hesabın var mı? giriş yap

  • nakaratı da bu:
    "three, two, one, zero
    başladı countdown sana kalan hero
    köpürürsün blub, blub, blub
    burası merkez fight gulub" evet klab yada kulüp değil, bildiğin gulub.

    gerçekten bu mu? 4 kişi bir araya geldiniz o kadar reklamını yaptınız ve bu mu?? dinlerken başkası adına utandım, bunlar bi de gururla paylaştı helal olsun.

    norm enderin taşak geçmek için yaptığı trap daha güzeldi lan.

  • başıma geldi bu. gecenin saat dördünde acı acı çalan telefonu açtım. numara bende kayıtlı değildi. telefonun karşısındaki ağlamaklı ses "seni unutamadım, hala çok seviyorum bunu bil" diyordu. sesi yabancı değildi ama tanıdık da değildi. hüzünlü kadınların sesleri nedense hep aynı tınıyı veriyordu. sustum, "orda mısın" dedi. buradayım dedim. nasıl olduğumu, görüşmeyeli neler yaptığımı sordu. anlattım.

    evlendin mi? dedi tedirgin bir sesle. hayır yalnızlığa alıştım dedim. bir süre sustuk. bana başka birinin adıyla hitap edince onu tanımadığımdan emin oldum ama konuşmaya devam ettim. sanki bir zamanlar onu sevmişim gibi.

    kapatırken seni seviyorum dedi, "ben de"dedim. neden bilmiyorum, galiba buna ihtiyacı olduğunu düşündüm.
    iç çekerek telefonu kapattı. sabaha kadar uyumadım.

  • görme engelli vatandaşlar için çıktığı programda reji onu çekmediği için programı terk etmiş olan sanatçı bozuntusu

  • abi o zaman gerçek kılıçla düello yapın. insanlığın son zamanlardaki gerizekalı hali beni derinden üzüyor. yani vr gözlük takmanın internete bağlanmanın amacı ne?

    aman bana ne nealiniz varsa görün a.k...

  • telomerler dna'ların uç kısımlarıdır. genetik bilgilerimizin koruyucu kalkanları sayılır. hücre bölünmesiyle onlar da kısalmaktadır. kimyaları, uzantıları oldukları dna zincirine benzer. telomerler dna'ları koruma vazifesini üstlenmiş olmasalardı hücre bölünmesi sonucu kromozomlarımız kısalır, bu da genetik bilgilerimizi kaybetmemiz anlamına gelirdi. kromozom uçları birbirine yapışabilir, yıpranabilir ve dış etkilere karşı korunmasız olurlardı. telomerler sayesinde genetik bilgimiz eksilmeden hücre bölünmesi gerçekleşiyor. ve bilindiği gibi hücre bölünmesi yaşamın devamı anlamına geliyor.

    bir hücre, içinde ters gidebilecek her şeye karşı önlem alabiliyor. örneğin; bozulmuş bir dna çok tehlikeli olduğundan, hücre bunu fark edip onarabiliyor. uçlarındaki telomerler olmasa, hücre sağlıklı bir dna'yı bozuk olarak algılayıp onu onarmaya çalışırdı. ancak bozuk olmayan bir dna'ya müdahale etmek, hücrenin kanser olmasına ve ölümüne yol açabilir. telomerler bu aşamada da dna'ları koruyor.

    telomerler koruyucu kalkan görevlerinin bedelini, bölünmede kısalarak ödüyorlar. çok kısaldıkları zaman hücre artık bölünemiyor ve aktivitesi duruyor. bu da hücrenin ölümü anlamına geliyor. telomerler insan hücrelerinin 50-100 kez bölünmesine olanak sağlıyorlar. insan hücreleri telomer limitine ulaştığında, ölen hücrelerin yerine yenileri gelmezse, kırışıklık ve daha zayıf bir bağışıklık sistemi gibi belirtiler gözleniyor. bu süreç yaşlanmanın yanı sıra, kanser ve yüksek ölüm riskiyle de ilişkili.

