hesabın var mı? giriş yap

  • gecenelerde bir arkadas sagolsun 8-10 tane getirdi. abi bunlar solucan bocek filan yiyolar diye de yagladi. neyse kahvaltida gomduk bunlari. olum dedim sen her hafta getir boyle. cevap su:

    "abi tavugun gotu belli"

  • üstteki debe entrysinde sanılanın aksine filmleri kestiğini sanmadığım platform. madem ki mubi’ye abone olacak kadar sinemayı seviyorsunuz size bir şey öğreteyim. dijitalde izlediğiniz her film (35 mm) sinemada izlediğinizden daha kısa sürer.

    sinema filmleri, özellikle dijital olmayan ve filme çekilen eski filmler saniyede 24 kare çekilir ve gösterilir. bu filmler videoya aktarılırken ise 25 kare kaydedilir. yani her saniye için 1 kare fark vardır. video filmi daha hızlı oynatır ama bu gözle fark edilmez.

    bu demek ki her 24 saniyede 1 saniyelik sapma var. 99 dakikalık filmde 247,5 saniyelik sapma var. bu da eşittir 4 dakika 8 saniye. bu da sinema gösterimi 99 dakika olan filmin videoda 94 dk sürmesi için yeterli bir sapma.

  • poşetten para alma durumunu ben de pazarlama hatası olarak görüyorum. ancak pazarlama hatası olarak görenler bir çözüm önerisinde bulunmamış. bazı kişiler de poşetten para alınarak poşet israfının engellenebilir olabileceğini savunmuş.
    benim önerim : her bir ürün için ürüne belli miktarda poşet parasını eklersin. kasada da bunu hesaplarsın. örneğin bir ürünün satılması istenen tutarı 9,75 tl ise 0,25 tl poşet parası eklersin ve 10 liradan satarsın. satınalma kararına etkileyecek bir tutar değil sonuçta. kasada da müşteri örneğin bu üründen 4 adet aldıysa, poşet almazsanız 1 tl iadeniz oluşacaktır dersin. müşteri kendi karar verir o 1 lirayı alıp almamaya. poşet kullanması gerekiyorsa bunu reddeder ve poşeti kullanır. 1 lirayı almak istiyorsa da alır ve poşeti israf etmemiş olur. müşteri taciz edilmemiş olur, ekstra indirim algısı da yaratılabilir.

  • demokrasi istiyoruz yazan bir pankart yapıp ilinizin meydanına çıkın. pankart 100 tl tutar.

    en az 1 ay gözaltında tutulursunuz.
    yemek verirler heralde.

    10 kişi yapsanız da 2 kişi alıyolar gözaltına. yada 2 güne salıyolar diğerlerini.
    2 kişi yaparsanız ikiniz için garanti.

  • ing. süzgeçli kahve demliği.

    1800'lü yıllara kadar kahve demlikleri bildiğimiz ibrikten farksızdı. 1819 yılında joseph-henry-marie laurens adında bir kap kacak ustası tarafından, ibriğin içindeki kahveyi haşlamak yerine, kaynayan suyun seviyesinin yukarısında kalmasını sağlayan delikli bir süzgeç ile suyun ısınıp genleştikçe yukarı çıkarak süzgecin üzerindeki öğütülmüş kahvenin üzerine akmasını sağlayan bir kamış eklenmesiyle, günümüzdeki kahve makinalarının da atası sayılan ilk percolator ortaya çıkmış oldu.

    söz konusu mekanizma şu şekildedir:
    görsel

    buna göre öğütülmüş ve su kaynayana kadar kuru kalan kahve demliğin üst kısmında kalan süzgeçin içinde suyun kaynama sürecinden etkilenmeden bekler, su kaynamaya yakın bir durumdayken yavaş yavaş kamışın içinden yükselir ve telvenin üstüne damlamaya başlar, aynı şekilde kapağın alt yüzünde biriken su buharı da damla damla bu süzgecin üzerine damlamaya devam eder. damlayan sular öğütülmüş kahvenin üstüne döküldükçe, telve ile temas eden aromalı ve demlenmiş sıvı yeniden aşağıdaki su haznesine akar. böylece suyun içinde doğrudan ateşle temas etmediği için haşlanmadan ve yanmadan demlenen kahvenin içerdiği aromalar korunmuş ve kahvenin telvesi fazla acılaşmamış olurdu; su kaynayıp süzme işlemi bittiğinde kahve hazır hale gelmiş olurdu. bu nedenle bu yeni kahve demleme aygıtına süzme anlamına gelen "perk" kelimesinden yola çıkılarak percolator adı verildi.

