ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bağdat caddesi'nde çiçekçiye çarpıp kaçan sürücü
-
maalesef büyük ihtimalle ceza dahi almadan kurtulacak sürücüdür. 2001 yılında babamı levent ışıklarda çarpıp kaçan bir sürücü yüzünden kaybettim.sürücü 4 yada 5 gün sonra teslim oldu.kaza sırasında plakası düşmese büyük ihtimalle teslim dahi olmazdı.oldukça varlıklı bir ailenin oğlu.arayıp başınız sağolsun bile demedi.görgü tanığı olmadığı için ve davalı avukatının çeşitli hukuk cambazlıklarıyla dava 11 sene sürdü ve zaman aşımından düştü. sonucunda fail ceza almadı ve 3 kardeş babasız büyüdük.sonra birisi gelip bana adalet hak hukuk desin.
john coltrane
-
caz tarihini değiştirebilen 5 müzisyenden biri kabul edilir. (digerleri: d.ellington, m.davis, l.armstrong, b.holliday) çok onemli bir saksafon vituozudur (kariyeri boyunca stilini surekli degistirmistir) biraz gec kesfedilmistir. dikkati ilk kez 1955'de 29 yasinda sideman olarak cekmistir. 1960'da tam solo kariyerine gecmistir. 1967'de olmustur. hayatinin buyuk bolumunu eroinman olarak gecirmistir. belirgin uc dönemi vardir. solo öncesi miles davis/kısa monk/cannonball adderley donemi, klasik quartet donemi ve free caz donemi... cazdan nefret ediyorsaniz bile en azindan bi kere naima'yı dinlemelisiniz. ve bir not: coltrane'i dunyaya tanitanlarin basinda (birsuru cazciyi tanitan, örn: charles mingus, modern jazz quartet, ornette coleman, eddie harris, hank crawford) nesuhi ertegun gelir.
arda turan'ın faizler düşmeli açıklaması
-
kahvedeki amca ekonomi konuşabilir çünkü kahvedeki amcanın söylediklerini alıp gazeteye, televizyona koymazlar. arda da kendi arkadaşlarıyla oturup konuştuğu ortamda ekonomi dahil her şey hakkında konuşabilir. ama medyaya açıklama yaparken her şey hakkında konuşursan ne diyon olum sen derler tabi. o yüzden ekonomi masterin yoksa susacaksın medyaya karşı. peki ben zamanımı harcayıp niye bu saçma entry'i yazdım. çünkü biraz önce söylediklerimi kendi başına çıkartamayacak insanlar var. tepkim mantıksızlığa...
yurt dışında yaşanan dumur olaylar
-
kötü bir dönem geçirmiş ve sevilen kişiden ayrılmış bir şekilde ailemi ziyaret etmek üzre uçağa bindim. duygular tavan. tek yapmak istediğim kulaklığımı takıp müzik dinleyerek uyumak. fakat koltuğuma oturur oturmaz başladım ağlamaya. zaten ağlak bir insanım ama insanların içinde genelde ağlamam. tutamadım kendimi, iki gözüm iki çeşme ağlıyorum. yalnız hıçkırık yok, damla damla gözyaşlarım süzülüyor. ama nasıl, dur durak bilmiyor. ben bir tane siliyorum, ardından iki tane daha geliyor. önce yolcular soruyor ne var diye, bir şey yok diyorum. sorular arttıkça hostesler olaya dahil oluyor. ne var diyorlar, bir şey yok diyorum ama damlalar aksini söylüyor. uçağın bir bölümü durmuş beni izliyor artık ve yolcular aralarında konuşmaya başliyor, neden ağladığıma dair teori üretiyorlar. bu arada yer görevlileri de olaya dahil oluyor. iyiyim diyorum, kimse inanmıyor. uçak bir türlü kalkmiyor, herkes ağlamama yoğunlaşmış şekilde bana bakıyor. yanımdaki norveçli kadın yolcu, uçuş boyunca elimi tutabilirsin diyor. iyiyim, teşekkür ederim diyorum. o da inanmıyor. sonradan hollandalı olduğunu öğrendiğim bir adam yanıma gelip bir paket cips uzattıyor. "iyi gelir ye," diyor. durumun saçmalığına gülümseyip cipsi kabul edip uçuşa hazır olduğumuzun sinyalini verince herkes alkışlıyor ve gözler üzerimden çekiliyor.
sorunlarımı cipsle aşmama yardımcı olan hollandalı amcaya "büyüksün" diyorum.
bir kıza seni rüyamda gördüm demek
-
- seni rüyamda gördüm cansu.
- sahi mi? nasıl gördün?
- nasıl desem? böyle bazı şeylerden arınmış, saf, yalın bir şekilde diyeyim.
- ay gerçekten mi? hadi, inşallah.
- aynı şeyi ben de sabah kalkınca dedim biliyor musun?
- ne dedin?
- hadi, inşallah dedim. akşam bize geliyorsun değil mi? film izleyecektik?
nerede kemalist görürseniz kafasını kesin
-
kapak fotoğrafına cami diye taj mahal fotoğrafı koyan habersiz hamalın cürreti.
para tuzağı olan şeyler
-
(bkz: düğün fotoğrafçılığı)..
motorcunun kafasına kaskla vuran polis
-
madem vuruyorsun neden sonra yusufluyorsun. işte ses çıkartmazsanız hakkınızı aramazsanız böyle keyfi vururlar, karşı çıkarsan el pençe dururlar karşında.
tanım: klasik afedersin polis.
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
sene 92 daha çok küçüğüm. babam yurt dışında ama avrupa değil o zamanın garibanlarının gittiği bi afrika ülkesinde.
işsizlikten, ekonomik sıkıntılardan kurtulmak için başka çare bulamayıp gidiyor bu afrika ülkesine.
bi cumartesi günü annemin dişi çok ağrıyor. yerinde duramıyor ağrıdan sızıdan ağlıyor kadın. özel doktora verecek parayı bırak, devlet hastanesine gitmek için verecek araba parası yok.
öğrendik zaten doktor da yokmuş diş hastanesinde.
dayanamadım annemin ağlamasına.
telefonların yanında o dönem kesin altın rehber bulunurdu. kaygan sarı sayfaları olan işyerlerinin kurumlarının telefonlarının bulunduğu bi kitap.
kaptım o kitabı açtım diş hekimleri bölümünü a harfinden başladım sırayla telefon açmaya.
amca teyze herneysen "annem çok kötü, bizim paramız yok annemi tedavi eder misin?"
üç ya da dördüncü aramamda bi doktor tabi ki yavrum hemen çıkın gelin dedi. koşarak annemi aldım gittim doktora.
bir anısını anlatmıştı gittiğimiz doktor. onun da babası yurt dışındaymış çocukken. montunu kaybetmiş bir kış okula montsuz gitmiş.
annemin dişini yaptı sağolsun annemle sürekli konuşuruz bu olayı. ve annem her seferinde der ki " o doktorun yaptığı dişe hiçbir şey olmadı yıllardır" belki marifet belki minnet bilinmez...
her zaman bu hekimi, ahmet lengerli'yi anarım, takdir ederim. a harfinden başladım gittim belki b harfinde de bir doktor çıkardı yardım edecek ama kaderimizin benzeşmesi daha yakınlaştırdı.