hesabın var mı? giriş yap

  • işsizlik malum, onu geçiyorum.

    bu ülkede branş öğretmenleri hafta içi iki veya üç gün işe gidip kalanında izin yapıyor.

    sitelerine girin bakın, sadece thy'nin 14 bin küsür uçuş personeli var. siz havalimanına gittiğinizde karşılaştığınız temizlikçiden bankacıya, çek in personelinden oto kiralamacıya kadar herkes vardiyalı çalışıyor.
    daha bunun polisi var, askeri var, doktoru, hemşiresi, hasta bakıcısı, gümrükçüsü, güvenlikçisi, gece bekçisi, fabrika işçisi, taksicisi, barmeni, çağrı merkezi çalışanı var. işi gereği dışarıda olan trafik takipçisi, tapu muamelecisi, emlakçısı, kuryesi, postacısı, kargocusu, teknik servisçisi var. istediği saatte işe giden, istediği saatte çıkan şirket çalışanları var. ilaveten baba/koca parası yiyeni, öğrencisi, emeklisi, çocuğuna baktığı için çalışmayanı var, yüzbinlerce göçmen var, turist var...

    neye şaşırıyorsunuz bu kadar anlamadım ki.

  • özel jet tutmaktan ucuza gelen kapatmadır.

    story'deki uçak ufak bir uçağa benziyor. 186 koltuk olsa, pandemi nedeniyle ancak 124 tanesi satılabilir. erken alımda 300tl'ye uçak bileti bulmak mümkün, toplu alımla 200 tl'ye aldı diyelim. yer hizmetleri yükü de çok yok üç yolcu için (şeyma, kızı melisa ve bakıcı). rahat rahat 200tl'ye alınabilir bir koltuk.

    124 x 200 =24800 tl ~ 3000$

    en ucuz istanbul bodrum jeti 6000$ + kdv (referans)

    şeyma hava atmış falan ama mısırlı sevgilisi resmen ucuza getirmiş bu yolculuğu.

    (bkz: hesaplayan adamlar)

    (bütün koltukları satıyorlar diye gelen itirazlar var. 186 x 200 = 37200 tl ~ 4500$.
    1500$ için birbirimizi kırmaya gerek yok bence, hesap çok fazla değişmiyor. yine ucuz...)

    .
    edit: mesafe itirazı yapan arkadaşlar var, aslında hesap değişmeyecek ama onları da aydınlatalım. hem biraz daha detay olsun, hem de şukulayanların emeklerine bir teşekkür :)

    şeyma'nın hesabına baktım, bali'deymiş, ondan önce de istanbul'da. bali'den istanbul'a döndüğünü düşünelim.

    edit içi: şeyma'nın bali'den dönmediği, bali içinde şehir değiştirdiği bilgisi geldi. bu durumda ilk hesap geçerli ama aşağıdaki hesap da dursun. beyin jimnastiği olsun :)

    bali'den istanbul'a uçak bileti thy ile yarına almak istesek 15 bin tl, bir ay sonraya almak istesek 10 bin tl.

    istanbul bali arası 12 saat 50 dk imiş. referans verdiğim kaynakta denk olması için aktarmasız 10 saat 35dk süren istanbul kanada toronto uçuşunu aldım. 110 bin euro bedeli, tek kişi için. yani her saat için bir kişi 10 bin euro gibi bir şey. bali'ye gitsek demek ki 130 bin euro gibi bir şey tutacak. (tabii bunlar uçuş şartlarına göre falan değişir de o kadar detay hesap da biraz abartı olur, yeterince coştuk zaten :swh)

    hesaplayalım :) 124 x 10 bin tl = 1240000 tl ~ 124 bin euro yapıyor. bir kişi için bile daha ucuz. şeyma var, melisa var, hizmetçi bakıcı birileri kesin vardır.

    sözün özü yine ucuza geldi :)
    mısırlı milyarder bu işi biliyormuş, boşuna milyarder olmamış :)

    .
    ekin eki: bu kadar ucuz olamayacağını kabul edemeyen arkadaşlar var. haklılar, insan nasıl olabilir diye düşünmeden edemiyor. ama olabiliyor arkadaşlar gördüğümüz gibi.

    çok itiraz geliyor, uçak fiyatları değişken olur, son dakikada alınmışsa ucuz olmaz, sen uçaklar boş mu gidiyor sanıyorsun, şu olur bu olur, bir dolu itiraz var. her ihtimali dahil edip hesaplayabiliriz ama sonuç değişmeyecek ve uçak her türlü jetten ucuza gelecek. yarısı kadar ucuz olacak, 20 bin euro ucuz olacak, ya da biraz ucuz olacak. ama her türlü ucuz olacak. bunun olması kadar da doğal bir şey de yok zaten.

    ama bunu sürekli yapamazsınız. uçak firması belli ki milyarderimizle sürekli çalışıyor ve kendisine mantıklı alternatif bir çözüm önermiş. sürekli yapamazsınız çünkü jetlerin bir anlamı kalmaz, firmalar o jetleri pazarlayamaz. ama bu yeni bir akım yaratabilir ve uçak kapatma furyası çıkabilir, ki bu da başka bir gelir kapısı olacaktır hem fenomenler hem de uçak firmaları için.

    neyse sözün özü (bkz: zenginin malı züğürdün çenesini yorarmış)

  • 1500 avro maaş alan fransızlar benzin fiyatlarının 1.5 avro olmasını protesto ediyor. 1600 tl maaş alıp benzine 6.2 tl veren yurdum çomarları da avrupa karışıyor diye seviniyorlar. önce oturup kendi halinize ağlayın.

    adamlar belli ki fransız devriminin ruhunu kaybetmemişler. hakkını arıyorlar. macron'u seçtik, 5 yıl istediği şekilde bizi yönetebilir demiyorlar. arada rot- balans ayarı yapıyorlar ki yolundan şaşmasın.

