hesabın var mı? giriş yap

  • tır durdu ya la... tır durdu... uzun araç durdu.
    durabiliyorlar demek ki. türkiye'de göremiyoruz ama duruyor demek ki.

  • yeni gümrük limiti her ne kadar olumsuz etkilemiş olsa da bitirmemiştir. amazon'u size yedirmeyiz.

    madde madde sayalım:

    1) gümrük sınırının üstünde bi ürün aldığınızda amazon gümrük bedelini depozito olarak alıyor sizden ve gümrüğe takıldığında ödeyip çekiyor. eğer gümrüğe takılmazsa da paranızı iade ediyor. yani siz uğraşmıyorsunuz.

    2) evet, gümrük sınırı kötü ancak unutmamak gerekir ki bundan 2 ay önce kur 3-3.10 seviyelerindeydi. yurtiçinde 3.50'den gelmiş mallar dolmaya başladığında oluşacak fiyatları daha tam hissetmedik. bu yüzden güncel kurla çevirince amazon hala daha ucuz olsa da çok büyük farklar yok. lakin bu yeni ürünler geldikçe fiyat uçurumu artacak bu %18'lik vergiye rağmen daha ucuz olacak ki zaten yurtiçinde de hiçbir şey ödemesen bu %18'i ödüyorsun.

    3) amazon bizim yerel siteler gibi esnaf kafasıyla yönetilmiyor. müşteriden ne koparsama bakmıyor. seninle polemiğe girmiyor direkt olarak tamam haklısın diyip neyse derdin çözüyor. çünkü gerçekten haklıysan maruz kalacağı repütasyonel risk daha fazla. yerel satıcılarsa öyle değil senden koparacağı 10 liranın peşinde. bu yüzden yurtiçinde bi ton uğraşacağına her alışverişinde ulan gene nolacak diyip rezalat başlıkları açacağına amazonla kafan rahat alışveriş yapabilirsin.

    4) bu hepsiburada, n11, vestel gibi dünya firmalarıyla rekabet anlayışları, gümrük vergilerinin kontrolüyle sınırlı olan dar zihniyetli firmalara para kazandırmıyorsun. bu biraz duygusal bir madde ama benim için böyle.

    bugün 4 ürün daha aldım, 2'sini aynı gün kargoladılar.
    seni seviyorum amazon.

  • amazon'da indirimde görünce alayım dedim. çünkü bu devirde bir şeyi aldın aldın, alamadın haftaya 2 kat fiyata ulaşır ki benim ürün de 1.5 katına ulaştı. ne zaman kullanırım bilmiyorum maksat yatırım.

    ürünü şöyle bir sudan geçireyim kaldırım dedim ardından. suda gezdirip koydum kenara. sularını silmedim. ardından döküm uzmanı bir arkadaşım geldi. tava aldım falan derken şöyle bir inceledi. sen bunu kurulamadan mı koydun dedi.

    he dedim. ıslak ıslak bıraktım tezgahın üzerinde.

    olmaz dedi. bak asma yeri paslanmış.

    what dedim, alıp elime baktım hakikaten öyle olmuş.

    sonra döküm uzmanı arkadaşım tavayı ilk kullanımdan önce yağlayıp fırınlamak lazım, refika'yı aç izle dedi.

    açtım izledim. ardından başka bir teyzenin videosu otomatik olarak başladı. o kadını da izledim.

    sonra dediklerini harfiyen yaptım. tavaya zeytin yağı döktüm. sonra fark ettim ki yemek yapmıyorum sadece yağlayacağım. ama yemek yapar gibi yağ dökmüşüm.

    döktüm bir kere diyerek tavayı pasta fırçası gibi fırçayla güzelce yağlıyorum. 40 pınar yağlı güreşçisi gibi oldu tava. ellerim kollarım sıçrayan yağlarla dolu bu arada.
    altını üstünü deliklerini bir güzel yağladım. sonra fırına attım.

    pişirdim tavayı. fırından yanık dumanlar çıkmaya başladı. teyzenin videoda duman çıkar camı kapıyı açın diyordu.dediklerini yaptım. 20 dakika yağlanmış boş tavayı pişirdim bir güzelce. çıkardım bir saat sonra fırından elim yanmasın diye korkarak tutuyorum.

    tava bir parlamış ama nasıl. fırının da içine sıçmış tabi bu arada. her tarafı yağ.

    aldım sonra tavayı yıyakayım dedim biraz. çok da yıkamamak lazımmış çünkü. mutfak malzemesi değil sanırsın tapılacak bir nesne gibi anlatıyor herkes videolarda vs.

    fazla incitmeden yıkamaya çalışıyorum tavayı. ama yağ o kadar çok ki. ne kadar suya tutsam durulanmıyor. detarjana geçtim. haldur huldur yıkıyorum. en sonunda ağır yağ katmanı çıktı. elime o mat demir gelir gibi oldu. hah dedim yeter bu kadar yıkama. güzelce kuruladım artından kağıt havluyla. koydum kenara.

    bundan sonra ne zaman bir şey pişireceğim bilmiyorum ama tavaya verdiğim o emek, akan giden o sular, kollarımın tavayı kaldırıp indirirken gereksizce yorulup kas yapması, deterjan tüketimi, elektrik sarfiyatı, fırının içinin batırması derken kendimi bilgisayarın başına zor attım.

    özetle o kadar uğraştım ki (yemeği ihtiyaç olarak görenlerdenim diyebiliriz) artık tavanın ormanda bir ceylan avlayıp pişirip baharatını osunu busunu atıp bana yedirmesini bekleyeceğim.

  • ne sıfatla türk gençliği adına açıklama yaptığını anlamadığım rezil örgütün sikimde olmayan açıklaması. asıl zehir kaynağı kendileri.

  • amerikalı ekolojist ellis silver tarafından yazılan ve insanoğlunun dünyada evrimleşmediğini, başka bir gezegenden cezalandırma amacıyla dünyaya gönderildiği ve içindeki şiddet dürtüsünü dindirmediği sürece dünyada kalacağını anlatan kitaptır.

    yazar, bu önermesindeki temel dayanak noktalarını aşağıdaki şekilde açıklar;

    - insanoğlunun pek çok hastalıkla boğuşması, bağışıklık sisteminin zayıf olması,
    - insan vücudunun daha düşük yerçekimi olan bir gezegene uygun olması sebebiyle görülen kronik sırt ağrıları
    - insan derisinin güneşe daha uzak bir gezegene uygun olması sebebiyle ortaya çıkan güneş yanıkları
    - gezegendeki diğer türlerin aksine insan bebeğinin kafasının çok büyük olması ve doğum esnasında ölümlere yol açabilmesi,
    - çoğu insanın zaman zaman hissettiği bu dünyaya ait olmama hissi.

    (bkz: the truth is out there)

  • ulan bir zamanlar bu ülkede ab süreci için kokoreç yasaklansın mı yasaklanmasın mı falan tartışılıyordu yaw ne güzel günlermiş meğer kıymetini bilememişiz ..