ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
22 ocak 2024 ekşi sözlük tweet'i
-
ya hadi babacım ya burada hangi ipden bağlandığını konuşuyorsak 30 tane hesabı birden yöneten direkt basmakalıp yazan troller neden banlanmıyor birader o zaman?
allah rızası için insanın aklıyla dalga geçmeyin. ekrem veya diğeri, bir kural varsa herkese işletin, yok işletmiyorsanız, böyle saçma açıklamalar yapmayın, ölü taklidi yapın
sol kesimin milli takım düşmanlığı
-
milli takım değil akp-spor düşmanlığıdır. yoksa bu vatanın her bir karış toprağında kars'tan edirne'ye, diyarbakır'dan konya'ya nice zaferler sokaklarda kutlandı 2002 öncesi.
tff akpli, teknik direktörü akpli, futbolcuları iktidar yalakası olan takımın tribünleri de arapça tezahüratlar yapıyorsa o takım beni temsil etmiyordur!
debe için not: konyalıyım.
edit: ilk defa böyle bir şey yapıyorum üzgünüm. herkesten özür diliyorum ama şu başlığı okumanızı istiyorum.
(bkz: 15 ekim 2015 aras kargo rezaleti)
ayasofya
-
islamcıların bitmeyen eziklikleriyle hala fethetmeye çalıştıkları bizans kilisesi. şimdi müze.
14 temmuz 2020 man adası kararı
-
kılıçdaroğlu'na yolsuzluğu belgelediği için 197 bin lira tazminat cezası verilen karardır..
https://halktv.com.tr/…avasinda-karar-cikti-429429h
ekleme: davanın hakimi, 16 temmuz 2016'da hsyk tarafından fetö üyeliği şüphesiyle açığa alınıyor, 20 temmuz'da 7 fetö'cü hakim ve savcıyla birlikte yunanistan'a kaçarken yakalanıyor. bunun üzerine tutuklanıyor. sonra her nasılsa serbest bırakılıyor, görevine iade ediliyor ve bu davaya atanıyor. bunca insan khk'lerle açığa alınıp suçsuzluğu ispatlanmasına rağmen görevine iade edilmezken, gerçek ve kullanışlı fetö'cülere yapılan muamele bu işte. olayın detaylarını linkte halk tv paylaşmış.
fed'i 5 aile yönetiyor
-
sesli kahkaha attırmış cümle.
bu söylediklerine ciddi ciddi inandıklarını söyleyebileceğim olay. gençler siz hani çok komplike şeyler düşünüyorlar değişik olaylar planlıyorlar milleti kandırıyorlar filan zannediyorsunuz ya, gerçeği söyleyeyim size: yok öyle bir şey, ciddi ciddi eğitim düzeyi bilgi düzeyi bu cehalet düzeyi artık ne dersen düzey bu. inanılmaz adamlar.
avustralyalı karikatüristin rte karikatürü
-
malum sözler söylendiğinde bir çok kişinin verdiği tepkiyi yansıtmış efsane karikatürdür.
on yılda fark ortada
-
ayni kafayla yazacak olursak:
2001: 1 ekmek fiyati: 20 kurus
2011: 1 ekmek fiyati: 1 tl
2001: 1 litre benzin: 1 tl
2011: 1 litre benzin: 4 tl
2001: issizlik orani: %10.3
2011: issizlik orani: %11.0
2001: turkiye'den erisime engellenen web sitesi sayisi: 0
2011: turkiye'den erisime engellenen web sitesi sayisi: 8762
2001: diyanet butcesi: 302 milyon tl
2011: diyanet butcesi: 2 milyar 650 milyon tl (8 kat artmis, reklamda saglik ve egitim butcesinin 5 kat artmasiyla ovunuluyor)
2001: silah ruhsati yas siniri 21
2011: silah ruhsati yas siniri 18
2001: icki firmasi sponsorlu etkinliklerin yas siniri: 18
2011: icki firmasi sponsorlu etkinliklerin yas siniri: 24
2001: iktidar+cumhurbaskani tarafindan secilen anayasa mahkemesi uyeleri orani: %33
2011: iktidar+cumhurbaskani tarafindan secilen anayasa mahkemesi uyeleri orani: %68
2001: iktidar+cumhurbaskani tarafindan secilen hsyk uyeleri orani: %0
2011: iktidar+cumhurbaskani tarafindan secilen hsyk uyeleri orani: %28
star wars episode viii the last jedi
-
şu rezil günlerde erimeye fırsat bulamayan iç yağlarıma ilaç gibi gelmiş olan bir fragmana sahip olan, can olan.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: otobüsle memlekete gidiyorum.
entry: otobüste wi-fi yokmuş ben de telefonu modem olarak açtım adına arabanın plakasını yazdım. millet sürekli muavine wi-fi şifresini soruyor adam delirecek az kaldı aq.
ilk kimin aklına geldiği merak edilen şeyler
m. serdar kuzuloğlu
-
kaşesinin yüklü olduğu bir etkinlikte tanışmıştım kendisiyle.
ios tabletini projektöre bağlama konusunda teknik sıkıntıları vardı, beni de etkinliği düzenleyenler bu sorunu çözebilir misin diye etkinliğin olduğu salona çağırdılar.
toplantı salonuna gittiğimde kendisine selam verdim fakat sağolsun kendisi ne dönüp kafasını kaldırdı ne de yanıt verdi; olabilir tabii, 15dk sonra başrolde olduğu bir etkinlik var ve teknik aksaklık nedeniyle gerilmiştir dedim.
