hesabın var mı? giriş yap

  • dikimevi'ne akşamları, ekmek arası köfte satan bir seyyar satıcı geliyor. insanlar beğeniyor olmalı ki, her akşam upuzun sıra oluyor o seyyar köftecide.

    bu upuzun sıra yaz aylarında tatsız tutsuz, ''kuru kalabalık'' gibi gözükse de, kışın insanın içini ısıtıyor; insanların ağzından çıkan buharın köfte arabasının ışığında süzülüşü, insanların konuşmaları, gülüşmeleri... kartpostal gibi...

    edit: bilgi düzeltmesi.

  • "bu şirketimiz için harika bir oporçiiuuunitiiy" der ağzına kürekle vurulasıca. bazen de "sence de bu bir win-win durumu değil mi?" diye sorar. halbuki ikimizin de kelime haznesinde, bir yerlerde "maşrapa" sözcüğü mevcuttur. ikimiz de "kirve" nedir biliriz.

  • bizim bakkalımız gerçekten efsaneydi. o ekmek bıçağıyla herşeyi kestiğini bilmemize rağmen ve ellerine herhangi bir eldiven ya da başka birşey takmamış olmasına rağmen o yarım ekmeği yanındaki ayranla beraber afiyetle silip süpürürdük. genelde kaşarlı ya da beyaz peynirli olurdu yarım ekmek. aslında çok üç kağıtçıydı kendisi ama sevdiği insanlara kaşar dilimlerini kalınca keser, diğerlerine ise kağıt gibi verirdi. arada bir kaşar salam kombinasyonunu yapardık cebimizde biraz fazla para olunca. keşke imkan olsa da dönsek o günlere yine yesek çocuksu mutluluğumuzla beraber.