hesabın var mı? giriş yap

  • ben geldim!
    var mı içerde biri?
    duyuyorsan beni başını salla sadece...
    acaba var mı biri evde?

    hadi... yapma ama böyle!
    duydum ki keyfin değilmiş yerinde...
    acını hafifletebilirim istersen,
    ayaklarını bastırabilirim tekrar yere...

    sakinleşsene!
    biraz bilgiye ihtiyacım var öncelikle,
    sadece basit gerçeklere:
    acıyan neresi göstersene...

    aslında acımıyor hiçbir yerim...
    ama sen kaçırıyorsun dumanını ufukta kaybolan geminin
    artık sadece dalgalarla boğuşarak kurtulabilirsin!
    dudakların kıpırdasa da duyamıyorum ne dediğini...
    çocukluğumda... bir gece ansızın fırlamıştı ateşim...
    ellerim büyümüş, büyümüş... ve taşlaşmıştı sanki!
    aynı duyguyu yine hissediyorum şimdi...
    açıklayamam, açıklasam da sen anlayamazsın nedenini
    hem zaten ben hep böyle değildim ki...
    son zamanlarda halinden memnun bir uyuşuk oluverdim...

    tamam... peki!
    sadece ufacık bir iğne deliği,
    ve sonra geçecek hepsi!
    ahhhhhh!
    ama kendini biraz kötü hissedebilirsin...

    ayağa kalkabilecek misin?
    sanırım işe yaradı. iyi!!
    bu sağlayacak gösteriyi devam ettirmeni.
    hadi ama... gitme vaktimiz geldi!

    aslında acımıyor hiçbir yerim...
    ama sen kaçırıyorsun dumanını ufukta kaybolan geminin
    artık sadece dalgalarla boğuşarak kurtulabilirsin!
    dudakların kıpırdasa da duyamıyorum ne dediğini...
    çocukluğumda... bir bakış yakalamıştım ani,
    gözümün ucuyla bir an için...
    ama tekrar baktığımda o çoktan gitmişti!
    ne olduğunu bile hatırlamıyorum oysa şimdi...
    o çocuk büyüdü... kurduğu hayallerse yitip gitti...
    halinden memnun bir uyuşuk oluverdi şimdi!

  • insanlar kendisinden nefret ediyorsa, dönüp kendisine baksın.

    fatih terim'in kızı diye, yahut babası zengin diye kendisinden nefret ettiğimizi düşünenler var. amk bu "zengin nefreti işte, kıskanıyorlar :(" fikrini ilk ortaya atanı evire çevire dövmek lazım.

    fatih terim'e en yakın örnek, mustafa denizli. neden selin denizli'den nefret etmiyoruz? onu geçelim, sözlükçe en antipatik ünlü yarışması yapılsa ilk üçe girecek hülya avşar'ın kızından niye nefret etmiyoruz? o kadar olayı kavgası bilmemnesi oldu. "yazık çocuğa sefil oluyor" ekseninde yorumlar dışında yorum çok nadir geldi. nil karaibrahimgil neden suavi karaibrahimgil'in kızı, yahut selami karaibrahimgil'in yeğeni değil de, nil karaibrahimgil? yahut neden "serdar erener'in karısı" diye anılmıyor? moda sektöründen örnek verelim, ivana sert dediğin sıradan bir mankenken şimdi modacı oldu. neden yurdal sert'in eski karısı değil de, yurdal sert ivana sert'in eski kocası? buse terim neden seren serengil'in öztürk serengil'in kızı olmaktan sıyrıldığı kadar bile fatih terim'in kızı kimliğinden sıyrılamıyor?

    şüphesiz ki, buldumcuk, görgüsüz ve ne oldum delisi olmasaydı, kendi çapında bi başarı elde edip bunu başarabilirdi. henüz çok geç değil belki bunu aşar. ama hiç zannetmiyorum. zira bikaç sene sonra kendisini fatih terim'in kızı yerine x'in karısı şeklinde tanımadıkça, bundan kurtulacak gibi değil. birilerinin bir şeyi olmadan bir şey olabilecek bir insan olsa, emin olun olurdu.

  • bechdel testini sürpriz bir şekilde geçemeyen bazı filmler şunlarmış:

    - the social network
    - harry potter and the deathly hallows: bölüm ıı
    - avatar
    - orijinal star wars üçlemesi
    - lord of the rings üçlemesi
    - run lola run
    - avengers
    - breakfast at tiffany's

  • memleket toprağı söz konusu olunca, değil peşmerge'ye yol vermek, bunların ağababası amerika'ya bile orta parmak işareti yaparak dehlemesidir. bunu hem gençliğinde kıbrıs harekatına karar vererek, hem de yaşlılığında 2. körfez savaşında komşusuna saldırmak isteyen amerika'ya yol vermeyerek yapmıştır. bir beyzbol sopasıyla hizaya gelip, sabah söylediğini akşam yalayan çakma liderlere nazire olunur.....

  • eleman salakmış kızlar da çakal

    vahşi savana'da kıran kırana bir mücadeyi minik ceylan kazanmış

    pozisyon temiz, devam kararı doğru.

  • usul esastan önce gelir.
    doğru bir şeyi yanlış şekilde söylemiş kişidir. yaptığı da net şekilde yanlıştır.

