunu test etmek için teleskobun arkasına basit bir tayf ölçer koyar, böylece güneş ışığını renklerine (bkz: gökkuşağı) ayırır.

    üç tane termometre yapar. her birinin ışık düşen noktasını da siyahtan yapar ki olabildiğince ışığı soğursun, adam gibi sıcaklık ölçsün. termometrelerden iki tanesini kontrol olarak ışık düşmeyen noktalara koyar, 3. termometreyi de sırayla her renge (mavi, yeşil, turuncu, kırmızı vs.) koyup ölçüm alır. bir de bakar ki, tam beklediği gibi, ışık düşen termometre kontrol termometrelerinden her defasında daha sıcaktır! böylelikle, her rengin bir sıcaklığı olduğunu doğrulamış olur.

    daha da önemlisi, maviden kırmızya gittikçe sıcaklıkların giderek arttığını fark eder. yani renklere göre bir düzen vardır. sonra bu manyak tutar merakından, bir de kırmızının hemen yanındaki kısma, yani "kırmızının biraz ötesine" koyar termometreyi. bir de bakar ki, termometre hala kontrol termometrelerinden daha sıcak! üstelik diğer bütün renklerden daha sıcak! işte tam bu noktada herschell "infrared/kırmızıöte"yi keşfetmiştir.

    herschel, bu kırmızıöte'deki ışıkla başka deneyler de yapar. bu ışığa (latince ısı'dan türeterek) "calorific rays" der. (bkz: kalorifer) kırmızıöte'deki ışınların da, tıpkı bildiğimiz ışık gibi kırıldığını, yansıdığını, soğurulduğunu ve ortamlardan geçirildiğini fark eder.

    bu anlamda herschel, gördüğümüz ışığın yanısıra, görmediğimiz ışığın/radyasyonun da farkına varır ve çocuksu merakıyla bilimde sessiz bir çığır açar. gel de hasta olma...

    not: bu entry 28 şubat 2016 ekşisözlük direnişi süresince katalanca olarak sunulmuştur. (bkz: bütün entry'lerini katalancaya çevirmek) bundan çok daha kaliteli yüzbinlerce entry bu süreçte yok olmuştur. bir zamanlar devletin milletini ebleh yerine koyması yasaktı, bazı yasaklar özlenebiliyormuş.

  • başbakanın son söylemi.

    2002 kasım'ından başlarsak 11 yıl 3 aydır iktidarda olan bir parti 3740 gün, yani 89760 saat, yani 5 milyon 385 bin 600 dakika, yani 323 milyon 136 bin saniye geçirmiş demektir.

    3.5 milyar fidan dikildiyse, 7/24 çalışılsa saniyede yaklaşık 11 fidan dikiliyor demektir.

    helal be oylar akp'ye.

    hatta helal be oylar akp'ye yazarken bile 40-50 fidan dikildi. vay vay vay.

  • 1995 yılında çıkan cartel'in cartel adlı şarkısında geçen 25 yaşında 100 binlik araba sözünde bahsedilen 100 bin'in döviz cinsi marktır.

    euro geçişinden sonra mark bir süre euro ile birlikte kullanılmış sonrasında 2002 yılında 1.95 alman markı=1 euro olarak sabitlenmiştir.

    1 euro = 10.24 tl
    1 mark = 10.24 / 1.95 = 5,25
    100.000 mark = 525.000 tl

    sonuç: 26 senedir konu aynı.

  • her 6 aylık dönemde bir kez yaşanan ama yandaş basının "memura %8 zam" şeklinde algı yaptığı olay. gelin bilal'e anlatır gibi anlatayım.

    memura 2020 ve 2021 yılında yapılacak olan zamlar, 2019 yılında kararlaştırılmıştı ve yetkili sendika 2020'de %4 + %4 için, 2021'de %3 + %3 zam için anlaşmışlardı. ne kadar komik zamlar değil mi? yine de buna rezalet bir kararla imza atıp onayladılar. anlaşma gereği eğer bu zamlar enflasyondan düşük olursa, zam enflasyona eşitlenecekti. (bunun kaçınılmaz olduğunu herkes biliyordu)

    şimdi 2021 ocak ayında bu anlaşma gereği %3 zam yapıldı 1 ocak - 30 haziran arası için. fakat ocak-haziran arası enflasyonu bugün %8,4 olarak açıklandı ve memurlar 6 ay boyunca sadece ocakta aldıkları %3'lük zamla idare etmek zorunda kaldılar. temmuzda yapılacak olan memura %8 zam, işte ocak-haziran arasında alınması gereken ama alınamayan ve enflasyona fazlasıyla yenik düşen maaşın enflasyona eşitlenmeye çalışılmasıdır. zam değildir, maaşı enflasyona eşitlemek yani maaşı 0 lira arttırmaktır.

    fakat olay şurada bozuluyor. enflasyon gerçek açıklanmıyor. eğer gerçek enflasyon 6 aylık %8 olsaydı, memurun alacağı %8'lik maaş artışı gerçek hayatta 0 liraya denk gelmiş olacaktı. ama gerçek enflasyon 6 aylık %20 civarında olduğu için memur maaşı azalmış oluyor, bunu da hiç kimse anlamıyor.

