hesabın var mı? giriş yap

  • bu videodaki hadiselerin yaşandığı yıllarda arcopal diye bir yemek takımı markası vardı. gazete promosyonlarının, süper, mega kuponların havalarda uçuştuğu yıllardı. bu dediğim tabak, çanak ve kaşık-bıçak takımını yanılmıyorsam milliyet gazetesi veriyordu.

    çok uzatmayayım. bu ürünün reklamı televizyonda öylesine etkileyici ve vurucu bir şekilde döndü ki, birçok insan gibi benim ailem de ayaklarına kadar gelen bu büyük fırsata kayıtsız kalamadı. süper kuponu kaçırma hadsizliğini gösterse bile birkaç gün sonraki telafi ultra kuponu reddetme cüreti gösteremedi. tabaklar dünya'nın en kaliteli porseleniydi. ünlü fransız markasıydı. çok kaliteliydi, en iyisiydi, arcopaldi, fransızdı, inanılmaz kaliteliydi, tabaktı, ama harika kaliteliydi.

    aldık bunu. annemde halen birkaç tabağı duruyordu son gittiğimde.

    bunu benle aynı kuşaktan birkaç kişiye hatırlattım. arcopal diyince hepsi hatırladı. hatta annelerinde de varmış bazısının. sence arcopal nasıl dedim. hepsi güzel abi, kaliteli diye yanıtladı. açık olmak gerekirse aradan geçen 20 seneye karşın bana da halen dünya'nın en kaliteli porselen markası gibi gelir, arcopal. tek referansımız, 20 yıl önce, günlerce ve her program arasında defaatle dönen o reklam filmi.

    yazılanları okuyorum, sadece yazılanlar değil, kendime de dönüp bakıyorum. maruz kaldığımız manipülasyon ve şartlandırılmışlık sadece bu bahsettiğim tabak markasından ibaret değil. bu belki en masumu. milliyet bana arcopal konusunda hangi işlemi uyguladıysa, devlet de bize milli güvenlik dersinde aynı işlemi uyguladı. hem de bunu misliyle yaptı, acımadan. çünkü devlet acımaz, medya acımaz. sizi kaçırır, yatağa bağlar, kolunuza zorla eroini zerk eder, defalarca ve defalarca yapar bunu. sonunda kollarınızı çözer. serbest kalırsınız, ancak bu defa da siz uyuşturucu ararsınız.

    şu görüntüleri izledikten sonra bile gelip burada milliyetçilik kusuyorsunuz. birçoğunuz gezi direnişini tecrübe ettiğiniz halde yapıyorsunuz hem de. ama gözlerinizin altındaki morluğu, kolunuzun ne hale geldiğini görseniz, neye benzediğinizi bir görseniz yapmazsınız. o yüzden kafanızdaki arcopalleri kırın arkadaşlar, reklamlarda kırılmaz dediklerine bakmayın. kırın.

    (bkz: arcopal)

  • ben bunu yapıyorum. bana yapılınca da teşekkür ediyorum. hoş bir davranış bence.
    ancak bir kaç defa benden az ürünleri oldukları için bana bir şey söylemeden önüme geçenler oldu. sanırım bunu kendilerinde hak gördüler. bu terbiyesizlik cidden.

  • 1780`li yıllarda william herchel gökyüzünün 683 bölgeye ayırıp, bu bölgelerin her birindeki yıldızları sayarak güneş'in galaksideki yerini bulmaya çalıştı.

    hershel, galaksinin merkezine doğru yıldızların sayıca, büyük yoğunlukta olduğunu daha küçük yıldız yoğunluklarının ise galaksinin sınırına doğru görüleceğini düşünüyordu. fakat, tüm samanyolu boyunca kabaca, aynı yıldız yoğunlukları buldu.

    buradan hareket ederek, güneş'in galaksimizin merkezinde bulunduğu sonucunu çıkardı.

    kaynak: http://www.istanbul.edu.tr/…samanyolu/samanyolu.htm

  • saçma sapan bir durum. tıraş yasak değil mi beyler diyor. tıraş neden yasak olsun berber dükkanlarının açık olması yasak. sonuçta orası berber dükkanı değil. 100-150 işçinin beraber çalıştığı fabrikalar şu an açık. 3 kişinin bulunduğu bir ortam neden polis baskını yiyor? suç unsuru oluşturmayan bir durumda polisin işgüzarlığından başka bir şey değil.

