hesabın var mı? giriş yap

  • habere göre "bu yazıları kim yazıyorsa karşıma çıksın" demek için basmış ofisi. bütün yazarlar her gün 9-5 ekşi sözlük ofisinde mesai yapıyor zannediyor herhalde kendisi. hayır, varsa öyle bişey bilelim de biz de gelip orda yazalım. zira çok şukela bir ofis ortamı olabilir.

    not: ssg maaşımı bu ay geç yatırmışsın. öptüm kib.

  • şunu arda turan yapsa demeyeceğinizi bırakmazsınız. ikiyüzlüsünüz amk.

  • türkiye'de sinemaya gitme oranının 2019'un ilk yarısında %45,1 azalması durumu.

    http://www.beyazperde.com/…emekov1thaaqaz-6x_ef7i3g

    yeni sinema yasasıydı, yılmaz-cem-şahan üçlüsü dahil olmak üzere sinemacıların bu yasaya alkış tutmasıydı, kampanya ve promosyonların kaldırılmasıydı, mısırıydı kolasıydı derken, seyirci de bu karmaşadan ve sinemaya gelen bok gibi filmlerden, devamlı süper kahraman filmlerinin gösterime girmesinden rahatsız olacak ki, seyirci sayısı yarı yarıya düşmüş.

    valla su veren itfaiyenin hortumu meselesi geçerli bizim açımızdan! sinema seyirci içindir; seyirciyi düşünmeyen sinema salonları ve yapımcılar, firmalar düşünsün gerisini. kola mısır hesabına birbirinizi yiyip sonra gelin güvey oluyorsunuz, ama olan bizim bilet paralarımıza oluyor, üstüne bir de reklam bombardımanı! öööyle sikimsonik filmlerinize seyirci bulamazsınız işte!

  • hayata çoook önde başlayandır. sen otuz üçünde karakter oturtmaya, kendinde bir şeyleri düzelltmeye, içinde 1001 türlü savaş verirken o on sekizinde ayakları yere basan, sosyal, dinamik, özgüvenli, ne istediğini bilendir.

  • yıl 2005-2006 falan, üniversitede sınava yetişmeye çalışırken bu hatta yolcu kaptırmama yarışı yüzünden yaşadığımız stresle şemsiyeyle şoföre dalmak suretiyle sonuçlanan bir teröre maruz kaldım. sonra ben bunu süründürürüm diye bir hezeyanla , sınav çıkışı ibb nin sitesinden bulduğum ulaştırma müdürüne ait maile plakayı, her gün yaşadığım bu terörü ve hangi noktalarda bekleme yapıp trafiğin *mına koyduklarını tek tek döktürdüm. yaklaşık 1 ay kadar sonra dilekçemin emniyete , trafik şubeye ve bir yere daha iletildiği; belirttiğim plakaya ait aracın şoförünün ceza alarak minibüsün trafikten çektirildiği ve söylediğim bölgelerde duraklama yapılamaması için önlemler alınacağına dair bir mail düştü. ekinde de dilekçemin ulaştığı birimlerin imzalı yanıtları bulunmaktaydı. bu mailin gelmesinden 1 ay sonra da maltepe minibüs caddesinde şikayet ettiğim noktalara bariyerler çekilerek "duraklama yasaktır" tabelaları asıldı.

    sonra anneannem adamın ekmeğiyle oynadın diye vicdan yaptırmaya çalıştıysa da hiç üzülmedim. çünkü önce benim sonra araçtakilerin, sonra sokaktaki adamın canıyla oynarken 1 dakika bile tereddüt etmeyen bu tarz insan müsveddelerine üzülebilecek kadar hümanist değildim.

    not: o bariyer çekilen noktaları artık kimse sallamıyor.

  • olay, 3 hafta once mersin'de yaşanmıştır, yayla evlerine giden 2 teyzem akşam üstü alışverişe çıktıklarında, köy yolunda yururlerken araç arkadan gelip vurmuştur. her ikisi de oracıkta ölmüşler. albay efendi ise otostop çekerken önüme atladılar diyerek ceza almadan serbest bırakılmıştır. vicdanlara sesleniyorum 60-65 yaşlarında iki köylü kadını otostop ceker mi ?
    buradan sana da sesleniyorum emekli albay zekeriya suna, herşeyi anladım da geceleri nasıl uyuyabiliyorsun be adam ?

    linki aşağıdadır

    https://www.instagram.com/…hl/?utm_medium=copy_link

  • -uyarı-

    yazacaklarım hassas bünyeler için rahatsızlık verici olabilir. okumadan önce bu uyarımı dikkate almanızı tavsiye ederim.

    -uyarı-

    "insan eti yemeye bayılıyorum. beni adeta coşturuyor. bugüne kadar dana eti yediğimiz için ne kadar aptalmışız".

    bu sözler ankara yamyamı olarak da bilinen özgür dengiz isimli "yerli ve milli seri katilimize" ait! kendisi 1980 yılında edirne'de dünyaya geldi. babası emekli bir asker (hatta bazı kaynaklara göre kıbrıs gazisi) annesi ise bir terziydi. yine söylenenlere göre babası onun kendisi gibi asker olmasını istiyordu. ancak özgür dengiz'in bırakın asker olmayı sıradan bir işin bile altından kalkabilecek bir psikolojik yeterliliği yoktu. sürekli sorun çıkarmaya meyilli bir doğası vardı. bu doğası ona genetik olarak mı geçmişti yoksa çevresel sebeplerle mi insan eti yiyen bir caniye dönüşmüştü orasını tam olarak bilmiyoruz; çünkü ne yazık ki bu konuda benim bildiğim bilimsel bir çalışmamız yok. bu canilere sadece katil etiketi vurmakla bu işin biteceğini zannediyoruz. halbuki onları bu tarz vahşi cinayetleri işlemeye iten sebepleri de büyük bir titizlikle araştırmamız gerekiyor.

