hesabın var mı? giriş yap

  • yukarıda bir arkadaş söylemiş iyi gün dostu diye. hemen hemen öyle bir oyuncudur vesely. iskeleti oturmuş bir takımda fark yaratır. çok iyi tamamlayıcı oyuncudur. hiçbir zaman esas oğlan değildir. yanında tamamlayıcı bir oyuncu varsa parlar da parlar ama tek kalırsa tüm defoları göze batar. çok maç kazandırır ama şampiyon yapmaz. her sene 1.5-2 ay temiz sakatlık yaşar ardından 1-1.5 ay da toparlanma süreci derken sezonun hemen hemen yarısında off'dur kendisi. oynadığı sürelerde de istikrarsızdır

    şimdi burada vesely'yi fazla gömmüş gibi görünebilirim. ben burada vesely'nin olumsuz özelliklerini saydım ve bunlar haricinde mükemmel bir oyuncudur. ancak sorun şu : vesely'nin böyle özellikleri varken oynadığı 8 sezonun 6'sında esas oğlan muamelesi yapan yönetimi suçlarım ben. el şampiyonu olduğumuz sezon udoh ile çok iyi bir ikili oluşturmuştu. her sene alınan uzunlardan tek beklentimiz vesely'yi dinlendirmesi oldu. bu durum da vesely'yi gerek fiziksel gerek de mental olarak çok yıprattı.
    gitmesi iyi mi oldu? vesely'nin yanına en az onun kadar iyi bir oyuncu alınsaydı üzülürdüm. ama yine boş beleş adam alıp vesely'yi bel bağlayacaklarsa gitmesi hem bizim hem de onun için hayırlı olacaktır.

  • ücretli köle arayan dallamaların salladığı çalışan türüdür. yerden göğe haklıdır.

    açık söyleyeyim, yukarıdaki üç soruyu bana biri iş görüşmesinde sorsa, kalkar giderim. her insan evladının da bu üç soruyu soracak kadar haysiyetten uzak bir işletmeyle karşılaştığında kalkıp gitmesi taraftarıyım. kimsenin size köle muamelesi yapmaya hakkı yok. üç kuruş maaşa çalıştırdığı adamı tapulu malı zanneden şerefsizler çalışacak adam bulamayınca akılları başlarına gelir diyeceğim ama o zaman da "işsizlik yok iş beğenmiyorlar" diye ağlamaya başlar bunlar. cehennemin dibine kadar yolları var. çalıştıracak adam bulamayıp topu atsınlar da meydan insanlığını kaybetmemişlere kalsın.

  • nihayet bitirdiğim fps türünün bence en tepe noktasındaki oyun.

    görseller ve grafikler: oyunun grafiklerindeki geometrik detaylar, renklerin kullanımı ve harita tasarımları / mekan çeşitliliği gerçekten muhteşem. id software, id tech 7 ile cidden kendisini aşmış diyebiliriz. fps türünün mucidi bu firmaya zaten saygımız büyüktü ama son noktayı da koymuşlar. animasyonlar da tıpkı genel grafikler gibi bir önceki oyuna (2016 doom) göre geliştirilmiş. artık yaratıklara vurduğumuz zaman beden parçalarının dağıldığını görebiliyoruz. vuruş hissi olarak, animasyon bakımından daha önce hiçbir fpsde görmediğim kadar tatmin edici diyebilirim. optimizasyon konusunda da, pek çok kişinin dediği gibi, firma adeta ders vermiş. gtx 1060 kartlı laptop'ımda 1080p, ayarların hepsi ultra nightmare olmasa da nightmare'de 50 - 60 fps arası oynayabildim. oyunu bir arkadaşımın hdr destekli televizyonunda da denedik, zaten şahane olan grafikler 2 kat daha güzel gözüktü gözümüze. o renkler, o ayrıntılar... harika. oyun cidden hdr destekli bir monitörde ya da tvde oynanmayı hak ediyor.

    sesler ve müzikler: sesler atmosfere sokuyor ve son derece tatmin edici. müziklere gelince... özellikle açıp dinleyeceğim müzikleri yok ancak oyun içindeki görevlerini başarıyla yerine getiriyorlar, atmosferi tamamlıyorlar diyebilirim. müzik kullanımı ise harika. müziğin hangi tonda ve ne zaman başlayıp biteceğini çok iyi ayarlamışlar.

