hesabın var mı? giriş yap

  • beşiktaşlıyım ama galatasaray'ı destekledim.

    yapmayın şöyle boru falan. büyük bir heyecanla takip ettim maçı. galibiyete de çok sevindim. ama siz böyle yapınca tiksinti geliyor.

  • doktor dayak yiyor, hakim tutuklanıyor, ünv profesörü ne diyor dinleyen yok, öğretmen kpss ile kafayı yedi, general tutuklanıyor, mimar müteahhitlerin elinde oyuncak oluyor.
    itibar bunun neresinde bilemedim.

  • #137044047 bu entryde johnny depp için yazdığım yorumun benzerini amber heard için de yazacağım.

    heard'ün hikayesinden başlayalım. yaptığım kısıtlı taramada kendisinin geçmişiyle ilgili ayrıntılı bilgi veya kendi ağzından demeç bulamadım. o yüzden yorumlarım biraz spekülatif olacak. heard'ün annesiyle ilgili pek bir bilgi bulamasam da babasıyla ilgili bazı bilgiler var. babası david heard texaslı. pos bıyıkları ve kovboy şapkası, silahlara ve arabalara (her ikisi de fallik nesneler) olan ilgisiyle tam bir texas alfası, ek olarak alkolik ve aktör. amber heard de oyuncu olmayı seçmiş ve onun da silahlar ve arabalara ilgisi var, bu bağlamda babasına hayranlık besleyen bir yapısı olduğunu tahmin edebiliriz. bu açıdan düşününce johnny depp'e hayranlık ve tutku duyması kaçınılmaz, çünkü depp de aynı babası gibi 'tarz sahibi' (ki sonradan davadan öğrendiğimiz üzere johnny depp'i tarz sahibi olmamakla suçlayacak - yani babası gibi bir alfa olmamakla), depp de alkolik ve aktör; ek olarak kendisinden yaşça oldukça büyük bir adam.

    amber heard yetiştiği evde babasının annesine karşı fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını ve alkol sorunları yaşadığını belirtmiş. johnny depp ile olan kayıt altına aldığı tartışmaların çoğunda da depp'in alkol içmesi üzerinden bir kavga dönüyor. burada sanıyorum şöyle bir durum olmuş, bu babayla benzerlik konusunda heard'ün yapmak isteyeceği iki ihtimal var; ya babasını kurtaramadığı için babası gibi olan bu adamı alkolden kurtaracak, ya da bu adam da aynı babası gibi olacak ve babasının annesine yaptığı gibi kendisine şiddet uygulayacak. fakat sonuç olarak bu ikisi de olmuyor ve olmadıkça heard babasının daha ünlü ama daha az alfa olan bu versiyonuyla ne yapacağını bilemeden büyük bir öfkeyle kalakalıyor.

    depp babası gibi fallik değil, silahlarla değil de gitarlarla ilgileniyor. ek olarak heard'ün babası onlarca pittbull besleyen hatta yasadışı olarak bunları dövüştüren bir adam. pittbullar da babasının fallik birer uzantısı gibi - güçlü, görkemli, dişli, tuttuğunu koparan ve korkutan. depp'in köpekleri ise yorkie cinsi; küçük, sevimli ve korkutmaktan oldukça uzak.

    babası ile depp arasındaki bağlantıyı heard kendisi de dile getiriyor, ikisini kıyaslıyor ve diyor ki; "babam depp'e kıyasla melek gibi kalıyor. babam hayatı boyunca alkol sorunuyla uğraştı; bağımlı ve şiddet gösteren biriydi ama onu çok seviyorum." heard farklı kaynaklara babasını çok sevdiğini birçok kez belirtmiş ama bu cümlenin başı ve sonu kulağı tırmalıyor. bağımlıydı, şiddet gösterirdi dedikten hemen sonra sanki dilinin ucuna gelen öfkeyi örtmeye çalışır gibi "ama çok seviyorum" diye bitirmesi babaya duyduğu hayranlığın yanında bastırmaya çalıştığı bir öfke de olduğunu düşündürüyor. bu bağlamda depp bastırdığı bu öfkeyi dökebileceği daha güvenli bir ikame. yani benim yorumumca heard, babasına söyleyemediklerini ve yapamadıklarını, babasıyla özdeşleşerek babası gibi olan birine yapıyor.