  • oscar ödüllü yönetmen guillermo del toro'nun stop motion tekniğiyle hayata geçirdiği, pinokyonun müzikal uyarlaması, harika netflix filmi.

    1930'ların faşist italya'sında gerçek bir çocuk olmak isteyen kuklanın hikayesinin anlatıldığı film; çok güzel, karanlık bir temaya sahip ve cesur bir pinokyo uyarlaması olmuş.

    bi kere filmin adındaki sahiplik bile yani guillermo del toro's pinocchio ne kadar iddialı olduğunu gösteriyor. bu kadar eski ve bilindik bir hikayeyi filme alıp onu kendi hikayenizmiş gibi isimlendirmek gerçekten cesurca. filmin isminin niye böyle adlandırıldığını şöyle açıklamış del toro;

    "benim için carlo collodi'nin pinokyo'su var, walt disney'in pinokyo'su var ve guillermo del toro'nun pinokyo'su var. çünkü benim için ilginç olan şuydu: itaati kutsamak yerine itaatsizliği kutsayan bir pinokyo yapabilir miyim? itaatkâr olduğu için sonunda gerçek bir çocuğa dönüşmek zorunda kalmadığı bir pinokyo yapabilir miyim?” bunu da başarmış bence. diğer versiyonları alt üst eden bir pinokyo çıkarmış ortaya.

    2008'den beri üzerinde çalışılan ve çekimleri yaklaşık 1000 gün süren anlamsız içi boş milliyetçiliğe, faşizme, çocuklara uygulanan psikolojik baskıya değinilen film; karanlığı umut, mizah ve insanlık kıvılcımlarıyla dengeliyor.

    benito mussolini'nin faşist italya'sında geçen filmi yönetmen guillermo del toro “resmi olmayan üçlememin parçası” diye tanımlıyor. her ikisi de ispanya iç savaşını anlatan daha önceki filmleri pan's labyrinth ve the devil's backbone ile pinocchio; bu üç film, çocukluğun savaş ve şiddetle ilgili bir şeye karşı gelmesiyle aynı zamanda savaştaki çocuklar ve kaybedilen masumiyet gibi kapsayıcı temaları paylaştığı için bu üç filmi resmi olmayan bir üçleme olarak tanımlıyor del toro.

    verdiği savaş karşıtı mesajların yanında bir masalda olması gereken dersleri de veriyor film. yalan söylememek, hayatta verdiğin şeyi almak, insanları oldukları gibi kabul etmek ve iyi bir baba ya da oğul olmanın ne olduğu hakkında çok sayıda ve olumlu mesaj var.

    “insan hayatını bu kadar değerli ve anlamlı kılan kısa oluşudur.”

    ben bu adamın sanata ve sinemaya çok tutkulu olduğunu düşünüyorum. niyeyse yakın dönemde kendisine bir sempatim oluştu. netflix'teki mini dizisini izledim, sevdiğim bir tür olmamasına rağmen hoşuma gitti. aynı zamanda ünlü yönetmenin ilk animasyon uzun metrajlı filmiymiş bu film. konudan bağımsız ben del toro'nun yönettiği bir hobbit filmi görmek isterdim. peter jackson canım ciğerimdir ama del toro da enteresan işleri olan biri.

    tanım yaparken stop motion dedim. onu bi anlatayım önce. stop motion ya da duraklı çekim, durağan 3 boyutlu objeleri hareket edermiş gibi gösteren bir animasyon türü, kuklalar veya oyun hamuru ile yapılmış maddeler kullanılarak çekiliyor. filmde de 3d yazıcı kullanılarak yüzlerce pinokyo yapılmış. görsel,görsel,görsel

    arka planda yer alan cam şişeyi istemeden tekmeleyen biri gibi küçük şeyler bile düşünülmüş film yapılırken. stop motion'ın ne kadar zahmetli olduğunu yapılış videosunu izlediğinizde anlayacaksınız. o küçük ayrıntıları yapmalarına gerek yoktu ama yaptılar ve bu, hikayenin geçtiği dünyayı çok yaşanmış ve somut hissettiriyor. bu yönüyle 2022 disney yapımı olan pinocchio aslına hakaret iken del toro versiyonu onurunu kurtarmış resmen. hikaye, çekimler, müzikler… her şey çok güzel olmuş.