    oynanabilirlik: oyun son derece keyifli ve adeta yağ gibi akıyor. gelişim sistemi biraz kafa karıştırsa da azıcık zaman harcayınca çözüyorsunuz her şeyini. ancak bugüne kadar çıkan bütün doom oyunlarını bitirmiş biri olarak diyebilirim ki şu ana kadar çıkmış en zor doom oyunu budur. insanın gözünü zihnini yoruyor adeta. aksiyon dozu biraz aşırıya kaçmış gibi.* can almak için glory kill yapmak gerekiyor. ammo almak için zayıf bir düşman üzerinde testereyi kullanmanız, armor almak için de düşmanların üzerine ateş püskürtmeniz grekiyor. bunları zamanında ve yerinde yapmazsanız sürekli ölüyorsunuz zaten ve sürekli mermi sıkıntısı yaşıyorsunuz. oyundaki platform öğelerini ben beğendim. abartıya kaçmamışlar ve oyuna zenginlik katmışlar bence. azıcık hoplayıp zıplamak ve hedefe ulaşmak insana keyif veriyor. düşman çeşitliliği de güzel yalnız sevmediğim ve sinir olduğum bir detay var: marauder ve arch-vile isimli düşmanlar. birincisi boss olarak tamam, zorluyor epey ve güzel ancak oyunun sonlarına doğru sürekli çıkmaya başlıyor karşınıza. ateş ettiğinizde anında kalkanı çıkartıyor, epey sinir bozuyor sürekli karşınıza gelmesi. arch-vile ise daha da sinir bozucu: yanlış hatırlamıyorsam taras nabad isimli bölümdeydim. açıklık bir alanda birden düşmanlar üzerime yüklenmeye başladı. yaratıkları kesiyorum kesiyorum bitmiyor, ateşten bir heykel olarak yeniden oluşuyorlar. böyle 5- 6 kez öldüm aynı yerde. meğerse yan tarafta bu arch-vile denilen iblis hepsini summonluyormuş, önce onu yok etmek gerekiyormuş ki o da epey zor ölüyor. her yaratık hakkında bilgi veren oyun nedense bu yaratığı atlamış ya da ben göremedim! bu 2 yaratık olmasaymış bence oyun daha da iyi olurmuş.

    multiplayer: battle mode pek sarmadı beni. keşke 2016 doom'daki gibi deathmatch ve farklı haritalar koysalarmış dedim.

    sonuç: yapılan en iyi fpslerden biri olduğunu düşünüyorum. puanım: 9 / 10

  • biliyoruz ki hemen her türk vatandaşı, biraz düşündüğünde bu soruya "evet" cevabını rahatlıkla verebilir.

    mesela; türkiye'de işsizliğin son 5 yılın rekorunu kırmasından muzdarip, 6.2 milyon işsiz vatandaşımızdan biriyseniz; umutsuzluğa kapılıp kurtarılmayı beklemiş olabilirsiniz.

    hatta işsizliğiniz yetmiyormuş gibi bir de devlet sizden gss prim borcu adı altında, işsizliğinizin bedeli olarak para talep ediyorsa; siz de birilerinin sizi kurtarmasını istemiş olabilirsiniz.

    türkiye'de tarımın çökme noktasına gelmesi sizi de etkilediyse; tek geçim kaynağınız olan hasadı satacak yer bulamayan bir çiftçiyseniz ya da çiftçilerin ürünlerini dünya ortalamasının çok çok üzerinde fiyatlarla almak zorunda kalıyorsanız, siz de kurtarılmayı umut etmiş olabilirsiniz.

    akp iktidarında kadın cinayetlerinin %1400 artmasından, psikolojik ya da değil, herhangi bir şekilde etkilendiyseniz; şüphesiz siz de kurtarılmayı beklediniz.

    eğer ki işini iyi yapmaya çalışan, söylenmesi gerekenleri söyleyen, yapılması gerekeni yapan bir gazeteciyseniz; muhtemelen tutuklandınız. vatandaşı olduğunuz ülkenin, tutuklu gazeteci sayısında dünya birincisi olmakla gündeme gelen bir devlet anlayışına sahip olmasına üzüldünüz. belki sabırla adaletin tecellisini beklediniz fakat belki de bir yandan birilerinin doğru olanı yapmasını, sizi haksız yere konulduğunuz o yerden kurtarmasını istediniz.

    yahut kredi kartı borcunuz var ve türkiye kredi kartı borcunda avrupa lideri haberlerine konu olan vatandaşlardan birisiniz. birilerinin sizi bu borçlardan kurtarmasını büyük ihtimalle isterdiniz.

    kpss 2010 kopya skandalına imza atanlardan biri değilseniz eğer, söz konusu sınavda uğradığınız haksızlıktan kurtarılmayı da elbet beklediniz.

    türkiye'den erişimi engellenen web sitelerinin sayısı günden güne artarken, tor veya vpn kullanmak zorunda kalmaktan ya da passolig ve dahi bir çok uygulamanın türkiye'de sporu bitirmesinden şikayet etmekten sıkıldınız, kurtarılmayı istediniz.

    bu ülkede sıkıntılar yaşanır, insanlar karamsarlığa düşer. farkındayız.

    ancak bu başlığı açarken dile getirmek istediğimiz soru, tüm bu yanıtların çok çok ötesindeydi.

    eğer 50 karakter limiti olmasaydı, yaklaşık olarak şöyle bir soru soracaktık:

    siz hiç yerin metrelerce altında; birilerinin ihmalkarlığı, işgüzarlığı ve açgözlülüğü yüzünden saatlerce ölümden kurtarılmayı beklediniz mi?

  • haklı olan yazardır. çocuktur yapar şımarıklığı arkasına sığınmayın. çocuğa kimse bir şey demiyor zaten ailesi bir şekilde çocuğu susturabilmeli. mahalledeki köpek değil ki bu insan. yanında ailesi var. bir şekilde kontrol altına alınması gerekir. kimsenin kimseye rahatsız etmeye hakkı yok.

  • haklı sebepleri olabilir. "ahaha çok güldüm amana koyim" diye mesaj gelirse ne yapacaksın başka."ahaha beğenmene sevindim seni gidi piç kurusu puşt" diye mi geri dönüş yapalım.