hesabın var mı? giriş yap

  • sabah yediğim yulaflı kahvaltılık. paketinde lifalif yazıyor.
    ince ince rendelenmiş çiğ yulaf taneleri sanırım. sütle karıştırıyorsun yine küspe; içine şeker, bal vs. koyuyorsun biraz daha tatlı ama yine küspe.

    hanım sağolsun sağlıklı yaşıyoruz, at gibi...

  • "işin zor gökhan..."
    "valla işin zor hadise..."
    "işiniz çok zor mazhar abi..."
    "ebrucum işin çok zor, kolay gelsin sana..."

    sanırsın canlı yayında atom parçalıyorlar.

  • bozcaada bağbozumu festivali. yerel halk acayip taşak geçiyor bunlarla. amele gibi römorka bindirip üzümlerini toplatıyorlar, üzerine bir de para alıyorlar:)

  • sene 2019...askerden geleli neredeyse bir sene olmuş. net bir şekilde hayatımın en kötü gününü yaşıyorum.
    neredeyse 1 senedir işsizim, önceki akşam 6 senelik kız arkadaşımdan ayrılmışım, yalnız yaşıyorum zaten memlekete dönsem babam kapıdan içeri koymaz, gidecek yerim yok, kiralar faturalar birikmiş, o da yetmezmiş gibi aynı günün sabahı kyk borcum dolayısıyla hesabıma e-bloke konmuş 3-5 gün yetecek az buz bir param da bankada kalmış.
    doktora bittikten sonra askere gittim geldiğimde iş bulamayınca bir arkadaşın çalıştığı otoparkta fiş kesip sonrasında bir maketin el broşürlerini dağıtıyorum ama nasıl bir talihse bu işler bile çok görülmüş olacak ki bana birkaç gün öncesinde bu iki işten de "gelme" diye haber almışım. babam bana küsmüş "madem işsiz kalacaktın ne diye senelerce yüksek lisansıdır doktorasıdır koşturdun durdun" diyip duruyor. annem "utandığımdan konu komşu seni sorunca kendi işini yapıyor diyorum" demiş. girdiğim bir iki tane iş görüşmesinden haber yok kaç aydır, cepte para yok, gittiğim tüm kapılar yüzüme kapanmış, ortamlarda dalga konusu olmuşum resmen. üstüne gelen ayrılık, haciz şoku falan derken mental olarak çökmüş değil resmen enkaz altında kalmışım.
    öyle bir psikolojide bilen bilir duvarlar insanın üstüne üstüne gelir. çıktım evden haliyle, evinsiz evinsiz gezerken bir esnaf bir arkadaşın dükkana girdim. biraz sohbet muhabbet tabi çocuk biliyor halimi yakın arkadaşım (hoş o da batık işleri çok kötü ama) yalandan rencide olmayayım diye "hatırlar mısın fi tarihinde sana şu kadar borcum vardı" diyerek cebindeki 400 liranın 200 lirasını bana veriyor zorla.
    alıp çıkıyorum o parayı, yol üstünde bir banka oturup muhtemelen bir daha göremeyeceğimi düşündüğüm çok sevdiğim caddenin manzarasını, geleni geçeni izliyorum. neyse bank çift taraflı bankın arkasına üniversite öğrencisi olduğunu anladığım gençten bir çocuk telefonla konuşa konuşa gelip oturdu. istemeden kulak misafiri oldum haliyle. arıyor sürekli birilerini "abi elektriğimiz kesik, babamın maaş 3-4 güne yatacak varsa 150-200 lira gönderebilir misin?" diyor her aradığına. anladığım kadarıyla kimse yardım etmiyor. sesi giderek çatallaşıyor 3. 4. aramadan sonra sanırım ev arkadaşını arıyor "ben de bulamadım ya valla kaldık öyle nap'caz şimdi?" diyor.
    "ulan" diyorum kendi kendime "zaten batmışsın, muhtemelen bu kahırla geceyi çıkaramazsın, kahırdan gitmesen kendine kıyacaksın hem kıymasan ne 200 lira ile mi bitecek tüm dertlerin?" diyorum.
    sonra gencin yanına gidip rencide olmasın diye "kusura bakma istemeden kulak misafiri oldum konuşmalarına, benim bir ahdim vardı bir iş kovalıyordum dünya bankası projesinde, olursa 3 tane öğrenciye yemek ısmarlayacağım diye, az önce telefon geldi o bahsettiğim işe kabul edilmişim, sen de sanırım zor durumdasın al şu 200 lirayı borcunu öde açtır elektriğini" diyorum. çocuk "abi olmaz falan" diye ısrar etse de ahdim var gibisinden bir şeyler sallayıp zorla veriyorum parayı çocuğa. gözlerinin içi parlıyor tabi garibin, damdan düşenin halinden damdan düşen anlar hesabı bilirim o çaresizliği ve sonrasında hiç beklemediğin anda gelen umudu.
    neyse biraz daha oturayım derken aradan yarım saat geçmeden bir telefon geliyor. dünya bankasının türkiye'de ortak iş yaptığı aracı kurumdan arayan bir kadın "görüştüğümüz danışmanlar arasında sizi tercih ettik gelin sözleşme imzalayalım" diyor.
    tabi o günden sonra hayatım bambaşka bir yöne evriliyor bu proje sayesinde birçok fırsat geliyor önüme.
    o sıra içime mi doğdu, olmasını istediğim için az da olsa kendimi mutlu edeyim diye mi dedim dünya bankası projesine kabul edildim yoksa tamamen tesaddüf müydü anlamadım ama bu anım aklıma geldikçe hep tebessüm ettirir bu hoş tesadüf içeren anı.
    edit: yazım