    kamera arkası

    seslendirme kadrosu ise şampiyonlar ligi resmen.

    başrol için seçildiğinde 10 yaşında olan gregory mann pinocchio'yu seslendirirken
    game of thrones'taki red wedding'in baş aktörü walder frey ile harry potter'daki mr. filch'i canlandıran david bradley, geppetto'yu seslendirmiş.

    bana göre filmin en iyilerinden cricket rolünü obi wan kenobi abimiz ewan mcgregor seslendirken
    pinokyo'ya hem hayat veren orman perisi'ni hem de ölüm'ü, tilda swinton seslendiriyor. evet ben bunu cate blanchett sanıyordum ta ki creditleri görene kadar swh meğer maymun spazzatura'nın çeşitli homurdanmalarının, çığlıklarının ve maymun kıkırdamalarının ile birkaç garip satırın arkasında cate blanchett varmış. maymun seslerini çıkarırken ki kamera arkası görüntülerini çok merak ediyorum ahaha

    sirk müdürü volpe rolünde christoph waltz, faşist asker baba rolünde ron perlman ve doktor rolünde john turturro gibi birçok ünlü isim daha var kadroda.

    gelelim oscar'a. guillermo del toro's pinocchio'su oscar gecesinde iki kez tarih yazabilir. ilki, bir streaming platformunun kazandığı ilk en iyi animasyon olabilir. aynı zamanda netflix'in en iyi animasyon özelliğini ilk kez kazanması olacak. ikincisi de en iyi animasyon filmi ödülünü kazanan ikinci stop motion filmi olması. kazanan tek stop motion filmi wallace & gromit: kurt tavşanın laneti idi.

    bu film varken turning red'e oscar vermezler bu kadar iş bilmez olmazlar herhalde diye düşünüyorum.

    filmin müzikleri de iyiydi bence. harry potter'daki meşhur “always” sahnesinin, the king's speech, argo ve the grand budapest hotel gibi filmlerin bestesini yapan alexandre desplat; yalnızca keman, piyano veya arp gibi ahşap enstrümanlar kullanarak müziği carlo collodi'nin filmin dayandığı 1883 tarihli romana bağlayarak pinokyo hikayesinin "masumiyetini" ve "canlı kalbini" göstermiş.

    ayrıca tanıyanların dikkatini çekmiştir, cricket odasına schopenhauer'un fotoğrafını asıyor. görsel şöyle bir alakası olabilir: schopenhauer bir kitabında: "hayatımızın acil ve doğrudan amacı acı çekmek değilse o zaman varlığımız dünyadaki amacına en uyumsuz olanıdır." diyor. acı ve keder, pinokyo'ya hayat veren şey. böyle bağlayabilirim sanırım.

    özetle; çocuklar için olmayan ama çocukların da izleyebileceği bir film olmuş. sözlükte ve ülkede sürekli olumsuz konulara maruz kalıyoruz. o yüzden gidin ve zehirlenmiş soğuk kalbinize biraz sıcaklık getirecek bu filmi izleyin. sonunda göz yaşı dökebilirsiniz uyarmadı demeyin swh.

    8.9/10

    şunu da unutmayın:
    "sevilmek için kim olduğunuzu değiştirmek zorunda değilsiniz, sevilmek için itaat ederek 'gerçek bir çocuk' olmanıza gerek yok."

    edit: john turturro'nun rolünü yanlış yazmışım uyaran yazar sağolsun düzelttim.

  • su baskınları ve deniz seviyesinin yükselmesi haricinde dünya üzerindeki yaşamı etkileyecek bazı sonuçlar doğuracaktır.

