ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ilkokulun ilk gününden akılda kalanlar
-
ilk dersin teneffüsünde annemi bulmak için koştururken koridorda bir öğretmene çarpıp "özür dilerim amca" demek.
porto riko'daki silahlı çatışma
-
ülkemizin ne kadar gerilerde olduğunun göstergesidir.
dün marinada lüks lokantadaki çatışma görüntülerini düşünün.
lokanta lüks ama görüntüler tarih öncesi siyah beyaz kamera ile çekilmiş.
oysa güney amerikada sıradan sokak çatışmaları hd kalitesinde.
daha almamız gereken çok yol var.
oğlu lys'ye alınmayan babanın bedduası
-
bir gün önce okuluna bakmaya gelmemiş ve babasını boşu boşuna üzmüş akılsız bir evlat içeren haber.
18 yaşına gelmişsin ama sorumluluk nedir öğrenememişsin.
bu heriflerin eline telefon ve internet ver alemin en akıllısı geçinirler.
1 sene boyunca gönder işte çalışsın, hayatın zorluklarını görsün bir daha hiç bir yere geç kalmaz, okuma azmi gelişir.
mars
-
curiosity'nin gönderdiği son verilere göre atmosferi %96 karbondioksit, %2 argon, %2 nitrojen ve %0.14 oksijen. yani cuma akşam 5'teki balmumcu tüneli'yle aynı. bu da mars'ta yaşam bulma ümitlerimizi tamamen suya düşürdü.
en sadık erkek burcu
-
burcu kız ismi değil mi lan?
mecidiyeköy'de kazaya sebep olan martı
-
tamponunu elbet biyerde yaptırır eskisinden daha güzel olur, ama o hiç geri gelemeceyek bir canı kurtardı. helal olsun sana sayın sürücü.
yaran olaylar
-
lise yılları, bir gün otobüse bindim bakırköy'den avcılar' a gidicem. bir baktım şoför bizim komşulardan biri. selam verdim, cüzdanı çıkarıp pasoyu gösterecektim.
(yüzünde kıyak yapıyor ifadesiyle, bir de göz kırpıyor)
- sok onu cebine sok sok.
oğuzhan koç'un yağış nedeniyle konseri terk etmesi
-
eşsiz tenor, halkı sesinden mahrum bırakmış resmen
(bkz: geniz eti)
vedat milor'a yapılan büyük saygısızlık
-
seviyesizliğin mizah zannedilmesi
fringe
-
--- spoiler ---
2x16 kesinlikle bugüne kadar yayınlanmış en iyi bölümüydü. ayrıca bu muhteşem bölümde muhteşem bir detay çarptı gözüme.
malum 1985 yılındayız. diğer evrende gözcüler sinemadan çıkıyorlar. sinemada back to the future'ın oynadığını görüyoruz. hatta filmle ilgili yorumlar yapıyor gözcüler, teorisi sağlam falan şeklinde. fakat bir de ne görelim. başrol michael j. fox değil, eric stoltz.
bilenler bilir, back to the future'da ilk olarak marty rolü eric stoltz'a verilmiş hatta filmin büyük kısmı onunla çekilmiş, fakat eric stoltz'un marty gibi genç bir karakter için biraz yavaş, ağır düştüğü düşüncesiyle michael j. fox'da karar kılıp marty sahnelerinin hepsini m.j.fox ile tekrar çekmişler. vay anasını lan, diğer evrende eric stoltz oynamış marty'yi. detay harikaydı, özellikle benim gibi back to the future manyağı bir adamsanız bölümün sonuna kadar o sinema tabelası gözününüz önünden gitmeyecek bölüm bitene kadar. hatta bittikten sonra.
--- spoiler ---
tutunamayanlar'ın 43 tl olması
-
(bkz: alınamayanlar)
ingilizcesi karizmatik olan semt isimleri
-
woodcastle : tahtakale
darktown : karaköy
mt. belt : kayışdağı
newtown : yeniköy
medalstone : nişantaşı
midtown : ortaköy
topfield : tarlabaşı
gibi örneklerle desteklenen, ingiltere'de yaşıyormuş izlenimi veren düşünce...
edit: ...yi destekleyen örneklerdir.
başlığım taşınınca tanımım babasız gibi ortada kalmış.
dolar artarken işyerlerinin son durumu
-
lojistik firmaları navlunları sivriltmiş durumda. türkiye'den kara-deniz taşımacılığı özellikle, fahiş rakamlara çıktı. bu durum ihracatçıları zorluyor. üretici ve ihracatçı tarafında, döviz karşılığında karlılık artmış gibi görünse de maliyetler katlamalı arttığı için bu artış negatif baskı yaratıyor. navlun artışı, türkiye'yi tedarikçi ülke olma konumundan düşürüp; alıcıların alternatif ülkelere yönlenmesine sebep oluyor. her anlamda neresinden tutarsanız tutun, bir kıskaca girmiş durumda şirketler.