  • cok boktan bir olaydir.
    universite arkadasimin evlerine hafta sonu munasebetiyle gittim. arkadastan cok annesine benziyorum. yani yanyana gorseniz benim annem sanirsiniz. ailecek beni cok sevdiler, sohbet, muhabbet. babasi zaten bana hayretler icinde bakiyor, gozlerine inanamiyor. neyse efendim ertesi gun pazar ve evin en kalabalik oldugu gun. kahvalti sonrasi kahvelerle beraber sigaralarimizi iciyoruz. o sirada arkadasimin evli olan ablasi ve kocasi geliyor. simdi evde ben, arkadasim, annesi, babasi, iki tane ablasi, enistesi ve kedileri var. oturduklari ev kira. bir muddet sonra ev sahibi ve karisi tesrif ediyor. gunun ilk sigarasi bagirsaklarimi haraketlendiriyor. (bkz: durduramiyoruz efendim)
    tuvalete gidiyorum. afedersiniz siciyorum. sifonu cekip klozeti izliyorum. su seviyesinin yukselmesine paralel benim gozler aciliyor. su yukseliyor, gozler portluyor. gozler portlerken su yukseliyor. neyse ki klozet tasmiyor ama ortada bok var. kufur ediyorum. ev kalabalik bok varmis gibi herkes evde. bakiniyorum care yok. arkadasima sesleniyorum. yanima geliyor ve boka bakarak gulmeye basliyor. acil biseyler yapmam lazim napalim diyorum. arkadasim annemi cagiralim diyor olmaz diye karsi cikiyorum. ugrasiyoruz gitmiyor. en son annesi geliyor sorun nedir diye. arkadasim anlatiyor. kadin seviniyor. ev sahibine sikayet ediyor tuvalet tikaniyor halletmek gerek diye. o sirada ev sahibi yanimiza geliyor. butun ev hakli banyoda benim boka bakarak yorum yapiyor. sifonu cekiyorlar bok gitmiyor. millet nasa yada csi da calisir ciddiyetiyle durumu degerlendiriyorlar. hic dusunen yok bu kizin psikolojisi ne hale gelir diye. abi ayip ya.
    tek basina halledenleri sansli insanlar sayiyorum.

  • brezilya'da yaşayan nüfusu 200 civarı olan ilginç bir kabiledir .benim ilgimi çeken yerlerini sizlerle de paylaşayım dedim .

    aralarında akrabalık ilişkilerinin , ya ebeveynim/çocuğum ya da ebeveynim/çocuğum değil, olduğu . amca abla kardeş teyze bla yok.

    7 sessiz 3 sesli harften oluşan dillerini ıslık çalarak da konuşabilmeleri .

    geceleri hiç uyumayarak gün içerisinde 15 dakikadan 2 saate çıkabilecek sürelerde uyumaları . (bkz: polifazik uyku)

    dillerinde hiçbir geçmiş zaman ifadesi bulunmadığından bildikleri tek tarihin yaşlıların sahip oldukları ile sınırlı olması ki yaşlıların bunları anlatması da zor çünkü gittim gelmiştim gibi bir ifade yok .

    geleceğe ait plan yapmanın da zor olduğu kabilede gelecek zaman ifadelerine de yer yok . "canım şimdi kapatıyorum , tuvalete giriyorum , seni tekrar arıyorum " gibi

    kullanabildikleri sayılar sadece 1 ve 2 ki bu sayılar aynı zamanda az ve pek te çok değil manalarına geliyor . adamların aç gözlü olmadıkları nereden de belli aza kanaat etmeyen çoğu bulamazmış .

    --- spoiler ---
    tamamen sayılar ve matematik üzerine kurduğumuz, kişisel/ailevi/milli tarihimizi çılgınca önemsediğimiz, "yarın ne giysem" diye delirdiğimiz hayatlarımızın ortasından bakınca, hayli gerçeküstü görünüyor pirãha'ların yaşam tarzı. zamanı ve sayıları, haklarında kelimeler üretecek kadar dahi önemsemiyor olmak çok farklı bir ruh hali olsa gerek.
    --- spoiler ---

    edit:imla

  • avatar görsel bir şölen olduğu için ve 3d teknolojisi sayesinde zamanında gişe rekoru kırmıştı. ancak avengers’ın gişe rakamlarını da inceleyince, avatar’ın muazzam bir başarı yakalamış olduğunu net görüyoruz.

    1)10 yıl öncesine göre amerika’daki salon sayısı %30-35 artmış durumda. yani avangers daha fazla salonda izlendi.
    2)avengers ilk haftayı amerika’da 430 milyon usd gişe ile kaparken, avatar 130-140 milyon gişe yapmış. yani avatar kafadan 300 milyon geride başlıyor yarışa.
    3)10 yıl öncesine göre enflasyon oranındaki değişim, amerika’da yaklaşık %20. yani yapımcısına avatar kadar kazandırması için bir filmin, %20 daha fazla gişe yapması gerekiyor.
    4) o günlerdeki internet yaygınlığı, mobil cihaz kullanımı, sosyal medya kullanım oranlarının da, günümüze kıyasla diplerde olduğunu düşünürsek, avatar için kitlelere ulaşmanın avengers’a göre hayli kısıtlı kaldığını düşünebiliriz.

    uzun lafın kısası, avatar’ın gişe başarısı, dönemleri de dikkate alırsak, kolay kolay yakalanabilecek bir başarı gibi durmuyor. bence bu gişe başarısını yine çok farklı bir sinema tekonojisiyle, yeni bir görsel devrimle yakalamak mümkün olacaktır.

    zaten avatar’ı güzel yapan teknoloji, filmi o dönem sinemada izlemeyi de zorunlu kıldı. insanları yine sinemaya gitmek zorunda bırakacak bir film olmadıkça gişe de benzer başarı zor.

  • öğrencidir. 5 kuruşun bile hesabını yapar, babasının parasını yediğinin farkındadır, alın terine saygısı vardır. yata yata kıç büyütenlerin de bunu anlayamayacağının farkındadır.