    öncelikle oluşacak downforce bütüm dünyadaki bitki örtüsünün zarar görmesine neden olacaktır. bunun sonucunda gıda temininden, havadaki oksijen seviyesine kadar etkilenecektir.

    bitkiler fotosentez sayesinde havadaki karbondioksiti oksijene çevirir ve oksijenin canlı yaşamı için önemli olduğu kadar, güneş ışınları da fotosentez için öneme sahiptir. durmaksızın yağacak bir yağmuru sağlayacak yoğunlukta bulutlar güneş ışınlarını engelleyecek ve zaten bir kısmı zarar gören bitki örtüsünün yeterli oksijeni üretmesine engel olacaktır. ayrıca fotosentez yapamayan bitkiler de ölecektir. bu sayede soluduğumuz oksijenin %30'unu üreten bitkiler yok olacaktır.

    güneş ışınlarının engellenmesi soluduğumuz oksijenin %50'sini sağlayan planktonların da ölmesine neden olacaktır. bu sayese oksijen kaynağımızın %80'i yok olmuş olacaktır.

    bitkilerin yoksunluğu, beslenmek için hayvan yetiştirmemizi de önleyecektir. belki bir ihtimal bol bol suya ihtiyaç duyan pirinç yetiştirmek mümkün olabilir.

    "balık tutar onunla besleniriz" diyeceksiniz ancak onlardan da uzak durmak gerekecektir zira bu kadar yağışın oluşturduğu kuvvet kanlizasyon atıklarından, ağır metallere kadar tüm kirliliği göllere, içme su kaynaklarına ve denizlere taşıyacaktır.

    içme suyuna karışan kirleticiler hepatit, kolera ve tifo salgınlarına neden olacak, taşkınlar nedeniyle oluşan su birikintileri sivrisinek popülasyonunun aşırı artmasına, sıtma, deng humması ve sarı humma gibi hastalıkların yaygınlaşmasına neden olacaktır.

    ayrıca aşırı nem ile gelen küf de barınma sorununu neden olacaktır. yediğimiz rokforun içerisindekinin aksine oldukça zararlı ve ölümcül olabilen küf türleri bulunmaktadır.

    yine yağışın oluşturduğu muazzam baskı ve toprağın suya doyması nedeniyle dünya genelinde ölümcül toprak kaymaları meydana gelecek, sonucunda yollar kapanacak, enerji nakil hatları ile iletişim ağları devredışı kalacaktır. oluşacak yeraltı erozyonları sayesinde yeraltındaki kayalar yerlerinden oynayacak ve depremler meydana gelecektir.

    özetlemek gerekirse; yeryüzünde 300 günü aşkın süre ile yağmur yağabilen bölgeler olsa da tüm dünyada durmaksızın yağmur yağması pek mümkün değildir. ancak bir şekilde böyle bir şey gerçekleşirse hayat tamamen yok olur diyebilmek mümkündür.

    kaynak: youtube/life noggin

  • atatürk'ün kınanması gerekir. sen tut bugünün parasıyla 620.000tl al sonra vefatının ardından tüm mal varlığını türkiye cumhuriyeti'ne bırak. olacak iş mi bu şimdi.

  • iş telefonu olarak 7 yıllık giriş seviyesi sayılabilecek samsung j5 kullanıyorum; gün boyu telefon görüşmesi + gün boyu aktif whatsapp kullanımı ile şarjı 3 günü zorluyor. annem 4 yıllık yine giriş seviyesi redmi note 8 kullanıyor; gün boyu candy crush oynuyor yine şarjı bitmiyor, herhangi bir uygulamada kasma-takılma yaşamıyor. iş arkadaşım 4 yıllık orta segment samsung a51 ile çılgınlar gibi pubg oynuyor. bakın iphone ile denk amiral gemisi modelleri saymıyorum bile. onların zaten alayı 2015'ten beri aktif olarak kullanılıyor.

    bu gariban apple fanboyları sanıyor ki sadece iphone uzun yıllar kullanılabiliyor. uzun yıllardan kasıtları da 3-4 yıl ha, onun da yarısı serum takar gibi powerbank'la dolanarak geçiyor. insanları 2023 yılında 60hz ekranla usb type-c 2.0'ı övmek zorunda bırakan apple'ı da ayrıca tebrik ediyorum. herkesin yapabileceği bir iş değil bu.