hesabın var mı? giriş yap

  • güzelavratotuyla bir alakası olmadığı gibi içindeki etken madde kollisin değil** bir alkaloid olan coniinedir. (türkçesini bilmiyorum.) coniine'in de hücre bölünmesiyle bir alakası olmadığı gibi salt mayoz bölünmeye etki eden bir maddenin kişinin ölümüne değil sadece kısır kalmasına yol açacağını lise düzeyinde biyoloji bilgisi olan biri bile çıkarabilir.*** coniine, asetilkolin reseptörleri bi nevi bloke ederek çalışır ki bu da sinirlerinizin kaslarınıza hükmedememesine ve dolayısıyla bir noktadan sonra yaşam için elzem kas kasılmalarınızın da durmasına (solunum gibi) ve nihayetinde ölümünüze sebep olur.

    neyse sanırım zaten önemli olan baldıran otunun zehirleme mekanizması değil de böyle şeyler hakkında bilgi edinmek için ekşi sözlük'ün hiç de doğru bir yer olmadığını tekrar hatırlatmak. (bkz: bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir) alakasız bir yerden duyduğunu doğruluğunu teyit etmeden entry diye girenlere selam ederim.

  • ayşe arman: "bu hükümetin en beğendiğiniz yönü nedir?"

    aydin boysan: "bir gün gidecek olması!!!"

  • insanlarin barut ficisi seklinde dolanmalari. herkesin para yok,ekonomi kotu derken her evde 2011 2 adet arabaya sahip olmasi. hersey daha pahali olmasina ragmen herkesten once herseye sahip olmaya calisan bir suru insan gormek.
    kimsenin sira bekleme huyunun olmamasi, aptala yatip onunuze gecmeye calisanlar. 2 seritlik yolun aslinda 3 araba icin yapildigi, 27-28 yasin evde kalma yasi oldugu, finansal ozgurluk daha yokken 50bin liraya dugun yapma hevesi. asiri derecede ve acik irkcilik. acik acik baska kultur ve kokenden gelen hakkinda tanimadan konusmak. sifir tolerans.

    ama bunun disinda hizmet sektorunde paraniz oldugunda dunyanin hicbir yerinde alamayacaginiz seviyede hizmet verilmesi, is gucunun inanilmaz ucuza satilmasi, baska ulkelerde yilda yuzbin dolar kazanilan islerin burda asgari ucretin biraz ustunde degerlendirilmesi.

  • benim bu. üniversite yıllarıma kadar makarna ve menemen dışında pek bir becerim yok idi. kahvaltıda yağda sucuk kavurmaktan başka bir becerisi olmayan iki adamla eve çıkınca birden oktay usta'ya bağladım azizim. sabah kalkıyorum sucuk, akşam eve geliyorum menemen... 15 günün sonunda bakmışım 2 kg vermişim. yok dedim bu böyle olmayacak, bu iki andavalın şu ev menüsünde bir sik geliştireceği yok . gittim marketten yarım kg fasülye aldım. annemden görmüştüm, o bir gece önceden ıslatıyordu. gece yatmadan önce çocuk gibi heyecanlanarak suya koydum onları. okuldan gelmem ile birlikte heyecan ile mutfağa attım kendimi. bir yandan odaya gidip internetten tarifine bakıyorum, diğer yandan mutfağa koşup uyguluyorum. lan 45 dakika oldu, tüp harıl harıl yanıyor fasülye bana mısın demiyor. hala daha taş gibi. aradan bir 45 dakika daha geçti ve sonunda kuru fasülye halini almaya başladı. ilk deneme olmasından dolayı biraz kötü yapmışım ama sonraki denemelerimde muhteşem bir fasulyeci oldum ben. ilerleyen günlerde yanına pilav yapmaya falan da başladım, sonra mercimek çorbası, türlü, patates yemeği derken bir baktım annem gibi olmuşum.(tamamen abartı)

    yalnız dikkatimi çeken birşey oldu. alt tarafı bir fasülye yapacaz 90 dakikada ancak pişiyor. milangazın tanesi olmuş 55 lira. buna ne gaz dayanır, ne bütçe. meğersem bunun da teknolojisi varmış. tabi ne bilelim, aradım valideyi sordum. yav dedi o öyle zor pişer, sana evde kullanmadığımız düdüklü tencereyi yollayım daha kısa sürede pişirirsin. hah dedim anacım elini ayağını öpeyim yolla. düdüklü tencere teknolojisini öğrenene kadar 15 günde bir tüp bitiriyoruz. beşiktaş, milangaz patronu demirören zamanı o dört portekizli yıldızı türkiye'ye getirdi ya; hah işte o benim kuru fasülye yapmaya başladığım günlere tekabül eder.

  • hollanda bu taktikle 1974 dünya kupasında finale kadar yükselmiş ve almanya'ya kaybederek ikinci olmuştur. ayrıca günümüz futbolunda hiç bir işe yaramayacak bir taktik anlayışıdır. finale kadar yükselmesinde de bu taktikten ziyade, kadrosunda bulunan johan cruyff ın sayesindedir.

  • muhtemelen bir şekilde kırılan asfalttan kendine uygun yerleri bulup kuvvetle değil uyumla oradan fırlayan bitkinin yaptığı iştir. nitekim azim bile körü körüne yapılmamalı, yöntemlerle gerçekleştirilmelidir.