  • bir borç-alacak ilişkisine girileceği zaman kimi kurumların müşteri riskini tespit edebilmek için referans aldığı, bankaların paylaştığı müşteri verilerine göre şekillenen puandır. (kkb sadece kredi alırken lazım olmaz. örneğin araç kiralarken de kkb skorunuz sorgulanır. neden? bir terslik durumunda oluşabilecek borcu ödeyip ödeyemeyeceğiniz görmek için...)

    eski bir bankacı olarak kkb skoru sıfır olan veya kredi çekebilecek seviyede olmayanlar için bu skoru hızlıca yükseltmenin yollarını arıyorsanız, buyrun:

    *** puanı düşük olanlar ***

    - borç yapın! "zamanında" ödeyin.
    - 3-4 taksite böldüğünüz küçük tutarlı (bin lira gibi) iki ya da 3 kredi çekin. (bu kadar küçük meblağlarda bankalar skorunuzun düşük olmasını daha az önemserler. bir nevi, müşteri kazanmak için bankanın bin lirasını riske atması gibi düşünülebilir.) diyelim ki 3 kredi çektiniz.

    ilk ay her bir kredinizin ilk taksitini saat bile kaçırmadan vaktinde ödeyin.
    ikinci ay, birinci ve ikinci kredinizin taksitini ödeyin. üçüncü kredinizi tek seferde kapatın. (puan erken ödemeden de etkilenir, normalden daha hızlı artar.)
    üçüncü ay, birinci kredinizin taksitini ödeyin, ikinci kredinizi tek seferde kapatın.
    bu şekilde devam eder...

    özetle, sürekli ödeme yükümlülüğünüzün olacağı bir kredi borcunuz olsun (ki zamanında ödeyip borcunuza sadık olduğunuzu gösterebilin), ama artık borçlu değil, beli doğrulttuğunuzu da göstermek için bir kredinizi elinizde tutarken diğerlerini tek seferde kapatın.

    - diyelim ki kredi skorunuz o kadar berbat ki size ne kredi ne kredi kartı veriyorlar... hemen entry'nin devamında sıfır kkb puanı olanlar için verdiğim tavsiyelerin içinde detaylarını okuyabileceğiniz "nakit teminatlı kredi" işine giriyorsunuz. alekta movik movik!
    - kredi kartınızı kullanın! sistem "harcama tutarını" kontrol etmez. borcu ödeyip ödemediğinizi kontrol eder. ay içerisinde bir çokonat alın, o bile kafi. ama ekstre geldiğinde borcun tamamını ödeyin! (asgarisini değil, tamamını!)
    - internet bankacılığına girip usd hesabı, euro hesabı gibi 3-4 yabancı döviz hesabı açın. her birinde 50-100 lira karşılığı döviz bulundurun. kalsın orada.
    - gram altın hesabı açın. 0,1 gram dahi olsa altın alın, kalsın hesapta.
    - vadeli tl hesabı açın. asgari tutarı yatırın, aylık faize verin. skorunuz yükselene kadar paranızı çekmeyin.
    - vadesiz tl hesabınızı hareketli tutun. örneğin telefon faturanızı bayiden kredi kartı ile ödemek yerine, parayı hesabınıza yatırın, oradan ödeme yapın. ay içerisinde sürekli para çevirin hesapta. ama bakiyenizi asla sıfır yapmayın. 3-5 bir şey bulunsun sürekli.
    - gsm operatörünüzden en ucuz ürünü taksitle alın. faturalarınızı vaktinde ödeyin.
    - kmh hesabınızı kullanın. ancak borcunu tam gününde kapatın. borcun tamamını kapatın!
    - kart limitlerinizi yapabiliyorsanız sürekli yükseltin.
    - tek bir bankayla çalışmak yerine 2-3 bankayla çalışın. ürünlerini kullanın. (borçlanın, zamanında ödeyin.)
    - bu süreçte asla kredi kartınızı iptal ettirmeyin. (kullanmasanız da!) ki kullanın, zamanında ödeyin!