  • fiyatları arasinda ortalama 1 lira olan yerli uretim ile ithal ürün kiyaslamasi. ben nedense yerli ureticilerin amaclarinin, kalkinmayi tetikleyici ya da dunya pazarina giriş atilimindan ziyade var olan piyasadan kaniksanmis ithal fiyatlarla en yuksek kari kazanmak oldugunu dusunuyorum. yanlis dusunuyor da olabilirim tabii. simdi bu mevzu bahis findik kremasinin demirbasi findigi yeterince uretiyor muyuz? evet. hani su ureticinin kilosunu 10 liradan satip marketten 70 liraya aldigin findik. heyecan ariyoruz galiba ki ihrac ettigimizi geri ithal ediyoruz islenmis olarak. neyse, seker pancarı da ic anadolu'da yeterince var mi? var. geriye kaliyor kakao, ki bu da dunya geneline guney amerika'dan ya da afrika'dan ihrac ediliyor. simdi kardesim, bu urunun 3 ana bileseninden 2'sini yeterince uretiyorken neden markette nihai urunun fiyati ithal urunle ayni? bunda da mi otv var, nedir? yap bakalim arada dramatik bir fark sonra nutellanin talebi nasil dusuyor gör.

    edit: ozelden aksi yonde fikirlerini paylasan arkadaslara tesekkurler.

    edit: arkadaslar tamam sagolun ogrendim manisada nutella fabrikasi varmis, en buyuk findik tedarikcisiymis vs vs.

  • biziz.
    mutsuzuz olm. hep bi arayıştayız, hep bi yarışta.
    amaçsızız. bizi peşinden sürükleyecek bi ideoloji yada hedef yok.
    tatminsiziz. herşeyi denedik, herşeyi tükettik.
    yalnızız. etrafımız kalabalıkken de yalnızız. yalnız hissetmedigimiz tek yer kardeşlerimizle uyuduğumuz odada "susadım" diye uyandığımızda bi bardak suyu koşarak getiren o melekle yaşadığımız zamanlardı.
    kandırıldık. hepimize yalan söylediler. hepimize süperstar olacaksın dediler. şimdi ekşide yazıyoruz.

    ne edebiyat çağına yetiştik ne felsefe çağına. ne savaşı gördük ne büyük buhranı.

    fotoğrafı bile içinde olmak için, oradaydım demek için çekiyoruz. yazık oldu bize be... iyi çocuklardık aslında. ziyan olduk.

    zorunlu edit:
    debe olsun diye yazmadım ama iki yüz küsür defa favlanınca dikkati mi çekti ve diğer entryleri de okudum. fight clup eleştirisi getirenlere; bu sözlükte fight clup taki o sahneyi kimsenin bilmediğini, öylece yutturabileceğimi düşünmeniz enteresan. buna arak yada çakma değil gönderme denir. işin ekstra hazin yanı bildiğimiz en sistem muhalifi eleştirinin de yine bir pop kültür ürünü olan hollywood yapımı bir film olması.

    kandırıldık. hepimize umut vaadeden delikanlı dediler, şimdi ekşi de yazıyoruz.

    ne edebiyat çağına yetiştik ne felsefe çağına. büyük buhran... hani şu gazap üzümleri'ndeki dönem... yaşamadık.
    çarıklarımızı da yemedik.
    mutsuzuz.
    amaçsızız.
    tatminsiziz.
    yalnızız.
    ve dün gece bütün bunların etkisiyle, format falan da takmadan, dilime geldiği gibi yazdım.
    canım sıkıldı şimdi... şu farklı renkte bağcıkları olan converse’lerimi giyeyim de kulağımda kulaklık, aklımda derin düşünceler, hiç dikkat çekmeden, çekmek de istemeden istiklal’de biraz yürüyeyim.

  • amerikan bürokrasisinin kanayan yarası. müdürden falan kesinlikle korkmaz. müdür korkusu da olmadığı için son derece rahat tavırları vardır. sevimli ve bir o kadar da tehlikelidir. çalıştığı kurumun en açık sözlü personeli odur. bir ditroyit motorlu taşıtlar dairesi olsun, bir mesaçüset vergi dairesi olsun çalıştığı yerin neşesidir. kuyrukta bekleyen biri gelip "bakın bayan benim gerçekten çok acelem var" dediğinde, oturduğu yerden böyle gözlerini belerte belerte bakıp "tatlım inan bana burada hepimizin acelesi var" der. amerikan polisleri bu sevimli tombik hanımdan bilgi almak için "letişya belki bir ara yemeğe çıkmalıyız" falan diye kur yapar. ama hiç sözlerini tutmazlar... her şeye rağmen hakkaniyetli bir kadındır. yıllar yılı "tombik zenci kadınlar az çalışıyor" mesajını vermeye çalışan holivut muvilerini ne kadar kınasak az...

    editsel duygular: lan şimdi aklıma geldi... bugüne kadar bir kredi yurtlar kurumu'nda, bir belediye bursu kuyruk sırasında, bir askerlik şubesinde allahın bir kulu bana "tatlım inan bana" diye başlayan bir cümle kurmadı. hadi işimiz görülmesin önemli değil, ama birazcık sevgi ya... birazcık duygu...

  • mercedes benz bayii vardı bizim orada. heralde mercedes benzerleri yazmak istiyorlar ama tabelaya sığmadı diye düşünüyordum. amcaya "mercedes gibi" yazarsanız sığar demiştim. anlamadı salaklar.