    ilk zamanlarda ısınmak ve yemek pişirmek için kullanılan kuzineli sobaların üzerinde sıkça görülen percolator adı verilen bu demlikler, yıllar sonra elektrikli ev aletlerinin ortaya çıkmasıyla birlikte cattle formatında varlıklarını sürdürmeye devam ettiler. 1819 yılındaki fransız tasarımını, 1800'lü yılların ikinci yarısında amerikan tipi percolator modelleri izledi. 1889 yılında hanson goodrich'in patentini aldığı model kısa sürede abd'de yayıldı. böylece amerikalılar zift gibi içtikleri kahveyi biraz daha incelmiş olarak içme imkanına kavuştu. elbette kırsalda yaşayanlar bu cihazı uzun süre kullanamadıklarından, amerika'da üretilen düşük kaliteli robusta çekirdeklerinden çekilmiş ve haşlanmış cowboy kahvesi yapmaya devam ettiler.

    görsel

    1933 yılına gelindiğinde alfonso bialetti adlı italyan tasarımcı, kaynayan suyu basınçlı ayrı bir haznede tutan ve pişen kahve ile kaynamakta olan suyun ayrı haznelerde kaldığı moka pot adlı basınçlı demliği geliştirdi. moka pot'un adı arabica çekirdeklerinin onaltıncı yüzyılda dünyaya yayılmasını sağlayan yemen'in moccha adlı şehrinden gelmekteydi.

    (bkz: moka pot)

    (bkz: espresso)

  • korku değil de merak ettiğim bir şey var ; yolda duran güvercinin araba neredeyse üstünden geçecek kadar yaklaşmasına rağmen uçmaması . sonra bende oluşan acaba üstünden mi geçtim ,uçabildi mi telaşı ? kuşlar sanırım adrenalin bağımlısı.

  • trafiğe taktım bugün. sırayla tüm şehirler yazılacak buraya. orduda araba kullananla, mersinde araba kullanan zihniyet aynı.
    genel mantık şu şekilde.
    1) ben gideyim de trafik ne olursa olsun.
    2) acelem olmasa bile en hızlı şekilde gitmeliyim. mümkün olduğunca durmadan, frene basmadan gitmeliyim.
    3) benden hızlı veya benden yavaş giden herkes aptal.
    4) tüm noktalarda geçiş hakkı bana ait.
    5) eğer durmam gerekiyorsa madde 2 iptal. iki dakika beklesinler ne aceleleri var.
    6) araba kullanmayan herkes(motorlular dahil) ezik. bu yüzden onlara yol verilmez, öncelik araba kullananların.
    7) sinyal, yol ayrımı öncesi doğru şeride geçme vs. sadece vakit kaybettirir. bunları yapanlar acemidir, ustalar kafasını kullanır.
    8) ben hangi şeritte, hangi hızda gidiyorsam trafik ona göre akmalı. ben en solda 40la gidiyorsam benim sağım 30, onun sağı 20 şeklinde herkes hızını ayarlamalı.

  • hiç görmedim ama bilinçaltımı birazcık tanıyorsam ibneliğini yapıp kesin bu gece gösterecektir. o nasıl tip la evlerden ırak.

  • ömrü hayatımda sayısız maç izlemişimdir. milli takım maçlarında protokolün, bakanların hatta yayıncı kuruluşun genel müdürünün falan gösterildiği tek ülke türkiye olabilir. gerçekten kabile devleti ya. banane bakandan, federasyon başkanından, trt genel müdüründen. neden gösteriyorsunuz?

    edit:imla