  • bu adamın gönderilmesinde (gitmesinde) payı olan herkese bir sözüm var. sizin ben amınıza koyim.

  • yemeksepeti'nin bünyesinde sipariş alan restaurantlardan birinin menüsünde "sos istemiyorum" adlı bir ürünün 1 tl fiyat ile satılıyor olması hadisesi.

    görsel

    merakımı gidermek için az sonra vereceğim siparişe 2 tane "sos istemiyorum" ekleyeceğim. 2 tane sos gelirse üşenmem "gelin bu sosları alın, ben sos istemedim" diye canlı desteğe bağlanırım.

    edit: sipariş görseli eklendi.
    görsel

    edit2: pizzacı aradı şimdi. aha dedim "beyefendi siz geri zekalı misiniz?" diyecek.. :)) sodexo çalışmıyormuş, yarın çeksek olur muymuş.. sos konusunu açmadı hiç. fırsatını buldun yapıştır tabii pizzacı, sen de yapıştır amk

    edit3: sipariş geldi, sos yok. değerlendirmem 10-10-10 olacak. teşekkürler yemeksepeti ve pizzacı.*

    edit4: tavuk topları için olan 2 tane ücretsiz sos hakkımı neden kullanmadığıma yönelik mesaj atanlar olmuş. abi ben kendimi ifade mi edemiyorum.. sos istemiyorum.

  • tabii...

    hükümet her şey için referandum yapıyor ya istanbul belediyesi de öyle yapmalı.

    yatıyoruz kalkıyoruz, ülkede haberimiz yokken hepimizi ilgilendiren zibilyon tane karar alınmış oluyor.

    ama seçimi kazanan cehape olduğu için yasal hakkını bile sorarak kullanmalı.

    ahmet hakan da dediyse tamamdır.

  • bu bir saldırı biçimidir ve doğru savunmayı uygulamak gerekir.

    ilk aşamada olayın üstünde kontrol sahibi olmadığınızı fark etmeniz gerekli. bu da kendinize ve olanlara bir süre sonra tepeden bakmakla olur. şu zamandan beri uğraşıyorum, ne kadar mesafe katettim sorusu ile.

    diyelim ki bir süredir bu kızla iletişim halindesiniz. bir sıcak bir soğuk ama siz hala umutlusunuz. bu size çok da saygı duymadığı anlamına gelir çünkü sizin üstünüzde bir kontrole sahip, sizi manipüle edebiliyor. sizde yeni ve ona ilginç gelen bir şey yok. çözebileceği bir gizem yok, ona göre her şeyiniz apaçık ortada, o kaçıyor siz kovalıyorsunuz. çözülmüş puzzle'ı kim ne yapsın?

    bu durumda yerleştirmeye çalışacağı dinamik şudur; neticede ben bunu reddedeceğim (soğuk) ama bu reddetme bir defalık olmasın, ben bunu atayım ama hep geri gelsin, her gelişi de haneme sayı olarak yazılsın. böylece kendime bir özgüven kaynağı yaratayım, ihtiyaç halinde bir yedeğim olsun, kendimi güçlü hissedeyim...

    bunun için salt reddetme haricinde de bir şeyler yapması lazım ki (sıcak) umutlarınız tamamen bitmesin. dolayısıyla size, ancak sadece bir sonraki reddetmeye kadar sizi ayakta tutmaya yetecek kadar bir umut vermesi lazım. yaralı askerin yaralarını sarıp yeniden savaşa hazırlamak gibi. bu umudu daha az verirse bir deneme daha yapmayabilirsiniz, eğer fazla verirse de bu sefer manevra alanı azalır, işler kontrolünden çıkabilir, kendini baskı altında hissedebilir.

    bu şekilde bir ileri bir geri gittikten sonra olan biteni değerlendirdiniz, özellikle kendinize yukarıdaki soruyu sordunuz ve manipüle edildiğiniz kanaatine vardınız. ikinci aşamaya geçebiliriz.

    burada öncelikli amaç bu döngüden çıkmak. intikam almak falan değil, sadece kendinizi kurtarmak. zararın dönebildiğiniz yerinden dönmek çünkü bu zihninizi sürekli esir alan, zaman ve enerjinizi de çalan bir ruh halidir. ama bu döngüden öyle bir şekilde çıkacağız ki bu sefer de onun aynı döngüye girme ihtimali olsun.

