hesabın var mı? giriş yap

  • sayesinde eski ve riskli binalarda oturmanın bütçesel bir mecburiyet değil de bir tercih meselesi olduğunu da öğrenmiş olduk.

  • kutsal bilgi kaynağı ekşi sözlük'te bu tip başlıklara göz yuman moderatörlerin iş ahlakına laflar hazırlıyorum.
    gün gelecek, büyük patlayacağım.
    biz yazar olacağımız zaman neler çektik, öss ye hazırlanır gibi hazırlandık çaylakken gireceğimiz entry'ler için.

    şimdi "bu başlık ve bu entry ne alaka, formata uygun mu?" diye soracaksınız.
    şaka lan şaka, kim soracak..

    para için buna bile göz yumulacak.

  • bu embesil müzik türünden 24 milyon dolar kazanmış olması... vallahi alnına elmas çaktırmasında değilim.

  • hkg gerçek bir devrimcidir. bulunduğu çevreyi anlattıklarından az çok tahmin edebiliyoruz. televizyonsuz, telefonsuz dünyadan kopuk bir yaşam. radyodan kız çocuklarının evlendirilmesiyle ilgili şeyler duyup yaşadıklarının normal olmadığını o zaman anlayacak kadar beyinlerin yıkandığı, küçük yaşlardan itibaren sürekli cezalandırılma, cehennemde yanma baskılarıyla büyüyüp kafasını olduğu yerden kaldıramayan çocuklar. üstüne bu kadar acıyı yaşayan bir insanın sergilediği üstün cesaret karşısında saygıyla eğiliyorum. yaptıklarını yapabilmek, delil toplamak, o savcıya gidip, bu yaşadıklarını anlatabilmek, bunlar çok büyük işler. yaşın tüm yaşadıklarına rağmen hala küçücük sadece 24 yaşındasın şu anda ve cehennemi bu dünyada görmüşsün. umarım bundan sonra huzura kavuşur ve karabasanlarından uzakta mutlu bir hayat yaşarsın.

  • özlemini duydukları kara çarşaflılara ve türbanlılara pek yer vermemişler. yine bütün kadınların saçı başı açık. şu ikiyüzlülüğü yapmayın artık.

    debe edit:
    oy çalmadan iktidar olamayacaklarını biliyorlar ve bu yüzden yine oy çalacaklar. bizim geleceğimizi geçtim sırf çocuklarımızın geleceğini garantiye alabilmek adına sandıklara sahip çıkalım.

    ayrıca bayan değil kadın.

  • avusturya viyana;

    kira: 800 € / ay (2+1 77 m2, meidling)
    ısınma, sıcak su, ocak ve bilimum elektrikli ev aleti için gereken yılllık elektrik giderinin hesaplanıp aylığa bölünmüş haliyle: 89 € / ay
    su: kira içinde
    internet: 30 € / ay (75 mbit, sınırsız)
    telefon: 10€ /ay (internet abonesi olunca avantajlı oldu)
    tv vergisi: 25 € / ay
    ev sigortası : 6 € / ay
    amazon prime: 8 € / ay
    privat kindergarten: 190 € /ay
    ulaşım: 365 € / yıl
    araba : -

    alışveriş: ~600 € / ay (3 kişilik bir aile için)

  • elimizde bir araba var, kullanmak istiyoruz. ne yaparız? arabanın çalışması için gerekli elemanları bir araya getiririz. araba zaten hazır, akü lazım, benzin lazım, anahtar lazım, biz lazımız vs vs.

    burada en önemlisi benzin. arabanın hareket etmesi için benzin olmak zorunda. tıpkı biz insanlar gibi.

    benzini koyduktan sonra araç onu enerjiye dönüştürür ve hareket edebilir hale gelir. enerjiye dönüştürdü evet, enerji açığa çıktı lakin atık da açığa çıktı, egzozdan zararlı gazlar salındı.

    aynı şeyi insan için de düşünün. besin aldık enerji elde ettik fakat atık da açığa çıkardık, idrar ve dışkı.

    şimdi bunu serbest radikaller üzerinde düşünün. nedir bu (bkz: serbest radikaller)

    vücudun çalışması için besin aldık dedik ya, bu besin ne yapıyor? vücutta enerjiye dönüşüyor. peki nasıl?

    kabataslak anlatacak olursak aldığımız besinlerdeki yağ ve glikoz, oksijenle tepkimeye girer. bir nevi oksijen tarafından yakılır. yakıldıktan sonra enerji açığa çıkar. ve yukarıda verdiğimiz örneklerdeki gibi atık da açığa çıkar. atıktan kastım dışkı değil. oksijenle yağ ve şekerin tepkimeye girmesiyle açığa çıkan atık.
    lakin sıkıntı şurada. bunlar atık fakat hiç bir yere gittikleri yok. ayrıca bu atıklar bozuk. atomları bozuk. proton nötron elektron hepsi var fakat bir adet elektron eksik. ee olsun sen atıksın zaten bozuk ol elektronun eksik olsun, bir işime yaramayacaksın ki. bana ne bozuk olmandan!

