ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
recep ivedik 2
-
bu filmi sevip beğenen yazarların nicklerini bir kenara not ediyorum. 29 mart 2009 yerel seçimlerinden sonra akp olur da yüksek bir oy alır, büyükşehirleri falan kazanırsa, seçim başlıklarını kontrol edip "bu parti nasıl bu kadar oy alıyor aklım almıyor, şokşokşok, bu ülke adam olmaz" yorumları yapan yazarları ayrıca not edip bu iki grubun kesişim kümesini alacağım, bu kümedekilerin yerini bi şekilde yerlerini tespit edip burunlarına yumiyum sokacağım o yazarların. böğürlerine piknik tüpüyle vuracağım, ayaklarının küçük parmaklarını ezeceğim.
en iyi arkadaşının akrabası gelen çocuk yalnızlığı
-
arkadaşın evindeyken geldiklerinde daha da yalnız hissettirir. hele bir de aynı yaşlarda kuzeni varsa en iyi arkadaşınız sizi oracıkta satabilir. (bkz: acıların çocuğu)
bir erkeği akıl hastasına dönüştürme rehberi
-
askerde terkedin.
prestij kaybeden meslekler
-
şanlı türk ordusunun korkusuz askerlerinin kaybettiği prestij kadar hiçbir şey değer kaybetmemiştir bu ülkede.
topuklu ayakkabıyla ofiste koşturan hatun
-
bu kadınlarla fazlasıyla içli dışlı olmuş profesyonellerin, sol ve sağ topukların yere vurduğu anlarda çıkan tak-tuk sesleri arasındaki bpm değerinden, boylarını tahmin edebildiği kadınlar.
(bkz: bpm)
hayal edemeyenler için somutlaşıralım:
taktuktaktuktaktuk: boy: 1.50
tak...tuk...tak...tuk...: boy: 1.75
(bkz: milisaniyelik sapıklıklar)
yakın arkadaştan bir anda soğutan şeyler
-
sizi kıskandığını fark ettiğiniz o an.
kayahan'ın hiç genç olmaması
-
garip bir gerçek. adam dünyaya adam olarak gelmiş mübarek.
ne kadar eski klipleri karıştırsam da bu sanatçımızın gençlik hali yok. clint eastwood'un var, jack nickolson'un var, ibrahim tatlıses'in var bu abimizin yok.
hayata dair gülümseten detaylar
-
kafamda dönüp duruyor birkaç haftadır, yazmasam olmazdı. bir yerlerde durmalı, yazıya aktarılmalı.
iki üç hafta kadar önce. bornova metro'da indim, küçükpark'ın içinden yürüyorum.
biraz karnım kazındı. küçükpark meydanda, seyyarda hotdog satan biri var. eve gidinceye kadar açlığımı yatıştırsın diye bir tane hotdog alayım dedim. yanaştım tezgaha verdim siparişi, bekliyorum.
o esnada iki küçük çocuk yanaştı, abla-kardeş olabilirler bilmiyorum. kız olandı sanırım dedi ki: abi bu paraya iki tane gelir mi?
ellerinde 5 lira kadar para var, iki tane almak istiyorlar. hotdog'un da tanesi 5 lira.
ben, acaba tersleyecek mi, kovacak mı diye merakla satıcı arkadaşa bakarken, arkadaş hiç çocukları bozmadan "gelir" dedi.
orada içime bir huzur, mutluluk doldu o çocuklar için.
verdi benim siparişi, sonra o çocuklarınkini hazırlamaya başladı.
siparişimi aldım, uzaklaşıyorum ama dayanamadım uzaktan izlemeye başladım.
gerçekten de hiç malzemeden de kısmadan, o çocuklara iki tane hotdog hazırlayıp verdi. iki küçük çocuğu mutlu etti oracıkta.
selam olsun buradan o güzel arkadaşa. kazancı bol olsun. eminim ona dönüşü fazla fazla olur bu iyiliğin.
yolunuz düşerse, küçükpark'tan geçerken o arkadaştan hotdog alın lütfen. iyi insanlar kazansınlar.
bim'in başarısının sırrı
-
şüphesiz ki ucuz ve samimi olmasıdır.
tezgahlar mütevazidir, ürünler kaliteli, fiyatlar uygundur.
içeri girerken dükkandaki en pahalı şeyi alabileceğini bilmek insanın öz güvenini artıran bir şey arkadaş. ben bunu bilirim, bunu söylerim.