  • türkiye'den yeni çıkıp henüz avrupa yasalarını unutmuş olacak ki nerede olduğunu hatırlatmışlar.

    üzülmedim.

  • kötü gelenler: floresan, iş stresi, iş arkadaşları
    iyi gelenler: floransa, tatil keyfi, arkadaşlar

    demek ki birkaç harf neleri değiştiriyor..

  • ölme kavramını anlamak için önce canlı kavramını iyi oturtmak gerekiyor.

    kompleks davranışlar göstermek, büyümek, çoğalmak hatta metabolizmaya sahip olmak her ne kadar canlılığa ait şeyler gibi gözüküyorlarsa da, bunları başarmak için canlı olmaya falan gerek yoktur.

    örneğin tornadolar oldukça kompleks davranışlar gösterirler. kristaller de kopya oluşturmak suretiyle büyürler. bilgisayar virüsleri çoğalırlar ki bu özellikte ilginç olan çoğalmaya canlılık dediğimiz zaman eşeyli üreyen canlılarda tek bir canlı kendi kendine çoğalamadığı için bireyleri canlı kabul edemeyeceğimizdir. tabi bir de kısırlık var.

    yangınların ise metabolizmaları vardır. biz organik karbonu oksijen ile yakarken, yangınlar da benzer bir şekilde oksijen ile ağaçları yakıp enerji açığa çıkarırlar, bu enerjiden beslenir ve büyürler. kimyasal süreç aynıdır.

    cansız ve canlı sistemleri birbirlerinden ayıran temel fark mutasyondur. cansız varlıklar büyürken ve çoğalırken bu işlemi kusursuz kopyalar oluşturarak yaparlar. canlılıkta ise kopyalama işlemi sırasında genetik materyalin yapısı nedeniyle mutasyonlar olur. dolayısıyla canlı kopyalar birebir olmazlar ve zamanla canlı sistemler evrilirler.

    canlılardaki bu kopyalama işleminin nasıl olduğuna biraz bakmak lazım.

    bilgi depolama sistemi olan dna kendini eşleme sırasında (replikasyon) önce çift sarmal yapı ayrılır, sonra ucu boş kalan bazlarlara, stoplazmaya alınmış yeni nükleotidler eşleşir ve ortaya iki adet dna meydana gelmiş olur. bu işlem sırasında eşleşmeler önceki ile aynı olmayabilir ve bu olay bir mutasyon çeşididir. dış etkenler ve radyasyon sonucu bozulan dna'nın onarımı sırasında* da bozulan, bir parçası kopan dna'ya benzer bir biçimde yeni nükleotidler eklenir ve yine mutasyonlar oluşabilir. ilgili video

    bu dna tamiri ve kopyalaması sırasında oluşan mutasyonlar hucre içi işleyişi genelde kötü bir şekilde etkilerler. bunun sonucu olarak genelde senescence denen hücre yaşlanması görülür. oluşan atıkları düzgün bir şekilde atamayan ve enerji üretimi azalan, işleyişi bozulan hücre yaşlanır. dna bozunumu daha da vahim ise programlı hücre ölümü olur. bazen de mutasyon kontrolsüz hücre bölünmelerine yol açar ki bunlara genelde tümor demekteyiz.

    dna replikasyonu sırasında olan diğer şey ise telomer kısalmasıdır. kromozomların ucunda bulunan bu telomerler dna'nın bölünmesine ve uçlarının korunmasına yardımcı olurlar fakat her dna bölünmesinde bu parçada kısalma olur. defalarca bölünmelerden sonra kritik bir eşiği geçen bu kısalma sonucunda hücre artık bölünemez hale gelir. bölünemeyen hücre kendini yok edecek diye bir kaide yok fakat dna bozunumu ve onarımı işleminin devamı ve önceki mutasyonlar dolayısıyla hücre sonuçta senescene evresine geçiş yapacak ve sonunda ölecektir. (kendi başlığında detaylıca anlatılmış)

    bir hücrenin bölünme limitini* telomer uzunluğu belirlemekte. dolayısıyla dış etkenleri bir kenara bıraktığınız zaman buradan yola çıkarak canlının ideal şartlarda ne kadar yaşacağı kestirilebilir. insanlarda bu ortalama 125 yıl kadardır.

    yani canlılık kendini oluşturan kopyalama mekanizması gereği ölümlüdür.

    (bkz: bicentennial man)