ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran tweet'ler
-
'abbas güçlü ile genç bakış'ta soru soracak olsam, abbas güçlü'ye "bebekken de mi adınız abbas'tı?" sorusunu sorardım.
sufle
-
ani misafir baskınlarımın vazgeçilmez tatlısı,7 dakikada yaptığım, o baş döndüren, ayağınızı yerden kesen, evde defalarca tencerede yaptığım ve hayatıma giren airfryer ile işimi daha da kolaylaştıran bu güzel lezzeti sizinle paylaşmak istiyorum. 7 dakikada sufle mi olurmuş diye düşünmeyin, evet oluyor azizlerim.
şimdi geçelim malzemelere:
-2 yumurta
-1 çay bardağı şeker
-1 çay bardağı sıvı yağ
-1 çay bardağı süt
-2 çay bardağı un
-1 paket vanilya
-yarım paket kabartma tozu
-2 yemek kaşığı kakao
-bitter çikolata
yapım aşaması:
yumurta ve şekeri iyice çarptıktan sonra, kakao hariç tüm malzemeleri bir araya getirip akışkan kıvama getirip, kakaosunu da ekleyip mikserin düşük ayarında çırpalım. sonra pişirme kaselerine alalım. tarifim 6 adet sufle kabına sığmaktadır. hamuru kaplara dağıtıp tam ortasına çikolataları gizleyelim.
edit 1: gelen sorular dolayısıyla burada mevzu tam anlaşılmamış olduğundan mütevellit ekleme gereği doğmuştur: bakınız çikolatayı kocaman bırakmaktansa, minicik parçalara bölüp içine bırakalım. paketten çıkarılıp kırılmış büyüklükteki bir çikolata o kadar kısa sürede erimez.
airfryer'ın 190 derecesinde 7 dakikada hazırdır.
dediğim gibi airfryer şart olmamakla birlikte tencerede de muazzam sonuçlar aldığım tarifim şu şekildedir:
tencereye sufle kaplarının 3'te 1'i kadar kaynar su koyup ilk önce 3 dakika ağzı açık, 7 dakika da tencere kapağı kapalı şekilde pişirelim.
iki şekilde pişirme yöntemiyle ekteki gibi başarılı sonuçlar çıkaracağınızdan eminim.
görsel
deneyeceklere afiyet olsun arkadaşlar.
edit 2: (bkz: kardeş platformu 23 nisan projesiyle hatay'da)
teyyo pehlivan
-
kendi ağzından;
rahmetli atatürk'ün yanında oturuyorum. gazi, ingiltere cumhurbaşkanı curchill ile satranç oynuyor. hem de iddialı bir karşılaşma.
atatürk, curchille dedi ki;
-yenersem bana ne vereceksin ?
curchill;
-sana kuzey irlanda'yı veririm dedi.
buna karsilik ataturk de -'ben de yenilirsem sana doğu anadolu'yu vereceğim
diye konuştu.
ben hemen itiraz ettim ve atatürk'e "bizim ev n'olcak" dedim.
o zaman buyuk atatürk;
-teyyo pehlivan'ın evi hariç
dedi. bu kez curchill itiraz etti ve
-teyyo pehlivan'ın evi yoksa ben doğu anadolu'yu ne yapayım
dedi ve satranç oynamaktan vazgeçtiler.
milli eğitim bakanı ziya selçuk'un istifası
hayatında tek başarısı öğretmen olmak olan insan
-
ileride kendisini beğenmeyecek olan doktorları , mühendisleri yetiştirecek insandır.
diyarbakırlı leopar
-
rıza abi hatırlatıver de bir dahaki leopar saldırısında havaya sıkalım korkup kaçıyormuş hayvan. yav arkadaş tamam vallahi ben de çok üzüldüm o hayvanın öldürülmesine de yeminle ironi yok bak bu dediğimde, planet earth terbiyesiyle büyümüş insanım üstüne carl sagan cosmos kombosuyla hem de. ama yani arkadaşına leopar saldırmışken ki alışık değilsin böyle şeylere dur havaya sıkayım da korkup kaçsın şeklinde düşünecek, soğukkanlılığını kaybetmeyecek üç adam çıkmaz lan şu memlekette. harbi klavye başında yazmanın rahatlığı mı bilemedim. bak leopar dedim. saldırıyor dedim...
neyse tanım gelsin... üzücü bir olay... yanlış yer yanlış zaman yanlış insan...
haftasonu beşiktaş'ın maçı var buluşamayız pelin
-
söylenmesi pek olası değildir. zira beşiktaş'ın maçları genelde pazartesi gününe konur.
(bkz: yeter yıldırım demirören)
çöpten ceket toplayan adamın ekonomi iyi demesi
-
ekonomi kötü diyen kadına ''ekonomi kötü diyorsun ama 100 kilosun'' diyen iğrenç bir varlığın olduğu röportaj.
kalitesizliğin kitabını yazar bu piçler. şununla ne tartışacaksın?
en ucuz gıda olan karbonhidratları yiye yiye insanlar fakirlikten şişmanlıyor ama bu cahillere bunu anlatamazsın, kendileri de makarna, pirinç, ekmek (halk ekmek) yemekten davul gibi geziyorlar sonra hastaneleri dolduruyorlar sonra devletimize şükürler olsun hastaneler bedava diyorlar.
bunlarla tartışılamaz bunlar parazit.
türklere sorulan salak sorular
-
yer: budapeşte
mekan: iş sonrası gidilen bar
sene: 1990
dramatis personae: cs, irlandalı adam, ingiliz adam
ingiliz: ne işiniz var kıbrıs'ta?
cs: sizin irlanda'da ne işiniz varsa bizim de o işimiz var (bkz: hedef saptirma)
irlandalı: hop hop, bazılarımız istiyor ingilizleri
ingiliz: bak, gördün mü? sizi isteyen var mı kıbrıs'ta?
cs: nüfusun yaklaşık %30'u türk orada
irlandalı: ya aslında bu ingilizler irlanda'da olmasa daha iyi
ingiliz: niye? ne zararımız var size?
cs birasına geri döner... görev tamamlanmıştır...
kordon'da çimenlik alana sıçan suriyeli
-
ülkenin ağzına sıçtılar anasını satayım
bari üstüne 3-5 avuç toprak atsa.