    tahmin ettiğiniz gibi onun taktiğini ona uygulayacağız. son reddedilmenizden sonra artık kesinlikle ona karşı oldukça kapalı, ondan kaçar bir halde olmanız gerekli. zaten onu kaybetmeyi göze aldınız. bu döngüden kurtulmanın bedeli.

    ama iletişim halinde olduğunuz zamanlarda (tesadüf veya onun girişmiyle) son derece sıcak davranmanız gerekli. soğuk ve kaba olursanız ya da sadece görmezden gelirseniz bu oyunundan çekildiğiniz anlamına gelir. ama aslında yapacağınız şey önce kaybetmemek, sonra ortam müsaitse kazanmak. kendi yarı sahanıza çekilip kontra fırsatı beklemek gibi.

    onunla çok az muhatap olacak ama bu sürede çok sıcakkanlı olacaksınız. bu sizin yoğunluğunuzu artırır. bu, sizinle geçirdiği o oldukça kısa anlara çok fazla olasılık ve anlam yükler, sizi gizemli kılar (bu hemen olmaz ama neticede olur). bunu yapmanın görece basit ve etkili bir yolu sadece iyi bir dinleyici olmaktır. hem olabildiğince az konuşarak bir belirsizlik oluşturursunuz, sizin keşfetmediği yönleriniz de olduğunu düşür, hem de iyi bir dinleyiciyi herkes sever. ama esas vurgunu eski atılgan tavrınızı değiştirmekle yapmış olursunuz. artık kovalamak yerine kaçıyorsunuz. ama süreci yarıda kesip mutlaka kaçın, artık siz onun sınırsız iletişim kurabileceği biri değilsiniz, yapacaklarınız var.

    ona meşgul biri izlenimini vermeye çalışmayın, yapay olmaktan, mesaj vermeye çalışmaktan ve rol yapmaktan kaçının.

    harici olarak yem niyetine bir başka dişiyle görülürseniz işiniz daha da kolaylaşır. başka bir dişi işin içine girince artık mesele sadece sizinle onun arasında kalmaz iki dişi arasındaki bir ego savaşına evrilir, sizin işinize gelen bir doğrultuya. sizin yüzünüze bakmak istemese bile sadece rakibin kazanmaması için size yaklaşması çok olasıdır.

    eğer amacı sizi manipüle etmek değildiyse, normal hali buysa size bundan sonra pek yaklaşmaz. başlarda biraz sinirlenir, anlam veremez ama ciddi bir hırs da yapmaz. sizin çıktığınız döngüye kendi de girmez. zaten ciddi anlamda ona hiçbir şey ifade etmiyorsanız bu geri çekilme hareketinizin de hiçbir etkisi olmaz. ondan uzaklaşarak kendinizi kurtardığınızla kalırsınız.

    ama en başta niyeti sadece ego tatmini sağlamaktıysa, oynamadığı oyuncağı elinden alınan çocuk gibi ağlayacaktır. bunu da iyi misin? kendine gelebildin mi? tavrıyla yapar. bu bahaneleri sizinle iletişime geçip bir dalga daha sizi kendine çekmek için kullanmaya çalışır. bu noktada bir zamanlar manipüle edebildiği birini artık edememenin rahatsızlığıyla hırs yapar ve döngüye kendini sokar. çünkü psikolojik olarak geriye düştüğünü hisseder ve bunu kendine yediremez, açgözlü davranma dürtüsüyle girer bu döngüye. dengesi ne kadar bozulursa o kadar iyidir çünkü sadece kaybettiklerini kazanma hırsı daha da artacaktır.

    ama özellikle kendini geri çekme adımını salt intikam hissiyle yapmayın, gerçekten başkasına yönlenin. bu hem döngüden kurtulmanızı kolaylaştırır, hem ikinci aşamanın daha doğal ve spontane bir şekilde akmasını sağlar hem de başka bir dişiyle işlerin yolunda gitmesi durumunda malum kişinin yükünü ağırlaştırır.

    son olarak da bunu yapan kıza kızmayın, bunu bireysel almayın ve bunun insan doğasının bir parçası olduğunu bilin. bu, atacağınız adımları daha mantıklı hale getirir.