    özet: eğer 6 aylık gerçek enflasyon %8 ise, maaşa yapılan %8 arttırma sadece maaşınızı geçen seneyle aynı yapar, hiçbir şey arttırmaz. alım gücü aynı kalır. fakat gerçek enflasyon 6 aylık %20 civarında olduğu için aradaki büyük fark alım gücünü ciddi ölçüde her 6 ayda bir düşürüyor.

    ekleme: vergi dilimi olayını yazan çok olmuş, evet maaşlar haziran-temmuz gibi bir üst vergi dilimine giriyor ve zaten çok az olan ve zammış gibi görünen gelir artışı, vergi kesintisiyle yok oluyor. eksiye iki kat batmış oluyoruz. kasım-aralık gibi %27'lik dilime girince zaten gelirden çok vergi gideri oluşuyor neredeyse. :)

  • hahahahahasektir! yukarıdaki aktroll döktürmüş de döktürmüş, evet akp öncesi ilk çağlarda yontma taş yaparak geçiniyorduk. elektrikler de yoktu karanlıkta tv izliyorduk amk. muhtemelen bir işe yaramayacak ama sen de beni dinle "@themanfromjupiter" adlı trol veya akp aşkından kör olmuş suser

    1- siyasetten ve ekonomiden anlamıyorsan neden akp'ye oy istiyorsun, bu iki alandan anlamadığını belirttiğine göre mevcut problemleri de görmekte haiz değilsin. dolayısıyla baştan yaptığın tespitler ve argümanlarının tamamı çöp.

    2- ülkenin gelişmesini emperyalist ülkeler değil yaptığı hatalı yatırımlar ve beslediği rant çevresiyle reisin ve partisi engelliyor.

    3- 2002 ekonomik krizinden reisin değil kemal derviş sayesinde kurtulduk. 2008'e kadar izlenen politika bir önceki hükümetin ülkeye getirdiği ekonomist ve imf yardımları ve takip eden sıkı bir ekonomi politikasıyla gerçekleşti. eğer 2002 krizinden sonraki süreç akp'nin başarısıysa şuan içinde olduğumuz süreç de akpnin başarısızlığı ve beceriksizliğidir. yok öyle hemen dış mihraklara, emperyalist devletlere sıgınmak, boş mazeretler üretmek. nerde bir başarı görseniz akbaba gibi hemen üzerine konuyorsunuz. bunu yaparken bir de başarısızlıklarda sorumluluk alsanız dişimi kırarım.

    4- yapılan onca soygunu, hırsızlığı, yolsuzluğu, 2'li üçlü dört maaşlı yandaşları, kokainmanlarınızı, ihale manyağı yaptığınızı 5'li çeteyi, sömürdüğünüz ülkeyi, yanmasına göz yumduğunuz ormanı, kurdu, kuşu, ülkedeki yönetilemezliği, ekonomik krizi, marmaray, yol ve köprü yaptı diye sineye mi çekelim. yaptıysa benim paramla yaptı, üstelik halen geçmediğim köprünün parasını ödüyorum. neden? yandaşlarınız akp döneminde ve sonrasında da kazansın diye mi

    5- kiralarla imamoğlu'nun bir alakası yok, hayat pahalılığı, doların yükselişi gibi konular için seni beştepeye alalım.

    6- şimdiye kadar ki iyi hizmetler için teşekkürler ama iyi hizmetler yapılanların, yaratılan sorunların yanında güdük kalıyor. yol, köprü ve beton bu ülkenin problemlerini çözmekte yetersiz. ve ülkenin problemlerinin kaynağı olan bir parti ve lider bu sorunlara çözüm bulamaz. ek olarak artık akp bitmiş bir partidir, ne davası ne de anlatacağı hikayesi ve geleceğe dair söyleyeceği bir şey kalmıştır. bunu zamanı geldiğinde sen de anlayacaksın sayın troll veya aşırı derecede akp aşığı kişi...

    edit: sözlüğe gün içinde girmedim entry patlamış, bazı eklemeler yapmama dair mesajlar aldım.

    7- istanbul'daki kiraların pahalanması özellikle mülteci sorunu, istanbuldaki 3.5 milyon mültecinin eve ihtiyacı olması ve arap zenginlerinin istanbul'dan ev almasıyla da ilgili (@bir kiz on the clouds)

    8- dördüncü maddeye ek olarak (bkz: 128 milyar dolar nerede?) (@cranberry)

  • iki kişi boğuşurken patlayan silah sonucunda iki tarafın da birden gözlerini faltaşı gibi açması ve kimin öldüğünün anlaşılması için bir sonraki bölümün bekletilmesi.