    hayır efendim bozuk olmasına bozuk ama vücuttan atılmıyor ve içimizde yaşamaya devam ediyor. yaşaması için bozukluğunu gidermeye çalışıyor. yani eksik olan elektronunu tamamlamak istiyor.

    eee?

    işte olay burada kopuyor.

    bu puşt eksik olan elektronunu tamamlamak için diğer hücrelere yani hücrelerin atomlarına saldırıp, onların elektronunu çalmak istiyor. işte bu hırsızın adı serbest radikal

    çalınca ne oluyor? normalde kendi bozuk ya, elektronu çalınca düzeldi, fakat elektronu çaldığı hücrenin atomu bozuldu. yani o hücre bozuldu.

    mesela o hücreye akciğer hücresi diyelim. hiç uzatmadan söyleyeyim akciğer kanseri olmak için büyük bir sebep.

    çözümünü de söyleyeceğim lakin kötülemeye devam edeyim.

    serbest radikaller sadece enerji üretimi esnasında artık olarak açığa çıkmıyor. sigara, alkol, stres, radyasyon, fazla güneş ışığı, bitki ilaçları yani zirai ilaçlar. yani şuan hayatımızda olan ne varsa hepsi de serbest radikal üremesine sebep oluyor.

    faydası yok mu? var. lakin faydasına çok girmeyeceğim çünkü az bir serbest radikal zaten faydalı olmaya yetiyor. peki sizce şu ortamda bizim vücudumuzdaki serbest radikaller az mı?

    bunu şöyle düşünün. normalde şeker vücut için enerji demektir (bazı şekerler hariç). fakat günlük enerji ihtiyacımızı bir elmadaki şeker karşılamaktadır. siz taze sıkılmış meyve suyu içiyorsunuz ya o aslında zararlı. bir bardak nar suyu için 5-7 arası nar sıkılır. bu vücudunuzun günlük şeker ihtiyacının 5-7 katı fazlası demektir. ki nar suyundan sonra hiç bir şekilde vücudunuza şeker girmemesi lazım 5-7 kat olması için. var mı bu ihtimal? yok tabii ki. şeker mevzusuna sonra genişçe yer vereceğim. şuan mevzuyu anlayın diye yazdım. yani serbest radikaller de vücuda faydalı ama emin olun gerekli olandan onlarca kat fazlasına sahibiz. onun için ne yapmalıyız?

    antioksidan, serbest radikalin düşmanı.

    kısaca bahsedeceğim, hani serbest radikaller başka hücrelerin elektronunu çalıyordu ya, işte antioksidanlar kendi elektronunu veriyor ve kendini feda ediyor. serbest radikal de kimseye dokunmadan mis gibi hayatına devam ediyor. hiç bir sıkıntı kalmıyor.

    peki antioksidanları nasıl alacağız? burada tek tek size besin yazmayacağım. genellikle mor renkli sebze ve meyvelerde oluyorlar. mesela yaban mersini, siyah üzüm, patlıcan gibi gibi. peki sizin yapmanız gereken ne? hiç bir sebzeyi ve meyveyi ayırt etmeden hepsinden yemek. klasik söylem olacak ama bugüne kadar yaptığım araştırmaların hepsi buraya dayanıyor, mevsiminde ne bulursan yiyeceksin.

    ne bulursan yiyeceksin konusuna bakterilerle ilgili yazımda değineceğim. şimdilik benim yorumlamam bu kadar.

    not: beyler bayanlar. yaban mersininin 125 gramı 15 lira. pahalı bir ürün yani. lakin en ucuz sigara galiba 10 lira. sen bu yaban mersinini istesen de hergün yiyemezsin. sıkılırsın, gerek de yok zaten. ayda 2-3 kere yesen yeter. üç günlük sigara paran.

    en pahalı çerez kaju desek kilosu 70 lira. kilosu lan, bir kilo kajuyu iki ayda zor yersin kusturur.

    kuruyemişçiye git en pahalılarından yüzer iki yüzer gram çerez al, elinde iki kilo çerez oluyor fakat fiyat 60-70 lira anca tutuyor. ki bu sana deli gibi yesen bile iki hafta gidiyor.

    pazara git meyveden sebzeye ne varsa doldur, ki ben pazara haftada bir aynı gün içinde fazla aldığım için iki kere giderim, 80 lirayı geçemedim. muzun kilosu beş lira lan.

    önceliklerinizi biraz düşünün. sigaranızı da için bana ne, ama pahalı da olsa hiç bir ürün yenemeyecek kadar pahalı değil. bugün herhangi bir kafede iki kahveye en az hesap ödeyeniniz kaç lira ödedi?