otelin müdürü, teknik ekip, etkinliği düzenleyenler kendisine ne gerektiğini sorup, antalya'dan aldıralım ya da hemen uygulayalım demelerine karşın, her yardım teklifine karşı çıkıp etkinliği düzenleyenlere düzenli laf sokmakla meşguldü.
etkinliği düzenleyenler halbuki otele geldiği akşam kendisine teknik prova isteyip istemediğini sormuşlar kendisi bütün bunları asık bir suratla reddetmiş, önce odasına, sonrasında da otelin oturma alanlarının bulunduğu bahçeyi gören balkonuna çekilip kulağında kulaklığı purosunu yakmayı tercih etmişti.
yol yorgunluğu, her hafta gidilen başka bir şehir, başka etkinlik, başka yüzler, insanın bu koşuşturmada bulduğu her fırsatta yalnız kalmayı istemesi oldukça doğaldı, bana neyse.
elektronik cihazları adaptörlerle bir şeylere bağlamak, daha önce 1000 kere aynı ekipmanları kullansanız da bazı zamanlarda sıkıntılı olabilir, eşyanın/elektroniğin tabiatı. ekipmanlar özellikle adaptör ve kablolar bozulabilirler, o yüzden yedek bulundurmak bir b planına sahip olmak gerekir.
salonda teknik elemana şunu yaptınız mı, bunu uyguladınız mı diye her soru sorduğumda, serdar bey yüksek tondan 'olmuyor, olmuyor!' nidasını suratını göremediğim, sırtını izlediğim bir noktadan nasıl oluyorduysa suratıma patlatıyordu.
sunumunu başka bir ios tablete ya da mac bilgisayara aktarma tekliflerimizi red etti.
günün sonunda projektörün bağlı olduğu hdmi dağıtıcıyı pas geçip, kısa bir hdmi kabloyla adaptöre ve tablete direkt eriştik, görüntüyü aktarabilmiştik.
bunun üzerine teknik elemana bunu daha önce denediniz mi diye sorduğumda evet demiştiniz ama olabiliyormuş dediğimde, serdar bey niyeyse üfleyip püfleyip 'bunu denememiştik' diye çıkıştılar yine.
ben teşekkür ederim diyerek salondan ayrıldım.
ilk gazetecilik yıllarından bu yana yazılı ve çevrimiçi her mecradan takip ettiğim bir insanla ilk kez karşılaştığımda içine düştüğüm bu durum sanırım benim hatamdı.
sen kim köpek yüksek egoya sahip bir insana hiç bir beklenti içinde olmadan yardım etmeye çalışıyorsun ki.
netflix
-
üç defa temelli evrim geçirerek "business pivoting" denen kavramın en güzel örneklerden biri olan firma.
netflix ilk kurulduğunda, elinizdeki dvd'leri, netflix'teki dvd'ler ile değiş tokuş ederek sürekli farklı filmler izlemenizi sağlayan bir paylaşım platformuydu. aylık belirli bir ücret karşılığında dvd kiralayıp, izleyip, geri gönderiyordun. şirketin core business'ini incelersen bildiğin "lojistik" şirketi yani, dvd gönder - al şeklinde çalışmışlar, bu kadar basit.
dvd'lerin kaybolduğu ve git gide azaldığı dönemde, yeni bir yol bulmak gerekmiş, adamlar bakmışlar içerik tüketimi işi tamamen internete dönüyor. insanlar diziyi filmi internetten izler olmuş. e sonra aylık üyelik ücreti karşılığında film ve dizileri, internetten stream etmek odaklı ilerleyen bir firma haline gelmişler. temel iş alanı, lojistikten, servise dönmüş.
üçüncü safhada, özellikle de son iki yıl, görmüşler ki bir sürü site türemiş. hulu'su var mesela, amazon'u var, apple tv'si var, var oğlu var. aynı dizi birden çok serviste de yayınlanabiliyor. adamlar fark etmiş ki, içeriği kendileri üretip, yalnızca kendi servislerine özel olarak yayınlamadıkça, bu dizi / film yayınlama işi patlamaya doğru gidiyor. zira kullanıcı apple tv kullansa da aynı diziyi izleyebiliyooor, hulu kullansa da. onlar da biz kendi dizimizi artık kendimiz çekelim demişler, adına da netflix originals demişler mi? şu anda popüler bir çok dizi, orange is the new black mesela, direkt olarak netflix yapımı ve netflix dışında yasal olarak başka yerde izlenemiyor. yani herifler servisten, prodüksiyon şirketi pozisyonuna geçmişler.
bilişim gibi inanılmaz değişken bir sektörde firmaların "devirleri" birkaç seneye inmişken, her bir-iki senede bir isimler sürekli değişirken, bu heriflerin lojistikten servise, ardından prodüksiyon modeline geçmeleri gerçekten çok öngörülü ve başarılı bir strateji olmuş. bunu da buraya böyle not alalım, ibret alalım derim. biz türkiye'de iş yapmaktan ve kendimizi meşgul tutmaktan, büyük resme odaklanmayı beceremiyoruz, "işimiz nereye gidiyor?" ve "3-5-10 sene sonra aynı işi yapabiliyor olabilecek miyim?" sorusunu kendimize hiç sormuyoruz. büyük resme odaklanmıyoruz. işte bu herifler bunu iyi becerdikleri için 5-10-20 senelik teknoloji şirketleri çıkarabiliyorlar der ve entrymi bitiririm çocuklar. bye.