    özgür dengiz, ilk cinayetini daha 17 yaşındayken işledi. beraber alkol alırken tartıştığı yakın arkadaşını, arkadaşının kafasına defalarca vurmak suretiyle öldürdü. bu ilk cinayetini işleyişindeki acımasızlığıyla bile aslında ilerde nasıl bir canavara dönüşeceğinin sinyallerini vermişti. tabi ki de ilerde olacakları ta o zamandan kestirebilmek hiç mümkün değildi.

    ilk cinayetinin ardından toplamda üç buçuk sene içeride yattı. 2000 yılının sonunda çıkan genel afla birlikte dışarı salıverildi. çıkar çıkmaz da babası tarafından askere gitmesi için ikna edildi. her sorunlu türk genci gibi askerde düzeleceği zannediliyordu; ama elbette ki bu büyük bir yanılgıydı. askerdeyken sorunlarının çözülmesi bir yana muhtemelen kapana sıkışmışlık hissinden dolayı psikoloji daha da kötüleşti. askerliği, aldığı cezalarla üç seneye kadar uzamış, sonunda da psikolojik problemleri sebebiyle askerlik yapamaz raporuyla sivil hayata şutlanmıştı. askeri hastanede kendisine ileri derecede anti-sosyal kişilik bozukluğu teşhisi konulmuştu. sistem, onu sürekli sıradan insanların arasına yollamaya çalışarak nasıl büyük bir hata yaptığının o zamanlar elbette ki farkında değildi.

    sivil hayata döndükten sonra ailesi ona bir terzi dükkanı açtı. fakat bu işte tutunabilmesi de pek mümkün değildi. onun yerine, geceleri çöplerden kullanılmış eşyaları toplayıp sonra da onları satarak geçimini sağlamaya başladı. geceleri zaten uyuyamıyordu. bu iş, onun için biçilmiş bir kaftandı.

    2007 yılına geldiğimizde dengiz, bir bilgisayar dükkanından kendisine bir bilgisayar beğendi. bilgisayar işlerinden anladığını düşünüyor ve bu bilgisayarı da bu sebeple satın almak istiyordu. ancak parası çıkışmadığından bilgisayar dükkanının sahibi haliyle satışı gerçekleştirmedi. bu durumun dengiz'in hoşuna gitmediği ve dükkan sahibiyle tartışmış olabileceği söyleniyor. çünkü sonrasında dengiz tarafından dükkan sahibi, defalarca kurşunlanarak öldürüldü ve iki diz üstü bilgisayarı, telefonu ve bir miktar parası da dengiz tarafından çalındı. sonrasında dengiz, bu iki bilgisayardan birini satmaya çalışacak; ancak alıcı tarafından dolandırılacaktı. sonrasında dengiz'in bir kişiyi daha öldürmeye teşebbüs ettiği ama söz konusu kişiyi öldüremediği ortaya çıkacaktı. bu kişi muhtemelen onu dolandırmaya çalışan kişiden başkası değildi.

    bu olaylardan 4 ay sonra bir çöp toplayıcısını öldürdü. öldürme sebebi olarak da onun bölgesinde çöp topluyor oluşunu gösterdi. hemen ardından 55 yaşında bir belediye çalışanı ile parkta karşılaştı. 55 yaşındaki kişi bir bankta oturuyordu. dengiz söz konusu kişinin yanına oturdu ve bu kişiyle konuşmaya başladı. bir süre sonra da konuştuğu bu adamı da adamın arkasından kafasına iki el ateş ederek öldürdü. ardından da kurbanının cesedini arabasına taşıdı ve yanında taşıdığı bıçakla cesetten büyük et parçaları koparmaya başladı. etlerin bir kısmını çiğ olarak yedi, geri kalanını ise çantasına koydu. cesedin kalanını mamak çöplüğüne, cesedi iyice sarmak suretiyle bıraktı. cesetten kendince kurtulduğunu düşündükten sonra da ailesiyle birlikte yaşadığı evine gitti. yanında taşıdığı etlerin bir kısmını sokak köpeklerine, kalanını da buzdolabına koydu.

    belediye işçisinin cesedine birkaç gün sonra ulaşıldı. zaten ailesi tarafından kayıp ilanında bulunulmuştu. cesedin bulunmasıyla olayın korkunç bir cinayet olduğu da anlaşıldı. cesedin durumu çok kötüydü. cinayeti işleyen kişin caniliği cesede yapılandan kolaylıkla anlaşılabiliyordu. cesedin biraz ilerisinde cinayet aletleri de bulundu. bulunan bıçak ve eldivenden parmak izi örnekleri alındı. parmak izi 1997 yılında da cinayet işleyen özgür dengiz'e aitti. dengiz polis baskınıyla yakalandı. eğer yakalanmasaydı cinayetlerine devam edeceğini de itiraf etti. yine itiraflarına göre sürekli insan eti yemek istiyor ve bu duygularına bir türlü hakim olamıyordu. tüm bu itirafları yaparken de tek bir duygusal tepki gösteriyordu. o da kendini kontrol edemezcesine kahkaha atmaktı.

    kendimi bildim bileli korku filmi izlerim. ancak izlediğim onca korku filmine rağmen bildiğim tek bir şey var. o da hayatın kendisinin filmlerden çok daha korkunç olduğu. inanın gerçek hayatta olan pek çok şey, filmlerin yanında sönük kalabiliyor.

  • çoğu düğün gibi keyiften çok hüzün dolu bir ortamı iyice üzücü hale getiren olayın kahramanlarından biri.
    iki kişi hayatlarını birleştiriyor, videodaki her detay kırık dökük...