ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"evde kızlı erkekli yakalanırsanız tecavüz ettik deyin... cezası yok nasıl olsa."
bir semtin fakir mi zengin mi olduğunu anlamak
-
iyi bilmediğiniz bir şehrin herhangi bir semtindesiniz ve merak ediyorsunuz, acaba burası zengin semti mi değil mi? bunu anlamanın en iyi yollarından birisi dükkanların dışarıda duran algida buzdolaplarına bakmaktır. eğer dolap kilitli değilse zengin semtidir, kilitliyse fakir... eğer normal buzdolabı kilidinin dışında bir kilit daha eklenmişse, hava kararmadan o semtten uzaklaşmanın yollarını arayın.
didem arslan yılmaz'ın canlı yayında 184'ü araması
-
organizasyon müthiş
birebir fıkradakinin telefon versiyonu olmuş.
temel yaralanmış, cam silerken elini kesmiş, demiş ki bir aile hekimine gideyim. kapıyı açmış içeri girmiş, önüne iki kapı çıkmış, birisinde ‘hastalıklar’yazıyor, diğerinde de ‘yaralanmalar’. ‘yaralanmalar’ kapısını açmış girmiş içeriye, bakmış orada da iki kapı, üzerinde ‘kanamalı’, ‘kanamasız’. demiş ben kanamalıya gideyim, parmağımda yara var diye. kanamalı kapıyı açmış içeriye girmiş, yine önüne iki kapı çıkmış, ‘hayati önemi olan’ ‘hayati önemi olmayan’. ‘hayati önemi olmayan’ kapıyı açmış, kendisini sokakta bulmuş. akşam temel eve gelmiş fadime sormuş: ‘nasıl, iyi baktılar mı?’ ‘vallahi hiç bakmadılar ama organizasyon müthişti’ demiş.
senle ilgisi yok sadece bu ara çok yoğunum
-
günümüz dünyasında kimse telefona 1 kere bile bakmadan gün bitirmiyor. yani nöbet tutan aşırı yoğun doktor olursun ne bileyim astronot olursun uzay gemisinin abs bozulmasın diye telefonu kapatırsın anlarım ama ayda 1 olur 2 olur.
sakın kendinizi böyle insanlar için yormayın. direkt silin. yoksa iki türlü de kaybedeceksiniz.
iş hayatının ilk kuralı
-
iş hayatının ilk kuralı, işe geldiğinde özel hayatını, eve gittiğinde de işle ilgili detayları çantanda bırakmaktır.
distopya
-
halihazirda butun gercekligiyle yasanmakta olup hic de sasirtici olmayan sekilde icinde yasayanlarin idrak edemedigi, etmek istemedigi olgu. hala roman ve filmlerde izini aramanin pek bir mantigi yoktur cunku;
gunumuzde milyonlarca kisi karayollarinda yuruyup yol kenarlarinda kamp atesi yakarak "daha iyi kurtarilmis bolgeler"e kacmakta (en son gecenlerde avrupaya kacmaya calisanlari hatirlarsiniz),
sehir savaslari, baskici devletler, insanlarin herseyini kontrol edip urun haline getirmeye calisan devasa sirketler, dunya atmosferini kaplamis nefret, kutuplasma, umursamazlik gibi "kurgusal" seyler zaten bugunun birer gercegi.
dahasi ekstra olarak; kafa kesme, ciğer yeme, adam yakma, bombalama, ezme, parçalama gibi "kurgusal soslar" da gundelik birer vaka haline gelmis durumda.
bir de distopya eserlerin olmazsa olmazi kamplaşma/ çeteleşme vardir ya hani,
mesela zombi istilasinin ertesi gununde, dogal felaket ve yikimdan iki saat sonra, atom bombasinin kirki ciktiginda hemen gorursunuz ne kadar it kopuk varsa birlesir, butun kaynaklara el koyar, yalniz gezenleri/gucsuz olanlari yagmalar, zevkine iskence eder, keser bicer yer, soyar, oldurur, tecavuz eder. izleyici/okuyucu olarak "lan dun bir bugun iki nasil hemen kamplasip birbirinizi buldunuz, nasil hemen sistemi kurdunuz" diye soylenirsiniz ya,
iste bosuna soylenmeyin. soyle bir bakin dunyaya, zaten hali hazirda bu kamplasmalarin oldugunu, gücü yetenin gücü yetene dünyayı dar ettiğini gorun.
hani acayip yiginlar vardir ya, bu cetelerin etrafinda toplanir, bariz bir sekilde yanlis oldugunu, insanlara zevk icin iskence edildigini falan gordugu halde alkis tutar, siddeti ve vahseti sever, destekler, daha cogunu ister. izlerken "lan nasil adam bunlar yaaa" dersiniz ya,
bosuna demeyin. soyle bir bakin cevreye, aslinda bu tarz "insan"larin halihazirda milyonlarca/yuz milyonlarca sayida varoldugunu, siddeti, vahseti ve iskenceyi ovup yucelttigini, guclu ve zalimin yaninda olarak tatmin oldugunu, firsatini buldugunda sizi çiğ çiğ yemekten zevk duyacagini hissedin.
o yuzden pollyanna'ciligi birakip yasadiginiz dunyayi gercek haliyle gorun.
insanoglu denen lanet ve habis yaratiklar yuzunden icine edilen dunyanin halihazirda bir distopya oldugunu gorun artik.
ve ne yazik ki film/kitap bittikten sonra dondugunuz "gercek" dunyanin o kurgusal orneklerden daha distopik ve vahşi ve umutsuz oldugunu kavrayin.
cok guzel gercekci bir kurgusal distopya ornegi icin;
(bkz: the road/@lemre)
daha gercekcisi icin;
(bkz: dünya)
niğde'de 1938'de çekilmiş şaman bebek fotoğrafı
-
(bkz: güzele ne giyse yakışır)
bebeyi nazardan korumak için çirkinleştireceğiz diye yola çıkmışlar ama bu sefer de karizmanın öz evladı olmuş. ver eline baltayı, vikinglerle yağmaya çıksın.
dünyada sadece 7 kişinin cevabını bildiği soru
-
yazık olur.
13600 tl harcayın 10 tl bonus kazanın
-
bankaların kralı garanti bankası'ndan bugün gelen bir mesaj. böyle avantajlı kampanya görülmedi.
görsel
yaran diyaloglar
-
abimler üniversitedeyken:
küçük abim: abi geçende sen ödedin bu sefer ben ödeyeyim
büyük abim: olmaz koçum burada senin paran geçmez
küçük abim: abi ölümü öp bu sefer ben ödeyeyim
büyük abim: tamam neyse bu sefer sen öde haftaya ben öderim.
diyalogu yaran diyalog yapan detay şu: ikisi de babamın kredi kartını kullanıyor.
ateizme karşı en geçerli sav
-
hawking'in çarpılmış olması.