    *** puanı sıfır olanlar ***
    - çok düşük limitli bir kredi kartı almaya çalışın. (tahminen vermeyeceklerdir. ama bazı bankalar -pazar payını yükseltmek için- daha esnek olabiliyor.)
    - çok düşük limitli kredili mevduat hesabı (kmh) açmaya çalışın. kullanın, zamanında borcun tamamını yatırın.
    - banka size hiçbir şekilde kredi kartı veya kmh açmaya yanaşmıyorsa eğer; nakit teminatlı kredi isteyin!

    nakit teminatlı kredi denen şey; aldığınız borcun tamamını kapsayacak bir nakdin banka tarafından bloke edilmesi demektir. yani banka tarafından bakıldığında sıfır riskle kullandırılan kredidir. peki nasıl yapacaksınız?

    örneğin 1000 lira kredi çekmek istiyorsunuz. (borcunuza sadık olduğunuzu göstermek ve dolayısıyla yüksek bir kredi skoru elde etmek için.) diyelim ki 4 taksitte ödeyeceksiniz. varsayalım ki, toplam geri ödeme 1100 lira ediyor.

    bankanıza gidip bir vadeli tl hesabı açıyorsunuz. 1100 lira para yatırıp aylık faiz işletiyorsunuz. ardından bireysel bankacılıktaki memura gidip "kredi skorum yok, kart istedim vermediniz. ancak ileride bir kredi çekme durumum olursa diye kredi skorum olsun istiyorum -veya araba kiralayamadım kkb olmadığı için!- diyorsunuz. 1000 lira kredi istiyorum, 4 taksitte ödeyeceğim. teminat olarak da vadeli tl hesabımı gösteriyorum, blokeleyin diyorsunuz. yani şimdi ne oldu? nakit teminatlı kredi talebinde bulunmuş oldunuz. bankanın bu krediyi size vermemesi için hiçbir sebep kalmadı. zira skorunuz -4329423 bile olsa, borcunuzu ödemezseniz karşılığı zaten bankada! kıps!

    kredinizi alıyorsunuz, taksitlerini vaktinde ödüyorsunuz. bir süre sonra kredi kartı talebinde bulunun. ödeyebileceğiniz harcamalar yapın, ekstrenizi geciktirmeden ödeyin... eee noldu? ta daaa! şıkır şıkır kredi skorunuz elinizde. artık gelsin krediler gitsin arabalar. (kredi borcunuz kapanınca, teminat olarak gösterdiğiniz vadeli türk lirası hesabınızdaki bloke kalkar. söylemeden de geçmeyeyim; bahsettiğim vadeli hesabınızdaki paranıza, blokeli olduğunda dahi faiz işlemeye devam eder. vurdu gol oldu!)

    özetle, en başta belirttiğim gibi, borçlanın ama zamanında ödeyin. sistem "ne kadar" borçlandığınıza bakmaz! "borcu ***vaktinde*** ödeyip ödemediğinize" bakar.

    bankacılık sisteminde ne kadar varsanız, yani ne kadar çok borçlanma (kredi-kmh-kredi kartı) ve tasarruf (döviz hesapları, altın hesapları, vadeli hesaplar vs) ürünü kullanıyorsanız, o kadar hızlı puanınız artacaktır.

    işte böyle gençler. skorum yok veya battım bittim ben diye bir şey yok. nasıl düzelteceğinizi bildikten sonra dert yok tasa yok.

    edit: e-devletten kontrol edin, e-haciz vs olmasın üzerinizde. varsa borcu kapatın, e-hacizi kaldırın. puanınıza etki eder!

  • hastanede doktora karşı sesini çıkaramayan, yakınlarına randevusuz baksın diye doktora el pençe duran tekniker gelmiş burada doktorlar zam alamayacak diye keyifli keyifli ışık hızıyla başlık açıyor.

    doktorlar kendine yetecek parayı bulur da senin bu fakir ruhun asla doymaz.

    resmen doktorla 2 senelik eğitim almış adamı bir görüyorlar. birinin yokluğu var birinden atanmayı bekleyen binlerce kişi var.